Neden aldınız?

“Montaj” denildi, “FETÖ kumpası” denildi, “İYİ Parti’nin operasyonu” denildi ama skandal videoda yer alan MHP İl Sekreteri İzzet Erdem, görevden alındı. Şimdi merak edilen MHP İl Başkanı Aydın Ünlü’nün hangi gerekçeyle partisi tarafından aklanıp, görevde kaldığı; İzzet Erdem’in hangi gerekçeyle görevden alındığı…

Neden aldınız?

Geçtiğimiz aylarda sosyal medyaya içinde MHP İl Sekreteri İzzet Erdem’in yer aldığı skandal bir video düşmüş, bu video ile yer yerinden oynamıştı. Videoda Bahadır Bostancı isimli bir şahsın, MHP İl Başkanı Aydın Ünlü’ye oteliyle ilgili verilen bir kararın yürütmesini durdurtması için 30 bin lira gibi bir para verdiği, işinin çözülmemesi sonrası uzun süredir parasının peşine düştüğü, ancak alamadığına dair bir konuşma yer alıyordu. Ayrıca videoda, Erdem’in 15 bin lira gibi bir para karşılığında silah ruhsatı çıkarılmasına MHP olarak aracılık ettiklerine dair söylemleri de yer alıyordu. Bu videonun sosyal medyaya düşmesi sonrası MHP İl Başkanı Aydın Ünlü, “FETÖ kumpası” açıklaması yapmış, MHP MYK Üyesi Erkan Azeri, “Montaj” demiş, “İYİ Parti’nin operasyonu” ifadelerini kullanmış, İzzet Erdem de “Montaj” diye kendini savunmuştu. MHP Genel Merkezi ise yaptığı soruşturma sonrası Ünlü’nün görevi başında kalmasına karar vermişti. Ancak dün şaşırtan bir gelişme yaşandı! MHP İl Teşkilatı, İzzet Erdem ile ilgili olarak dün akşam gerçekleştirilen toplantıda karar verdi. Erdem, görevden alındı, yerine ise il yöneticisi Hamza Güloğlu getirildi. Toplantıda ayrıca istifasını sunan Doğan Bekiroğlu'nun istifası kabul edildi.

İŞTE O VİDEO

Ve bu karar sonrası kamuoyunun aklına şu sorular takıldı:

Bu video montaj mı, değil mi?

Bu video FETÖ kumpası mı, değil mi?

Bu video İYİ Parti’nin operasyonu mu, değil mi?

Bu video montaj ise FETÖ kumpası ise İYİ Parti’nin operasyonu ise İzzet Erdem neden görevden alındı? Bu video montaj değilse, FETÖ kumpası yoksa, İYİ Parti operasyon yapmamış ise MHP İl Başkanı Aydın Ünlü, nasıl görevde kaldı?

Yoksa İzzet Erdem, gizli kamera çekimi yapıldığını anlamadığı için mi koltuğunu kaybetti?

Evet kamuoyu; bu sorulara yanıt bekliyor!

İşte İzzet Erdem ve Bahadır Bostancı arasında geçen konuşma:

İzzet Erdem:

Mesela şimdi bazısı, çoğu silah ister, ‘belimde silah olsun’ der, değil mi, -ben taşımam da şey yapmam da ihtiyacım da olmaz- gelir der ki ‘bana bir silah ruhsatı alabilir misin’ der. ‘Tamam alırım’ derim. İl başkanı liste yapar, Vali’ye verir, -hepsi için konuşuyorum yani- CHP hariç, belki yapamaz da- yıllardır böyledir. Ayda 2 tane, 3 tane Vali’ye imzalatır, can güvenliği. 15 bin lira. Anladın mı? Seve seve de veririz. Silah falan da hariç. Gidecek, 10 bin liraya silah alacak. Harcını yatıracak 5 bin lira falan, onlar hariç. Böyle özel şeyler çıkar yani anladın mı?

Bahadır Bostancı:

Peki neden ben sürekli çağırılıyorum buraya, ben onu anlamış değilim, yazık günah değil mi? Vallahi ayaklarım tutmuyor İzzet abi ya. Vallahi tansiyonum var ya.

İzzet Erdem:

Sen rahat ol, verilecek.

Bahadır Bostancı:

Ben paranın verileceğine, bana bunun verileceğine vallahi billahi inanmıyorum.

İzzet Erdem:

Verilecek, sen rahat ol ya.

Bahadır Bostancı:

Ama İzzet ağabey, 17’si dediniz olmadı, 20’si dediniz olmadı, seçim başlasın dediniz olmadı.

İzzet Erdem:

MHP amblemli seçime girmediğimiz için burada, bir de Büyükşehir olarak, Kocaeli Büyükşehir ya valla hiç 1 lira düşmedi.

Bahadır Bostancı:

İzzet ağabey, ben o parayı nereden verdim biliyor musunuz siz? Eşimin çeyiz parası, annesinden de para aldı. Yazık günah bize ya.

İzzet Erdem:

Vallahi bak aynısını söyledim, dul yetimin kızıymış dedim, babası ölmüş, yetimmiş dedim, hanımının parasını getir dedim buraya, ‘tamam’ dedi, ‘ben de anlıyorum’ dedi, ‘ama param yok şimdi’ dedi. Yemin ediyorum bak, arkadaşlar gelinceye kadar bak içeride özel konuştuk.

Bahadır Bostancı: Sanki bizi eğliyor gibime geliyor İzzet ağabey.

İzzet Erdem:

Yemin ediyorum eğlemiyor, parası yoktur bak, söylediyse yoktur. Geçen varmıştı, bir yere verecekmişti, dedim ki o zaman o 5 bin lirayı… Yarın mı dedi sana, bir gün sonra mı dedi?

Bahadır Bostancı:

Taa salı gününe attı beni.

İzzet Erdem:

Biz hangi gün Cuma, he…

Bahadır Bostancı:

Siz çağırdınız beni, ben o gün geldim.

İzzet Erdem:

‘Ben bir yere verecektim, o zaman sallayalım’ dedi. Ben çağırdım, o çağırmadı. Ben çağırdım sıkıştıralım dedim.

Bahadır Bostancı:

Bir şey soracağım. Biz bu işe girmeden önce siz dediniz ki bize bu işle ilgili ‘yok işte bir sene burası uzatılır, 6 ay kararı alınır. Uzatmaya gider, şudur, budur…’ Bu da uzatılmadı. Bunda şimdi benim haksızlık payım var mı?

İzzet Erdem:

Senin bunda bir haksız payın yok. Ben bunu size izah ettim.

Bahadır Bostancı:

Niye bizi tersliyor o zaman kendisi? Karı koca gelmişim ben oraya.

İzzet Erdem: Terslediğini görmedim, sen dedin. Ben yoktum yanınızda.

Bahadır Bostancı:

Karımın yanında rencide etmesinin ne anlamı var?

İzzet Erdem:

Ben sizin yanınızda olsam yatıştırırdım. Sen öyle deyince üzüldüm, gittim ‘biraz sert bir şey söylemişsin’, ‘yok bir şey demedim ben’ falan dedi, ‘Ya abi biraz sert konuşmuşsun ağabey dedim bak adamın hanımı var, hanımı da yetim. Babası anası yok, parasını getir. O da üzüldü. Yanında birisi mi vardı?

Bahadır Bostancı:

Biri daha vardı.

İzzet Erdem:

‘Dedi ki herhalde biraz sert kaçtı başkanım.’ Kimdi bilmiyorum yani anladın mı? ‘O zaman söyle, salı dedik. Adam çıksın, ondan sonra görüşelim’ dedi. ‘Ya ben ötekileri salıya şey yaptım, 5 bin lira para verecektim, sen onları çağır, verelim 5 bin lirayı’ dedi.

Bahadır Bostancı:

Biz 30 bin lira parayı hiç ikilemeden koyduk, işimiz çözülsün diye. İş buraya geldi, nereye geldi konu ya?

İzzet Erdem:

Yok yok gelmez.

Bahadır Bostancı:

İzzet ağabey, ben bir daha gelmeyeceğim zaten. Aynen bunu hanımıma da iletiyorum. Babaya da ileteceğim şimdi. Siz geldiğinizde baba da geldi buraya, ‘işim var’ dedi, ‘çıktım gittim’ dedi.

İzzet Erdem:

Çağırsana onu.

Bahadır Bostancı:

Ya İzzet ağabey, istemiyorum. Ben biliyorum başıma gelecekleri. İzzet ağabey, benim bir daha gelme şansım yok. Yemin billah ettim gelmeyeceğim.

İzzet Erdem:

Gelmesen de ara o zaman. Ben sana o parayı gönderttireceğim.

Bahadır Bostancı:

Hiçbir şekilde aramayacağım, muhatap da olmayacağım. Hanıma da aynen bunu söyleyeceğim. Karım avukat yanında çalışıyor. Yemin billah ediyor bana. Avukata gitmesin diye zor tutuyorum. Şimdi kendisine bu saatten sonra paramızı da alamadığımız için söyleyeceğim, ne yapıyorsa yapsın. Ben artık yıldım, ben buraya gelmekten, buraya uğramaktan.

İzzet Erdem:

Avukatlık mavukatlık bir şey…

Bahadır Bostancı:

İzzet ağabey, neden öyle diyorsun? Yazık günah değil mi? Biz avukatla çözmeye çalıştık bu işi, avukat bize dedi ki ‘Savcı isteyecek bu parayı, hakim isteyecek bu parayı, 50 bin lira istiyorum’ dedi.

İzzet Erdem:

Verdik biz, avukata da verdik.

Bahadır Bostancı:

Avukat hiçbir şey yapmadı İzzet ağabey, avukat bizi kapattırdı.

İzzet Erdem:

Kimin yanında çalışıyor?

Bahadır Bostancı:

Bilmiyorum o kadar. 12 senedir yanında çalışıyor.

İzzet Erdem:

Senin yanında değil mi? Ben senin yanında çalışıyor zannediyorum.

Bahadır Bostancı:

Eşimle biz beraberiz, eşimin annesi, Arzu Hanım var, … sigorta var onun yanında… Onun yanında 12 senedir. Ondan sonracığıma…

İzzet Erdem:

Ben de eşin çalışıyor sanıyorum.

Bahadır Bostancı:

Yok yok, eşimle beraberiz biz ya. Eşimle otelde beraberiz. Avukatın yanında annesi çalışıyor. Arzu Hanım’ın yanında. Vallahi billahi kendi parası olmasa benim param olsa yemin billah ediyorum şuraya uğrarsam… Namus şeref sözü veriyorum İzzet ağabey.

İzzet Erdem:

Sen bekle bakayım ya. Başkanı birkaç gün bekle bakayım.

Bahadır Bostancı:

30 bin lira para büyük para yani, benim için çok büyük para. Biz çeyiz parası aldık hanımımın. Bizim o zaman Havva Hanım dedi ‘Bak Bahadır, 50 bin liraya çözülür.’ Hatırlıyorsun İzzet ağabey onları.

İzzet Erdem:

Biliyorum ya.

Bahadır Bostancı:

‘30 bin liraya çözerim oldu’ tamam dedi, konu geldi nerelere İzzet ağabey.

İzzet Erdem:

Bekle bakayım biraz.

Bahadır Bostancı:

Tamam ağabey, ben müsaade istiyorum.

İzzet Erdem:

Moralini bozma, boş ver. Sen birkaç gün bekle.

Bahadır Bostancı:

İzzet ağabey, 3 ay oldu. İzzet ağabey, bugün çarşamba.

İzzet Erdem:

Bekle bakayım birkaç gün.

Bahadır Bostancı:

Tamam İzzet ağabey, bekliyorum.