Adaletin kör noktası: Hukuk fakültelerinde kadın hakları dersi yok

Türkiye’nin en iyi 20 hukuk fakültesinin yarısında kadın hakları ve toplumsal cinsiyete dair ders bulunmuyor.

Adaletin kör noktası: Hukuk fakültelerinde kadın hakları dersi yok

Neziha KARTAL

Türkiye yıllardır kadın cinayetlerini konuşuyor. Kadın cinayetlerinin önlenememesi ise hukuk, emniyet, kanunlar ve toplum gibi birçok farklı etkenle ilişkilendiriliyor. Bu cinayetlerde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de hukuki kararların yetersizliği olarak öne çıkıyor.

Türkiye'deki en iyi 20 hukuk fakültesinde kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konularına dair derslerin tümü seçmeli olarak sunuluyor. 2024 YKS yerleştirme sonuçlarına göre, hukuk fakültelerinin yerleşim puanlarına göre en iyi 10 devlet ve vakıf üniversitelerinin hiçbirinde zorunlu olarak bu derslere yer verilmiyor. Üstelik 10 üniversitede, bu tür dersler seçmeli olarak bile bulunmuyor.

İlk olarak 2006 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde “Hukukta Kadın” isimli seçmeli dersin açılmasıyla bu konu bir ders olarak yer alıyor. Bugün ise Galatasaray, İstanbul, Hacettepe, Ankara Yıldırım Beyazıt, Özyeğin, Başkent, Bahçeşehir, Kadir Has üniversitelerinde hukuk ve kadın, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet başlıklı seçmeli dersler bulunuyor. Marmara Üniversitesi’nde ise “Evlilik Birliği” adıyla bir seçmeli ders bulunuyor. Yeni açılan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’de dahil, Ankara Hacı Bayram Veli, Türk Alman Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler, Bilkent, TOBB ETÜ ve Altınbaş üniversitelerinin hukuk fakültelerinin ders listelerinde bu konuyla alakalı bir ders gözükmüyor. Ayrıca Koç ve Yeditepe üniversitelerinin seçmeli derslerine ulaşılmıyor ancak bu konuyla ilgili zorunlu ders bulunmuyor.

Hukuk eğitiminde kadın çalışmaları önemsenmiyor

Adalet Bakanlığı 2023 yılı verilerine göre 14.911 erkek ve 8.855 kadın hâkim ve savcı görev yapıyor. Araştırmalara göre hukuk alanında kadınların sayısı her geçen gün artsa da hukuk eğitiminde ve hukuki kararlarda adaletsizlikler söz konusu olabiliyor. Hukuk müfredatında toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin değişimler yapılırken bir taraftan da önyargılar söz konusu oluyor. Prof. Dr. Gülriz Uygur ve Dr. Öğretim Üyesi Nadire Özdemir bu konuyu şöyle açıklıyor:

“Hukuk müfredatında toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin değişimlerin yapıldığı ve bu alanda hukukçuların çalıştığı görülmektedir. Akademik hukukçular arasında yaygın olan önyargılar bu çalışmaların yapılmasını zorlaştırmış olsa da, bunların kısmen aşılabildiği görülmektedir. Örneğin hukuk alanında toplumsal cinsiyetle ilgili çalışmaların önemsiz veya kolay olduğu, bilimsel olmadığı önyargılarının etkisinde birçok hukukçu bu konuları çalışmamaktadır. Çalışanların da bazıları ‘kadın çalışmaları kolaydır’ önyargısıyla bunun bir bilgi konusu olduğunu bilmeden ve bazen de toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifine aykırı bir şekilde eğitimler yapıp, makaleler yazabilmektedirler.”

Hukukta kadınlar dezavantajlı

“Hukuk Eğitiminde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine İlişkin Problemler ve Çözüm Önerileri: Etik Temelde Bir Arayış-Dönüşüm İlkesi I” isimli çalışmada hukukun kendi içinde de eşitsizlik olduğuna değiniliyor. Uygur ve Özdemir, “Kadınların deneyimlerine kör bir şekilde nötr olduğu varsayımıyla hazırlanan pek çok hukuk kuralı sosyal gerçeklikte adaletsiz sonuçlar doğurmaya devam eder. Soyut ve nötr haklar yaklaşımı her ne kadar kâğıt üzerinde herkes için eşit şartlara hükmetse de arkasında gizlediği toplumsal cinsiyetlendirilmiş bakış açısıyla gerçeklikte kadınları dezavantajlı kılabilmektedir. Bu anlamdaki nötr bir dil, sosyal gerçekliği örten bir peçe aracına dönüşür.” diyerek hukukun temelindeki eşitsizliğe vurgu yapıyor.

Bugün karar alan hakimler, soruşturma yürüten savcılar ve karar alıcılar bu okullardan bu müfredatlarla mezun oluyor. Okulda öğrenemediklerini hayatta da uygulayamıyorlar.