Kocaeli’de 50 metreye çekilen yeraltı suyu, tarımı vurdu!
Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde Yeniköy Deresi ilk kez kurudu. Çiftçiler, sondaj ve kuyu gibi yöntemlerle sulama yapmaya çalışırken, yeraltı sularının 50 metreye kadar çekildiğini belirtti. Üreticiler, modern sulama sistemlerine geçmenin zorunlu hale geldiğini ifade ediyor

Kocaeli'nin Başiskele ilçesine bağlı Yeniköy Mahallesi'nden geçen, yıllardır akan Yeniköy Deresi, tamamen kurudu. Mahalleli yıllardır görmedikleri olay karşısında şaşkına döndü. Bölgedeki 150'ye yakın çiftçinin üretimini durma noktasına geldi. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, yağış düzensizliği ve kuraklık, hem ekosistemi hem de tarımı olumsuz etkilerken çiftçiler imece usulü sulama yaparak ayakta kalmaya çalışıyor. Yeraltı sularının 7-8 metreden 40-50 metreye çekilmesi ise su krizini daha da derinleştirdi. Daha önce yüzdükleri derede artık yürüyen çiftçiler, geleneksel yöntemle, bakır çubuklarla su arıyor.
"Şelale gibi akan dere, yaklaşık 2 aydır kurudu"
Bölgede çiftçilik yapan Ziraat Mühendisi Sedat Acar, "Yeniköy'de yaklaşık burada 150 kadar çiftçimiz var. Onlar genelde yaprağı yenen sebzelerden ve bakliyat ürünlerinden ekim yapıyorlar. Her yıl biz düzenli olarak üretim yapıyorduk. Fakat bu yıl şelale gibi akan dere, yaklaşık 2 aydır kurudu. Çoğu çiftçimiz üretimi yarıda bıraktı. Bazı çiftçilerimiz imece usulü, suyu olanlar olmayanlara veriyor. Böyle üretimi devam ettirmeye çalışıyorlar ama bu da ne kadar sürer onu da bilmiyorum. Üretim gerçekten zorlaştı. Bu sadece bizim Kocaeli-Başiskele bölgesinde değil, tüm Türkiye'de üretim zayıfladı" diye konuştu.

"Su zengini bir ülke değiliz"
Modern sulama sisteminin şart olduğunu söyleyen Acar, "Bu kuraklık neticesinde özellikle vahşi sulama sistemlerinden vazgeçip, sprinkler sulama, damla sulama gibi modern sulama sistemlerine geçmemizin ne kadar önemli bir konu olduğunu özellikle bu kurak aylarda tekrar gördük. Dolayısıyla ülkemizde su planlaması yapılması gerekiyor. Özellikle Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimizin, suyu bol olan yerlerde suya çok ihtiyaç duyan ürünlerin; suyu az olan yerlerde ise az su tüketen ürünlerin ekimini teşvik etmesi lazım. Tarım ve üretim planlaması yapılmazsa, çok su tüketen ve katma değeri düşük ürünlerin ekilmesi ülkemize zarar verir. Biz su zengini bir ülke değiliz, aksine su fakiri ülke konumuna doğru gidiyoruz" şeklinde konuştu.

"Çiftçi sayımız 150'den 20'ye düştü"
Çiftçi sayısının hızla azaldığını ifade eden Acar, "Köyümüz eskiden yemyeşil bir köydü. Yaprağı yenen sebzeler açısından İstanbul'a yakınlığıyla ticari üretimi çok fazlaydı. Ama şu anda çiftçi sayımız 150'den 20'ye düştü. Eğer gelecek yıl da böyle giderse, belki o 20 çiftçimiz de olmayacak. Buralar Türkiye'nin en yeşil bölgelerinden. Üzerinde durduğumuz dere eskiden şarıl şarıl akan, balıkları olan, çocukların yüzdüğü bir dereydi. Su kaplumbağaları, su yılanları, kum balıkları vardı; en son alabalık bile gördük. Bu döngünün bir anda yok olması kolay değil. Onlarca yılda oluşan bu döngü, su gelse dahi hemen geri gelmiyor. Bu nedenle vahşi sulama sistemlerini terk edip modern sulama yöntemlerine geçmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"Sulama olmazsa zaten gıda krizi derinleşir"
Su olmazsa üretimin olmayacağını belirten Acar, "Üretimin çok zayıflayacağını, hatta yok olacağını düşünüyorum. Su olmazsa üretim de olmaz. Her şeyimiz suya bağlı. Gün aşırı sulanması gereken, iki günde bir su isteyen bitkilerimiz var. Sulama olmazsa zaten gıda krizi derinleşir. İlkbahar donlarından etkilenen ürünlerimiz oldu, şimdi buna kuraklık eklendi. İmece usulü birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz. Ben kendi çabamla kuyu açtırdım, sızma su topluyorum, takviye yapıyorum. Damlama sulamayla minimum sulama yaparak, bu yılı sadece bitkilerin ve ağaçların ölmemesi için geçirmeye çalışıyorum. İnşallah yağışlar olumlu gelir, yoksa sonumuz ne olur bilmiyorum." dedi.
"Sular şimdi 40-50 metreye çekilmiş durumda"
Yeraltı sularının bile 50 metreye çekildiğini ifade eden Acar, "Komşularımızın yüzde 80'i bu dereden sulama yapıyordu. Su kesilince mısır, fasulye gibi birçok ürün kurudu. Birkaç kişinin keson kuyusu var, o da ancak birkaç çiftçiye yetiyor. Alternatif su yöntemleri aranıyor; sondaj, keson kuyu çakma gibi. Ama bunlar hem maliyetli hem de yeraltı sularını aşırı kullanmak doğaya zarar veriyor. Eskiden 7-8 metrede bulunan sular şimdi 40-50 metreye çekilmiş durumda. Her şey yağışa ve doğru su yönetimine bağlı. Suyu herkesin adil, düzenli ve minimum seviyede kullanması gerekiyor" diye konuştu.
"Yağmur duasına çıkıyoruz"
Çiftçilerin üretimi bıraktığını da ifade eden Acar, "Bu kuraklık ve düzensiz yağış rejimi sebebiyle küçük çiftçiler üretimi bırakma noktasına geliyor. Aile çiftçileri küçük çaplı olsa da ülkemizde sayıları çok fazla. Onlar da üretimi bırakırsa pazarlar zor durumda kalacak, kaliteli ve taze ürün bulmakta zorluk yaşanacak. Bizler inançlı insanlarız; camilerde cuma günleri yağmur duası yapıyoruz. Köyümüzde halkla birlikte, çocuklarımızla birlikte yağmur duasına çıkıyoruz ama çevremizde birçok otomobil fabrikası var. Yağmur bulutları biriktiğinde fabrikalar doluya dönüşmesin diye bulut dağıtma bombaları atıyorlar. Biz de bu sesleri duyuyoruz. Bulutlanma olduğunda ‘yağacak' dediğimiz anda bombalar atılarak bulutlar dağıtılıyor. Bu durum yağış rejimini olumsuz etkiliyor. Kocaeli bölgesinde çok sayıda otomobil fabrikası var ve devletin buna çözüm bulması gerekiyor. Nasıl biz kendi önlemlerimizi alıyorsak, onlar da almalı. Biz damlama veya sprinkler sistemine geçip su tüketimini minimuma indiriyorsak, onlar da ceplerinden harcayarak korunaklı sistemler kurmalı. Biz önlemimizi alıyorsak, onlar da almak zorunda" şeklinde konuştu.
"Deremizin ilk defa kuruduğunu görüyorum"
Dere kuruduğu için kendi imkanları ile sondaj çalışması yapan çiftçi Ahmet Atak "Sularımız çok azaldığı için sondaj yapmak zorunda kaldık. Komşularımız sağ olsun, her türlü desteği veriyor. İmece usulü; bir akşam ben suluyorum, bir akşam başka komşularım suluyor. Ama yeraltı sularımız iyice azaldı. 48 yaşındayım, deremizin ilk defa kuruduğunu görüyorum. Kuraklık aşırı derecede var. Komşularımız olmasa, ürünlerimiz çöp olacaktı. Bu sondaj işi olmasaydı şu anda bahçem çöptü. İnşallah suyumuz çıkarsa ben de aynı şekilde tüm komşularımıza destek vereceğim, elimden gelen yardımı yapacağım. Deremiz kurudu. Sondajcı arkadaşı buldum, çalışıyoruz. İnşallah suyumuz çıkacak, çıkarsa hep birlikte sevineceğiz" ifadelerini kullandı.