41 Burda'ya gitmeyin!
Kocaeli AVM konusunda nicelik olarak bir hayli zengin. Symbol, 41 Burda, Gebze Center, Ncity, Dolphin gibi pek çok alışveriş merkezimiz var. Ancak bu alışveriş merkezlerinde büyük yönetim zafiyetleri var. Bunun son örneğini bugün 41 Burda'da...
Kocaeli AVM konusunda nicelik olarak bir hayli zengin.
Symbol, 41 Burda, Gebze Center, Ncity, Dolphin gibi pek çok alışveriş merkezimiz var.
Ancak bu alışveriş merkezlerinde büyük yönetim zafiyetleri var.
Bunun son örneğini bugün 41 Burda’da yaşadım.
Öğle yemeği için maalesef 41 Burda’daydım.
Yemek katına çıktım.
Pizza Pizza dahil pek çok mekan kapanmış.
Burada suçlu olarak AVM yönetimini görüyorum.
Kentle barışamadılar.
Kent halkı için alternatif olamadılar.
Kocaelispor bayrağını asamazken Galatasaray bayrağını dalgalandırarak bizimle nasıl dalga geçtiklerini hatırlayın.
Böyle bir mekana vatandaş niye gitsin?
Vatandaş gitmezse orada yer alan işletmeler nasıl kâr etsin, ayakta dursun?
Duramamışlar da zaten.
Yemek katı adeta hayalet kasaba.
Baktım mekanların büyük bölümü kapanmış.
Riske atmayıp KFC’den tavuk alayım dedim.
Öğle saati.
İnsanların yemek bölümünü tercih edecekleri saat.
Yemek katının Prime Time’ı yani.
KFC’de but kalmamış.
“Sizden önceki müşteriye 3 but sattık. Kalmadı. İsterseniz beklemeniz gerek” dediler.
But harici bir şeyler sipariş edeceğimi söyledim.
Bu defa buz makinesinin arızalı olduğunu, içeceğimi sıcak verebileceklerini ifade ettiler.
Temmuz ayında, yazın ortasında sıcak kola!
Söylenerek dışarı çıktım.
Tavuk Dünyası’na yöneldim.
Arkadaşlarım mekanın önündeki masalardan iki masa yanda oturuyorlardı.
Kasap Döner’den döner söylemişler.
Onlara eşlik etmek için Tavuk Dünyası’na girip dışarı servis istediğimi belirterek masalarına oturdum.
2 dakika sonra garson geldi.
İki masa yana oturmam gerektiğini, bulunduğum masaya servis açamadıklarını söyledi.
Dışarıdaki masalara kendi sistemlerinde numara vermişler.
Koordine olan restoranın koordinesi bozulurmuş bulunduğum masaya servis açılırsa..!
Çok müşterilerinin olmadığını, dışarıdan bir masa numarasını sisteme girip benim bulunduğum masaya servisi getirmelerini söyledim.
Oflayarak mümkün olmadığını ifade ettiler.
Mecburen Kasap Döner’den lokum sipariş ettim.
Allah’tan servisi hızlı bir mekanmış.
Servis geldi.
Bir Başol, bir Mehmet’im olmasa da lokum lezzetliydi.
Yarım saatlik öğle yemeği sırasında adeta kriz yaşadım.
Tadım kaçtı, yemeğim zehir oldu.
Tavsiyem öğle yemeği için 41 Burda’ya gidecekseniz; GİTMEYİN!
LİMONATA
Aman efendim Kocaeli’ye hiç bakanlık verilmemiş.
Bugüne kadar bakanımız vardı da ne faydasını gördük?
Kocaeli kültürel anlamda gelişti mi?
Her akşam ayrı bir müzikal, ayrı bir tiyatro oyunu mu var?
Devlet Opera ve Balesi mi açıldı?
Devlet Tiyatroları kente “merhaba” mı dedi?
Peki ya resim sergileri?
Çağdaş Türk ressamları ne alemde bileniniz var mı?
Roma İmparatorluğu’na başkentlik etmiş olan şehrimizde tarihimize mi doyduk?
Osmanlı’dan kalma konaklar, hamamlar haricinde geçmişimize dair bir kurtarma çabası mı var?
Astakos’un üzerine kent meydanı inşa edilmedi mi?
Ben duymadım, duyan varsa beri gelsin; inşaat işi tarihi eser çıktı diye yarım kalan var mı?
Tarihi Midde Kuyusu’nun üstünde 4 katlı beton bina inşa edildi.
Söz konusu kuyu hala İzmit Kaymakamlığı’nın sitesinde kültürel mirasımız olarak duruyor.
Bu bakan var mı, yok mu işleri bizi pek de ilgilendirmiyor.
İşadamı değilseniz, büyük paralarla oynamıyor, arsa alıp satmıyor, yatırım yaparken kolaylık beklemiyorsanız Kocaeli’nin bir bakanı olması pek de işinize yaramıyor.
Aman efendim yeni kabine de kim var kim yok bize ne!
*
İçi civa dolu termometreler vardı bir zamanlar.
Havanın sıcaklığını koyu renkli sıvı yükseldi mi anlardık.
Şimdiler de binlerce liralık telefonlarımızın hava durumu uygulamalarına bakıyoruz.
Değişen pek de bir şey yok.
Temmuz geldi mi ter boşalmaya başlıyor sırtımızdan.
Bugünlerde rekora doğru koşuyoruz.
Sadece ekonomik sıkıntılarda değil, hava sıcaklıklarında da durum böyle.
Ara ara yağışlar da olmasa vay halimize!
Bu sıcak yaz günlerinde İzmit merkezde şöyle ağız tadıyla içebileceğim bir limonata arayıp durdum.
Sosyete mekanlarında bilmem kaç liraya servis edilenler de dahil eli ayağı düzgün lezzeti yerinde bir limonata yok.
Sonra büyüklerden kalma bir tarifi keşfettim.
Bildiğiniz tariflerden biraz farklı ancak lezzeti Michelin yıldızlı restaurantların menülerinde yer alan “ev yapımı” limonatalarla yarışıyor.
Paylaşayım.
Malzemeler şöyle;
5 adet limon
3 adet kumkuat
5 çorba kaşığı toz şeker
1 dal melisa yaprağı
1 litre su
Tarifi ise şöyle;
5 adet limonun kabuğunu rendeleyin üzerine 3 adet kumkuatın rendesini ve suyunu, 1 dal melisanın yapraklarını ekleyin. 5 çorba kaşığı toz şekerle ezerek karıştırın. Şekerin daha rahat erimesi için de yarım limonun suyunu sıkın.
Bu karışımı rengini ve rayihasını daha iyi alması için mümkünse 1 gece bekletin.
Kalan limonları sıkarak suyunu çıkarın. Beklettiğiniz karışımı bir süzgece alın ve üzerine kalan limon suyunu dökün.
Böylece süzgeçte kalan aromanın tamamı limonataya geçebilecek. Son olarak üzerine 1 litre su ekleyin ve iyice karıştırın. Böylece tüm aromalar birbirine karışarak sürahide buluşacak. Naneli, limon kabuklu buzlarla servis edebilirsiniz.
FİLM ÖNERİSİ
Herkes zamana karşı yarışıyor.
Eline kitap alıp da karıştıran yok.
İyisi mi siz de kitap okuyamayanlardansanız kitaplardan uyarlanan filmleri takip edin.
Kitabın size kattığının yüzde 1’ini katmasa da hiç yoktan iyidir.
Chuck Palahniuk’un efsane romanı Fight Club (Dövüş Kulübü).
1999 yılında beyaz perde ile buluştu. Bread Pitt ve Edward Norton başrollerinde…
Hayatı, içinde bulunduğumuz ve çarklarıyla bizi her geçen gün kendine köle eden bu sistemi sorgulamak için iyi bir ateşleyici.
İzlediyseniz tekrar izleyin, izlemediyseniz çok gecikmeyin bir iki güne mutlaka gözlerinize yansısın, zihninize işlesin.
SEVDİĞİM SÖZLER
Kaybettiklerim arasından en çok aklımı özlüyorum.
Mark Twain