“Babam okulun en çalışkanı”

Okurken aniden kahkaha attığınız, hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi sohbetin içinde bulduğunuz ve en önemlisi eğlenirken öğrendiğiniz bir kitap biliyor musunuz? Evet tam da bu, Toprak Işık’tan bahsediyorum. Mizah üzerine kitapları zaten bence tartışmasız eğlence aracı ama çocuklar için yazdıkları da bir o kadar değerli ve kıymetli. Bu işe el attığına ve kalemini çocuklar yararına kullandığına ayrıca memnunum yazarın. Elbette çokça kitabı var ama bugün “Babam okulun en çalışkanı”ndan bahsedeceğim. Fen ve teknoloji derslerinde başarı gösteremeyen iki çocuktan yola çıkıyor yazar. Bertan öğrenmekten keyif alamadığı, Remzi ise öğrenemeyeceğini düşündüğü için derslerinde başarı gösteremeyen sınıf arkadaşları. Aralarında aslında bu ortak paydadan fazlası yok ama Bertan’ın babası duruma müdahil olana ve olaylar karmaşıklaşana kadar. Bertan’ın annesi vefat etmiş ve mühendis olan babası da hayatına tek amaç olarak başarılı ve mutlu bir çocuk olarak Bertan’ı yetiştirmeyi koymuş. 12 yaşındaki Bertan babasının yaşama tutunma amacı. Hal böyle olunca da olası tüm sorunlar Bertan’ın babası Cem Bey için çok ciddi bir hal almaya ve soğukkanlılığını yitirmeye başlamış. 

Yine öğretmenin hem Cem Bey hem de Remzi’nin babası Rüstem Bey ile görüşmesi sonrası 2 baba da birbirlerinden habersizce kara bahtlarına üzülmeye başlamışlar. Tamam elbette yazarımız Toprak Işık olunca karamsarlık pek mümkün değil ve eğlence başlıyor. Cem bey oğlu Bertan ile ilgili esip gürlerken ve sürekli çalışmasını tembihlerken aniden uyandıklarında birbirlerinin bedenlerine girdiklerini fark ediyorlar ve bunun rüya olduğunu düşünüyorlar. Cem bey Bertan’ın bedeninde, Bertan da Cem beyin bedeninde yaşamaya başlıyor. İşte tam da eğlence burada başlıyor. Bocalamalar, şaşırmalar derken Cem Bey Bertan’ın bedeninde sınıfa gidiyor ve bir anda sınıfın gözdesi haline geliyor. Tüm sınıf arkadaşlarının ve öğretmeninin hayran bakışlarını üzerinde görünce başarının verdiği mutluluğun haklı gururunu oğlunun da bir gün hissedebilmesini umuyor. Gelelim Bertan’a, o da bilgisayara programlarına meraklı ama kendi derslerine meraksız haliyle bir anda şirketteki mühendis Cem bey olarak iş yerinde fark yaratmaya ve eğlenmeye başlıyor. Biraz şans biraz beceri ile toplantıları da istenen şekilde kurtarıyor ama iki kahraman da heyecan ve endişenin eşlik ettiği bir eğlence içindeler. Durum bu hale gelip de Bertan’ın babası sayesinde sınıfın gözdesi olunca Rüstem Bey oğluna sadece hafta sonunda bu kadar bilgiyi depolayan babayı 2 gün evinde misafir ediyor ve benzer bir sihirli değneği kendi oğlu Remzi için de kullanmasını talep ediyor. Cem beyin bedenindeki Bertan böylece sınıf arkadaşı Remzi’ye ders çalıştırmak ve bilgileri aklına sokmakla görevli halde buluyor kendini. Kitabın en güzel yanı bu olaylar yaşanırken 12 yaş grubuna ait hemen tüm bilgilerin satır aralarında gezmeleri ve öğrenmenin edebiyatın o eşsiz katkısı ile eğlenceli hale gelmesi. Bertan ve Remzi farklı şekillerde de olsa beraberce çalışmak ve bilgiyi kullanmak konusunda ilginç bir serüven geçiriyorlar. Okuduklarını öğrenmeye, öğrendiklerini gündelik hayat olaylarıyla denkleştirmeye başlayan ve bundan mutluluk duyan Remzi’nin babasına sarf ettiği “Öğreniyorum tabi. Hepsi, öğrenemeyeceğimi zannettiğim içinmiş. Çok çalışmam lazım baba. Bir sürü zaman kaybettim.  Artık hep çalışacağım” sözleri belki de her çocuğun öğrenme şekillerinin aynı olamayacağını ama öğrenmenin eğlenceli hale gelmesi ve olası engellerin kaldırılması ile her çocuğun öğrenebileceğinin altını çizmesi kıymetli. Bertan açısından da Remzi’yle çalışırken bundan keyif alması ve dolayısıyla bir şeyler öğrenmenin aslında eğlenceli olabileceği kısmı etkili ve çift taraflı bir başarıyı gösteriyor. Babalar oğullarını, oğullar ise babalarının yaşamlarını deneyimleyerek hem kendi hatalarını hem de eksik kalan yanlarını görme imkanı buluyorlar. Cem beyin bedenindeki Bertan da babası için önemli katkılar sunuyor; mesela onun hayatının tek amacı olduğu fikrini başka konuları da hatırlatarak sorunlu bulduğunu gösteriyor. Kendini eşinin ölümünden sonra tamamen herkese kapatan Cem beyin hayatına bir kadının girmesine fırsat tanıyor. Sanırım hayatın bilgiyle yoğrulduğunda çok daha anlamlı ve güzel olduğunu bundan iyi anlatan ve hem ebeveynlerin hem de çocukların okuması ile kendinden bir şeyler bulacakları bundan güzel bir kitap olamazdı. Tudem yayınlarından çıkan, Doğan Gençsoy’un resimlediği ve Toprak Işık’ın yazdığı kitap okul hayatında olan çocuklar ve ebeveynleri için güzel bir kaynak.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Saadet Sevinç Doğan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

sosa - bn bılgısayarın sıfresını ıstemıstım sen napmısın

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 12 Haziran 09:26


Anket Körfez Belediye Başkanı kim olsun?
Tüm anketler