Büyüyen tehdit yeni nesil çete: Kocaeli'de mafya grupları, yeni nesil çete bağlantıları!
90'lı ve 2000'li yıllardaki Kocaeli mafyası üzerine 2013'te "Ölüm Üçgeni" adlı kitabıyla ses getiren Gazeteci Sadık Güleç, "Yeni Nesil Çeteler" isimli yeni kitabıyla ilgi görüyor. Yeni nesil mafyasının oluşumu, ilişki ağı, eylemleri ve Kocaeli bağlantısına dair kapsamlı bir röportaj veren Güleç, uyarıyor "Sosyal, kültürel, ekonomik politikalar gözden geçirilmez ise bir Kolombiya, Meksika kartellerinin infazları gibi olaylara hazır olmamız gerekiyor!"
Türkiye, özellikle son 10 yılda yeniden 90'lı yılların karanlık ilişkilerinin zirve yaptığı, mafya yapılanmalarının adından sıkça söz ettirdiği dönemlere döndü. AKP iktidarının ilk yıllarında mafyayla büyük savaş verildiği ve "Yeni Türkiye'de" bu yapılanmalara asla yer olmadığına dair nutuklar atıldı. Birçok mafya lideri cezaevine atıldı. Ancak son yıllarda eski ve nüfuzlu mafya babaları cezaevinden çıktı ve yine faaliyetlerine kaldıkları yerden devam ediyor.
Buna paralel olarak ise yeni nesil mafyaları hayatımızın ortasında bulduk. Yeni nesil mafya yapılanmalarının (Örneğin: Daltonlar, Redkitler, Casperlar, Gülsuyu gibi) yaşları oldukça genç ve yüzlerce üyesi bulunan, sosyal medyayı aktif kullanan, işledikleri suçu ulu orta yayınlamaktan asla çekinmeyen hatta bu icraatlarıyla övünen gruplar olduğu görülüyor. Yakın dönemde ülke gündemine bomba gibi düşen siyasi cinayetlerde de bu grupların adı sıkça anıldı.
Bu ilişki ağları, kısa süre önce derinlemesine araştırmalar ve analizlerle usta Gazeteci Sadık Güleç ve Osman Çaklı tarafından kaleme alınan "Yeni Nesil Çeteler; Daltonlar, Redkitler, Casperlar" adlı kitapta gözler önüne serildi. Önceki yıllarda Kocaeli, Sakarya, Düzce bölgesindeki mafya ilişkilerini "Ölüm Üçgeni" adlı kitapta anlatan Gazeteci Sadık Güleç'le yeni nesil mafya yapılanmasını, Kocaeli bölgesinde bu yapılanmaların etkisini konuştuk. Güleç, Kocaeli gibi şehirlerde geleneksel mafyanın ağırlığını koruduğunu söyledi ve ekledi: "Ama Gebze’de Dilovası’nda bu gruplara üye gençler olduğunu biliyorum."
Röportajın detayları şöyle:
'ÇETELERE ÇOK KOLAY KATILIYORLAR'
Yeni Nesil Çeteler; Daltonlar, Redkitler, Casperlar adlı kitabınızda mafya yapılanmalarının yeni bir yüzünü görüyoruz. Bu oluşumların kuralı, kaidesi veya o mahallenin tabiriyle bir "racon"u yok değil mi? Bahsi geçen çeteler yakın dönemin ses getiren infazlarını da yapan çeteler. Bu çetelerin ortaya çıkışı ve bu denli büyümesini neye dayandırıyorsunuz?
Bu sorunun aslında geniş bir cevabı var. Ama sanırım en önemli etken geniş gençlik kitlelerinin içinde bulunduğu durumdur. Türkiye’nin çok genç bir nüfusu var. Ve bu genç nüfusun büyük bir kısmı derin bir yoksulluk içinde. Son verilere gören yüzde 28 oranında genç bir nüfus NEET denilen bir kavramın içine sokuluyor. Yani artık iş aramayı da bırakmış evde oturan gençlik anlamına geliyor. Ama bu gençler aslında evde oturmuyorlar. Mahallelerinde, sokaklarında kafelerde, internette bir arayış içindeler. Ve burada önce sokaktan başlayan küçük çeteler bazen büyüyerek sokaklarındaki uyuşturucu satışını organize ederek daha büyük çetelere dönüşüyorlar. Ama bunun dışında gençliğin artık kendini ifade edeceği gelecek bulacağı alanlar yok. Yapacakları her etkinlik ciddi maddi karşılık gerektiriyor. Ve en önemlisi sosyal ve kültürel olarak kendilerini ifade edecekleri ortamlar yok. 'Çete’ye katılmak onlara bir statü ve maddi kazanç sağlıyor. Bu nedenle sosyal medyanın da sağladığı olanaklar ile çok kolay çetelere katılıyorlar.

ESKİDEN ÜLKÜCÜ ÇETELER VARDI ŞİMDİ SOL GÖRÜNTÜYE SAHİP ÇETELER VAR
Diğer yandan sol örgütlerin güçlü olduğu bilinen mahallelerde çetelerin boy göstermesini sosyolojik zeminde nereye oturtabiliriz? Çünkü sol kültürde mafyaya karşı mesafeli bir duruş vardır. Mafyanın daha çok sağdan beslendiğini biliyoruz.
Bu mahallelerin kültürü örgütlenmesi, sosyal dayanışması çetelerin doğuşuna olanak vermiyordu. Bunun temel nedeni bu mahallelerin nüfusu özellikle genç nüfusu çok büyüdü. Yalnızca bu mahalleler değil, yoksulların oturduğu her mahalle derin bir dönüşüm yaşadı. Mesela Esenyurt çetelerin çok güçlü olduğu bir ilçe. Solcu Gürbüz Çapan’ın belediye başkanı olduğu yıllarda nüfusu doksan bin civarındaydı. Şimdi bir milyona yaklaştı. Sol mahallelerinde nüfusu özellikle doksanlardaki zorunlu göçle gelen Kürt nüfusla hızla değişti. Dünyanın her yerinde göç yeraltı dünyasını güçlendirir. Çünkü yeni gelenlerin bir kısmı hayatlarını sürdürmek için kriminal işlere yönelirler En önemlisi de sosyal demokrat, sosyalist yapılar ülke genelinde olduğu gibi bu mahallelerde de zayıfladı. Bu yüzden 12 Eylül sonrası amacı olmayan ülkücü gençlerin, ülkücü mafyaya dönüşmesi gibi bugün de bu çetelerin bazıları “sol” bir görüntüye sahip.
'SUÇ DÜNYASINDA GÖRÜLMEMİŞ CİNAYETLER'
Yeni nesil çetelerin özellikle sosyal medya mecralarını kullanarak yine kendi tabirleriyle "icraatlarını" paylaşarak hem hasımlarına gözdağı verdiği hem de sempatizan topladığı biliniyor. Siz neler gözlemlediniz?
Beni en çok şaşırtan bu olgu oldu. Aslında onların geleneksel mafyadan farklı yeni bir tür yeraltı dünyası olduğunu fark etmem de sosyal medya sayesinde oldu. Sanırım bunun en önemli nedeni bu gençlerin iletişim ve teknoloji dünyasının içinde doğmaları. Orada kendi kültürlerini yaratıyorlar. Sosyal medyaya özellikle Tik Tok’a son dönemde İnstagram’a yaşamları ile ilgili her şeyi yüklüyorlar. Orada görünmek var olmak onlar için çok önemli. Eskinin kapalı toplumunda çevreden saygı görmenin yolu toplum içindeki davranışlarınızdı. Onlar bunu hiç tanımadıkları fiziksel olarak karşı karşıya gelmedikleri geniş bir gençlik yığınına göstererek yapıyorlar. Saldırı videolarını bir müzik eşliğinde mutlaka sosyal medyaya yüklüyorlar. Günlük yaşamlarından silahlar ile poz veriyorlar. Bu sayedede başka gençler ile iletişime geçiyorlar. Artık çete lideri ile hiç karşı karşıya gelmeden onun için silah kullanan gençler var. Mesela en son Avukat Serdar Öktem cinayetinde silahı kullanan üç tetikçi de sosyal medya üzerinden çeteye ve olaya karışıyor. Bu çocuklar sırasıyla 2009,2008 ve 2007 doğumlu. Biri Antep’de kebapçıda çalışıyor. Ve en önemlisi hiç kriminal suçları yok. Yani ilk eylemlerinde Serdar Öktem gibi ülkede ses getirecek bir olaya karışıyorlar. Bu suç dünyasında görülmemiş bir şey. Normalde bu tür cinayetlerde geleneksel mafyada tetikçiler uzun süre gözlem yapar. Ve tecrübeli suç geçmişi olan kişiler bu cinayete cesaret edebilir.
ESKİ MAFYA YENİ MAFYA ARASINDA ÇATIŞMA VAR MI?
Bugün mafyayı geleneksel mafya ve yeni nesil mafya olarak mı değerlendirmeliyiz? Buna ek olarak eski mafya ve yeni mafyanın çıkarlarının çatıştığı veya birleştiği olaylar var mı? Mesela Çakıcıların, Yılmazların, Şahinlerin ya da Saralların bu yeni mafyalarla ilişkisi nasıl?
Kesinlikle artık böyle bir ayrım var. Geleneksel mafya daha kişi odaklıdır. Yani bir lideri vardır. O lider etrafında yada belirli bir çıkar etrafında toplanan bir gruptur. Aile, hemşehri ya da cezaevi ilişkilerİ ile birebir kurulan bağlantılardan oluşur. Ve daha dar yapılardır. Ben eskinin bazı davalarını da izledim. En fazla otuz kırk kişilik gruplar yargılanır. Silivri’de Barış Boyun davasını izledim. 305 sanıklıydı. En son Daltonlar 100 sanıklıydı. Ki arada bu gruplara birçok operasyon yapıldı. Belki iki yılda her birinden bin kişi hapse girdi. Geleneksel mafya dediğimiz Çakıcı, Şahin ya da Saral gibi gruplarda yeni nesil mafyayı taklit etmeye çalışıyor. Mesela sosyal medyayı kullanmaya çalışıyorlar. Ama burada da diyeli İbrahim Şahin ağır bir müzik eşliğinde lüks bir otomobilde geliyor. Kapılar açılıyor etrafında kalabalık bir grup ardından geliyor. Oysa bu çocuklar motosiklet kullanıyorlar. Aralarındaki hiyerarşiyi videolara bakarak anlayamazsınız. Grup liderinin fotoğraflarını ise çoğunlukla çete üyeleri paylaşıyor. Ama en önemlisi kişiye değil o gruba ait olma duygusu daha baskın. Yani Daltonlar, Casperlar, Red Kitler üyesi olmak. İsimleri dahi mizah yüklü. Kendi müzik grupları var. Hatta onlar adına yapılmış rap şarkıları. Ve evet alana yeni bir tür mafya girdiğinde çatışma kaçınılmaz olur. En önemli çatışma Sarallar ile Barış Boyun grubu arasında oldu. Atina’da Barış Boyun grubunun altı üyesi infaz edildi. Boyun bu işi Saralların yaptırdığını iddia etti. O da Sarallara ait olduğunu iddia ettiği bir fabrikaya saldırmaya çalıştı. Operasyon ile yakalandılar. Ya da geleneksel mafyanın bazı üyeleri bu çeteleri el altından rakiplerine karşı kullanmaya çalışıyorlar. Geleneksel mafya yıllara dayanan faaliyeti içinde devletin bazı kanatları ile ilişki kurmuş oluyor. Bu düzeni bir çatışma ile bozmak istemiyorlar. Mesela Etiler Nusret’e üç defa motorsikletli saldırı oldu. Bunu Volkan Rençber grubu yaptı. Ama büyük ihtimal bu saldırıyı bir başka grup için gerçekleştirdi. O ise saldırma gerekçesini, halkımız açken sen altına bulanmış et satamazsın, diyerek solcu bir hava bile verdi.
KOCAELİ'NİN YAKINDAN TANIDIĞI HADİ ÖZCAN DETAYI
Yıllar önce kaleme aldığınız Ölüm Üçgeni kitabınızda Kocaeli bölgesinin tanınan isimlerinden biri olan ve geçtiğimiz yıl Diyarbakır Cezaevi'nde yaşamını yitiren Hadi Özcan'ı yazmıştınız. O dönemki mafya yapılanmalarıyla şimdiki mafya yapılanmaları arasında farklar veya benzerlikler var mı? Neler söylersiniz?
O dönemin mafyası da aslında çok farklıydı. Yani bir yanıyla belki geleneksel mafyadan ayrılan yanları onların da vardı. Ama yine de geleneksel mafya içinde değerlendirmek gerekiyor. Hadi Özcan ve O'nun gibi ülkücü kökenli gruplar devlet desteği ile piyasadan Kürt grupları silmek için desteklendiler. Hadi Özcan kişi olarak da çok değişik biriydi. Kurnaz bir adamdı. Bana bütün hayatını yazdığı notlarını göndermişti. Sonra O'nu bir kitap olarak yayınladık. Orada Abdullah Çatlı’dan, Yeşil’e, özel harekat daire başkanı İbrahim Şahin’e kadar kurduğu bütün ilişkileri samimiyetle anlattı. Bu devlet desteğine rağmen yine de bu gruplar arasında büyük çatışmalar oldu. Çatlı ve Hadi Özcan birbirlerini öldürmek için çok çaba sarf ettiler. Sonunda Çatlı’nın bir kazada ölümü ile savaş bitti. Özcan biraz da kendi isteği ile yakalanarak hapse girdi.
Ama temel farklardan birini belki devlet desteği noktasında söylemek lazım. Bu Yeni Nesil çetelerin bir devlet bağlantıları yok. Yani şehrin politik mahallelerinde bir yol verme durumu oluyor elbette. Bunu Gülsuyu çetesi ve Sinan Ateş cinayetini gerçekleştiren Doğukan Çep örneğinde gördük. Ama bunun geniş kapsamlı planlı olduğuna ilişkin bir veri elimizde yok. Bu mahallelerde oturanlar çok kolay uyuşturucu satışı yapıldığını ama bir basın açıklaması olduğunda polisin hemen müdahale ettiğini söylüyorlar. Fakat yerel düzeyde müsamaha olsa bile bunun geniş olduğunu söyleyemeyiz.
YENİ NESİL MAFYANIN KOCAELİ'DE YAPILANMASI VAR MI?
Yeni nesil mafyanın Kocaeli, Sakarya ve Düzce üçgeninde bir yapılanması bulunuyor mu? Bu bahsi geçen yeni nesil mafya sadece büyükşehirlerde mi aktif?
Kocaeli bir sanayi bölgesi aynı zamanda. Buralarda geleneksel mafya daha güçlü. Oturmuş ilişkiler var. Yeni grupların girmesi çok zor. Ama sosyal medya aracılığı ile buradaki gençler de elbette etkileniyor. Birebir şu grup şurada etkindir diye bir bilgim yok. Ama Gebze’de Dilovası’nda bu gruplara üye gençler olduğunu biliyorum. Sadece büyükşehirlerde etkili değil. Zaten farkları bu. İnsan kaynakları bütün ülke. Dava dosyalarında faaliyet alanları daha net görülüyor. Örneğin Barış Boyun davasında hem sanıklar hem mağdurlar bütün ülkeye dağılmıştı. Mesela Bursa’dan mağdur da sanık da vardı. Yine Kocaelin’den birileri yargılanıyordu. İzmir, Antalya, Diyarbakır gördüm.
KOCAELİ'DEKİ CİNAYET, 'ÇOK ACIMASIZLAR VE KURALLARI YOK'
Özellikle yaşları genç olan yeni nesil mafya, devlet tarafından pek de kontrol edilebilir bir noktada değil gibi. Böyle mi? Bu yapılarla mücadele sizce yeterli mi ve bu işin sonu nereye gider?
Benim en büyük korkum bu. Biz şu anda buzdağının görünen kısmını görüyor olabiliriz. Çok acımasızlar ve kuralları yok. Kocaeli’de bir okul müdürü sadece bir çete üyesinin akrabası olduğu için Adanalı Baygaralar çetesi tarafından vuruldu. Adamın bu dünya ile hiçbir ilişkisi yoktu. Ya da bir hastanenin acil servisi çete üyesi oraya kaldırıldı diye tarandı. Polisiye operasyonlar son yıllarda arttı. Ve başarılı da operasyonlar. Ama çok geniş bir sosyolojik durum ile karşı karşıyayız. Bu örgütler yapılan operasyonlara rağmen kendilerini devam ettiriyorlar. İçişleri bakanının "Daltonları çökerttik" açıklamasının ardından Serdar Öktem cinayeti geldi. Yalnızca polisiye yöntemler değil yoksul gençliğin ilerde durumunun düzeltilmesine ilişkin sosyal, kültürel, ekonomik politikalar gözden geçirilmez ise bir Kolombiya, Meksika kartellerinin infazları gibi olaylara hazır olmamız gerekiyor.
