Gıda mühendisleri: Çocuklar okula aç gidiyor
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli İl Temsilcisi Sema Kopal 16 Ekim Dünya Gıda Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, “Öğrenim çağındaki çocukların yüzde 25’inin okula aç gittiği biliniyor” denildi

16 Ekim Dünya Gıda Günü vesilesiyle TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli İl Temsilcisi Sema Kopal yaptığı açıklamada, “Güvenli ve yeterli gıdaya ulaşmak en temel insan hakkıdır ve bu hak uluslararası sözleşmelerle de güvenceye alınmıştır. Ancak ülkemizde uygulanan yanlış ekonomi ve tarım politikaları; tarımsal üretim alanlarının ranta kurban edilerek yapılaşmaya açılması sonucu tarımsal üretimin hızla azalmıştır. Ayrıca ülkemizde artık ortalama işçi ücretine dönüşen Asgari Ücretin ve emekli ücretlerinin açlık sınırının altında kalması bırakın güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşmayı, yeter miktarda gıdaya ulaşmayı dahi imkânsız hale getirmiştir. Maden ve enerji şirketlerinin rantı için topraklarımızı, zeytinliklerimizi, meralarımızı, ormanlarımızı, su havzalarımızı yok edecek yasal düzenlemeler gıda hakkını tehdit etmektedir. Aynı zamanda, su politikaları ve suyun yönetimindeki hatalar nedeniyle, su gibi hayatın devamı için gerekli en temel maddeye erişimin zor olacağı bir yıl bizi beklemektedir.
“Gıdaya erişim azalmakta”
Su havzaları yönünden zengin olan ilimiz Kocaeli’de barajlardaki ortalama doluluk oranı yüzde 16’ya, İstanbul’da yüzde 24,96’ya düşerken, Bursa’da bu oran yüzde 0,49 ile yüzde 1’in bile altına düşmüştür. Bu yıl Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından Dünya Gıda Günü teması; ‘Daha İyi Gıda ve Daha İyi Gelecek İçin El Ele’, olarak belirlenmiştir. Ancak demin de değindiğimiz gibi, ülkemizde her geçen gün yeterli, güvenli ve sağlıklı gıdaya erişim azalmaktadır. Bir yandan dünyada 673 milyon insan açlık çekmektedir. Bugün dünyada açlık varsa, bu sadece kötüleşen iklim koşullarından, yetersiz bitkisel-hayvansal gıda arzından değil, uygulanan yanlış ekonomi ve tarım politikaları ile adaletsiz gelir dağılımından kaynaklanmaktadır. İnsanlık için kâbus olan bu yokluğu ve yoksulluğu yenmek için sorumluluk almak hepimizin ortak toplumsal görevidir. Geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli beslenememesi gelecekte fiziksel ve mental olarak geri kalmış bir neslin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
“Çocuk yoksulluğu derinleşiyor”
Çocuklarımızı güvenli ve kaliteli gıdaya ulaştırmak sosyal devletin temel görevlerinden biridir. Yeterli ve dengeli miktarda protein, karbonhidrat, vitamin ve mineralleri içeren gıdaların tüketimi, çocukların bilişsel kapasitelerini ve bedensel gelişimini olumlu yönde etkiler. TÜİK’in verilerine göre her 10 çocuktan 3’ü yoksul kategorisine girerken, OECD verilerine göre her 5 çocuktan 1’i yeterli ve sağlıklı gıdaya erişemiyor. Yüksek gıda enflasyonu ortamında çocukların yüzde 40’ına yakını en az 1 öğün atlıyor. Öğrenim çağındaki çocukların yüzde 25’inin okula aç gittiği biliniyor. Yetersiz ve dengesiz beslenmek zorunda kalan çocuklarda çabuk yorulma ve halsizlik, depresyon, çinko veya demir yetersizliği, zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle sık hastalanma, kabızlık ve ödem oluşumu, kalsiyum ve D vitamini eksikliğine bağlı diş çürümesi veya kemik erimesi, cilt kuruluğu, demir ve folik asit eksikliğine bağlı anemi gibi durumların görülme olasılığı artıyor.
“Temiz suya erişemiyorlar”
TÜİK’in 2023 yılında yayınladığı Türkiye Çocuk Araştırması’na göre: her gün sebze yiyen çocukların oranı yüzde 33; et, tavuk veya balığı her gün yiyen çocukların oranı ise yüzde 12,7 seviyelerinde. İşte bu yüzden okullarda en az bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir. Çocuklar tuvaletlerden su içmek zorunda kalıyor, temiz suya erişemiyorlar. Okullarımızda koridorlara ve bahçeye çocuklar için temiz ve güvenli su temin eden su sebilleri konulmalı, çocukların içme suyu ihtiyacı karşılanmalıdır. Piyasada bir denge yaratan, üretici ve tüketiciyi destekleyen Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu gibi kamu işletmeleri kapatılmıştır. Gıda fiyatları tümüyle yerli ve yabancı sermayenin insafına bırakılmıştır. Tarımsal temel girdiler ve ürünlerde dışa bağımlılık artmıştır. Her sıkışılan anda ithalata yönelmek gıda güvencesini tehdit ederken, gıda enflasyonunu artırmaktadır. Yerli üretimin artması devlet desteği ile üreticiyi ve üretimi koruyan somut politikalarla sağlanabilir. Ülkemizde kelimenin tam anlamıyla bir gıda terörü yaşanmaktadır.
“Çalışmak zorunda bırakılıyor”
Kamu kurumları tarafından yapılan denetimlerin yetersiz olması, gıdalarda taklit ve tağşiş yapanlara yönelik cezaların etkin olmaması nedeniyle sahte gıdalar üretilmeye ve market raflarında satışa sunulmaya devam etmektedir. Gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, yıllardır uyguladığı beyana dayalı üretim izni modelini bırakıp, tüm gıda işletmeleri için Bakanlık denetimi ve kontrolü sonucu onay verildikten sonra üretimin yapılabildiği sisteme geçilmelidir. Küçük işletmelerde de gıda güvenliği koşullarını sağlayacak şekilde çalışmalar yapılmalı, Çalıştırılması Zorunlu Personel (ÇZP) zorunluluğu buralarda da uygulanmaya başlanmalıdır. Yetersiz olan Bakanlık denetçi sayısı arttırılmalı, Tasarruf Genelgesi gerekçesine sığınmadan bir an önce bu konuda eğitim almış teknik personelin kamuya ataması yapılmalıdır. Gıda güvenliğinin güvencesi olan gıda mühendisleri, işsizlik heyulasıyla karşı karşıya kalmakta, düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakılmaktadır.
“Toplumsal çıkarlar doğrultusunda”
Gıda Mühendislerinin ücretlerinin Yoksulluk Sınırının altında olmaması gerekir. Gıda Mühendislerinin istihdam ve düşük ücret sorunları çözülmeli, halk sağlığını doğrudan ilgilendiren gıdaların üretiminde ve taşınmasında sadece vicdanlarına ve bilime dayanarak işlerini yapmalarının önü açılmalıdır. Ülkemizde derinleşen ekonomik krizin faturası ne yazık ki çalışan ve üreten kesimlere kesilmektedir. Bir avuç para babası tüm zenginliklere sahip olmaktadır. Yaşadığımız tarım ve gıda krizinden kurtulabilmek, sermayenin öncelikleri yerine kamusal ve toplumsal çıkarlar doğrultusunda politikalar üretmekle mümkündür. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak; halkımızın ve çocuklarımızın güvenli ve yeterli gıdaya erişmesi için, gıda güvenliğinin güvencesi olan gıda mühendislerinin hak ve çıkarlarını korumak için siz değerli üyelerimizle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.