“İYİ” olmak kolaydır

Bu haftanın gündemden düşmeyen olayı İHA muhabiri Mustafa Uslu’nun Dilovası’ndaki Lütfü Türkkan’a ait Nezir Ağa çiftliğinde yapılan yıkım işlemleri sırasında...

Bu haftanın gündemden düşmeyen olayı İHA muhabiri Mustafa Uslu’nun Dilovası’ndaki Lütfü Türkkan’a ait Nezir Ağa çiftliğinde yapılan yıkım işlemleri sırasında darp edilmesiydi.

Yıkım işlemlerinin sebebi ise kaçak olduğu iddia edilen İYİ Parti Grup Başkan Vekili, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’a ait olan Nezir Ağa Çiftliği Et Entegre Gıda San ve Ltd. Şti.’ye ait bir kısım yapılar için Dilovası Belediye Meclisi tarafından yıkım kararı verilmiş olmasıydı.

Yıkım kararı ve kaçak yapılar için verilen para cezası kararlarına karşı dava yolu açık olduğundan ilgili şirket tarafından Kocaeli 2. İdare Mahkemesi nezdinde iptal davası açılmış. Davada yıkımın gerçekleştirilmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğabileceğinden “yürütmenin durdurulması” talebinde bulunulmuş.

Mahkemece yürütmenin durdurulması talebi reddedilince Dilovası Belediyesi tarafından hiç vakit kaybedilmeksizin yıkım işlemleri için harekete geçilmiş.

Şimdi buraya kadar diyeceksiniz ki “ne var bunda, kaçak yapı varsa yıkılması” normaldir.

Dava dosyasını incelemedim, Lütfü Bey’in açıklamaları ve basında çıkan haberlerden yola çıkarak konuyu değerlendiriyorum.

Aslında bizim memlekette süreç şöyle işliyor; kaçak yapılar için tutanak tutulur, para cezası kesilir.

Belediye meclisinin önüne konu gelir. Belediye meclisinde para cezası ve yıkım kararı onaylanır.

Sonra yıkım işlemi yapmak için belediyelerin hazırda yıkım ekibi olmadığından ihale açılarak yıkım işi bir firmaya verilir.

İşte bu noktada yıkılacak yapıların kime ait olduğu önem taşır!

Eğer yıkım yapılmak istenmiyorsa ihaleye teklif sunulmadı, yıkım ekibi bulunamadı diye tutanak tutulur geçilir!

Yıkım yapılmak isteniyorsa o ekip hemen oluşturulur, hiç vakit kaybedilmeden yıkım işlemlerine başlanır. Yıkım işlemlerinin masrafları da kaçak yapı sahibinden tahsil edilir.

*

Yıllardır memlekette çıkarılan kanunlarla gecekondu afları, yapı kullanma izin belgesi adı altında kaçak yapıları meşrulaştıran kanuni düzenlemelerle imar kanununa aykırı yapılaşma adeta teşvik edilerek ödüllendirilmiştir. Bu sebeple çarpık kentleşme almış başını gitmiştir.

Hiçbir şekilde hazine arazilerine, imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine aykırı yapılaşmayı tasvip etmiyorum.

Ama beni asıl rahatsız eden kaçak yapının kime ait olup olmadığına göre işlem yapılması!

Lütfü Türkkan İYİ Parti’li değilde AK Parti’li olsaydı aynı muameleye tabi tutulacak mıydı sorusu kafamı kurcalıyor.

*

Gelelim darp edilen muhabir Mustafa Uslu kardeşimize…

Mustafa benim kıymetli asistanım, sağ kolum Havva’nın yeğeni, abisinin oğlu…

Bu kötü tesadüf olayla ilgili olarak ilk anda bilgi sahibi olmamıza ve çok üzülmemize neden oldu.

Görüntüleri izlediğimizde ve Mustafa’dan dinlediğimizde olay yeri olan Nezir Ağa Çiftliği’nin dışında drone ile çekim yapmak için hazırlanırken içerden çıkan dört kişi tarafından acımasızca darp edildiğini vandalca bir saldırıya maruz kaldığını öğreniyoruz.

Üstelik Mustafa yarışmalara katılmış bir boksör, kendisini savunmaya bile fırsat bulamamış. Yanına doğru yaklaşan düzgün giyimli 4 kişinin saldıracağını tahmin edememiş. Önce içeride çekim yapmak için izin istemiş, görevli olduğu anlaşılan bir kadın uygun olmayacağını, dışarıda çekim yapabileceğini söyleyince çiftliğin dışında hazırlık yapmaya çalışıyormuş. Saldırı aniden ve beklenmedik bir şekilde hiçbir konuşma olmadan yapılmış. Üstelik üç ay sonra düğünü olacak 23 yaşındaki Mustafa’nın yüzünde ciddi bir yara oluşmuş durumda .

Bu kesik estetik dikiş atılmasına rağmen yüzünde ona bu olayı hatırlatacak bir iz bırakacak …

Yani bu saldırının hiçbir haklı dayanağı ve sebebi yok, olamazda!

Görevini yapan bir muhabir, üstelik milletin vekilinin mülkündeki yıkım olayını haber yapmak isterken acımasızca saldırıya uğruyorsa olayın vehamet derecesi artar.

Olaydan sonra Lütfü Türkkan Twitter’dan açıklamalar yaparak Mustafa’nın yanında olduğunu söyledi.

Ben de buradan kendisine sesleniyorum. Belki haklıyken haksız duruma düştünüz, yargı süreci sonuçlanmadan yıkım işlemi yapılması size büyük zarar verdi. Belki de gerçekten kaçak yapılar vardı, yıkılması normaldir.

Ama bu saldırı size, ekibinize partinize hiç yakışmadı.

Para, güç, şöhret, mevki, makam, siyasi ünvanlar her şey geçici…

Şahsiyet ve insanlık onuru hiçbir mevki ve makam, statü gözetmeksizin herkesin en büyük kutsalı…

Muhabir Mustafa Uslu’ya yapılan saldırıyı kendi oğluma yapılmış sayarım. Bu olayla ilgili samimiyseniz üstünüze düşeni yapın, yoksa en büyük takipçisi ben olacağım.

Bir sözüm de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e … Trabzon’da darp olayı nedeniyle kendisine Mustafa’yı arayıp aramadığını soran gazeteciye “Ben niye arayacağım kardeşim” diye verdiğiniz cevap size hiç yakışmıyor.

En azından geçmiş olsun dileklerinizi iletebilirdiniz, size arayıp sormak, kucaklamak anne şefkati ile yaklaşmak yakışırdı.

*

Kendinize İYİ demekle iyi olunmuyor. İYİ olduğunuzu her icraatınızda göstermeniz lazım!

Victor Hugo’nun dediği gibi “ İyi olmak kolaydır, zor olan ADİL olmaktır”

Kendi canınız yanınca adaleti ve İYİ’liği unutmayın…

Yoksa herkes siyaset yapıyor, farkınız olsun…

SON DAKİKA HABERLERİ

Arzu Yalçın Diğer Yazıları