İYİ Parti Kocaeli İl Başkanı Şanbaz Yıldız bugün İYİ Parti İl
Binası’nda gündeme dair basın açıklaması düzenledi. Şanbaz Yıldız
toplantıya İYİ Parti İl Yöneticileri Kaan Dilmen, Fatma Zehra
Korucuoğlu, Yavuz Avşar Demir, Mustafa Emre Mercan, il sekreteri
Şaban Ufuk, Gençlik kolları il başkan yardımcısı Ufukhan Aslan ile
birlikte katıldı.
“ÇAY, SİMİT HESABI YAPAN ZİHNİYETTEN
UZAKLAŞILMALI”
Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında en düşük asgari ücrete
sahip olduğunu belirten Yıldız: “Bilindiği üzere Asgari Ücret
Tespit Komisyonu 2020 yılına uygulanacak asgari ücretin tespiti
için görüşmelere başladı. Ülkemizde asgari ücret, resmi olarak
çalışan 6,5 milyon vatandaşa doğrudan diğer çalışanları ve
işverenleri de çok yakından ilgilendirmektedir. 6,5 milyon asgari
ücretli demek aileleriyle birlikte yaklaşık 20 milyon insanı
ilgilendiriyor demektir.
Hükümet kendi içinde önceden tespit ettiği asgari ücret
miktarını göstermelik görüşmeler sonucunda açıklamakta ve bu karara
itiraz edilememektedir. İşçi ve işveren temsilcilerinin karara
karşı herhangi bir yaptırımı söz konusu değildir. Komisyon
görüşmeleri ise topluma karşı sergilenen bir tiyatro oyunu
niteliğinden öteye geçmemektedir. Göstermelik olarak yapılan bu
asgari ücret görüşmeleri devlet ciddiyetine ve sosyal devlet
kavramına ters ve yakışıksız kalmaktadır. Asgari ücretlinin insan
onuruna uygun yaşam standartlarını yükseltecek bir ücret tespiti
yapılması devletimizin sosyal devlet olma özelliğinin bir
gereğidir.
Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip 4.
ülkedir. Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler
Sırbistan, Bulgaristan ve Arnavutluk’tur.
2009’da Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücretli 13 ülke
varken, 10 yıl sonra 2019’da sadece üç ülke kalmıştır.
İYİ Parti olarak, asgari ücret tespitinde; asgari ücret ile
çalışan vatandaşlarımızın geçim koşulları, güncel açlık sınırı,
geçinme ve barınma gibi taviz veremeyeceğimiz insanca yaşama
kriterlerinin dikkate alınması gerektiğine inanmaktayız.
Asgari ücretlinin bütçesindeki en önemli harcama kalemlerini
oluşturan gıda, barınma, ısınma, ulaşım ve eğitim harcamaları baz
alınarak hesaplanarak asgari ücrete zam yapılmasını
öngörmekteyiz.
Çay simit hesabı yapan zihniyetten uzaklaşılarak milletin
ihtiyaçlarını, taleplerine kulak veren bir sistemle belirlenmesini
istiyoruz” dedi.
“KADINLARIN SESİNİ DUYMALIYIZ”
Konuşmasında kadına şiddete de değinen Yıldız: “Kadınlara
yönelik şiddet, bir zihniyet ve anlayış sorunundan kaynaklanan,
ekonomik ve sosyal meseleleri de içeren politik bir konudur.
Ataerkil toplum ve bunu sürekli pompalayan siyaset anlayışı, kadına
yönelik şiddetin politik-toplumsal bağlarını ortaya koymaktadır.
Partimiz; her türlü şiddete maruz kalan kadına yönelik sosyal ve
politik sorumluluğunun farkında olarak, bu vahşete ve potansiyel
vahşetlere karşı mücadelesini her alanda sürdürecektir.
En başta devlet, vatandaşlarına yönelik sorumluluklarını yerine
getirmeli ve “uzaklaştırma” ya da “koruma” kararları gibi
mekanizmalardan önce, “şiddet gören kadını eşiyle barıştırmaya
çalışan devlet memuru” zihniyetini silmeli, ardından cezaları daha
caydırıcı hale getirerek toplumsal bir bilinç ve duyarlılık süreci
başlatmalıdır.
Fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan, istismara ve
eziyete katlanmak durumunda kalan, “namus”, “töre” gibi aygıtların
sorumluluğu altında ezilen ya da ekonomik ve sosyal yaşam başta
olmak üzere her türlü ayrımcılığa maruz kalan kadınların sesini hep
birlikte duymalıyız ve toplumsal bir mücadele başlatmalıyız.
Siyaset üstü olarak algılanması gerektiğini düşündüğümüz bu
konuda bütün siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve
devletin ilgili kurumlarını, ortak ve uzun vadeli bir programın
hazırlanması için davet ediyoruz.
Kadına şiddet her geçen gün artarken, rakamlar da bunu doğrular
niteliktedir. İlimizde son 10 ayda, tedbir kararı alınan kişi
sayısı 4 bin 648 olmuştur. İlimizde aylık ortalama 50 kadın konuk
evine yerleştirilmekte, 500 kadın için de tedbir kararı
alınmaktadır.
İvedilikle Kadına yönelik şiddeti araştırmak için meclise
verilen soru önergeleri reddedilmekten vazgeçilmeli, İstanbul
Sözleşmesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmeli, uygulanmalı ve
eğitim sistemimizde bu konuyu kapsayacak, çocuklarımıza insan
olmanın değerli olduğunu öğretecek köklü değişiklikler
yapılmalıdır” ifadelerinde bulundu.
“ÖNCELİK VATANDAŞIMIZIN OLMALI, SURİYELİLERİN
DEĞİL”
Atanamayan öğretmenlerle ilgili de açıklamalarda bulunan
Yıldız: “MEB yıllardır atama bekleyen 800 binden fazla
öğretmenimize ve borçları sebebi ile yaşamakta zorlanan hatta
dayanamayıp intihar eden öğretmenlerimize hakaret eder gibi eğitim
durumlarının ne olduğu bile belli olmayan 830 Suriyeli öğretmen
ataması gerçekleştirdi.
Savaştan kaçmış olan bir millete tarihini savaşarak kanı ile
yazmış bir milletin vatandaşlığı verilemez. Ne yazık ki biz
veriyoruz. Suriyelilerin bu kadar kolay T.C. vatandaşı olması söz
konusu iken öğretmen olarak MEB da atanması bizi şaşırtmamıştır.
Lakin çok üzmüştür. Öncelik bizim vatandaşlarımızındır,
Suriyelilerin değil.
Öğretmen ve okul yöneticilerinin atamaları, çalışma şartları,
görevde yükselmeleri, özlük hakları ve benzeri diğer hususları
içeren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bir an önce çıkarılarak,
eğitimciye şiddete çok ağır yaptırımlar gelmeli, öğretmenlerimizin
toplumsal statüsünün mutlaka yükseltilmesi gerekmektedir”
dedi.
“UYGUR TÜRKLERİ ASİMİLASYONA MARUZ
KALIYOR”
Yıldız, Doğu Türkistan’da Çin yönetiminin işkencesine maruz
kalan Uygur Türkleri hakkında şu ifadelerde bulundu: “Dünya İnsan
Hakları ve Demokrasi Haftasını yeni geride bırakmış bulunuyoruz. Bu
vesile ile Doğu Türkistan’da zulüm gören insanlarımıza değinmek
istemekteyiz.
Şu anda 1 milyonun üstünde Doğu Türkistanlı Uygur Türkü, eğitim
kampları adı altında, toplama kamplarında çeşitli işkencelere maruz
kalmaktadır. Doğu Türkistan’daki Türk halkı dünyanın gözü önünde
sürekli olarak sindirme, baskı, asimilasyon ve etnik temizliğe
maruz kalıyor. “
“DOĞU TÜRKİSTAN’A HİÇBİR PARTİ SES
ÇIKARMIYOR”
Biz İYİ Parti Teşkilatları olarak binlerce Uygur Türkünü
cezaevlerinde tutan ve kardeşlerimizin milli ve dini kimliğini yok
etmeye çalışan Çin Yönetiminin yaptığı insanlık dışı saldırıları
nefretle kınıyoruz. Üzülerek görüyoruz ki! Türk Müslüman
kardeşlerimize yapılan tüm bu zulümlere rağmen Türkiye’de İYİ
Parti’den başka hiçbir siyasi partinin sesi çıkmıyor. Biz ne
söylersek söyleyelim Doğu Türkistan’da soydaşlarımızın yaşadığı
haksızlık ve zulümler karşısında sözler kifayetsiz, tepkiler
yetersiz kalır. Biz İYİ Parti olarak Hazreti İbrahim’in ateşe
atıldığı zaman ağzında su taşıyan karınca misali safımızı belli
ediyoruz.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin sahip olduğu ticari ve ekonomik güç
sebebiyle sessiz kalmayı tercih eder ve üç maymunu oynarsak Türkiye
olarak onurlu bir davranış sergilememiş oluruz. Filistin’de zulüm
gören Filistinlilerin yanında yer alıyorsak, Çin’de zulüm gören
Doğu Türkistanlı Türk soydaşlarımızın da yanında yer almamız
gerektiğini düşündüğümüzün bilinmesini isteriz”
“EKONOMİ İÇİN DOĞRU ADIMLAR ATILMALI”
Kocaeli’de faaliyet gösteren firmaların durumu hakkında da
konuşan Yıldız: “Ekonominin yükselişe geçtiği söylenen ülkemizde
yüzlerce firma duruş kararı aldı veya konkordato ilan etti. Ne
yazık ki bunların birçoğu da ilimizde yer almakta. GOODYEAR da
üretime geçici olarak ara verildi, HYUNDAİ ekonomik kriz
bahanesiyle yeniden kısa çalışma ödeneğine başladı, Altıntaş Mermer
ve Tersanecilik A.Ş. iflas etti. Kocaeli’nde Ekim 2019 da 20
şirket, 3 kooperatif ve 55 küçük işletme kapandı. 30 şirket için
ise tasfiye kararı alındı.
Ekonomimizin yükselişe geçtiği değil de aslında dip yaptığı bu
dönemde gerekli ekonomik tedbirler alınmaz ise bizleri daha kötü
günlerin beklediğini öngörmekte ve ekonomimizin yükselişe geçmesi
için doğru adımların atılmasını beklemekteyiz” dedi.
“NÜFUS ARTIŞI TRAFİK PROBLEMİNİ
ARTTIRACAK”
Konuşmasına devam eden Yıldız “İzmit içerisinde özellikle akşam
saatlerinde yaşanan trafik problemi için çözümler üretilmelidir.
Gelişen şehrimizde nüfus artışını göz önünde bulundurursak trafik
probleminin daha da artacağı gözlenmektedir.
Kandıra kavşağı ve Orduevi mevkiindeki SEKA tüneli arasındaki
bölgedeki toplu taşıma araçlarının daha doğru bir şekilde
düzenlenmesi ve ana arterlerin yakınlarında bulunan geniş
sokaklarımızda araçların park edilmesi önlenerek trafik akışının
rahatlatılması planlanmalıdır. Özellikle akşam saatlerinde İzmit
çarşıdan çıkış için sadece üç nokta olması ve bu yolların bağlantı
yollarıyla kesişmesinden dolayı trafik sıkışıklıkları meydana
gelmektedir. Kentimizin bu problemlerin üzerinden gelmesi için
alternatif güzergahlar belirlenmeli trafik çıkışının bu yönden
çalışması sağlanmalıdır. Trafik probleminin iyileştirilmesi için
kentimizdeki siyasi partiler, meslek odaları ve STK’lardan da
fikirleri alınarak ilgili ulaşım master planı tekrardan gözden
geçirilmelidir” sözlerini kaydetti.
“KANTİNLERİN SÖZLEŞMESİNİ FESHEDEREK BİR SONUCA
VARAMAYIZ”
Sözlerinin devamında okul kantinlerinde satılan ürünler
hakkında da konuşan Yıldız: “Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya
Selçuk 2008 yılındaki bir konuşmasında “Eğitimde kıyameti
koparmalıyız.” demişti.
Kıyameti teneffüste kantinden aldıkları sonucu çocukların
ölmesi ve okul önlerinde satılan uyuşturucuları alması ile mi
koparacağız? Farklı şehirlerdeki çocuklarımız okul kantinlerinde
şırıngada satılan çikolataları yerken vefat ettiler. Kocaeli’nde
bir çocuğumuz okul kantininden su diye satın aldığı pet şişedeki
kireç çözücüyü içti. Okulun yöneticileri açığa alınarak,
kantinlerin sözleşmesi feshedilerek bir sonuca varamayız. Kantinler
de satışa sunulan tüm ürünlerin üreticiden kontrolü, kantinde
satışının doğruluğu, kantinlerdeki ihale sistemi, okullarda revir
bulundurulması, öğretmenlerin ilk yardım eğitimi almış olmasına
kadar riskleri ortadan kaldıracak tüm olasılıklar düşünülerek
gerekli tüm iyileştirmelerin yapılmasını istemekteyiz” dedi.
“EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GEREKEN ÖNLEMLERİ
ALMALI”
“Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi
tarafından, "Torbacı" olarak bilinen uyuşturucu satıcılarına
yönelik Gebze, Gölcük, İzmit, Kartepe, Başiskele ve Körfez
İlçelerinde operasyonlar yapıldı. Yapılan operasyonlarda çok sayıda
skunk ve sentetik kannabinoid (bonzai) adlı uyuşturucu maddeler ele
geçirildi. Bu satıcılar okul önlerinde ve çevrelerinde
çocuklarımızın sağlığını ve geleceklerini tehdit etmektedir. MEB ve
Emniyet Müdürlüğümüzden gerekli önlemleri almasını
istemekteyiz”
“MEB’İN YANLIŞ POLİTİKALARININ SONUCU DOĞA
KOLEJİ”
“Eğitim her bir vatandaşımızın ücretsiz olarak alması gereken
bir haktır. Fakat MEB’nin yanlış eğitim politikalarından kaynaklı
özel okulların bir ticarethane gibi çalışmasından dolayı okullar
ekonomik sıkıntı yaşamaktadır. Bunun sonucu olarak da öğretmen,
öğrenci ve velilerimize bedel ödettirilmektedir. Bariz örneği Doğa
Koleji’dir. Doğa Koleji’nde yaşananlar büyük problemlerdir ve
acilen yetkililer tarafından giderilmesi gerekmektedir.
Geleceğimizi temsil edecek olan çocuklar, öğretmenlerin ücreti
ödenmediği için mağduriyet yaşıyor”
“ŞEHİR HASTANELERİ AÇILINCA, DEVLET HASTANELERİ
KAPANACAK”
“Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü Kamu Özel
Ortaklığı Daire Başkanlığı tarafından Gama Holding ve Türkerler
Holding iş ortaklığıyla hayata geçirilecek Kocaeli Şehir
Hastanesi’nin temeli 20 Mayıs 2015 Perşembe günü atıldı.
Kocaeli Şehir Hastanesi toplam 350 milyon Euro’luk yatırım ile,
Kocaeli Cephanelik Mevkii’nde kurulacak olan projeyi gerçekleştiren
Gama Holding ve Türkerler Holding 25 yıllık işletme hakkına sahip
olacak. Kocaeli Şehir Hastanesi içinde 494 yataklı bölge hastanesi,
116 yataklı onkoloji hastanesi, 246 yataklı yüksek güvenlikli adli
psikiyatri hastanesi ve 100 yataklı fizik tedavi ve rehabilitasyon
hastanesi yer alacak. Toplam 956 yataklı.
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünde bulunan planlamaya göre
Derince EAH’ne bağlı 200 yataklı İzmit Alikahya hastanesinin
tamamen taşınması (Kadın Doğum ve Çocuk ağırlıklıdır, ayrıca İzmit,
Kartepe ve Başiskele ilçelerinde başka hastanede Kadın Doğum ve
Çocuk uzmanı yoktur), 320 yataklı Kocaeli Devlet Hastanesi (İzmit
merkez), 320 yataklı İzmit SEKA Devlet Hastanesi (İzmit merkez) ve
469 yataklı Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinin (Derince
ilçesinde, İzmit’e uzaklığı 10 km.) kısmen taşınmaları
öngörülmüştür.
“HAZİNEDEN HİÇ PARA ÇIKMIYOR YAKLAŞIMI
YANLIŞTIR”
“Şehir hastanelerinden hizmet almak henüz paralı değil. Bu
hastanelerde hizmet paralı olduğunda: Fark ücretini veremeyen
vatandaşlarımız ya şehir hastanelerine gidemeyecekler ya da
evlerinde ölecekler. Çünkü açılacak şehir hastaneleri için kentin
içindeki kamu hastaneleri teker teker kapatılıyor.
Şehir hastaneleri için bilinenin aksine gerçekler aşağıdaki
gibidir:
- İhaleyi alan firmaya, hazine arazisi bedava verilir.
- Devlet firmaya 25-30 yıl sürekli kira ödemesi yapmayı, hazine
garantisi vererek kabullenir.
- Sözleşme süresi 49 yıla kadar çıkarılabilir.
- Hastane çevresindeki tesisleri yüklenici firma işletir, gelir
onundur.
- Hastane ve çevresindeki yapılardaki işletmeler her türlü
vergi-harçtan muaftır.
- Hastanelere devlet tarafından %70 doluluk garantisi
verilmektedir.
- Şehir Hastanesinin çevresindeki Devlet Hastaneleri
kapatılacak ve kadroları Şehir Hastanesine devredilecektir.
- Kapatılan Devlet Hastanelerinin bina ve arazilerinin
tasarrufu da yüklenici firmaya bırakılacaktır.
- Ödemeler dolar üzerinden yapılacaktır.
Hazineden hiç para çıkmadan yatırım yapılıyor, yaklaşımı
yanlıştır. Şu an yürütülmekte olan 25 kadar şehir hastanesinin
yatırım maliyeti 10 milyar dolar kadar iken, bakanlığın 25 yıllık
dönem için ödeyeceği kira toplamı 30 milyar doların üzerindedir.
Şirketler yalnızca kiradan 25 yıl içinde 20 milyar dolar
kazanacaklardır. Üstelik buna AVM, otel, otopark, eğlence merkezi
vb. işletmesinden elde edilecek gelir ile sağlık bakanlığına
satılacak görüntüleme ve laboratuar hizmetlerinden kazanılacak para
dahil değildir.”
“İNŞAATI DOĞRUDAN KAMU YAPMALIDIR”
Bu hastanelerin çoğunluğu şehir merkezlerine uzaktır. Bu da
ulaşım, otopark, yemek gibi sorunlar yaratacağı için, bu hizmetler
şehir hastanesini işleten şirketten alınacağı için yüksek bedeller
ödenecektir. Şehir merkezinde kalan özel hastanelere talep
artacaktır.
Aynı hastane yatırımını şehir hastanesi modeliyle değil de
klasik ihale yöntemiyle yine özel sektör üzerinden gerçekleştirmek
bile daha tasarruflu bir yöntemdir. En doğrusu, inşaatı doğrudan
kamunun kendisinin yapmasıdır. Eğer sıkıntı yatırım maliyetinin
tümünü karşılayacak finansmandan yoksunluk ise ihaleyi kazanan
şirket de finansman ihtiyacını kendi öz kaynaklarından karşılamıyor
ki o da dışarıdan kredi alarak inşaata başlıyor. Aynı şekilde kamu
da borçlanarak hastaneyi tamamlayabilir. Üstelik şunu da kesin
olarak biliyoruz: Kredi kuruluşları özel şirketlere verdikleri
borca daha yüksek oranda faiz uyguluyorlar ki Türkiye'de bu
şirketlere kredileri ya kamu bankaları ya da devlet garantili dış
finans çevreleri veriyor
“İNSAN ODAKLI SİYASET YAPMAK GEREKİYOR”
Millet İttifakı ortağı olan CHP İl Başkanı Cengiz Sarıbay ile
ilgili soruları yanıtlayan Yıldız “Cengiz Bey ile bir sıkıntımız
yok. Gererek değil, insan odaklı siyaset yapmak gerekiyor”
dedi.