Kocaeli’deki belediyeler şimdi ne yapacak? Diyanet’ten cenazede çelenk uyarısı! (31 Ocak 2025 Cuma Hutbesi)
Diyanet İşleri Başkanlığı, 31 Ocak 2025 Cuma tarihli hutbesinde cenazelere çelenk gönderenleri uyardı, “Dinimizde yeri yok” dedi! Kocaeli’deki belediyeler şimdi ne yapacak! İşte 31 Ocak 2025 tarihli Cuma hutbesi metni…

İnsanlar, doğar, yaşar ve ölür. Bu dünya geçicidir. Ölümü tatmayacak hiçbir canlı yoktur. Önemli olan ise nasıl yaşandığıdır. Arkada hoş bir seda bırakmak gerekir. İslam dininde ise insanlar yaşamı boyunca ahirete hazırlanmalı, Allah’a iyi bir kul, insanlara ise yararlı bireyler olmalı. İnsan öldükten sonra, arkasında ailesini, sevenlerini, yakınlarını bırakır ve yakınları, onu inançları çerçevesinde son yolculuğuna uğurlamak isterler. Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün ki (31 Ocak 2025) cuma hutbesinde, bu konuya değiniyor. “Ebediyet yolcusunu uğurlarken” başlıklı hutbede, cenazenin nasıl yıkanacağı, nasıl kefenleneceği, nasıl son yolculuğuna uğurlanacağı anlatılıyor.

Çelenklerle donatılıyor
Malumunuz günümüzde cenaze törenleri de siyasi partilerin, belediyelerin kendilerini gösterdiği, insanların içine vefa duygusunu bıraktıkları alanlara dönüşmüş durumda. Siyasiler, belediye başkanları, iş insanları, sivil toplum kuruluşları, cenazeye katılsalar da katılmasalar da üzerlerinde isimlerinin yazdığı çelenklerini de gönderiyorlar. Ve cenazenin etrafı, çelenklerle, çiçeklerle dolup taşıyor. Bazen ise bir camide aynı gün birden fazla insan, aynı anda uğurlanabiliyor ki böyle durumlarda bir cenaze için her taraf çelenklerle, çiçeklerle dolarken diğer cenazelere çelenk, çiçek gönderilmemiş oluyor. Bu da çok doğru bir görüntü olmuyor.

Kocaeli’de başkanların çelenkleri
İşte Diyanet İşleri Başkanlığı, hutbesinde bu konuyu da gündeme taşıdı. Diyanet, cenazelere çelenk gönderilmesinin yani namaz kılınacak alanı çelenklerle veya resimlerle donatmanın dinimizde yeri olmadığını ifade etti. Genellikle belediye başkanları, zabıtaları görevlendirerek çelenklerini cenazelere gönderiyor. Cenaze törenlerine katılsalar da katılmasalar da çelenkler, cenaze töreninde yer alıyor. Hele ki vefat eden kişi tanınmış biriyse cenazeler, belediyelerin, milletvekillerinin, siyasilerin çelenkleriyle dolup taşıyor. Bu durum Türkiye genelinde de böyle, Kocaeli’de de böyle. Diyanet’in bugünkü cuma hutbesinde yaptığı bu uyarıdan sonra Türkiye’deki ve Kocaeli’deki belediye başkanları, cenazelere çelenk göndermeyi sürdürecek mi merak ediliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı 31 Ocak 2025 Cuma hutbesi:
EBEDİYET YOLCUSUNU UĞURLARKEN
Muhterem Müslümanlar!
Yüce dinimiz İslam’a göre insan, yaşarken olduğu gibi öldüğünde de değerlidir ve her türlü hürmete layıktır. Nasıl ki insan, doğduğunda yıkanır, kundaklara sarılır, kucaklarda taşınır, ezan, kamet ve dualarla karşılanırsa; öldüğü zaman da yıkanır, kefenlenir, el üstünde taşınır, salâlar ve dualarla uğurlanır. Çünkü ölüm, bir yok oluş değildir. Ebedi hayatın başlangıcıdır. Müslüman için ölüm, Allah’ın sonsuz lütuf ve ikramlarına ulaşacağı ilk duraktır. Cennete açılan kapıdır. Sevdikleriyle buluşacağı kutlu bir vuslattır.
Aziz Müminler!
Vefat eden kardeşlerimize karşı yerine getirmemiz gereken dinî ve insanî vazifelerimiz vardır. Bunların başında, mahremiyet sınırlarına dikkat ederek cenazeyi yıkamak ve kefenlemek gelmektedir. Bir diğer vazifemiz ise kardeşimizin cenaze namazını kılmak, sonra da onu huşu içerisinde ebediyet yolculuğuna uğurlamaktır. Cenaze namazı, erkekler önde kadınlar arkada olacak şekilde kılınır. Cenaze başında tartışmak, cenazeyi alkışlarla veya müzikler eşliğinde uğurlamak, namaz kılınacak alanı çelenklerle veya resimlerle donatmak dinimizde yoktur. Bir başka sorumluluğumuz ise ölen kardeşimizin günahlarının bağışlanmasını Allah’tan dilemek, ona dua etmek ve hakkında şahitlik görevimizi yerine getirmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Siz kimi hayırla anarsanız o cenneti, kimi de kötülükle anarsanız o da cehennemi hak eder. Zira sizler, yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.” buyurarak ölen bir kişi hakkında yapılan şahitliğin önemine işaret etmektedir.
Kıymetli Müslümanlar!
Vefat edenin yakınlarına taziyede bulunmak, sabır dilemek, acılarını paylaşmak, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle gönüllerini ferahlatmak İslam kardeşliğinin bir gereğidir. Bununla birlikte taziyede de dikkat etmemiz gereken hususlar vardır. İslam’a göre taziye üç günden fazla sürmemelidir. Yakınını kaybetmenin üzüntü ve sıkıntısı içinde olan cenaze sahiplerinin taziye için ağır bir masrafa girmesi, misafirlere yemek hazırlaması doğru değildir. Taziye günlerinde akraba ve komşuların, ölenin yakınlarına ve misafirlere yemek ikramında bulunması sünnettir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s), amcasının oğlu Hz. Ca’fer’in Mûte savaşında şehit olduğu haberini alınca, “Ca’fer’in ailesi için yemek hazırlayın...” buyurmuştur.
Değerli Müminler!
Maalesef, ağızların tadını kaçıran ölümü düşünemez hale geldik. Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği cenaze adabından gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Kimi insanlar, apartmanında ve sokağında cenaze varken oyun ve eğlencesini devam ettirebiliyor. Kimi insanlar ise televizyonlarda ve dijital mecralarda vefat edenlerin görüntülerine reyting uğruna tekrar tekrar yer vererek acılı insanların hüzünlerini daha da derinleştiriyor. Oysaki Müslüman, çevresinde olup bitenlere duyarsız kalamaz. İnsanların ölüm acısını yok sayıp hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Ölenin yakınlarını üzüntüye sevk edecek söz ve davranışlarda bulunamaz.
Aziz Müslümanlar!
Ebedi âleme göç eden kardeşlerimizi İslam’ın emrettiği şekilde son yolculuklarına uğurlamanın gayretinde olalım. Ölülerimizi hayırla yâd edelim. Onlar adına, imkânlar ölçüsünde sadakalar verelim, hayır hasenatta bulunalım. Adlarını yaşatacak, kendilerine dua edilecek eserler yapalım. Böylelikle bizler de ahirete göçen yakınlarımızın amel defterlerinin kapanmamasına vesile olalım.
Önümüzdeki Perşembe günü, on bir ilimizi etkileyen depremin ikinci yıldönümü. Bu vesileyle ahirete irtihal eden bütün kardeşlerimize Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Cenâb-ı Hak, ülkemizi, milletimizi ve bütün insanlığı her türlü afetten muhafaza buyursun.
Hutbemi, hayatın ve ölümün gayesini açıklayan şu ayet-i kerime ile bitiriyorum: “De ki: Benim namazım, her türlü ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”
Kaynak: Haber Merkezi