Muharrem Tutuş: CHP'liler benden o belgeleri istedi
İzmit Belediyesi AKP Grup Başkan Vekili Muharrem Tutuş gazetemize verdiği röportajda, mecliste gündeme getirdiği doğrudan teminleri CHP’li mahalle temsilcilerine de anlattığını belirterek, CHP’lilerin o belgeleri kendisinden istediğini söyledi
CHP İzmit İlçe Başkanı Hakan Çakar ile başladığım röportajlarımın bu haftaki konuğu İzmit Belediyesi AKP Grup Başkan Vekili Muharrem Tutuş oldu. Değerli meclis üyesi Tutuş’la hem AKP’yi hem İzmit Belediyesi’ni uzun uzadıya ele aldık.
Tutuş ile röportajımızın bu bölümünde AKP’nin İzmit Belediyesi’ni neden kaybettiğinden, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet'le olan diyaloğuna ve İzmit Belediyesi eski Başkanı Nevzat Doğan’la olan anlaşmazlığına değindik.
Tartışmanın eksik olmadığı İzmit Belediye Meclisi’nde kendisini gerginliğin nedeni olup olmadığını sorduğum Tutuş oraya oynamaya gitmediklerini söyledi. Tutuş, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile iletişimsizliği ilgili de insanın en azından asgari bir düzeyde sevgi ve saygı beslemesi gerektiğini söyledi. Mecliste gündeme getirdiği doğrudan teminleri CHP’li mahalle temsilcilerine de anlattığını söyleyen Tutuş, CHP’lilerin o belgeleri kendisinden istediğini de belirtti.
İzmit Belediyesi AKP Meclis Üyesi Muharrem Tutuş ile iki bölümlük röportajımızın ilk bölümüyle sizleri baş başa bırakıyor, keyifli okumalar diliyorum.
“ADAYLA İLGİLİ OLSAYDI SEFA BEY SEÇİMİ ALIRDI”
Öncelikle seçim sürecinden başlamak istiyorum… İzmit neden kaybedildi? Fatma Hanım çok iyi bir aday mıydı sizce?
Fatma Hanımın çok iyi bir aday olmasıyla alakalı olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsaydı Sefa Bey (Sirmen) bir önceki dönem seçimi alırdı. Bizim buradaki seçimi kaybetmemizin ana nedeni aile içi organizasyonumuzda eksikliklerimiz varmış, anlatacaklarımızı milletimize aksettirememişiz dolayısıyla sonuç böyle oldu milletin teveccühü. CHP’de isim olarak baktığınızda Sefa Bey mi önde, Fatma Hanım mı? Eğer adayla ilgili olsaydı Sefa Bey alırdı.
Ne gibi eksiklikler mesela?
Bu milletin beklentisiyle ilgili. Adayla ilgili olabilir, meclisle ilgili olabilir. Herkesin gölünde farklı bir hikaye olabilir. Bizim kendimizle alakalı bir eksikliğimiz var ki olmadı.
Sibel Gönül yanlış bir aday mıydı? Mesela Ali Korkmaz’la seçime girilseydi sizce kazanır mıydınız?
Sadece adaya endeksli ya da kişi ve olaylarla ilgili sonuç çıkarmak çok yanlış. Ali Korkmaz’la kaybetseydik bu kez de ona ‘Yanlış bir aday mı?’ diye sorardık.
“SİBEL HANIM YÜZÜNDEN SEÇİMİ KAYBETTİK’ DEMEK ÇOK YANLIŞ OLUR”
Seçim çalışmaları sırasında çok zorluk yaşadığını konuştu o dönem herkes. Sibel Gönül’ün çalışmalara sık sık gelmediği, 3-5 gün çalışma yapılmaması çok konuşuldu o dönem…
Rahatsızlık yaşadı evet, kış dönemiydi ciddi grip olmuştu çıkamadı ama bunlar aynı yere geliyor. Varsayım üzerinden konuşursak kişiye haksızlık olur. ‘Sibel Hanım yüzünden seçimi kaybettik’ demek çok yanlış olur. Başka bir adayla kaybetseydik ‘Bu değil de Sibel hanım olsaydı’ ihtimalini de konuşuyor olabilirdik. Dolayısıyla bu şahısla ilgili bir şey değil, etkisi olabilir ama başlı başına etken değil.
“MİLLET ‘BİZ SİZE İZMİT’İ TESLİM EDEMEYİZ’ DEDİ”
Belediyeyi CHP’ye veren halk sizce neden meclisi vermedi?
Aslında tüm Türkiye genelinde böyle. Millet burada bir değişim istedi ama Cumhuriyet Halk Partisi ve Fatma Kaplan Hürriyet’e güvenmedi. Biz seni seçiyoruz ama denetlemek için Cumhur İttifakı’nı koyuyoruz’ diyerek hem bize olan teveccühü hem de CHP’ye güvensizlik göstergesi. Yoksa tamamen kadrolara güvenilmiş olsa meclisi de onlara verirdi. Hem meclisi hem belediyeyi beraber yönetirlerdi. CHP’nin hiç mi iyi bir meclis üyesi yoktu? Millet ‘Biz size İzmit’i teslim edemeyiz’ dedi o yüzden meclisi bize verdiler.
“AK PARTİLİLER MUHALEFETİ BİLMİYOR’ ELEŞTİRİLERİ DOĞRU BİR TABİR”
Muhalefet olmaya alıştınız mı? İktidar olmak mı daha zor muhalefet mi sonuçta iktidar da taleplerle uğraşıyor…
Bize ‘AK Partililer muhalefeti bilmiyor’ eleştirileri yapılıyor. Bu doğru bir tabir, bunu bir yere kadar kabul edebilirim. Daha önce hiç muhalefette siyaset yapmadık. Bu noktada muhalefet nasıl yapılır, ne yapmalı noktasında kaçırdığımız yerler olabilir.
“YOLUNU VE YÖNÜNÜ KENDİ BELİRLESİN”
Mesela?
Belediye başkanının tabiriyle ‘çalıştırmamak, engellemek’ gibi yaklaşım istemedik. Sonuçlara bakıldığında da yüzde 1-1,5’larda bizim hayır dediğimiz şeyler. Bu manada değil ama yaklaşım olarak, tavır tarz olarak yetki vermiş olsak bile kendisine yol ve yön göstermeye de çalıştık mesela bu bizim işimiz değil. Millet, Fatma Kaplan Hürriyet’ten yana kullanmış, yolunu ve yönünü kendi belirlesin. Bu anlamda belediye başkanına yol ve yön gösteren değil takip eden bir mekanizma olduğunu 3 sene öncesine göre daha iyi biliyoruz.
“MUHALEFET OLMAK ZOR”
İktidar meclis üyesi mi olmak daha zor yoksa muhalefet mi? İktidardayken de talepler hep size geliyordu...
İktidar olmak, icracı bir makamda oturmak iş yapan, yapacağı işi bilen insan için kolay esasen. Muhalefet olmak bence biraz daha zor benim kanaatim. Yapılan her işi kontrol etmek, yapılanların ne kadar millete faydalı olacağı kısmında öngörülerle muhalefet oluyor. Biz de 4 senedir elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz. Hoş geçen mecliste önerge verdik ’63 yıldır bu kadar para harcandı bize 3 proje ve bunların maliyetlerini söyleyin de kaç para tutmuş, bu kadar para nereye gitmiş söyleyin’ dedik 2 ay oldu cevap yok. Olmayan bir şeyin peşine düşmek muhalefet olarak daha zor oluyor ama insanlara biz de tabloyu izah etmeye çalışıyoruz. ‘Borç ödemekten belimiz büküldü’ diyor Fatma Hanım biz belediye borcunun 2 katına çıktığını anlatmaya çalışıyoruz. Biraz peşinden gitmek gibi muhalefet olmak.
“OYLAMALARDA NEYE HAYIR DEDİĞİMİZİ SORUN BÜTÜN İZMİT BİLİR”
Siz yapıcı muhalefet misiniz, yıkıcı muhalefet mi?
Biz hiçbir zaman yıkıcı muhalefet olmadık. Kitabın sonuna baktığımızda en belirgin göstergesi bizim nelere evet nelere hayır dediğimiz. Bizim bugüne kadar gelmiş oylamalarda neye hayır dediğimizi sorun bütün İzmit bilir. En son araç alımında da öyleydi. Kredi yetkisi verecektik sadece bugüne kadar kimlere ne kadar ödenmiş görmek istedik, evrakları getirmediler.
“İKİ AY ÖNCEKİ MECLİSTE SORDUĞUMUZ SORULARIN CEVABI YOK”
“Bütün önergelerimize cevap aldık” diyebiliyor musunuz?
İki ay önce vermiş olduğumuz önergelerin şu an hala cevapları yok. Aldığımız cevapların da cevabı yok. Mesele bir soru sormuşuz ‘Cevabını denetim komisyonunda alırsınız’ diyor. Yani ben bir meclis üyesi olarak buraya belediyeyi denetlemek için gönderildim. Sadece denetim zamanında değil, sıradan bir vatandaş da bilgi edinme kanununa göre belediyeden bilgi belge isteme hakkına sahibiz ama cevapları alamıyoruz. İki ay önceki mecliste sorduğumuz soruların cevabı yok. Fatma Hanım’la bunu birçok kez görüştük, denetimde görürsünüz diyor geçiyor. Kendisi bir de hukukçu hem şeffaflık açısından hem de hukuki açıdan doğru değil.
“ONUN OLMADIĞI MECLİSLER ÇOK KEYİFLİ”
Kamuoyunun bildiği zamanlar dışında Fatma hanımla bir meclis üyesi olarak özelde hiç konuşuyor musunuz? Hiç görüşmek istediniz mi, istediniz de o mu yanaşmadı? Nevzat Doğan, CHP’li üyelerle meclis çıkışında dahi makamında çay içerdi. Siz hiç diyalog yolunu denediniz mi?
Fatma Hanım çoğu meclise gelmiyor zaten. Fatma hanımın olmadığı meclislerde kim yönetiyorsa bizleri makamlarına çay kahve içmeye çağırıyorlar ondan sonra ayrılıyoruz belediyeden. Fatma hanımla 3 yıllık süreçte sağlıklı bir iletişim kuramadık ama onun olmadığı meclislerde kim yönetiyor olursa olsun meclisten sonra çay kahve içtiğimiz çok keyifli görüşmelerimiz oldu.
“BAŞKANLIK KOLTUĞUNDA BANA İTHAMDA BULUNDUKTAN SONRA İLETİŞİM OLMAZ”
Bu iletişimsizlik sizden mi kaynaklanıyor?
İletişim kuralım demekle iletişim kurulmuyor. Şahsım adına söyleyeyim, yurtdışı kaynaklı, sırf itibar suikastı yapılmak için kurulmuş sahte internet sitelerinden bana iftira attıkları, başkanlık koltuğunda bu siteleri referans alıp bana ithamda bulunduktan sonra böyle bir iletişim olmaz. İletişim bir başlığı olan bir şey değil. İletişim bir süreçtir ama biz bu sürecin hiçbir yerinde olamadık kendisiyle. En azından asgari bir saygı ve sevgi olması gerekiyor. Sağlıklı çizgideki iletişimi yakalayamadığınızda kendinizi ne arkadaşınıza ne eşinize ne çocuğunuza bile anlatamazsınız. Böyle bir ortamda sağlıklı bir iletişim beklemek mantıklı değil.
“ATTIĞI İFTİRALARIN HİÇBİRİNİN BANA YAPIŞMAYACAĞINI BİLİYOR”
İtibar suikastı derken, biraz açabilir misiniz?
4-5 tane internet sitesi açılarak bana iftira atıldı. Ben Tuncay Seyahatin sahiplerini şu sürece kadar görmedim, kim olduklarını bile bilmezdim. Fatma Hanım bana Tuncay Seyahatin ortağı dedikten sonra ilgimi çekti de baktım. Bunları yazan bu sitelerin kime ait olduğu bilinmediği halde, benim bu sitelerle mahkemelik olduğumu bile bile bir mecliste bu iddialarla ilgili bana ithamda bulundu. Bir belediye başkanının elinde somut bir kanıt olmadan böyle itham etmesi hoş değil. Attığı iftiraların hiçbirinin bana yapışmayacağını biliyor. O koltukta oturan bir kişinin böyle alçakça hesapları referans alıp belediye başkanlığı koltuğunda bunları söylemesini yakıştıramadım. O koltuk onu kaldırmaz bence.
“İNANILMAZ BİR BASIN EKİBİ VAR”
Ama hem bu konu hem şehirde gerilime neden olan sadece basın açıklamasıyla yetiniyorsunuz. Bir şeyleri vatandaşa anlatamadığınızı düşünüyor musunuz? Fatma Hanım kendisini anlatma konusunda daha iyi sanki.
Belediye başkanına oranla tabii ki eksik kaldığımızı düşünüyorum. Kendisinin inanılmaz bir basın ekibi var. Bütçe 1 milyar 250 milyon oldu. Bu bütçeyi ister ayağımızın altına serer, ister kendi reklamlarına harcar. Belediye başkanının belediyeyi nasıl yöneteceği tamamen karakteriyle ilgili. Bunu meclis olarak biz denetliyoruz evet ama düşünün ki hiç umursamaz, akrabasına yeğenine iş verdiği kişiye onlarca yeni yeni şirket kurup çatır çatır para dağıttığı ortaya çıkmasına rağmen umursamadan devam eden bir kişiye ya sen ne yapıyorsun demek çok kolay değil.
“EN ÇOK PARAYI ALANLARIN ŞİRKETLERİ DAHA YENİ KURULMUŞ”
Evet, mesela bu konu, Fatma Hanıma sık sık eşe dosta akrabaya kıyak iddiasıyla yükleniyorsunuz. Bunlar önemli ve büyük iddialar ama sanki halkta karşılık bulmuyor. Çok mu havada şeyler söylüyorsunuz?
Bunun hukuki bir boyutu var. Akrabalıktan kasıt, birinci ve ikinci dereceden olana zaten hukuken müsaade yok, bunlara iş veremiyor. Yeğenlere bir kısıtlama yok. Karı kocayı kanun yapışık görüyor. Onun birinci dereceden akrabaları, sizin de öyle. Bu şehirde Fatma Hanım belediye başkanı olmazdan evvel yeğeni belediyeye iş yapsa ben bunu hiç yadırgamam. Bu adam zaten bu işi yapıyordu, bu adam ekmeğini buradan kazanıyordu. Ama esasen bizim ihalelerle ilgili anlatmaya çalıştığımız şey yeğeninden önce, belediyeye en çok iş yapanları sıraladığımızda en çok parayı alanların şirketleri daha yeni kurulmuş. Bu bana göre utanç vesikası. Bu şirketlerin tamamı Fatma Hanım belediye başkanı olmadan önce planlanmış, ‘Biz böyle şirket kurup böyle paralar kazanacağız’ demişler. Başkan olduktan sonra da kurulmuş ve sadece o kişilere adrese teslim iş veriyorsunuz. Bu kentte hiç mi esnaf yok, burada yeni bir İzmit mi kurdunuz, o çemberde mi yaşıyorsunuz? Yeğenleri diyorsunuz ‘Benim burada yeğenim yok’ diyor. Senin değil, eşinin yeğeni bunu istediği kadar inkar etsin herkes biliyor.
“AÇIK BİR İŞ YERİ GİBİ GÖZÜKÜYOR GİDİP BAKIYORUM HİÇBİRİ YERİNDE YOK”
Bu yeğeni dediğiniz Hakan Oral mıydı?
Hem Hakan Oral hem de Zekiye Köstekli Oral bunların ikisine de belediyeden para çıkışı var şahıslarına. Bunu geçiyorum Zekiye Köstekli Oral ayrı bir şirket kuruyor başkasıyla, o kadının kocasına ayrı para yatıyor. Yani bunlara şahıs olarak baktığımızda da şahıslarına para yatıyor bunun anlatılabilir bir tarafı yok ve bu şirketler daha yeni kurulmuş. Bunların adresleri açık bir iş yeri gibi gözüküyor. Gidip bakıyorum hiçbiri yerinde yok, depo, kömürlük, boş bir dükkân. Görüntüde kurulmuş ve iş yapan firmalar.
“YEDİĞİ HALTLARI CHP MAHALLE BAŞKANINA ANLATTIM YAZACAKSIN’ DEDİ”
Peki, bunları insanlara anlatmak için ne yaptınız?
Daha iyi anlatılabilirdi evet ama Fatma hanımın bu doğrudan teminlerini nereye gitsem millet bana soruyor, insanlar biliyor yani. Ben o dönemde gittim Cumhuriyet Halk Partisi’nin ofislerinde bile anlattım, mahalle başkanlarına gittim. Bir tanesine gittim ‘Ben bir vatandaş olarak borcum bildim anlattım, fotoğraf paylaşmayabiliriz’ dedim. O da bana ‘Öyle olmaz, fotoğraf çekileceğiz bana anlattıklarını yazacaksın İzmit Belediye Başkanı’nın yediği haltları CHP mahalle başkanına anlattım yazacaksın’ dedi. Ben de yazdım. Ben millete gayet anlattığımızı düşünüyorum.
“DOĞRUDAN TEMİN BELGELERİNİ BİZE VERİRSEN BİZDE DURSUN DEDİLER”
CHP’liler ne dediler size tam olarak?
Çoğu zaten bildiklerini söylediler, şaşırmadılar. Hatta bazıları bunlarla alakalı belgeleri istediler benden, doğrudan temin belgelerini bize verirsen bizde dursun dediler. Zaten eskiden bu yana tanıdıklarım da vardı onları gezerken çok keyif aldım. Yine ihtiyaç duyarsam yine gezerim.
“ORAYA OYNAMAYA GİTMİYORUZ”
Kendinizi meclisin gerilme ve uzama sebeplerinden olarak görüyor musunuz?
Oradaki karakter tamamıyla Muharrem Tutuş karakteri değil. Ben İzmit’ten başka memleketi olmayan bütün anılarını burada yaşamış bir insanım. Bunun sorumluluğu var bende. Oraya oynamaya gitmiyoruz. İtirazımız olan konulara baktığınızda hepsinin altında para yatıyor. Vakfa para aktarma, kreş konusunda kadroyla alakalı, hep bütçeyle alakalı konular. Bu kentte millet bize ‘Bizim hakkımızı koru’ demiş. Esasen gerginlik evet grup başkan vekili olmam hasebiyle benim olduğum bir metrekarelik alanda alevleniyor diye görülüyor ama asıl konular gergin. Yüz kere sormuşuzdur ‘Bu firmalara niye para ödeniyor, dekontu görelim’ diyorsunuz vermiyor. Teşekkür ederiz deyip susacak mıyız yani?
“KİM DAHA ÇOK BAĞIRIYOR DİYE BAKSAK FATMA HANIM BAĞIRIYOR”
Ama karşınızdaki insan da isteklerinizi yerine getirecek bir insan değil.
Evet, karşılamıyor da zaten, biz de insanız en nihayetinde bunları söylerken ve isterken kendi karakterimizin dışına da çıkabiliyoruz istemeden sesimiz yükseliyor olabilir. Ama -asla hoşlanmadan söylüyorum bunu- kim daha çok bağırıyor diye baksak Fatma Hanım bağırıyor. Mecliste evet konuların ortaya çıkarılması adına konuşulmasını sağlayan kişileriz. Fatma Hanım ‘Getirim verin belgeyi’ dese olay bitecek. En ufak bir şey yakalamasın, siyasi bir puan geleceğini gördüğü an yürüyor.
“NEVZAT DOĞAN’LA AĞIZ TADIYLA BİR ÇAY İÇMİŞLİĞİM YOK”
Zamanında Nevzat Doğan’la da anlaşamadığınız biliniyor. Bu anlaşmazlığın sebebi nedir?
Bir nedeni yok, Nevzat Doğan belediye başkanı olduğunda ben gençlik kollarındaydım. Daha sonra gençlik kolları başkanı ve ilçe yöneticisi oldum. Aynı süreçte görev yaptık ama bizim Nevzat Doğan’la oturup ağız tadıyla bir çay içmişliğim yok. Bunun nedeni biraz siyasete bakışla ilgili Nevzat Bey’in tarz olarak ‘Ben bilirim’ kısmı biraz yüksek. Buna kahve diyorsa çay olduğuna biraz zor ikna edersiniz. Ben de karakter olarak eyvallah demeye müsait bir yapım yok. Keçi gibi inadım yoktur ama bildiğim bir şeyde sen memnun ol diye yutmam. Teşkilatçılık ve Belediye başkanının durması gereken yerle uyuşmuyordu bu işe bakışımız.
“KENDİSİYLE ÇOK KONUŞTUM AMA BİR DEĞİŞİKLİK OLMADI”
Yani nerede duracağını bilmiyor muydu?
Yani teşkilatın işi teşkilatındır, belediyenin işi belediye başkanınındır dediğimiz noktada karmaşalar yaşanıyordu. Bu manada rahatsızlıklarımız oluyordu. Bunları kendisiyle çok konuştum ama bir değişiklik olmadı.
Sizin meclis üyesi olmanızı istemeyecek kadar ne olmuş olabilir ama?
Evet, öyle konuşuldu ama benim hayata bakışım öyle değil. Herkes herkesi sevmek zorunda değil. Siyasetten yüzlerce insan gelip geçiyor ama ben kimseye o kadar kinle bakmıyorum kendi adıma.
Belediyeciliğini arıyor musunuz peki?
Tabii.