Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz!!!
Hayatın geçici olduğu gerçeğini hala içselleştiremememize inat, bir gün ansızın ölümün geleceğini haber verir anlayana.. Hiç okumadık mı ölüm haberlerini? Hiç...
Hayatın geçici olduğu gerçeğini hala içselleştiremememize inat, bir gün ansızın ölümün geleceğini haber verir anlayana..
Hiç okumadık mı ölüm haberlerini?
Hiç görmedik mi bir cenaze?
Hiç kaybetmedik mi sevdiğimiz birilerini?
Toprağa konup üstüne atılan toprağı hiç mi seyretmedik?
Okunan dualara hiç mi amin demedik?
Hızla geçen günlere hiç mi şahit olmadık ki, kendimizi bu kadar kaptırdık dünyaya?
Gerçi insanoğlunun doğasında var hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak..
Bugün hareket eden bacaklarının, gören gözlerinin, işiten kulaklarının her zaman sağlam olacağını sanırken..
Oturduğu koltuğa, bindiği arabaya, yaşadığı eve, sahip olduğu servetine güvenirken..
Ne krallar, ne padişahlar makam ve mevki sahibiydi..
Halbuki hepsinin ortak noktası oldu, bu fani dünyadan zamanı geldiğinde göçüp gitmek..
İyi olanların iyiliği, kötülerin kötülüğü kaldı arkalarından konuşulan..
Bu yüzdendir kötü birinin mevki ve makamı ile övünmesi neye yarar ki?
Makamlar kalıcı insanlar gelip geçicidir oysa..
Ondan dolayı mevkiler üstünlük sebebi değildir..
Makamlar insanları yüceltmek için değil, insanlar makamları yüceltmek için çalışmalıdır..
Bir makam ya da mevkie gelmek bir takım sorumlulukları beraberinde getirir.
Mütevazi olmak, ulaşılabilir olmak, merhametli olmak, güven vermek, sözünün arkasında durmak, aynı hizadan konuşmak gibi..
Halbuki günümüz örneklerinin çoğunda oluk oluk ego, yalan, kibir, kompleks, entrika akıyor..
Rica ederim kendinizi vazgeçilmez zannetmeyin.
Kendini vazgeçilmez zanneden binlerce insan var şuan toprak altında..
Sultan Süleyman’a kalmayan dünya sana, bana da kalmayacak..
YAVAŞLA..
Selası okunan birine “Allah rahmet eylesin” dedik de, peki biz ölürsek “Allah rahmet edecek mi bana” dedik mi hiç?
Sevgiyle..