"Aşı olmasaydı, şu anda vakalar çok daha yüksek olacaktı"
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Aşı olmasaydı, şu anda vakaların çok daha yüksek olabileceğini öngörmek hiç de yanlış olmayacaktır açıkçası” dedi
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Kurban Bayramı'nda yaşanan sosyal hareketliliğin tedirginlik oluşturduğunun söyledi.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Korona virüs vakalarının ortaya çıkmasında hepimiz biliyoruz ki, kalabalıkta bir araya gelme, özellikle havasız mekanlarda bir araya gelme ve nüfusun yoğunlaşması en büyük etken. Artık bunu bir buçuk yıldır tüm dünya öğrendi. Fakat Kurban Bayramı'nda maalesef bazı vatandaşlarımızın memleketlerine gittiklerinde, tatil beldelerine gittiklerinde veya seyahat sırasında kalabalıklarda bir araya gelmeme koşullarına çok uymadıklarına şahit olduk. Elbette bayramlaşma yapalım ama özellikle fiziki temastan kaçınmak doğru bir yaklaşım olacak. Yine bir araya geliyorsak olabildiğince bahçe, balkon gibi yerlerde bir araya gelebiliriz. Böyle yerlerde bir araya gelebilme gibi bir imkân yoksa vatandaşların çok kısa süreli hızlı bir ziyaret yapıp çıkmaları ve ortamların havalandırılması doğru bir yaklaşım olacaktır. Fakat maalesef bir parça uyum sorunu yaşadığımız için vakaların arttığına şahit oluyoruz. Zira baktığımız zaman bu ayın başında 4 bin 900'lere kadar düşen vakalar dün akşam itibariyle 11 bin civarını bulmuş durumda. Bir süre daha bu artış trendi yaşanacak gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.
“Aşı olmasaydı, şu anda vakaların çok daha yüksek olabileceğini
öngörmek hiç de yanlış olmayacaktır açıkçası”
Vaka artışlarının eğer aşılama olmasaydı daha yüksek olabileceğine
dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Bu
sürece baktığımızda, geçen sene ile bu zamanı kıyasladığımızda
aslında artış daha da yüksek olabilirdi. Ama bu artışın önündeki en
büyük engelin mevcutta iki doz aşılanmış vatandaşlarımızın olduğunu
düşünüyorum. Hali hazırda baktığımızda iki doz aşısını olan
vatandaşlarımız yüzde 35 civarında yani hedef nüfusun üçte birinden
daha fazlası iki doz aşısını olmuş. Bunun hızlı bir şekilde artması
gerekiyor. Geçen sene ile bu seneyi kıyasladığımızda elimizde çok
güçlü bir silah var, aşılama. Bu nedenle aşısını olmayan
vatandaşlarımız varsa, ister tek doz, ister ikinci dozunu
olmayanlar, hatta 50 yaş üzeri olanlardan üçüncü dozunu olmayanlar
bir an önce aşılarını olmaları gerekiyor. Şu an geldiğimiz noktada
bizim her zaman söylediğimiz, fiziksel mesafeye uyma, maske
kullanımı, ortamın havalandırılması ve aşı dışında elimizde
açıkçası geçen seneden farklı bir mücadele aracımız yok. Ama aşının
gücünü kullanmamız gerekiyor. Bakın aşı olmasaydı, şu anda
vakaların çok daha yüksek olabileceğini öngörmek hiç de yanlış
olmayacaktır açıkçası” diye konuştu.
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerimizde
aşılama oranlarının daha düşük olduğuna şahit oluyoruz”
Aşılama oranının düşük olduğu yerlerde, bu orana paralel bir
şekilde vaka artış hızının daha yüksek olduğuna dikkat çeken Bilim
Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan, “ Türkiye'de baktığınız zaman daha
çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerimizde
aşılama oranlarının daha düşük olduğuna şahit oluyoruz. Ama başka
bir durum da var, bu illerimizde aynı zamanda vaka artış hızı da
daha yüksek. O zaman aşı ile vaka artışındaki bu ilişkiyi
düşündüğümüzde bu bölgedeki vatandaşlarımıza bir an önce aşılama
çağrısı yapmamız gerekiyor. Daha lokal bazda, daha mahalle bazında
aşıya teşvik sağlamak daha kolay olacaktır. Lokal bazda da
baktığımız zaman açıkçası, o bölgenin aile hekimi, o bölgenin
okulunun müdürü ve öğretmenleri, o bölgenin cami hocası, o bölgenin
karakol jandarma gibi güvenlik merkezlerindeki amirler, muhtarlar o
bölge içerisindeki teşviki sağlarsa vatandaşların daha etkili bir
şekilde aşılamaya geleceğine inanıyorum. Zira baktığımız zaman
yerelde muhtardan başlayarak, muhtarın, okul müdürünün, aile
hekiminin etkisi çok fazla. Herkes tanıdığı için onlara çok daha
fazla güveniyorlar açıkçası. Böyle bir strateji de benimsenebilir
belki” şeklinde konuştu.
“Aşılama oranının düşük olduğu illere baktığımızda bu bölgelerde
genç nüfusun da fazla olduğunu görüyoruz”
Aşılama oranının düşük olduğu bazı şehirlerde de genç nüfusun
ağırlıklı olduğuna dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi İlhan şunları
kaydetti:
“Aşılama oranının düşük olduğu illere baktığımızda bu bölgelerde genç nüfusun da fazla olduğunu görüyoruz. Genç nüfus arasında da aşı olmama konusunda bir yaklaşım söz konusu. Pek aşı olmak istemiyor genç nüfus. Burada da aslında hem arkadaş çevresinden edilen yanlış bilgiler hem sosyal medyadan edilen yanlış bilgiler ve maalesef aşı karşıtlığı yapan bazı hekim arkadaşlarımızın görüşleri burada etkili oluyor. Ama baktığımız zaman, 20'nci yüzyıl ile 21'inci yüzyılı kıyasladığımızda insan ömrünün 40'lardan 70'lere, 80'lere gelmesinde en önemli iki tane etken var ve bunlardan bir tanesi yaygın aşılama. Hem de temiz suyun sağlanması. Su ve aşılama açıkçası insanın ömrünü 100 yılda 40'lardan 80'lere getirdi. Bu nedenle gençlerimizi bunlara ikna etmek gerekiyor. Genelde kulaktan dolma ve şehir efsanesi iddialar söz konusu. Ama bakıldığı zaman iddialar ile bir kaynak ve yayınlanmış makale söz konusu değil."