Röportaj: Aysun Özcan Erenkaya
CHP’de parti içi demokrasiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerçek bir demokrasiden söz edebilir miyiz?
Türkiye çok büyük bir kıskaçta siyaset yapıyor.
AKP ve Cumhur ittifakı yüzünden millet
ittifakındaki vatandaşlar nefes alamıyorsa CHP içinde ya da Türkiye
Siyasal Yasası yüzünden parti içindeki kimse de aynı şekilde nefes
alamıyor. Yıllarca hepimiz gençliğimizde söyledik parti içi
önseçimi. Üyenin direkt genel başkanı seçebileceği bir
organizasyon. Bunların bazıları siyasal partiler yasasına aykırı
ancak hepsinin formülleri var. Bazen sürecin içine girdiğinizde siz
de sürece uymak zorunda kalıyorsunuz. Biz Deniz
Baykal muhalifiydik gençliğimizde, Haydar (Akar) Bey bizim
başımızdaydı. Parti içi demokrasi için ortalığı ayağa kaldırıyorduk
Deniz Bey’e yapmadığımızı bırakmıyorduk.
Haydar Akar hala aynı mı
sizce?
Haydar Bey parti içi iktidarda olunca parti içi demokrasiyi bir
daha ağzına almadı. Ben son iki kurultayda Muharrem
İnce’ye oy verdiğim için bir karar aldım. Kimsenin
düşmanı, kimsenin dostu değilim. Parti içi demokrasi zor bir süreç,
kimse iktidara gelince hatırlamıyor.
CHP gittikçe AKP’lileşiyor mu yoksa? Tek adam yönetimi
CHP’yi kıskaca aldı sanki, ne diyorsunuz?
Türkiye siyaseti nefes alamıyor, bunu sadece Cumhuriyet Halk
Partisi açısından söylemiyorum. AKP gittikçe Tayyip Bey’i sevenler
partisi oldu daraldı. AKP’de siyaseti bilen herkes dışarda. Şu an
AKP Kocaeli’ye bakın Mehmet (Ellibeş) Bey işin patronu pozisyonunda
ama üretme anlamında Fikri Işık’tan sonra hiçbir şey yok.
Tahir Büyükakın bir şeyler yapmaya çalışıyor
Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla ama AKP’nin eski o askeri
düzendeki ast-üst ilişkisi tavrından çok uzak AKP. Türkiye’deki
siyaset, siyaset yapmayanların günün konjonktürünü konuşturan
insanların eline kalmış durumda. Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyoruz ama
hep bir kişi üzerinden bir organizasyon üzerinden şekilleniyor.
Deniz Baykal benim nikâhıma geldi, bizi Baykalcı olarak bilirler
ama Baykal bizi yöneticiyken görevden de almıştır. Baykal’ın attığı
bütün antidemokratik adımları Kemal Bey dibine kadar kullandı. Bu
son kurultay da isyanın en büyük nedenlerinden biridir.
CHP “Liyakat” lafını ağzından düşürmüyor. Sizce CHP’de
liyakat var mı?
Olsa ne olur. Bu sefer de Liyakat yetmez diyorlar. Mesela benim
bireysel anlamda çok başarılı bulduğum bir projedir Tahir
Büyükakın’ın siyasi hayatı. Üniversitede hocaydı, genel sekreter
yardımcısı, genel sekreter. Vali, en sonda da Büyükşehir Belediye
Başkanı. İşte kadro böyle yetiştirilir. Tahir Hoca benden bir üst
dönem büyük hocaydı. Tahir Hoca’yı kadro olarak yetiştirdiler.
Bizim il başkanımız (Cengiz Sarıbay) bile yetiştirilmiş bir kadroyu
(Büyükakın’ı) belediyenin aracıyla ziyaret etti. Biz böyle bir
kadro yetiştirdik mi? Meseleye hep iş ve işsizlik noktasında
bakıyoruz. İşsizlikle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin sorununun
çözülmesi 30-40 kişi, birinci dereceden acil olarak. İlla bir
yöneticilik, liyakat kadrosu beklemeyen 30-40 kişi var. Cumhuriyet
Halk Partisi’nin bir belediyeyle değil, yarım belediyeyle, hatta
mevcut parti büyüklerinin bir araya gelerek çözebileceği bir
organizasyon aslında.
Son yıllarda parti içerisindeki tartışmalarla ilgili
neler söyleyeceksiniz? Bu süreçte öne çıkan isimlerden birisi de
sizsiniz.
2010’dan sonra bir furya çıktı, sanki partinin en büyük
suçlularıymış gibi, her seçim döneminde ‘Hikmet Erenkaya ve Sefa
Sirmen gelir’ denildi. Sonlara doğru onların yükünü ben aldım,
Genel merkeze Mehmet Ümit Küçükkaya’yı şikâyet etmeler, yok tüzüğe
uymuyor, asi davranıyor, genel başkanlık seçimine uymuyor. Bir
ötekileştirme, bir yok sayma. Yok saydığınız kişi benim. Benim
üyeliğim bu partinin MYK’sından daha eski. Bir de ben de yaşlı bir
adam değilim. Benimle aynı eski üyelikte Haydar Bey vardır, Tahsin
Tarhan da benden yeni.
Bu sözleriniz yeniliğe karşıymışsınız gibi
algılanabilir? Az önce de Erenkaya ve Sirmen’i örnek
verdiniz?
Parti tabii ki yenilensin ama yenilenirken eskiyi unutmasın.
Şimdi birisi bana gelmiş diyor ki ‘Siz Önder Sav’ın peşine
takılıyorsunuz. Yahu biz hiç aynı ligde siyaset yapamadık ki. O
genel merkez üst ligdeydi, biz gençlik kollarındaydık. Önder Bey
siyaseti bıraktıktan sonra kapısında tokalaşmak için bekleyenler
nankörlük yaptı ama ben yapmadım. Karaosmanoğlu’nu çiçeklerle
karşılayıp Önder Bey gelince il binasından kaçan yöneticiler
vardı.
Hatırlıyorum o günü. Siz Önder Sav’ı gişelerde
karşılayıp örgüt binasına getirmiştiniz.
Neden, çünkü ben vefalı bir adamım. Deniz Baykal gelince ‘O da
yönetici ben de yöneticiyim’ deyip aşağıya bile inmeyen il
yöneticileri vardı. Böyle bir ötekileştirme sadece Deniz Bey ve
Önder Bey’e değil, Sefa Sirmen ve Hikmet Erenkaya’ya da var.
Bildiğim kadarıyla siz Hikmet Erenkaya ile hiçbir arada
siyaset yapmadınız ama onu sayıyorsunuz?
Benim ömrüm parti içinde Hikmet Erenkaya’yla kavga etmekle
geçti ama biliyorum ki o beni çok seviyor, ben de onu çok
seviyorum. Parti içinde kavga etmenin tadı bile bitti. Kavga bile
edemiyorsun, tartışamıyorsun bile, fikir mücadelesi bile
yapamıyorsun. Tek başına birileri birilerini seçiyor. 2010’dan beri
Sefa Sirmen’le Hikmet Erenkaya gidecek diye yapılan siyasal
projelerde hiç mi kimse çıkmadı? Hep aynı kısır döngü, biz bunlara
isyan ettik. Yani benim Kocaeli’ndeki süreçlerle ilgili isyanım il
başkanları toplantısıydı.
İl başkanları toplantısını (gazeteci sıfatıyla) en
fazla eleştirenlerden biriydim. İlçe başkanı olarak siz de iyi kafa
kaldırmıştınız?
İl başkanları toplantısı doğru mu? Değil. Doğru olmadığını tüm
Türkiye biliyor. İşte böyle Tahir Bey aday olunca da hiçbir
muhalefet il başkanı sesini çıkaramaz doğal olarak. Ne diyeceksin?
Bir projeydi bunlar. MİA olayında bile parti içinde
restleştiklerimiz benle tartışıp gazeteleri ziyarete
gidiyorlardı.
Geçen Kurultayda Muharrem İnce için çalıştınız, imza
topladınız. Bu Kurultayda ise hiç sesiniz soluğunuz çıkmadı.
CHP’nin Genel Başkan sorunu bitti mi?
Biz o zamanlar o Kurultayda imza toplarken dediler ki
‘Arkadaşlar genel başkan zaten bırakacak ayıp ediyorsunuz’ dediler.
Biz de “bu rüzgar Muharrem Bey’le şişti devam etsin” dedik ve bir
iddia ortaya koyduk. Ama bu dönem hiçbir muhalefetin iddiası yok,
genel başkanlıkla ilgili bir sıkıntı yok çünkü illerde hep bir
adaya zorladılar. Siyaset gerçeklikle yapılan bir şey. Biz de bu
yaz ‘Pandemi sürecinde yapmayın’ dedik. Nasılsa genel başkanla
ilgili sorun yok. İlla Kurultay yapacağız dediler. Genel başkan
Kurultayda bir beyanname yayınladı. Daha büyük bir beklenti vardı
kamuoyunda. Bir il başkanı Kemal Bey’in listesine alternatif
çıkıyor. Seçtirmediği kişilerle ilgili benim sorunum yok ama genel
başkanı destekleyen insanlar liste çıkartır mı? Hem birlikte olup
hem de arkadan listeyi tırtıklamak gibi bir şey yok.
Kurultayın pandemi sürecinde yapılmasını istemediğinizi
söylediniz, neden? Şayet pandemi olmasaydı farklı şeyler olur
muydu?
Doğru veya yanlış 30 kişinin korona olduğuna dair iddia var CHP
kurultayının ardından. Gazetelerde de ikinci dalga uyarıları
çıkmaya başladı. Şimdi çıksa Sağlık Bakanı ‘Biz bilim kuruluyla
konuştuk CHP’nin korona organizasyonu ciddi sıkıntı, Ankara’da
Cumhuriyet Halk Partililerin kaldığı oteller ciddi sıkıntılı. Bir
filasyon çalışması yapacağız, 14 gün boyunca karantinaya alacağız,
korona virüs testlerini de sağlayacağız’ deseler bitti. Partiyi 14
gün kilitlediler. Böyle bir şey yapılsa bilimsel olarak inkar
edebilir misin? Ayasofya’da aynı ideolojik körlük, kurultayda da
var. Tamam, yapılsın, açılsın ama bir makuliyeti var. Belki
sektörleri kurtarmak için bazı şeylere göz yumuluyor ama kurultayın
bir acelesi yoktu. Hiçbir muhalefetin iddiası da yok. Kemal Bey’in
yanındaki 3-5 kişi kendisini kurtaracak o kadar. Tekirdağ’da 4
merkez ilçe verildi, Tekirdağ PM üyeleri devam ediyor, bir
değişiklik oldu mu? Olmadı. Bütün barolar ayaklandı kaç kere
telefon ettim Bahar Hanım da aslanlar gibi yürüdü. Milletvekilleri
kamuoyu yaratabildi mi? 80 yaşındaki Önder Bey bu işi organize
etmeye çalıştı ve bu adama dinozor diyorlar. Ne zaman Önder Bey
İçişleri Bakanı’nı arayıp diyaloğa geçiyor, Meral Hanım geliyor
ondan sonra CHP’li milletvekilleri baro başkanlarının yanına
gidiyor. Mansur Yavaş çorba falan göndermese dövdürteceklerdi
neredeyse orada. Vekil olsa orada, parti karşılasa belki gölge
düşürmek istememişlerdir ama bazen de güvenlik yapacaksın. Ben ilçe
başkanıyken sıkı yönetim vardı solcu sendikalar adına ben
geçiyordum açıklamaları. İnsanları rahatlatmak lazım.
CHP değerlerinden taviz mi veriyor? aykırı sesleri
başkaldırma olarak mı görüyor? Nedir bu
tahammülsüzlük?
Bilsem… Muharrem İnce giderse gitsin, Mehmet giderse gitsin, o
giderse gitsin. Gitsin eyvallah da yerimize ikameleri düzgün koyun.
CHP seçmeninin kimin milletvekili olduğu umurunda değil. Cumhuriyet
Halk Partisi’nin seçmeni cumhuriyetin değerlerine geri dönmenin
derdinde. Nerede bu haklı dava? HDP ile açılım zamanı Kemalizm geri
bir ideolojiydi. Özelleştirme zamanı devletleştirme geri bir
uygulamaydı. Devletçilik pandemi zamanında ne kadar ihtiyaç oldu
herkes fark etti mi? Açılım değil, cumhuriyetin her değerleriyle
kucaklaşmayı yapabiliyor musun onu de. Açılım dediğin yalnızca
Abdullah Öcalan’a özgürlük kıstasında mı olmalı? bu coğrafyada
eğitim, ekonomi, her çocuğun yatağa tok girmesi gibi hakları
cumhuriyet felsefesi haklı çıktı mı? Ama ana gövde Cumhuriyet Halk
Partisi’nde herkes farklı fantezilerde.
Nasıl fanteziler var mesela? Örnekler
misiniz?
Mesela Abdullah Gül’ü tekrar seçtirme dahil, Ali Babacan’ı
seçtirme de dahil ama Cumhuriyet Halk Partisi’nde iddia yok. Böyle
bir şeye tahammül edebilir mi CHP seçmeni? En büyük zulmü CHP
seçmeni gördü. İYİ Parti’ye de omuz attık, HDP’ye de omuz attık,
tek başına değil. Milletvekili, belediye başkanı kimin olduğu
seçmenin umurunda değil. Artık benim umurumda da değil. Ama şunu
istiyorum 131 milletvekili var, bu milletvekillerinin kaç tanesi
mevcut ilçelere gidip 1500 kişilik kalabalığa seslendi? Ben ilçe
başkanıydım referanduma hazırlıyordum. Benden Selin Sayek Böke’yi
görmek istedi muhalifler hepsiyle bir araya getirdim. Biri ‘Deniz
Baykal gelsin’ dedi 28 Haziran’a getirdik. Perşembe 11’de miting
yapmak akıl karı mı? Muharrem İnce’yle Perşembe günü miting yaptık.
Selin Sayek Böke’yi Sanayi Odası’na, Ticaret Odası’na götürdük. Hem
örgütle hem halkla buluşturduk. Öyle bir kampanya yaptık ki, o
kampanyaya paralel bir kampanyayla yerel seçim alındı. Zaten
adayımız da kazandıracak bir adaydı.
Haydar Akar’ın meclis başkanlığını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Kocaeli’ye bir katkısı olur mu?
Çok sevindim, kendisi adına çok büyük bir makam. Haydar Bey,
Kemal Bey’e çok sadık oldu. Kendisi parti içi muhalefetken yaramaz
çocuktu ama genel merkeze geçince o yaramaz çocuktan ziyade genel
başkanına sahip çıkan biri haline geldi. Kocaeli’ye katkısı olur mu
bakacağız göreceğiz.
Milletvekili listelerinde yine Haydar Bey ve Tahsin
Bey’in birinci, ikinci sırada olacağını öngörüyor
musunuz?
Siyaset sürprizlere gebe olacaktır. Listeler anlamında da genel
başkan daha radikal değişiklikler yapacaktır. Muharrem İnce’nin bu
çıkışıyla oluşan homurdanmalar bir değişiklik ihtiyacını
getirebilir. Türkiye’de bir önseçime gideceklerini de düşünüyorum.
Önseçimle gelenin genel başkanla kavga edeceğini de sanmıyorum.
Kimsenin kimseyle kavga edeceğini sanmam, güçlü milletvekilleri
olur. Ben genel başkanın yerinde olsam ‘Bu milletvekillerinden kaçı
mahallesine gittiğinde, televizyona çıktığında etki yapar?’ diye
sorarım. Herkes kendisini büyük siyasetçi olarak söyler ama
rakamlar yalan söylemez.
İl örgütünü nasıl görüyorsunuz? Genç bir il başkanı
geldi, gençlikten, yenilikten bahsedildi. Harun Yıldızlı 5 aydır
görevde. Sizce Cumhuriyet Halk Partisi’ni nereye
taşır?
Bu bir takım oyunu, sadece il başkanlığı nezdinde değil ilçe
başkanlığı, belediye başkanı ilişkileri nezdinde değerlendirmek
lazım.
Ama partinin maestro şefi önemli değil
mi?
Önemli olmaz olur mu, elbette önemli. Fakat ben şunu diyorum.
Fatma Hanım’ın başarısız olacağı hiçbir yapı Cumhuriyet Halk
Partisi’ne katkı sağlamaz. Bugün siyaset düşünen, milletvekilliği,
belediye başkanlığı düşünen herkes bir şekilde Fatma Hanım’ı
başarılı kılmak zorundalar. Sadece parti olarak değil genel kamuoyu
algısı olarak.
Neden CHP’nin Kocaeli’deki kaderini Fatma Hürriyet
Kaplan’a bağladınız, CHP demek sadece İzmit demek
mi?
Çünkü artık Fatma Hanım’la Cumhuriyet Halk Partisi’nin kaderi
birleşti. O başarılı olursa ona zarar gelmezse parti büyür. İlçe
meclis üyelerinin yarısı destekledi yarısı desteklemedi diye duydum
ama bunu aşarlar zamanla. Kongre bunlar, bu hafta başkasını
desteklerler yarın başkasını. Son zamanlarda en büyük sıkıntımız
ideolojik tartışma üzerinde olmadığından normal. Bir de zor bir
dönemde görev yapıyorlar, pandemi zamanı zor bir zaman. Ama büyük
bir avantajları var, vatandaşların ilk kez siyasetçiye bu kadar
kapısı açık. Normalde vatandaşın siyasetçiden sıtkı sıyrılır
siyasetçiden görmek istemezler, gidersin yüzüne bakmazlar. Pandemi
öncesi süreçte de siyasetin güvenilirliği düşüyordu bunu avantaja
çevirdiler mi çevirmediler mi bilmiyorum. Ben il delegesi bile
değilim o yüzden bunu değerlendirecek noktada değilim.
Siz icracı olsaydınız ne yapardınız bu
dönemde?
Pandeminin süreçlerini yakalamak lazım. İlk gün bir amca kola
ve luppo aldı ya o amcanın psikolojisini yakalamak lazım. Ben bu
kentin milletvekili olsaydım bulduğum arkadaşlarımın araçlarını
organize eder, evlere ekmek dağıtırdım. Bunun ruhunu yakalamak
lazım.
----------------------------------
Röportaj- 1.Bölüm
Muharrem İnce’ye Kocaeli’de en yakın isimlerden biri
sizsiniz. Gerçekten İnce yeni bir parti kuracak mı? Ben çok ihtimal
vermiyorum da…
En başlarda ben de ciddiyeti olduğunu düşünmüyordum.
Bayramlaştığımızda daha çok bir yol haritası çizmemiz gerektiğini
söylüyordu. Muharrem İnce’yle cumhurbaşkanlığı seçimleri bittikten
sonra da çok sık görüştüğümden, bana yurtdışına gittiğini, yurtdışı
ilişkilerini aktif tuttuğunu, büyükelçilerle görüştüğünü
anlatıyordu. Sanki yarın seçim olacakmış gibi eğitim, sağlık ve
politika hakkında farklı branşlarda insanlardan bilgi aldığını
söylüyordu. Türkiye’nin çok sorun yaşaması nedeniyle daha çok
yurtdışı konularıyla ve ekonomiyle ilgilendiğini söylüyordu. Ben de
buna yordum. Dün konuştuğumuzda daha çok parti kuracakmış gibi
konuştu.
Ne dedi mesela?
Yakınlığımızdan ötürü bana söylediği bazı şeyler olabilir onlar
bende kalsın ancak parti kurmak turşu kurmaya benzemez. Parti
kurmak zor iş, parti kurmak için bazı şeyler gerekli, mesela
öncelikle bütçe. Sadece Kocaeli genelinde 13 ilçe var, bir ilçenin
başlangıç fiyatı 15 bin TL. Etkinlik için değil, personel
giderleri, çayı her şey içinde. Kocaeli’de sadece 300-350 bin TL’ye
ihtiyaç var. Ülke ekonomik sıkıntı içindeyken bu parayı
sağlayabilecek bir vatandaş da yok, iş adamı da yok. Kaldı ki zaten
iş adamına mahkum siyasal organizasyonların gidebileceği bir yer de
yok. Cumhuriyet Halk Partisi’nin meclis üyesi, belediye başkanı
varken bile finansal anlamda zorlandığı bir yerde parti kurmak
kolay değil.
Peki, partide kalıp mücadele etmek mi, yoksa yeni bir
parti kurup kıvılcım başlatmak mı daha reel?
Muharrem İnce’nin parti kurup kurmaması birinci dereceden
Muharrem İnce’yi ilgilendirir. İlhan Kesici de parti kurmaya
çalışıyor ki İlhan Kesici parlamentoda CHP adına bütçe konuşması
yaptırılacak kadar önem verildiği halde. Emine Ülker Tarhan da
kurdu ama Muharrem İnce’nin ismi bunların ötesinde. Muharrem
İnce’nin söylediği ve dikkat çektiği konular önemli konular.
Cumhuriyet Halk Partisi içindeki birçok kişinin büyük
rahatsızlıkları var. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni Adalet
Yürüyüşü’nde, Gezi Parkı’nda, Cumhuriyet Mitingleri’nde toplumsal
muhalefetin gövdesi olmuş ama başı olmasına izin verilmiyor.
Yani, Muharrem İnce’nin parti içinde mücadele edecek
zemin bulamadığını mı söylüyorsunuz?
Muharrem İnce’nin gidip gitmemesi, birinci dereceden Muharrem
İnce’nin sorunu da partideki sıkıntı, sıkışmışlık ne olacak? Parti
yöneticileri sorun, partide ciddi bir sıkışmışlık var, herkes
iddialı herkes siyaset yapmak istiyor. Muharrem İnce’nin bu kadar
üzerine gidilmesinin nedeni bu. Muharrem İnce partinin
tuvaletlerini temizlemiş, 99’da il başkanı olmuş, partide kaç dönem
milletvekilliği yapmış, Cumhurbaşkanı adayı olmuş. Cumhuriyet Halk
Partisi olmasa Muharrem İnce kim, Mehmet Ümit Küçükkaya kim?
Cumhuriyet Halk Partisi hepsinin üstünde. CHP’ye bu kadar emek
vermiş bir insan olarak Muharrem İnce rüyasında görse CHP’den
koptuğunu kalkar abdest alır. Bu psikolojiye iten katmanlara bakmak
lazım.
İnce’ye parti kurması için gaz veren bir sol kesim de
var, buna ne diyorsunuz?
Ben o gaz verenlere bakıyorum. Bütün sol partilere giderek
kendine ikbal aramış, kalkmış Muharrem İnce’ye akıl veriyor. Onları
kim niye ciddiye alsın? Muharrem İnce’ye gelince parti kurmak turşu
kurmak değildir. Muharrem İnce’nin gitmemesi lazım ama isyanına da
kulak verilmesi lazım. Sadece bireysel ikbaliymiş gibi
düşünülmemesi lazım, sosyal medyada birileri reaksiyon veriyorsa
bunu da değerlendirmek lazım.
Muharrem İnce’nin kurultayda tuvalet önüne
oturtulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Partinin para alan danışmanı en öne çağırılıyor, Muharrem
İnce’ye bir koltuk bile bulunamıyor. Siyasi hayatında emek vermiş
insanlar unutularak siyaset yapılmaz. Cumhuriyet Halk Partisi bir
dilekçeyle kurulmuş bir parti değildir. Hala Cumhuriyet Halk
Partisi’nin altı okuna, Mustafa Kemal’in sarı saçına, İnönü’nün
kara kaşına oy veren insanlar var. Ama bu seçmenin cumhuriyet
kazanımlarıyla dalga geçilmesine tahammülü kalmadı artık.
Atatürk’le, cumhuriyet kazanımlarıyla dalga geçen insanların
partide barınmaması lazım, nereden oy getirirse getirsin,
barındırmamalı.
Siz bu bir tür isyan diyorsunuz ama ben yine de
sorayım. Diyelim ki Muharrem İnce partiyi kurdu, ‘Buradan
başlatıyorum mücadeleyi’ dedi. Mehmet Ümit Küçükkaya ne
yapar?
Bir DSP’de veya SHP’de veya 80 öncesi kurulan
bir partide olsak Muharrem İnce’yle siyaset yapmak keyif veren bir
şey. Cumhuriyet Halk Partisi’nden gitmek öyle kolay mı? Burası
Cumhuriyet Halk Partisi, ben gidemem. Muharrem İnce’yle de gidemem.
O zaman kendimi inkar ederim, babamın mirasını inkar ederim. Anneme
‘Cumhuriyet Halk Partisi’nden başka bir partiye oy ver’ diyemem.
Muharrem İnce’yi çok seviyorum o da beni sever ama Cumhuriyet Halk
Partisi’nden gitmek böyle bir şey değil.