Meme kanseri 20-40 yaştaki kadınlarda da görülebilir

Meme kanserinin dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Selin Kapan, "Dünyadaki her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Meme kanseri genellikle 40 yaşından sonra görülse de 20-40 yaş arasında da rastlanabilmektedir. Meme kanseri erken evrede yakalandığında tedavi edilebilir bir hastalıktır" dedi

Topkapı'da hizmete başlayan İstinye Üniversitesi Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Selin Kapan, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen ve ölüme en çok neden olan kanser türü olduğunu belirterek, erken tanının hem yaşam süresini uzattığını hem de tedavi başarısını artırdığını söyledi. Prof. Dr. Kapan, kadınların düzenli tarama programlarını ihmal etmemesi gerektiğini vurguladı.

"Kadınlarda en sık görülen kanser türü"

Meme kanserinin dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kapan, "Dünya üzerindeki her 8 kadından biri, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Meme kanseri genellikle 40 yaşından sonra görülse de 20-40 yaş arasında da rastlanabilmektedir" şeklinde konuştu.

Türkiye'deki verilere de değinen Prof. Dr. Kapan, "Ülkemizde kadınlarda en sık görülen ve en sık ölüme neden olan kanser meme kanseridir. Türkiye'de görülme sıklığı 100 binde 50'nin üzerindedir. 2018 yılında 22 bin 500 yeni tanı konulduğu hesaplanmıştır. İstatistiklere göre, 2040 yılında bu sayının 32 bin 371'e çıkacağı tahmin edilmektedir" diye konuştu.

"Türkiye'de her yıl 4 bin kadın meme kanserinden hayatını kaybediyor"

Meme kanserinin ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Kapan, "Ülkemizde her yıl yaklaşık 4 bin kadın meme kanseri metastazları nedeniyle kaybedilmektedir. Meme kanseri esas olarak memede değil, geç tanı alan vakalarda uzak organlara yaptığı metastazlar nedeniyle ölüme yol açmaktadır. Bu ölümlerin önüne geçebilmenin tek yolu ise erken tanıdır" ifadelerini kullandı.

"Yüzde 85'i ailesinde meme kanseri olmayan kadınlarda görülüyor"

Meme kanserinde risk faktörlerini değerlendiren Prof. Dr. Kapan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadın olmak başlı başına bir risk faktörüdür. Kadınlarda erkeklere göre 100 kat daha fazla meme kanseri görülmektedir. Yaş ilerledikçe risk artar. Ailede birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri öyküsü bulunması da riski iki kat artırır. Ancak meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 85'i ailesinde meme kanseri olmayan kadınlarda görülmektedir. Bu da hastalığın yalnızca genetik nedenlere bağlı olmadığını, yaşam sürecinde ortaya çıkan mutasyonlarla geliştiğini göstermektedir."

Genetik faktörlerin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Kapan, "BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları meme kanseri açısından en bilinen risk faktörlerindendir. Tanının 40 yaşından önce konulması, birden fazla birinci derece akrabada meme kanseri olması, erkeklerde meme kanseri öyküsü veya meme kanseriyle birlikte yumurtalık kanseri öyküsü kalıtsal meme kanserini düşündürmelidir" dedi.

"Yaşam tarzı değişiklikleri riski azaltıyor"

Meme kanserinde önlenebilir faktörlerin önemini anlatan Prof. Dr. Kapan, "Uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmak da önemli bir risk faktörüdür. Erken yaşta regl başlaması, geç menopoz, hiç gebelik yaşamamış olmak, obezite ve menopozda aşırı hormon ilacı kullanımı riskin artmasına yol açar. Özellikle menopoz sonrası göbek çevresinde yağ dokusunun artması, yağ hücrelerinde östrojene dönüşüm nedeniyle riski yükseltmektedir. Obezite yalnızca yüksek tansiyon, şeker ve kalp hastalıklarına değil, meme kanserine de zemin hazırlamaktadır" dedi.

"Şekersiz beslenme büyük önem taşıyor"

Beslenmenin kanserin önlenmesinde kritik rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Kapan, "Şekerli yiyeceklerden uzak durmak, Akdeniz usulü az yağlı ve şekersiz beslenmek, düzenli uyku, stresin azaltılması ve sigaradan uzak durmak hem genel sağlık için hem de meme kanseri riskini azaltmak için büyük önem taşır" açıklamasında bulundu.

"Erken tanıda kendi kendine muayene kritik"

Prof. Dr. Selin Kapan, meme kanserinde tarama yöntemlerinin hayati olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı:
"Kadınların 20 yaşından itibaren her ay kendi kendine meme muayenesi yapması gerekir. Menopoz öncesi dönemde tercihen regl bitiminden 3-4 gün sonra, menopoz dönemindekilerde ise ayda bir belirlenen bir günde muayene yapılmalıdır. Meme dokusu ve koltuk altı, parmak uçlarıyla küçük adımlar halinde kontrol edilmelidir. Sert, düzensiz sınırlı, parmakların arasında kaymayan ve ağrısız kitle hissedildiğinde vakit kaybetmeden bir genel cerrahi uzmanına başvurulmalıdır."

40 yaşından itibaren düzenli mamografi çekilmesinin erken tanı için hayati olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kapan, "Bu tarama programlarına uyan kadınlarda meme kanserine bağlı ölümlerin yüzde 30 oranında azaldığı bildirilmektedir" dedi.

"Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır"

Erken teşhisin tedavi başarısındaki etkisine değinen Prof. Dr. Kapan, "Meme kanseri erken evrede yakalandığında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastalığın evresi, uygulanacak tedavi yöntemlerini belirler. Erken evrede memenin korunması mümkünken, ileri evrede metastaz nedeniyle tedavi süreci daha zor ve uzun olabilmektedir. Amacımız hastayı kanserli dokudan kurtarmak, nüks gelişmeden uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamaktır" diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber