Fenomen isim, en büyük şubeyi İzmit’te açıyor!

Midye denilince Türkiye’de ilk akla gelen mekanlardan biri Midyeci Ahmet… 8 yaşından bu yana midye işinin içinde olan İstanbul’un pek çok caddesinde midye satan, 14-15 yaşlarından itibaren midyenin mutfağına giren Ahmet Çiçek, Beşiktaş’ta açtığı Midyeci Ahmet ile ünlendi. Şu anda İstanbul Beşiktaş, Çengelköy ve Tuzla ile Ankara’da şubesi bulunan Midyeci Ahmet, midye ve kokoreç konusunda oldukça usta. Giderek fenomen haline gelen, insanların kendisi ile fotoğraf çektirdiği bir duruma gelen, Acun Ilıcalı’nın O Ses Türkiye adlı programına konuk ettiği, sosyal medyada kendisi ve midyelerine dair pek çok video bulunan Ahmet Çiçek, yeni ve en büyük şubesini yakında hizmete sokacak. Çiçek, Midyeci Ahmet Şubesi’ni İzmitYürüyüş YoluLeyla Atakan Caddesi üzerinde bulunan, bir süre MADO tarafından kullanıldıktan sonra boş kalan, akabinde başka bir markanın pastane olarak bir süre işlettiği ancak tutunamadığı binada faaliyete sokacak. Yaz ayı bitmeden binadaki çalışmaları noktalayıp Midyeci Ahmet İzmit şubesini hizmete açmayı planlayan Ahmet Çiçek’in binaya giydirdiği “Çok yakında burada” şeklindeki afişi dahi, midye ve kokoreç sevenleri heyecanlandırdı. MADO’nun, sonrasında açılan işletmenin tutunamadığı bu binanın kaderi, bakarsınız Midyeci Ahmet ile değişir. Öte yandan Midyeci Ahmet, diğer şubelerinde olduğu gibi İzmit’te de Yemek Sepeti aracılığı ile sipariş alacak.

Ahmet Çiçek kimdir, Midyeci Ahmet serüveni nasıl başladı, zor şartlardan bu günlere nasıl geldi? Tüm bu sorulara Midyeci Ahmet şöyle cevap veriyor: “Annem ve babam midye işini İzmir’de öğrenmişler. Ailem ile İstanbul’a geldiğimde henüz 5 yaşındaydım. 7-8 yaşlarında Şişhane’de Tevfik Sağlam İlkokulu’nun önünde midye satmaya başladım. 12 yaşımda ise Taksim Sıraselviler’de eski Kemancı Bar önünde seyyar tezgahta midyelerimi satmaya devam ettim.

Çocukken henüz midye satmaya başlamadan önce su satardım. Rahmetli annem su tezgahımı hazırlar, İstiklal Karaköy Tüneli’nin oraya getirirdi. İnsanlar susadıkça benden su alırlardı. Okuyamadım. Çalışmak zorundaydım. Tek hedefim aileme en çokta anneme yardım etmek, destek olmaktı. İlk işim buydu. Daha sonra çeşitli okulların önünde çalışmaya devam ettim. Hiç okula gitmedim derken aslında en çok okula giden ben olabilirim. Her gün sabah, öğlen demeden okula gittim.

Askere gidene kadar yaptığım tek şey sürekli çalışmaktı, döndüğümde seyyar olmaktan ziyade mekan açmaya karar verdim. Mekan açıp işimi daha çok büyütmek istedim. Çevremde beni tanıyan, seven midye müdavimlerim neden bu şekilde çalışıyorsun, başka bir şey yapmalısın, daha iyi şeyler yapabilirsin diyordu. Bende nereden başlayacağımı bilmiyordum. İlk önce kendime bir kartvizit bastırdım. Paket servisine başladım, ilk servis deneyimlerim baya başarısız oldu, ticari taksi ile paket servisi yapıyordum. Paketin 3 mislini taksiye vermek durumunda kalıyordum. Artık dükkan açmaya kesin olarak kararımı vermiştim.

Beyoğlu’nun arka sokaklarında bir dükkan açtım, çok şanslı değildim, sorunlarla uğraşırken en sonunda ‘Midyeci Ahmet’ tabelasını astım. 1 ay dayanabildim, kapatmak zorunda kaldım 1.5 yıl boyunca kendi mutfağımda eşim Deniz Hanım ile birlikte midyelerimizi yaptık. Bir süre sonra da Beşiktaş’ta kendi markamla şu anki Midyeci Ahmet’i açtım, markam da tescillenmiş oldu.

Beşiktaş’ta 1000 adet midye ile bu işe başlamış olduk. Eşim ve iki arkadaşımız ile birlikte hem üretiyor, hem satıyor, hem de iyi bir marka olabilmek adına var gücümüzle mücadele ediyorduk.

Eşimle beraber ilk midye yarışmasında 10.000 tane midyeyi tek başımıza yaptık. 18 saat boyunca yarışma için midye doldurduk. Yarışmayı düzenledik ve oldukça güzel tepkiler aldık.

2. yarışmamızı 2. Yıl sonunda düzenlemeye karar verdik. Bir gün Instagram üzerinden İzzet Çapa bizi paylaşmış, o paylaşımıyla birlikte Midyeci Ahmet’e akın akın insanlar gelmeye başladı. O gün bugündür ilk günkü gibi heyecanlı, hevesli ve işimizi aşk ile yapmaya devam ediyoruz.”