"Bunu yaparsa, Büyükakın'ı daha çok seveceğiz"
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aysun Özcan Erenkaya'yı ziyaret eden Zafer Partisi Kocaeli İl Başkanı Vedat Çalık, ülke ve kent gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu. Çalık, "Kent meydanı projesini yeniden gözden geçirmelerini istiyoruz. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı bunu yaparsa kendisini daha çok seveceğiz" dedi

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın genel başkanlığını yaptığı ve sığınmacıların ülkeden gönderilmesi yönünde bir politika izleyen Zafer Partisi Kocaeli İl Başkanı Vedat Çalık, gazetemizi ziyaret etti. Ziyarette gazetemizin sorularını yanıtlayan Çalık, “Zafer Partisi iktidara geldiğinde sığınmacıları göndermek konusunda nasıl bir yol izleyecek, hayal aleminde mi Zafer Partisi?” sorumuza şu sözlerle yanıt verdi: “Açık kapı politikası uygulanmasınaydı 10 milyon geçici sığınmacının Türkiye’ye gelerek örtülü istilaya sebep olacağı söylenseydi bu hayal olurdu ama gelmeleri hayal değilse geri gönderilmeleri niçin hayal? Vatandaşlık alsalar dahi Zafer Partisi iktidarının 365 günün sonunda bütün sığınmacılar vatandaşlıkları iptal edilerek geri gönderilecek. Zaten bu görüşte olmasaydık kendi işimizi gücümüzü, STK’lerde emek harcadığımız yapıyı bırakıp siyasete atılmazdık çünkü apolitik kimliğimle tanınan bir insanım.
“İKİ YÜZLÜLÜĞÜNÜ GÖSTERMİŞ OLUYOR”
Ben bu geri göndermenin de bir parçasıyım. Basın açıklamalarımızdan
bir tanesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Ankara’da açıkladığı
seyreltme politikası. Bu da 16 büyükşehirde Suriyelilerin
azaltılması ile alakalı. Seyreltme tanımını orman tanımında
görüyorum. Seyreltme, ağaç dallarının daha da büyümesine neden
olur. Suriyeli nüfusunu seyreltmeden bahsederken Van sınırında her
gün sığınmacılar sınırdan bu tarafa geçince seyreliyor. Ankara ve
batıda seyreltme olan politika, Ankara’dan sonrasında ‘seyretme’
politikası oluyor. Bu da AKP’li politikacıların iki yüzlülüğünü
göstermiş oluyor.

“ÜLKENİN KADERİYLE KUMAR OYNANMAZ”
Kocaeli’de 50 binden fazla Suriyeli var. Gebze, İzmit yani
sanayinin yoğun olduğu bölgelerde çok var. Suriyelilerin geri
gönderilmesi için ne saray rejiminden ne de saray rejiminin
ortaklarının Suriyeliler için bir laf ettiklerini duymadım. Beka
beka diyorlar ya. Sığınmacıların sınırı geçmelerini izlemekten
başka hiçbir şey yapmıyorlar çünkü 3-4 milyonluk oy bloğu
bekliyorlar. Bu oyu da verdikleri vatandaşlıkla sağlayacaklar. 3-4
milyon oy alacaksınız diye ülkenin kaderiyle bu kadar kumar
oynanmaz.”
“KENDİMİZİ BAŞARILI GÖRÜYORUZ”
Yaptıkları çalışmalar hakkında da gazetemizi bilgilendiren Çalık
şunları kaydetti: “5 ay oldu göreve geleli, 5 ayda Türkiye’nin en
büyük il binasını kazandırdık. Bunu yapmamızın tek nedeni siyasi
partimizin bir kültür merkezi olsun, konferans salonlarımız olsun,
halkımıza bir bina kazandırmaktı. İktidarın güçlü olduğu bir kentte
siyaset yaptığınız zaman elinizdeki olanakları iyi kullanmanız
gerekiyor. İktidarın güçlü olduğu bir kenttesiniz, bunun yanı sıra
MHP’nin kontraya geçtiği bir döneme denk geldik. Muhalefet
partilerden birinin lideri Meral Akşener’in kentindesiniz ve
CHP’nin bir belediyesi var. Türkiye’de ideolojik siyaset kalmadı,
menfaat siyaseti ön planda. Menfaat siyasetinin bu kadar geniş
olduğu bir yelpazede 5 ay gibi bir sürede il binası kazandırmak, 6
ilçe başkanı atamak ve il kadın kolları ve gençlik başkanı atamak,
Ensar Vakfı’na eylem düzenlemek, kamuya ait alanın otopark
yapılmasını engelleyerek halkın soyulmasını engellemek kolay iş
değil. Kent kamuoyunda artık gündem peşinde koşan değil de artık
Zafer Partisi ne diyor diye bakan bir kitle olduğunu gördüğümüzden
ötürü kendimizi başarılı görüyoruz.”
“İTTİFAK DÜŞÜNMÜYORUZ”
Herhangi bir ittifakta yer alıp almayacakları konusunda da konuşan
Çalık, “Biz ittifaka katılmayı düşünmüyoruz. Ümit Özdağ ‘Biz
ittifakı Türk milletiyle yapacağız’ diyor. Çıkış ne olacak
derseniz, Roma İmparatorluğu’na diz çöktüren Hannibal’ın dediği
gibi ‘Ya yeni bir yol bulacağız ya da yeni bir yol açacağız’ Zafer
Partisi, Türk milletine açılacak yeni bir yol” dedi.
“DAHA ÇOK SEVECEĞİZ”
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin Milli İrade Meydanı Projesi
konusundaki tutumunu da eleştiren Çalık, şunları söyledi: “Kent
meydanı projelerini ucube olarak buluyorum. Karar vericilerle
görüştüğümüzde görüşlerimizi ilettik. Dünyanın hiçbir yerinde bu
kadar büyük bir alana taşıyıcı kolonların üzerine gölgelendirme
yapmak ve etrafına işyeri açmakla kent meydanı olmuyor. Burada
mimaride zafiyet var. Kent meydanı projesini yeniden gözden
geçirmelerini istiyoruz. Bu konuda kent paydaşları dinlense Kocaeli
üst kimliğini ön planda tutup estetiği gözden geçirse kendisini
daha çok seveceğiz. Kendisi siyasi olarak rakibimiz olabilir ama bu
şehrin büyükşehir belediye başkanıdır, kendisine saygımız var. Kent
meydanı projesinde bu saygımız zafiyete uğratılıyor.”
“ÖTESİNE GEÇMEDİ”
Kocaeli’de gerçekleştirilen kentsel projeleri nasıl bulduğunu
sorduğumuz Çalık, şu değerlendirmede bulundu: “Medya
teknolojilerinin giderek gelişmesi, özel ve toplumsal yaşamın her
ayrıntısına nüfus etmesi kültürün daha köklü anlaşılmasını da
gerektiren yerel yönetimlerimizin kent estetiği düşünce ve
çalışmalarına yeni sorumluluklar yüklemiştir. Kent estetiği
öncelikle insanın kentte yaşantısını, ruhsal ve sosyal durumunu
ilgilendiren bir olgudur. Ne yazık ki bir sanayi kenti olan Kocaeli
ve ilçelerinin neredeyse tamamının pek kısıtlı alanı insanın
yaşantısına açık olarak korunabilmiştir. Bu durum karşısında
büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin çözümleri kısmi süslemeler ve
bir takım avam biçimsel düzenlemeler olmanın ötesine
geçememektedir. Gerek siyasi ve gerek sanatçı kimliğim ile Kocaeli
de sürekli kent estetiğini gündeme taşımamız estetiğin kent
yaşamının bozulması karşısında çaresiz olarak sunulan süslemeler ve
tali çözümler ile ilgili olduğuna dair kanıya işaret etmemden ileri
gelmiştir.
“SIĞINMACILARIN NEDEN OLDUĞU DÜZENSİZ YERLEŞİM”
Kocaeli de kent estetiğini ilgilendiren ve kentteki yaşam
kalitesini etkileyen olgular, giderek hızlanan, çoğalan ve kendine
pervasızca yer açan trafik, nüfus artışı ve son yıllarda çoğalan
Suriyeli geçici sığınmacılar ve sığınmacıların neden olduğu
düzensiz yerleşimdir. Büyük ve küçük belediyelerimiz bu konuları
çözümlenmeden, anlaşılmadan üzerinde olumlu düşünceler üretmeden
kent estetiğinden söz etmeleri belediyelerin kara beton üzerine
süslemeci anlayışlarından bir adım öteye gidemeyecektir. Kentimizde
büyük ve küçük belediyelerin genellikle rant amaçlı ve radikal
olmayan sempton çözücü uygulamaları örneğin Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin kent meydanı projesi ve İzmit belediyesinin
altyapısız teleferik düşüncesi onlarca yıldır baskı altında
tutulmuş olan kent sakinlerimizin bugünde yukarıdan empoze edilen
uygulamalara alışarak beklenen karşı tepkisel davranışı
geliştireceği inancı gözleyemiyoruz.
“MERKEZİ OTORİTENİN KEYFİ UYGULAMALARI”
Maalesef kent sakinlerimizde özellikle son 20 yıldır kısıtlı
mahalle ölçeği dışında, kişilerin kentsel çevrelerine karşı bir
sorumluluk ya da sahiplenme duygusu taşıdıkları görülmemiştir. Kapı
eşiği dışındaki tüm alanlar merkezi otoritenin keyfi uygulamalarına
kalmıştır. Üstelik bugün mahalle alanının özelliği ya da akrabalık
ve yakınlık taşıyan kişilerce paylaşıldığı gibi bir konuda yok
edilmiştir. Bu konuda belediyeler genellikle iktidardaki partinin
uzantıları olarak parti ideolojileri ışığında, yasal olmasa da
kendince haklı buldukları uygulamaları sürdürmektedir. Üstelik kent
kültürünün gelişmemiş olduğu kentimizde her yeni belediye bir
öncekinin izlerini silmek için kentimizi bir deney tahtasına
dönüştürmüştür.”
“KENT ESTETİĞİNİNİ BU BAĞLAMDA ELE ALMALIYIZ”
Peki Vedat Çalık’a göre kent ne şekilde ve kimin? Çalık, bu
konuda şunları söyledi: “Kent, kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk,
engelli, kasabalı, kentli farklı şekillerde ama eşit olarak herkese
ait ve açık bir kültür alanıdır. Kent insanının kendine yarattığı
ve zaman içerisinde insanı oluşturan, insanın kültürel ve doğal
ökümenidir. İnsanın dönüştürdüğü ve kendine uyarladığı ilk
sanatsal, kültürel artefak yani yapay ürün olarak kent onda barınan
ve onda kendini ifa eden insanın doğasıdır. Bu cümlemde doğa
sözcüğünü biyolojik anlamda değil insana ait kültürel doğa olarak
kullanıyorum. Bir hayvan nasıl kendi doğal ortamına göre yaşamını
düzenliyor ve algılarını ona göre geliştiriyor, sivrileştiriyorsa,
insanda kentin özelliklerine göre sosyalleşir ve insanlaşır. Bu
binlerce yıldır insanı insan yapan temel bir gerçektir. İnsanı
insan yapan diğer özelliklerinden biri onun doğaya tamamen bağımlı
olmaması ve yer değiştirebilen bir varlık olmasıdır. Ancak yine de
insan kenti hiçbir zaman doğa için terk etmez kendine yeni kent
yaratır ya da başka bir kente göç eder göçebilir. Bugünkü kentsel
gerçeğin bir yüzü de bu olguya dayanmaktadır. Kent insanın ilk
önemli sanat eseridir. Kocaeli de kentsel estetiği bu bağlamda ele
almalıyız.”
KOCAELİ YAŞANILABİLİR SOSYAL BİR KENT MİDİR?
“Kocaeli yaşanabilir, sosyal bir kent mi?” sorumuza da cevap veren
Çalık, şunları aktardı: “Kentin en önemli boyutu şüphesiz sosyal
olanıdır. Zira bir köy ya da kasabadan farklı şekilde insan kentte
kendi soyundan, kendi kültüründen olmayan farklı insanlarla da bir
arada yaşar ve onlardan bir şey alır, öğrenir, onlara bir şey katar
bu şekilde insan kendi kısıtlı çevresini aşarak daha evrensel daha
çok boyutlu ve anlayışlı açık bir insan haline gelebilir. Kentin bu
sosyal boyutunun gerçekleşmesi, kamu hizmetinin düzgün yapılması
kentin fiziksel unsurlarının buna imkan tanıması ile olabilir.
Medeni diyebileceğimiz birçok kentte, örneğin sabah otobüs ile
giderken gazetenizi alır, bir kahve içer, durakta insanlarla
selamlaşır, bir iki söz paylaşırsınız. Belki aynı güzergahta
bindiğiniz otobüste sürekli olarak aynı kişilere rastlar yeni
ilişkiler geliştirirsiniz. Ama bu sosyal nitelikler kamu
hizmetlerinin güçlü olduğu ve herkesin kendi özel dünyasına
çekilmediği kentlerde olabiliyor. Her yere araba ile gidilip
eğlencenin sadece alışveriş olduğu ve kentin bir araba olarak
kullanıldığı yerlerde değil. Öte yandan sosyal bir ilişkiler ağı
olarak kentin ifade bulması da kentsel estetikte yani kentin
algılanan ve yaşanan biçimlerinde, bunlara yönetilen yaklaşım ve
verilen değerlerde kendini ortaya koyuyor. Estetik düşünce ile
sosyal felsefenin kentte nasıl bir arada anlaşılması gerektiğini
tartışmalıyız. Kocaeli yaşanılabilir sosyal bir kent midir sorunuza
geri dönersek, kent müzeler, operalar konser salonları, galeriler,
kütüphaneler, anıtlar, devlet binaları gibi kamusal ve kültürel
yapıları ile halka açık bir alan haline getirilmelidir. Yapılara
rahatça girilip çıkılabilmesi insana o kentte kendi mekanında,
kendi evinde hissettirir. Ayrıca devlet yapılarının çoğunun da
farklı işlemler için kolay girilebilir yapılar olmaları gerekir,
ancak bu şekilde bir kent insanının kendi yarattığı ve kendi
kültürünü yansıtan rahat, açık ve demokratik bir alan haline
gelebilir. Bu bağlamda parkların meydanların varlığı ve bunların
gerek sosyal birliktelikler, gerekse sanat uygulamaları için
kullanılmaları kentte yaşayanları birbirlerine yakınlaştıracak ve
tanıştıracaktır.
KOCAELİ, SANAT KENTİ OLABİLİR Mİ?
“Uluslararası küratör olduğunuzu ve dünyanın birçok kentinde sanat
çalıştayları düzenlediğinizi biliyoruz. Sizce Kocaeli, sanat kenti
olabilir mi?” diye sorduğumuz Çalık, bu sorumuza şöyle cevap verdi:
“Bir kentte sanatın yoğun varlığı, sanatın sunduğu anlamlar ve
simgeler vasıtası ile insana fantezi, yeni dünyalar açtığı gibi
hayal gücünü kullanmasına ve bir şekilde ruhen eğitilmesine
yardımcı olur. Aynı zamanda sanat eserleri bireyleri içinde
bulundukları kültür ve çevre ile yakınlaştıracak ve
tanıştıracaktır. Kendi kültürüne ait sanat eserlerinin olduğu bir
yerde insan kendini kendi muhitinde hisseder. Bütün farklı
kültürlerde kentlerin ortak alanları bu tür simge ve anlamların
aktarılması ve insanlara pratik yaşamın ötesinde yeni boyutlar
kazandırması için kullanılmıştır. Kendi kentimizde anıtlar,
heykeller ve merkezi alandaki çeşmeler, tapınaklar zamanında insanı
zenginleştiren eğiten ve dünyasını genişleten boyutların
kazandırılması için kullanılmışlardır. Kocaeli de bu tür örneklerin
çokluğu hiç değilse onlardan bir şey öğrenmemize yardımcı
olmalıydı. Maalesef Kocaeli Büyükşehir ve İlçe belediyelerini
yönetenler kentimizin sanat ve estetik açıdan giderek fakirleştiği
yalnızca siyasi endişeler ile dikilen bir takım kötü heykeller
ötesinde herhangi bir sanatsal içerik taşımadığı, kentimizde
yetişen sanatçı hemşehrilerimizin adeta cadı avına maruz
bırakılarak kentimizden ve açık alandan dışlandığı bir gerçektir.
Kentimizde birkaç istisna yapı dışında kent mimarisi ve çevre
tamamen rant düşünülerek, en kaba şekilde özel olarak çirkinlik
arayan uygulamalara açık tutulmuştur. Bu denli güzel bir kentte
yaşamamıza rağmen doğasının içerisinde bu denli özensiz ve çirkin
yapılaşmalar ne yazık ki yerel kültürümüzün son zamanlarda nasıl
barbar bir tutum aldığının resmidir. Bu kent uluslararası sanat
çalıştayları, sempozyum ve görsel şölenler ile anılabilir fakat
kültür ve sanatta kontraya geçmek denenmiş mevcut siyasi
karekterler ile değil ancak bizim tarafımızdan
gerçekleştirilebilir.”