TÜPRAŞ liman kapasitesini arttıracak mı?
TÜPRAŞ’ın yapacağı Vagon Dolum Tesisi hakkında konuşan Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt herhangi bir dolgu işlemi yapılmayarak mevcut alanın kullanılacağını söylemişti. Ancak muhalefet şerhini sunan Chp Meclis Üyesi ve İmar Komisyonu Üyesi Yelda Pişkin, plan açıklama raporunda Kocaeli Körfezi’nde mevcut Liman kapasitesinin 73 Milyon ton olduğu, bunun 150 Milyon tona kadar çıkma kabiliyetinden bahsedildiğini söyledi
Körfez Belediye Meclisi’nde TÜPRAŞ’ın yapacağı Vagon Dolum Tesisi CHP ve İYİ Partili Meclis üyeleri tarafından reddedildi. Oy çokluğuyla kabul edilen maddenin ardından muhalefet şerhini okuyan Körfez Belediyesi CHP Meclis Üyesi ve İmar Komisyonu Üyesi Yelda Pişkin şu ifadeleri kullandı: “Uygulama İmar Planı İlavesi Açıklama Raporunda da açıkça belirtildiği gibi İzmit Körfez’inde yer alan irili ufaklı liman işletmelerinin arasındaki kopukluk, verimliliğin düşmesi, komşu işletmeler arasındaki sorunlar, bütüncül planların yapılamaması ve kıyı şeridinin etkin kullanılamaması temel problemler arasında sayılmıştır. Tüm bu problemler yaşadığımız kentin yaşam arterlerinde ciddi sorunlar doğurmakta olduğunu da tahmin edersinizdir.
Gene aynı raporda belirtildiği üzere, bu şehrin liman elleçleme (kapasitesinin Dünya limanları içerisinde ilk 10 sıraya girdiğinden övgüyle bahsedilmektedir.
MADDELERİN BÖLGEDEKİ ARTIŞINA NEDEN OLACAK
Ancak ilk 10’a yakışır bir yaşam kalitesinin vatandaşlarımıza sunulmadığını, soluduğumuz havadan ve evlerimizde oturduğumuzda dahi yaşadığımız onca yaşam riskinden anlamaktayız. Söz konusu proje ile tren vagonlarına LPG ( sıvılaştırılmış petrol gazı) ve Propan (yüklenerek nakil işleminin yapılması, bu tehlikeli maddelerin kara yolu ile taşınmasında oluşacak riskleri azaltacağını bizler de kabul etmekteyiz. Ancak bu tehlikeli maddelerin nakliyesindeki olumlu gelişme, aynı zamanda bu maddelerin bölgedeki miktar ve kapasite artışına da sebep olacaktır. Zaten yeterince risk taşıyan şehrimizde riskin ve tehlikenin bir kat daha artması pek kabul edilebilir bir durum değildir. Tehlikenin boyutunu burada sizlere anlatmaktan ziyade yaşanan 1999 depremindeki çaresizliğimizi hatırlamanızı tavsiye ederiz.
SORUNLU ALAN OLARAK BELİRTİLDİ
Gene aynı raporun jeolojik ve jeoteknik rapor kısmında, bahsi geçen ada ve parsel, ‘Önlem Alınabilecek Nitelikte Şişme, Oturma vb. açıdan sorunlu alanlar’ olarak belirtilmiştir. Bu açıklamanın da endişelerimizi ne denli haklı çıkardığı sonucuna varabilirsiniz. Uygulama İmar Planı İlavesi Açıklama Raporunda ayrıca 1441 ada 1 nolu parsel ve önü ile ilgili Kocaeli Büyükşehir ve Körfez Belediyesi Meclisince onanmış herhangi 1/1000 ölçekli imar planının da bulunmadığı açıkça belirtilmiştir.
ÖZEL MÜLKİYETE NASIL TAPU VERİLDİ?
Diğer yandan 1441 ada 1 parsel kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında olup, önceki yıllarda bir şekilde deniz doldurularak elde edildiğini, ancak dolgunun imar planı olmayan, kaçak nitelikte bir alan olduğunu, böyle bir alanı da nasıl özel mülkiyete konu edilip tapu verildiği, cevap verilmesi gereken diğer sorulardan birisidir.
ÇED RAPORUNDA SÖZ EDİLMEMEKTEDİR
Gümrük gözetimi altındaki eşyanın asli niteliklerini değiştirmeden istiflenmesi, yerinin değiştirilmesi) tüpgaz soğuk havalarda performans sağlamak için özellikle LPG gazının bileşiminde kullanılır. Bu alan ile ilgili bir plan kararı getirilirken herhangi bir DOP (kesintisinin de yapılmadığını saptamaktayız. Söz konusu plan kararı ile bu bölgede üretilen veya gemilerle getirilen ürün miktarının artmakta olduğunu ve kapasite artışı oluşacağından bahsedilmektedir. Bu konuyla ilgili de herhangi bir ÇED raporundan söz edilmemektedir. Plan açıklama raporunda Kocaeli Körfezinde mevcut Liman kapasitesinin 73 Milyon ton olduğu, bunun 150 Milyon tona kadar çıkma kabiliyetinden bahsedilmektedir. Yani tam iki katı bir rakamdan bahsedilmektedir.
ÇEVRE FELAKETİNİN NEDENİ SANAYİ VE LİMAN FAALİYETLERİ
Bugünkü kapasitesi ile dahi zaten çok sıkışık bir alanda çok yoğun liman faaliyetlerinin olması, çevresindeki sanayi tesisleri, denizdeki gemi trafiği yoğunluğu, bunun kara trafiğine etkisi birlikte değerlendirildiğinde, liman kapasitelerinin şehri beşeri ortamını görmeksizin artırılması sorunları daha da çıkmaz hale sokacaktır. Son aylarda Marmara Denizinde yaşanan çevre felaketinin en önemli nedenleri, yoğun Sanayi ve Liman faaliyetleri ile bunun körfezde yarattığı olağanüstü gemi trafiğinden kaynaklandığı bir gerçektir. Bu nedenle artık bu bölgede kapasite artırıcı her türlü uygulamaya son verilmeli, mevcut tesislerin gerekli denetim ve alt yapı yatırımları ile modernize edilip optimum verimle çalışmasına yönelik adımların atılması gerektiğini düşünmekteyiz.
ÇEVRE FELAKETİNE YOL AÇACAK
Küçücük bir alanda bu kadar yanıcı, parlayıcı ve patlayıcıyı bir arada planlamak, aslında başlı başına bir risk oluşturmaktadır. Muhtemel bir felaket, ciddi anlamda hem can kaybına ve çevre felaketine yol açacak hem de milli ekonomiye büyük zararlar verecektir. işleminde, kamunun ortak kullanımına ait olacak alanların yaratılabilmesi için özel kişilere ait. Yeni bir parselasyon parsellerden düzenleme ortaklık payı kesintisi)
BÜYÜK RİSK
Sonuç olarak;
*Kıyı kenar çizgisi içerisinde dolgu amaçlı plan olmadan oluşturularak ve nasıl olduğunu bilemediğimiz bir şekilde bunun özel mülkiyete konu edilip tapu çıkarılmış olması,
*Bahse konu teklif ile bölgeye yıllık 125.000 ton daha yanıcı ve patlayıcı ürün girecek olması, *Çok küçük bir alanda bu denli yoğun yanıcı ve patlayıcı madde depolamanın büyük risk oluşturacağını,
*Bu talep ile ilgili dosyasında ÇED raporunun olmaması,
*Bu alan ile ilgili bir plan kararı getirilirken yasanın öngördüğü değerlenme ortaklık payı (DOP) kesintisinin yapılmaması,
Gibi gerekçeler ile söz konusu plan değişikliği için verilen olumlu görüşü uygun bulmuyoruz.”