Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri: Suriye’de trajedi yaşanıyor
Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Suriye’de alevi yönelik katliamlarla ilgili olarak yapılan basın açıklamasında, “Suriye’de yaşanan trajediye karşı sessiz ve tepkisiz kalmak, zulmün ve adaletsizliğin sürmesine ortak olmak anlamına gelmektedir” denildi
Suriye’de alevine yönelik yapılan katliamlarla ilgili olarak Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından bu akşam Gebze Kent Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Şahismail Tohumcu yaparak, “Suriye'de yaşayan Alevilerin, Dürzîlerin, Süryanilerin, Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Sünnilerin ve Hristiyanların çıkarına olan tek şey demokratik Suriye’nin inşasıdır. Suriye’de Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) iktidarı ele geçirmesinin ardından, Aleviler başta olmak üzere azınlık gruplara yönelik saldırılar ve katliamlar endişe verici şekilde artmıştır. HTŞ güçlerinin Alevi köylerine yönelik gerçekleştirdiği saldırılar sonucunda birçok masum sivil hayatını kaybetmiş, pek çoğu da zorla yerinden edilmiştir. En son 23 Kasım’dan bu yana Humus’un Akrama ve Muhacirin mahallelerinden Lazkiye, Tartus ve Hama kırsalına uzanan geniş bir hatta Alevi nüfusa yönelik saldırılar kesintisiz biçimde sürmektedir. Evlerin yakılması, sivillerin öldürülmesi, kadın ve çocukların kaçırılması ve barışçıl gösterilere ateş açılması; Alevi kimliğinin bilinçli bir hedef hâline getirildiğini ortaya koymaktadır.
“Halkları hedef almakta”
25 Kasım’da on binlerce kişinin katıldığı protestolara yapılan saldırıda beş kişinin hayatını kaybetmesi ve çok sayıda kişinin yaralanması da bu şiddetin rastlantısal değil, doğrudan iktidarın kararıyla yürütülen örgütlü bir politikanın ürünü olduğunu göstermektedir. Mahallelerin işaretlenmesi, kimlik temelinde ayrımcılık ve cinsel şiddetin bir baskı yöntemi olarak kullanılması, Alevi topluluğunun sistematik biçimde savunmasız bırakıldığını açıkça ortaya koymaktadır. HTŞ ve onunla bağlantılı radikal İslamcı gruplar, Suriye’nin çeşitli bölgelerinde yıllardır Alevilere, Hristiyanlara, Ezidilere, farklı kimlik ve inançlardan insanlara yönelik etnik ve mezhepsel temizlik politikaları yürütmektedir. Bu gruplar, emperyalist güçlerin desteğiyle ayakta kalmakta ve bu destek sayesinde bölgede etnik ve mezhepsel yapıyı değiştirmeyi hedeflemektedir. Suriye’de yaşanan saldırılar, sadece Alevi toplumunu değil, aynı zamanda Hristiyan, Dürzi ve diğer halkları da hedef almaktadır.
“Sorumlular hesap vermeli”
HTŞ’nin şiddet ve katliam dolu geçmişi, İŞID ve El Nusra’dan devraldığı katliamcı ideolojiye dayalı uygulamaları, Suriye’nin çok kültürlü ve çok inançlı yapısını tehdit etmekte, bölgede etnik ve mezhepsel gerilimleri körüklemektedir. Bu insanlık dışı saldırılar karşısında uluslararası toplumun sessiz kalması kabul edilemez. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşlar, Suriye’deki azınlıklara yönelik bu zulmü durdurmak için acilen harekete geçmelidir. HTŞ’nin işlediği savaş suçları ve insan hakları ihlalleri uluslararası platformlarda gündeme getirilmeli, sorumlular hesap vermelidir. Dünyanın dört bir yanındaki insan hakları savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve bireyler, Suriye’deki azınlıklarla dayanışma içinde olmak zorundadır. Bölgede yaşanan kitlesel zulme karşı ortak bir duruş sergilemek, mağdurların sesi olmak ve adalet talep etmek insanlık görevidir. Suriye’de yaşanan trajediye karşı sessiz ve tepkisiz kalmak, zulmün ve adaletsizliğin sürmesine ortak olmak anlamına gelmektedir.
“Çatışmalar son bulmalı”
Suriye’yi ve bölgeyi yeni gerilim ve çatışmalara sürükleyen, etnik ayrımları derinleştiren, katliamlara yol açan, sivil halkı tehdit eden katliamcı, ayrıştırıcı, tehditkâr politikalara derhal son verilmelidir. Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri olarak; İnançlara yönelik her türlü saldırının, ayrımcılığın ve nefret siyasetinin karşısında durduğumuzu, Suriye’deki tüm halkların barış, eşitlik ve güvenlik içinde yaşayabileceği bir ortamın acilen sağlanması gerektiğini, uluslararası toplumun çatışmaların son bulması ve sivillerin korunması için sorumluluk üstlenmek zorunda olduğunu, Türkiye’de ve bölgede tüm emek ve demokrasi güçlerini, mezhepçiliğe karşı ortak bir barış hattı örmeye çağırdığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Biz emekçiler biliyoruz ki barış bir lütuf değil, halkların ortak iradesidir. Suriye’de, Türkiye’de ve tüm coğrafyamızda farklı kimlik ve inançların eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşayacağı günler için mücadelemiz sürecektir” dedi. Yapılan basın açıklamasının ardından grup üyeleri olaysız bir şekilde dağıldılar.