Röportaj: Aysun Özcan Erenkaya
Editör: Merve Dişli
Her hafta merakla beklenir hale gelen röportajlar dizisinin yeni
konuğu İl Kongresi sürecini tamamlayan DEVA
Partisi’nin Kocaeli İl Başkanı Adem
Koç oldu. İzmit’te geniş kesim tarafından tanınan ve
beyefendi kişiliğiyle bilinen Adem Koç ile gazete ofisimizde bir
araya geldik. DEVA Partisi’ni, AKP’yi, kısacası Türkiye siyasetini
konuştuk.
Adem Koç, kelimeleri dikkatli seçen, orta yollu konuşmaya özen
gösteren bir siyasetçi. Açıkçası bu tür siyasetçiler konuşmalarıyla
pek heyecan yayamıyor. Bunu Adem Bey’e de söyledim. Hele de
Türkiye’yi yönetme iddiasındaki bir partinin il başkanı partisini
iyi ifade edebilmek adına daha net ve yeri geldiğinde köşeli
olmalı. Röportaj ilerledikçe sorularımla ve arada yaptığımız
sohbetle onu biraz buna zorladım. Verdiği mesajlar bence fena
değildi. Yani amaç hasıl oldu.
Neydi Adem Koç’un amacı? DEVA’nın iktidara alternatif parti
olduğu, Türk siyasi kronolojisine göre beklenen liderin Ali Babacan
olduğu, AKP’nin kuruluş ilkelerinden nasıl uzaklaştığı, şu anda
MHP’nin şefaatine nasıl muhtaç hale geldiğinin mesajını vermek.
Adem Bey hepsini akıcı ve nazik bir üslup ile ifade etti. Hükümet
sisteminde cumhurbaşkanına verilen yetkiyi oğluma dahi vermem
diyerek, ülkenin hızla ‘Tek adam’ yönetimine evrildiğine dikkat
çekti.
Adem Koç’un bir diğer önemli tespiti de MHP üzerineydi. Koç,
bugün seçim olsa barajı dahi geçemeyecek bir partinin ülkeyi
neredeyse dizayn ettiğini söyledi. Buna sebep olarak da yüzde 51’i
tek başına bulamayan AKP’nin, MHP’ye mecbur kalmasını gerekçe
gösterdi. MHP’yi yeni hükümet sisteminin bir arızası olarak
nitelendirdi.
İki bölüm halinde yayımlayacağım röportajın ilk bölümüyle sisi
baş başa bırakıyor, iyi haftalar diliyorum.
1.BÖLÜM
***Ali Babacan AKP’nin kurucularındandı, siz de kurucu
üyelerindendiniz. O günün koşullarında dava uğruna baya bir
mücadele verdiniz. Sonra ne oldu da başka parti kurma yoluna
gidildi?
-Davayı bir kenara alarak aslolalın memlekete hizmet oluğunu
düşünüyorum. Sadakat, memleket ve milletedir. Dava farklı yerlere
şahısa ya da bir gruba çekilebiliyor zamanla. 20 yıl önceki
konjonktürde toplumda bir sıkışmışlık vardı. Hem ekonomik olarak
hem de özgürlükler ve demokrasi olarak. Bugün yaşadığımız süreç
gibi olmasa da o zaman da böyle bir durum söz konusuydu. O günün
ihtiyacına cevap verecek bir yapı AK Parti içerisinde oluştu.
Bizler de o günkü koşullarda Kocaeli’de bunun altyapısını
hazırlayan bir ekiptik.
“PARTİ YOKKEN GRUBUMUZ VARDI”
***Bu ekip sanırım Nihat Ergün öncülüğünde kuruluydu?
-Evet, henüz parti oluşmadan önce de fikri olarak bir grubumuz
vardı, Nihat Ergün Bey’in öncülüğünde. Sekreteryası, gündemi olan
ayda iki kere toplantı yapan bir gruptuk. AK Parti’nin temellerini
kuran program ve tüzükle ilgili Kocaeli ayağında çalışıyorduk. O
süreçte de ülke için sorumluluğumuz vardı ve taşın altına elimizi
koyduk. Belirli bir noktaya kadar başarılı bir süreç geçirdik ve
dava dediğimiz şey başka bir şeye evrildi.
***AKP’nin eski AKP olmadığını ne zaman fark ettiniz, kaç yıl
oldu?
-Yaklaşık 7 yıllık bir süreç oldu.
***İyi ama 2014’te bir il başkanlığı adaylığınız oldu
yanılmıyorsam?
-Evet 2014 yılında öyle bir adaylığım oldu. Kişisel bir karar
alarak görev tebliğ edilirse devam ederim ama yoksa da siyaseti
bırakıp hayatıma dönerim diye düşündüm.
“HAYIR OYU VERDİM”
***2014’te İl başkanı olsaydınız bugün AKP için bunları düşünür
müydünüz?
-Düşüncemde bir sapma olmaz benim o anlamda. Evrilme sürecinin
zirve olduğu dönemlerdi. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle beraber
-ki ben referandumda hayır oyu vermiştim; böyle bir yetki ve imkanı
kendi oğluma dahi vermem. Yetki verdiğimiz kişiye de zarar verir.
Taşıyamaz, taşıyamıyor da zaten.
“İYİLEŞMEYLE İLGİLİ MÜCADELE ETTİK”
***Tam anlamıyla sizi fikren oradan ayıran, kırılma noktanız
neresi oldu?
-Kamu kaynaklarının çok gereksiz harcanması, hukukla ilgili
yapılan uygulamalar, demokrasiye ilgili yapılan uygulamalar, ifade
özürlüğünün kısıtlanması gibi birçok sebep var. Biriktikçe de taşma
noktasına geldi.
***Peki bunların düzeltilmesi adına yeterince mücadele
verdiğinizi söyleyebilir misiniz?
-İyileşmeyle ilgili mücadele ettik olmadı, ikazlarda bulunduk.
Benim AK Parti’deki duruşumu arkadaşlar da bilir. Benim bu çizgimde
de hiç sapma olmamıştır. Kamu kaynakları yerinde kullanılacak,
torpil yapılmayacak. Her alanda hukuksuzluk normalleşti. Bu ülke
bizim ve sahip çıkmamız lazım. DEVA Partisi bu gidişatın kötüye
gittiğini görüp çalışmalarını yapıyordu. Biz de şehirde kötü giden
işlerle ilgili endişe taşıyorduk.
“GİDİŞATIN KÖTÜ OLDUĞUNU BİLİYORLAR”
***AKP içerisinden sizin o yapı içerisinde kalmanız için ısrar
ettiler mi?
-Benim başımdan beri tutumum belliydi. Birebirde oturduğumuz
belediye başkanlığı yapmış, milletvekilliği yapmış isimler de
konuşunca hak veriyorlar. Arkadaşlar gidişatın kötü gittiğini
biliyorlar ama bunu kamuoyunda paylaşamıyorlar.
“İKTİDARIN ŞEMSİYESİ ALTINDA OLMAK GÜVEN VERİYOR”
***DEVA Partisi Kocaeli’de kurulduktan sonra birçok AKP’li
ismin de saflarınıza katılması beklendi. Sanki beklenen olmadı
gibi. Madem AKP içinde gidişattan bu kadar şikayetçi insan var,
neden o kopmalar bir türlü gerçekleşmiyor?
-Bir kere zihnen kopmalar var ama fiziken yok. Doğal olarak
merkezi iktidarı elinde bulunduran bir yapı, yerelde de öyle.
İktidarın şemsiyesi altında olmak insanları güvende hissettiriyor.
Baskı iklimi de insanları ürkütüyor. Bu anlamda çok özverili olan,
destek sağlayan ciddi bir kitle var. AK Parti yönetiminde,
çevresinde orta ve üst düzey kadrolarda ciddi bir teveccüh
var.
“ALİ HAYDAR BULUT’U ZOR DURUMDA BIRAKMAK İSTEMEM”
***Mesela 31 Mart seçimlerinden sonra Ali Haydar Bulut partiden
tamamen koptu. Nihat Erün’le yakınlığı da mevcut, geçer diye
bekledik geçmedi. Daha sonra Ali Haydar Bulut’a Petrol Ofisi
Danışmanlığı verildi, adamı iki günde istifa ettirdiler. Bir
itibarsızlaştırma çabası oldu, yine geçer dedik geçmedi. Ali Haydar
Bulut’la bir görüşme oldu mu?
-Ali Haydar Bey sevdiğim bir dostum ve siyasette de dürüst
olduğuna inandığımız biri. Ali Haydar Bey dışında da daha önce
belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarımız da ekonomik koşulları
yetmediği için geçmiyor. Ali Haydar Bey’e teklif etmedik,
pozisyonunu biliyoruz. Zor durumda bırakmak istemem.
“YUNUS PEHLİVAN İLE İSTİŞARE HALİNDEYİZ”
***Körfez Belediyesi eski Başkanı Yunus Pehlivan’ın Körfez’de
sizin adınıza çalışma yaptığı da söyleniyordu. Kimlerle görüşmeler
yaptığını da biliyoruz. Yunus Pehlivan DEVA’nın beyin takımında
mı?
-Yunus Bey’le de dostluğumuz var, fikren de istişare
halindeyiz. AK Parti’de de CHP’de de görüştüğümüz insanlar var.
Yöneticilik sürecinde dürüst yaşamış insanlara kapımız her zaman
açık.
“ZEKERİYA ÖZAK KÜS DEĞİL”
***Zekeriya Özak’a da değinmek istiyorum. Teşkilatlanmada ismi
önde gelen kişilerden birisiydi. İl başkanlığı istediği, kendisini
oraya yakıştırdığı da biliniyordu. Beklediği olmayınca da geri
çekildi. Zekeriya Özak’ı kongrede de göremedim, küstü mü?
-Zekeriya Bey 38 yıllık arkadaşım ailecek görüşüyoruz. Dürüst
başarılı bir hizmet gerçekleştirdi. Daha önce bir adaylık süreci
oldu. Tahmin ediyorum bir yorgunluk dönemi vardı ve ara vermek de
istiyordu.
***Zekeriya Özak ne zaman siyaset yaptı da bu kadar yoruldu?
Sadece aday oldu, o kadar?
-İzmit’e bir adaylığı olmuştu, o süreç onu yormuş, şuan bir
dinlenme süreci yaşıyor ama DEVA’nın kuruluş döneminde emekleri
vardır, küs değil.
“GENEL MERKEZ ŞAMPİYON İLAN ETTİ”
***Teşkilatlanma ve kongre süreci bittiğinde göre DEVA Partisi
Kocaeli Teşkilatını artık sahada görebilecek miyiz?
-Partinin teşkilatlanma sürecinde başkanların seçilmesi,
yönetimlerin hazırlanması, ilçe binalarının atanması ve kongrenin
yapılması çok kısa bir zamanda gerçekleşti. Kongresini yapan 43 il
arasında da birinci sıradayız. Siyasi partiler yasası gereği seçime
girmemiz için 41 vilayette kongrelerimizin yapılması, ilçelerimizde
de yüzde 30’unun yapılması yeterliydi. Kocaeli olarak da biz 4
ilçeyle yerine getiriyorduk ama işimizi tam yaptık, tüm
ilçelerimizin kongresini yaptık. Bu süreçle ilgili de şampiyon ilan
etti Genel Merkez bizi. Şu anda da siyaset üretip, STK ve
sendikalarla, esnafımızla, vatandaşımızla hemhal olacağız.
***Nasıl bir yol haritanız var?
-Teşkilatlarımıza 473 mahallenin tamamında gündem oluşturma
görevi verdik. Mahallelere kılcal olarak girmemiz lazım. Genel
başkanımız da her sandıkta 2 kişi talimatı verdi. STK’larla yoğun
bir çalışma içerisinde olacağız. Partimizin birçok birimiyle
toplantı salonlarımızda politika üretip, program yapacağız. Esnaf
ve muhtarlarla ilgili tüm çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
“ÇOK CEVHERLER ÇIKACAK”
***İl yöneticileriniz, ilçe başkanlarınız ve yöneticileri hala
çok ön planda değil. Birçoğunu tanımıyoruz. Ne sahada ne sosyal
medyada kendilerini hissettirmiyorlar. Hepsi kongreyi mi
bekledi?
-Bizim Türk siyasetine yeni isimler katmamız lazım. Popüler
bomba isimlerin olması gibi bir beklenti vardı ama biz değişimden
bahseden bir parti olarak, mevcut aktörlerle gitsek bu yenileşmeyi
nasıl yapacağız? Yönetimimizin yüzde 70’i siyasete yeni girmiş geri
kalanı da pek ön planda olmamış isimler. O yüzden yapacakları
projelerle kendilerini tanıtacaklar. 4 aylık takvimde zamanı
verimli yönetmeye çalıştık. Yönetimimizde çok nitelikli, eğitimli,
başarılı isimler var. Yerel siyasette de buradan çok cevher isimler
çıkacak.
“GENEL MERKEZE AYAK UYDURACAĞIZ”
***Ali Babacan’a baktığımızda iktidarı adeta bombalıyor ama
benzer bir durumu Kocaeli’de göremiyoruz. Siz de Ellibeş için ‘Çok
naif biri, severim’ demiştiniz. Burada kişisel yakınlıklar biraz
siyasetin önüne mi geçiyor?
-Sayın Genel Başkanımız da ilk çıkış sürecine göre muhalefet
temposunu hızlandırdı. Biz de bu süreci genel merkezin hızına göre
ayarlıyoruz. Kongrelerimize kadar genel merkezimiz bu tempoyla
geldi bundan sonraki süreçte biz de ona ayak uydurmaya devam
edeceğiz. İnandığımız düşünceleri her zaman ifade edeceğiz kamuoyu
için.
***İktidardaydınız, şimdi muhalefet il başkanı oldunuz. Şu anki
muhalefet il başkanlarından kimi daha başarılı buluyorsunuz? Kimi
daha etkin buluyorsunuz? Mesela şu an Zafer Mutlu gündemi oldukça
yakın takip ediyor. Sizi hangi noktada göreceğiz?
-Özgürlüklerin kısıtlanması, basın üzerinde baskı olması
muhalefeti bile oldukça etkiliyor. Zafer Bey bu manada kamuoyu için
çalışmalarını gösteriyor. Süreci de yönetiyor. Biz bu anlamda
farklı bir yol izlemek istiyoruz. Projelerimizle, önerilerimizle
öne çıkmak istiyoruz. Kişisel kavga dilini uygun görmüyoruz.
“YELPAZEMİZ ÇOK GENİŞ”
***DEVA Partisi’ni nasıl tanımlıyorsunuz? Sağcı, solcu,
milliyetçi, muhafazakar, sosyalist, Atatürkçü… Hangi ideolojiye
oturuyor?
-DEVA Partisi Türkiye’yi birleştireceğimiz, bir araya
getireceğimiz bir oluşum. Nasıl Cumhuriyet’in kurulduğu dönem her
görüşten insanlar bir araya geldi, etnik köken fark etmeksizin
mücadeleye dahil oldular. Bize çok büyük bir cumhuriyet emanet
ettiler. Şu anda da ülke için birçok insan elini taşın altına
koymaya hazır. Yelpazemiz çok geniş, demokrasi özlemi çeken her
kesim DEVA’da bir araya geldiler.
“BÜYÜK TEVECCÜH VAR”
***Ali Babacan kongrede salonunda da gördüğüm kadarıyla
kendisini dinlettirmeyi biliyor. Peki, sokakta tepkiler
nasıldı?
-Biz kongre sonrasında esnaf ziyaretine çıktık. Kuyumcular
çarşısından girdik büyük bir teveccüh ve ilgi alaka var. İnsanlar
eskiden gözleriyle bile ima etmedikleri şeyleri sözlerine dökmeye
başladılar. Sokakta Genel başkanımıza karşı esnaftan ve vatandaştan
çok güzel bir ilgi olduğunu gördük.
“TÜRKİYE’NİN BEKLEDİĞİ LİDER”
***Siz Erdoğan gibi bir liderin doğuşuna tanıklık ettiniz şimdi
de Ali Babacan gibi bir lider doğuyor. Kıyaslarsanız benzer yanları
var mıdır? O elektriği o ışığı görüyor musunuz?
-Biz 40’lı, 50’li yaştaki insanların bu ülkenin gençlerine bir
gelecek bırakması gerekiyor. Türkiye’nin sıkıştığı bir dönemde
ülkeye bir evlat geliyor, bir yere getiriyor. Bir sıkışıklık olunca
başkası geliyor. Bunu Cumhuriyet’in kuruluşunda Mustafa Kemal
Atatürk’le gördük. Daha sonra ülkede tek parti koşullarıyla
sıkışmışlık oldu, CHP içinden Demokrat Parti çıktı. Bir nefes
alındıktan sonra darbeyle ara dönem geldi ve daha sonra Demirel’le
Türkiye bir sıçrama yakaladı. Ardından Ecevit’in Türkiye’mize
bıraktığı Kıbrıs bile yeter, başka hiçbir şey anlatmaya gerek yok.
Kıbrıs bizim Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliği’nde stratejik alanımız
ciddi bir mevzi noktamız oldu. Yine bir sıkışıklık dönemi oldu 80
darbesiyle beraber, Özal geldi. O kısa dönemde müthiş hizmetler
yaptı. 2000’li yıllara gelindiğinde de AK Parti kadroları çıktı.
Belirli bir dönem başarılı geçtikten sonra ciddi iktidar
hastalıkları, yorgunlukları ortaya çıkmaya başladı. Ve şimdi de Ali
Babacan geldi.
***Beklenen kurtarıcı Ali Babacan mı yani?
-Türkiye’nin beklediği lider, kişiliğiyle, ufkunun açık
olmasıyla, yöneticiliğiyle, bakanlık sürecindeki başarısıyla olsun.
En nihayetinde Türkiye yine kendi içinden yetiştirdiği bir evladına
yönetim verecek. Türkiye’nin tarihi konjonktüründe sıra Ali
Babacan’a geldi.
“FARKLI BİR DİP DALGASI GELİYOR”
***Pek siz bu heyecanı Kocaeli’de hissediyor musunuz? Örneğin
AKP’nin kuruluşunda yığınla üye yapıldı. Sizde üyelikler ne
durumda?
-Üyelik sürecimiz kongremizle birlikte başladı, çok ciddi bir
talep var. Şunu da ifade etmeliyim Türkiye’de 20 yıl önceki siyasi
alışkanlıklarla şimdikiler biraz farklı. Refleksler de çok değişti.
2000’li yılların başıyla 2020 yılından aynı şeyi beklememek
gerekiyor. Modern zamanımızın çok ciddi farklılığı var. Toplum
artık gözlemleyip, tartıyor bunun yansımasını da sandıkta
gösterecektir. Bir dip dalgası var. AK Parti’nin kuruluş dönemini
yaşadım biliyorum ondan çok daha farklı bir dalga geliyor.
***Kocaeli’de olası bir seçimde hedef koydunuz mu?
İktidar partisinin oylarını geçeceğiz.
***İttifak çalışmaları yapıyor mu DEVA Partisi?
-Biz daha özgün, özgür, kendine has bir partiyiz. Bizim
hedefimiz tek başına iktidara gelmek.
***İttifaksız tek başına iktidara gelmek çok rasyonel bir
kavram değil. Bunu bugün AKP dahi söyleyemez. Bu anlamda ‘Belli
başlı partilerle masaya oturabiliriz ama şununla kesinlikle
oturamayız’ dediğiniz partiler var mı?
-Biz henüz büyük kongresini yapmamış bir partiyiz o da 27
Aralık’ta olacak. Bu yasal süreci tamamladıktan sonra genel merkez
izleyeceği politikayı belirleyecek.
“FETÖ’CÜ DEDİKLERİNE ORTAK OLALIM DİYEBİLİYORLAR”
***AKP’nin yeni kurulan partilere karşı genel olarak bir
FETÖ’cü yakıştırması var. Bu konuda DEVA Partisi’nin ben çok
doyurucu bir açıklamasına rastlamadım. FETÖ’ye bakışınız nedir ya
da partiye aldığınız kişileri elden geçiriyor musunuz?
-FETÖ bir terör örgütüdür. Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir
şeyle karşılaşabileceğimizi bilmiyorduk. Bir cemaatin devlet içinde
organize olup askeri operasyonla yönetimi ele geçirmek istemesi
büyük cüret! FETÖ bir terör örgütüdür bu anlamda benzer
yapılanmalara da şiddetle karşıyız. Burada Cumhuriyet’in ne kadar
büyük miras olduğunu anlıyoruz. FETÖ yakıştırmalarına gelince,
bizim siyaset yapmamızın ana parametrelerinden biri de bu. Sürekli
birini ötekileştirme, terörist ilan etme, FETÖ’cü ilan etme durumu
var. Üstelik FETÖ’cü ilan ettiklerine ‘gel ortak, paydaş olalım’
diyebiliyorlar. Meral Hanım’a (Akşener) önce FETÖ’cü dediler sonra
koalisyon yapalım dediler. Böyle bir şey olmaz. Türkiye’nin
normalleşmeye ihtiyacı var.
“SOKAKTAKİ İNSANIN TALEBİNDEN KOPMUŞ”
***Peki, Türkiye tekrar parlamenter sisteme dönmeli mi?
-DEVA Partisi’nin ana ilkelerinden biri güçlendirilmiş
parlamenter sisteme dönmeyle ilgili politika izlemek. Türkiye en
büyük büyüme dönemini özgürlüklerin daha güçlü olduğu dönemde
yakalamıştır. Bizim insanımız iyisiyle kötüsüyle parlamenter
sisteme alışmıştı katılımcılığı sağlamak açısından. Bunu rehabilite
edip daha etkin hale getirmek varken Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi’ne geçtik Dolayısıyla sokaktaki insanın talebinden kopmuş,
milletvekillerinin by pass edildiği, direkt kararnameyle kararların
alındığı bir sisteme dönüştü Türkiye. Bunun hızla tamir edilmesi
gerekiyor.
***İlk seçimde Ali Babacan Cumhurbaşkanı adayı olur mu?
-Türkiye’nin konjonktüründe, sorunlarını çözmede Ali Babacan’a
ihtiyaç var. Türk milleti bunu takdir edecek. Genel başkanımızın da
buna yeteneği var ama asıl politikamız parlamenter sisteme
dönmek.
“SİSTEMİN ARIZASI BÖYLE ORTAYA ÇIKIYOR”
***Ali Babacan MHP için ‘Küçük ortak yüzde 10 oyla ülke
yönetiyor’ demişti. Aydın Ünlü de buna cevap olarak ‘Bu partilerin
suratına kimse bakmayacak’ dedi. Ünlü’nün bu söylemi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
-Ne yazık ki Türkiye uçacak denilen Cumhurbaşkanlığı sisteminin
arızası böyle ortaya çıkıyor. Genel başkanımızın da ifade ettiği
gibi yüzde 10’un bile altında olan MHP yani normal seçime girilse
baraj altında kalacak bir parti iken şu anda Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ni yönetmekte en etkili pozisyonda. Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi’nde cumhurbaşkanının her dediği emir saylıyor,
MHP’de bunu dizayn ediyor. Onun verdiği yönlendirmeyle de ülkemiz
ne yazık ki gittikçe marjinalleşen bir partinin yönetiminde. Bunu
da AK Parti seçmeni görecek. AK Partili arkadaşlar bu süreci iyi
takip etmeli, milli iradeyi temsil eden sürece doğru
yönlendirmeli.
DEVAMI YARIN...