İYİ Partili başkandan PKK’ya: “Aklan, paklan siyaset yap dediler”
İYİ Parti Kocaeli İl Başkanı Kamil Şirin, İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı’nın katılımıyla gerçekleşen “İkinci İhanet Sürecine Hayır!” konulu konferansın açılış konuşmasında PKK’ya aklanıp paklanıp siyaset yapmasını söylediklerini ifade etti

İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı, bugün İzmit Dernekler Yerleşkesinde “İkinci İhanet Sürecine Hayır!” konulu konferans düzenledi. Programa Özatıcı’nın yanı sıra İYİ Parti Kocaeli İl Başkanı Kamil Şirin, İYİ Parti Kocaeli İl Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Mutlu Sarı, İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Haluk Tamyüksel, İYİ Parti Gebze İlçe Başkanı Birol Elüstü, İYİ Parti Kocaeli eski İl Başkanı Nusret Acur, il ve ilçe yöneticileri katıldı.
Yüzleşiyoruz
Programda sözü alan İYİ Parti Kocaeli İl Başkanı Kamil Şirin şunları söyledi: “Bugün hemen hepimizin kalbine taht kuran bir dava arkadaşımız misafirimiz oldu. Kendisini sizlerle buluşturmaktan büyük onur duyuyorum. Hem genç, hem bilge, hem de cesur. İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç politikalarından sorumlu Genel Başkan yardımcısı Sn. Cenk Özatıcı: Hoşgeldiniz. Sözü kıymetli konuğumuza vermeden önce kısaca gelinen durumun izahına bir nebze katkıda bulunup sonrasında da sizleri kıymetli konuğumuzla buluşturmak istiyorum. Kıymetli arkadaşlarım. Bilindiği üzere ülke olarak 1 Ekim'deki Meclis açılışında ilk yansımalarının gözlemlendiği ve 22 Ekim'den bu yana ise adeta resmileştirilen yeni bir İhanet süreciyle yüzleşmekteyiz.
“Aklan paklan siyaset yap dediler”
Sayın Bahçeli, 22 Ekim 2024 günü “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin Mecliste DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın, ” diyerek örgütün lağvı durumunda Öcalanın da yararlanabileceği bir genel af vaadinde bulunmuştu. 40 yıl boyunca binlerce polisimizi binlerce askerimizi, okullarında çocukları naif bir hevesle yetiştirmek isteyen masum ve silahsız öğretmenlerimizi, en çok da kadın öğretmenlerimizi katleden, bu aşağılık cinayet şebekesini lağvet ve elini yüzünü yıka, aklan paklan, gel siyaset yap demiştir.
Biz o gün tepki verdik. O gün tepki vermeyen hala tepki vermiyor. Bu söyleme tedirgin bir biçimde destek verenler ise ihanet çemberinin kalınlığını gördükçe 1000 yıllık devleti kendilerinin üç günlük saltanatlarına sermaye yapmaya gönül rahatlığı ile tam gaz devam ediyorlar.
Projenin sahibi emperyalizm
O gün tepki vermesi gerekenler tepki vermediği için, pasif ve edilgen bir siyaset izledikleri için; sürecin müteahhitleri, işbu manevralarını daha da geliştirmiş ve bir kaç gün önce yeni bir millet müjdesi bile vermiştir. Artık eski milletten sıkıldık yeni bir milletimiz olsun. Beyefendiler Türk milletinden sıkılmış, yeni bir milletimiz olsun istiyorlar. Söylemler son derece rahat. Rahatlar çünkü; yol temizliği yapılmış, Rahatlar çünkü projenin sahibi Emperyalizm. Bakınız bugün yürütülen bu süreç emperyalizmin Ön Asya projesidir. Sevr ile elde edilemeyen, Lozan’da kaybedileni, vakti saati geldiğinde yerel unsurlar vasıtası ile elde etme inisyatifidir. İşte bu yüzden biz ilk gün hangi tepkimizi verdiysek bugün yine aynı yerdeyiz.
“Medya koridorları yok”
Bizim vazgeçilmezlerimiz sadece milletimizin ortak değerleridir. O gün ses vermesini beklediğimiz diğer muhalefet partisi ne yazıkki ne yapacağını şaşırmış, kime ne vereceğini karıştırarak süreçte hiçbir karşı duruş sergileyememiştir. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki dün ne ise bugünün de bir farkı yoktur. Ne yazık ki bu emperyalist dayatmaya milli bir şuur ile sesi çıkanın o sesi milyonlara duyurabileceği medya koridorları yok. Buna rağmen o gün Sayın Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu’nun il il, ilçe ilçe sokak sokak verdiği tepki ve geliştirdiği siyasi dil milyonlarca vatan evladını gönül bağı ile bir araya getirmeye devam ederken; bir yandan da hepimize Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılmaz ve cesur koruyucuları onurunu sunmaktadır.
“Yeni tarih, yeni coğrafya”
Aslında Sayın Bahçeli 14-28 Mayıs 2023 genel seçimlerinden sonra yaptığı ilk açıklamada
“Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez. ”şeklinde işbu süreci aslında çok önceden ifade ettiği düşünüldüğünde; cumhur ittifakının çok daha uzun bir süredir yeni bir ülke, yeni bir millet, yeni bir tarih, yeni bir coğrafya ve yeni bir demografik yapı üzerinde çalıştığını veya çalıştırıldığını şimdi anlamış bulunuyoruz. Evet biz 22 Ekim’de tepki verdik. Hala tepki vermeyen, veremeyenler, bir mukadderat sürecinden geçtiğimizin farkında olmaksızın, içerisinde sıkıştıkları durumun tüm enerjilerini nasıl tükettiğinin ve düdüklü tencere misali bu sürecin basınç ayar vakti olarak kullanıldıklarının ne yazık ki hala farkında değiller.
Emperyalist projelere hizmet
Çeyrek yüzyıllık süreçte Cumhuriyetimiz'in defacto bir monarşiye dönüştüğünü, Hukukun üstünlüğüne inancın kaybolduğunu, ulus bilincinin sürekli olarak tahrip edilmeye çalışıldığını göremeyip bir kişiye eksenli muhalefet geliştirip kendisini muhalif olarak niteleyen milyonların enerjisi Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerinin muhafazasına değil bir siyasinin uğramış olduğu hukuksuzluğa harcanması açıkça söylemek istiyorum ki sadece emperyalist projelere hizmet etmek anlamı taşımaktadır. Ülkenin enerjisi gençlerimizdir. Gençlerin enerjisini kişiye tahvil siyasi planlamalarınızda tükettirmeyin. Mustafa Kemal Atatürkün ifade ettiği üzere “Gelecek gençlerindir. Cumhuriyeti yükseltecek ve devam ettirecek gençlerimizdir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti için, Türk Ulusu için, Anayasal sistem için Hukukun üstünlüğü için birleşme ve bütünleşme vaktidir. Taban buna hazırdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm partilerinin tabanları buna hazırdır.
Dervişoğlu oluşturacak
Bu birleşmenin çatısını kişisel hiçbir ajandası olmayan kıymetli genel başkanımız sayın Müsavat Dervişoğlu en doğru biçimde oluşturacaktır. Ve son cümle ile tekrar haykırarak ifade etmek isterim ki benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Ne mutlu Türküm diyene.”