“15 Temmuz’da ortalığa saçılan iktidar şimdi itiraflarla karşı karşıya!”
Organize Suç Örgütü lideri Sedat Peker’in itirafları hakkında basın açıklaması düzenleyen KESK, açıklamada 15 Temmuz’da kirli çamaşırları ortalığa dökülen iktidarın şimdi de bu itiraflarla karşı karşıya kaldığını söyledi
Kocaeli Emek ve Demokrasi Platformu bugün Uğur Mumcu Parkı’nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Makine Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Murat Kürekci, TÜM BEL Sen Kocaeli Şube Başkanı Erdal Karakuş, CHP Kocaeli İl Yöneticisi Mehmet Nazım Gençtürk, CHP İzmit İlçe Kadın Kolları Başkanı Mediha Satıcı, Alevi Kültür Dernekleri Kocaeli Şube Başkanı Birol Sağlam katıldı. Açıklamada sözü alan KESK Dönem Sözcüsü Yeliz Yılmaz Karstarlı şu ifadeleri kullandı: “Son günlerde ortaya çıkan ve sadece ülkemizde değil dünyada gündem olan mafya itirafları, memleketimizin düzenine dair bilinen bir gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir.
“KARANLIKTA BIRAKILMAK İSTENMESİNİN NEDENİ ÇETELERİN
KORUNMASI”
Karşı karşıya olduğumuz tablo basitçe bir suç örgütü liderinin
ifşalari ve iddiaları değildir. Yıllardır devletin her türlü
kademesinde yakın ilişkileri olan, iktidara her kritik dönemeçte
destek vermiş ve bu sayede yıllarca dokunulamamış, hatta kendisine
resmi koruma verilmiş bir suçlunun devlet adına işlenen birçok suça
ortak olduğuna dair itiraflardır.
ABD/NATO destekli oluşturulan kontrgerilla güçlerinin 12 Eylül
öncesi ve sonrası, karanlık bir takım ilişkiler içinde yeraltı
organizasyonları kurduğu, iş insanlarını kaçırdığı, işkence ettiği
ve öldürdüğü, kadın cinayetleri işlediği herkes tarafından
bilinmektedir. Ölümlerin ve dava süreçlerinin karanlıkta bırakılmak
istenmesinin nedeni bu çetelerin ve militarist güçlerin korunması
içindir. Özel Harp Dairesi’nden Susurluk’a bu ilişkiler daha önceki
dönemlerde de açığa çıkmış ancak çeşitli biçimlerde kontrgerilla
gerçeğini ortaya koyan tüm dosyalar kapatılmıştır. Faili meçhul
cinayetler aydınlatılmamıştır.
“HEPİMİZ TANIĞIZ”
1977 1 Mayıs katliamında 36 emekçinin öldürülmesi, 10 Ekim 2015 sürecine kadar yaşanan bombalama eylemlerinde 500’e yakın vatandaşımızın öldürülmesi ve bu sürecin karanlıkta bırakılmak istenmesinin nedeni bu çetelerin ve militarist güçlerin korunması içindir. Son dönemde mevcut iktidarın da bu gibi ilişkileri ve yöntemleri geliştirdiğine dair kaygılar çeşitli vasilerle ifade edilmişti. Halkın her türlü demokratik protesto hakkı dahi gasp edilirken, suç örgütü liderlerinin miting düzenleyebildiği; iktidara yönelik en ufak eleştiri yapanların kapısı polis tarafından basılırken, mafya liderlerinin iktidarın bir parçası gibi davranarak muhalefet liderlerini tehdit ettiği; gazetecilere saldırılar yapıldığı, Gazeteciler ve sendikacılar için gözaltı ve hapislerin sıradanlaştığı, mafya lideri için af çıkarıldığı, Bu şahısların iktidar ve ortaklarının en üst isimleri ile poz verdiği gerçeğine hepimiz tanığız.
“DENETLEMENİN OLMADIĞI YERDE HUKUK DIŞI İLİŞKİLER ORTAYA
ÇIKAR”
Adalete güvenin kalmadığı, seçme ve seçilme hakkı ile sınırlı
demokrasimizin bile işlemediği, halkın ifade özgürlüğü ve her türlü
demokratik mücadele kanallarının tıkandığı, bağımsız yargının
işlemediği, parlamentonun işlevsiz kaldığı, denge ve denetlemenin
olmadığı yerde hukuk dışı ilişkiler ve faaliyetler ortaya
çıkar.
Böyle bir işleyişte hiç kimsenin geleceği güvence altında değildir.
Böylesi bir tabloyu bu ülke hak etmemektedir. Çocuklarımıza
bırakmak istediğimiz gelecek bu değildir.
“SAKLANMAYAN GERÇEK”
Daha önce iş birliği ve ortaklık içinde oldukları cemaat ile girdikleri iktidar-rant kavgası sonrası gelişen, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yaşanan sivil darbe sürecinde tüm kirli çamaşırları ortalığa saçılan iktidar bloğu, şimdi de mafya-çete-uyuşturucu ilişkileri yüzünden yeni itiraflarla karşı karşıya. Bu dönemde yaygınlaşan şiddet politikaları, keyfilik ve hukuksuzluk, ihale kanunundaki sayısız değişikliğin yarattığı denetimsizlik, yağma ve talanın bir sermaye birikim aracı olarak kullanıldığı saklanamayan bir gerçektir. Öte yandan bu güçler iktidarların desteği ile devlet yetkilerini kullanarak insanlık suçları işlemişler, uyuşturucu trafiğinin başına geçmişler, kanlı cinayetler, el koymalar ile servet/sermaye birikimi yaratmışlardır.
“HUKUK DIŞI İLİŞKİLERİN ÜZERİNE GİTME NİYETİ YOK”
Bu sermaye düzeni bütün yönleri ile çürümüş ve çöküşe
geçmiştir.
Sömürü, yolsuzluk ve mafya/siyaset cenderesinde yıllardır işçiler,
emekçiler, kadınlar ve gençler ezilmekte, baskı ve sindirme
politikaları ile karşı karşıyadır. Açıktır ki sermaye sınıfının,
tek adam rejiminin denetimine giren yargının bu çürümüşlüğün, hukuk
dışı ilişkilerin üzerine gitme ‘niyeti’ yoktur. Türkiye bu karanlık
ilişkilerle anılmak ve bunun bir parçası olmak zorunda değildir.
Emek, demokrasi, laiklik ve barıştan yana olan tüm kesimler olarak
her gün sosyal medyada bu filmi izlemek zorunda değiliz. Artık dur
demenin tam zamanıdır. Mafyanın, çetenin, tarikatın ve her tür
karanlığın merkezine yerleştiği bu düzenin tuğlasını emekçiler
çekecek, duvarı yıkacaklar.”