İlyas Şeker: Masaya vurmak önemli değil
AKP’nin en tecrübeli Milletvekillerinden biri olan Sayın İlyas Şeker ile bilgi paylaşımı anlamında oldukça dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Biz röportajımızı yaptıktan bir iki gün sonra, İlyas Şeker’e önemli bir görev verildi. Bilindiği gibi Şeker, Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili oldu. Röportajımızın bir bölümünde de deprem konusunda oldukça önemli bilgiler paylaşan Şeker, aynı zamanda AKP kongresi, seçilmiş başkan olarak yola devam eden Mehmet Ellibeş hakkındaki düşüncelerini de paylaştı.
Röportaj: Aysun Özcan ERENKAYA
Editör: Merve DİŞLİ
İlyas Şeker’i uzun yıllar önce Sefa Sirmen belediye başkanı iken meclis üyesi sıfatıyla Sirmen’e kök söktürmesiyle tanıdık. Gün oldu devran döndü ve 15 yıl aranın ardında İzmit yeniden CHP’nin yönetimine geçti ve AKP muhalefet konumunda kaldı. Peki, Şeker’in partisinin meclis üyelerinin performansı nasıl? Onları yeterli görüyor mu? Bu soruların hepsine cevap bulacağımız ve üç bölüm halinde yayımlayacağımız röportajın birinci bölümüyle sizi baş başa bırakıyorum.
1.BöLÜM
***Partinizin il kongresini değerlendirerek başlayalım. Nasıl bir kongreydi?
-AK Parti’de büyükşehirler arasında kongrelerini bitiren ilk Kocaeli oldu. 12 ilçemizin tamamı bittikten sonra il kongremizin sırası gelmişti. Genel Merkez 8 Kasım’ı tarih olarak belirlemişti. Mehmet Ellibeş beyefendiyle birlikte 3 yılımız daha bu şekilde devam edecek.
***Memnunlar demek ki Mehmet Ellibeş’ten?
-Mehmet Bey atandıktan sonra bir ağabeylik fonksiyonuyla derleyici ve toparlayıcı oldu teşkilat için. Gerçekten beklemediğimiz performans sergiledi.
“MASAYA VURMAK ÖNEMLİ DEĞİL”
***Masaya yumruğunu vuramıyor diye eleştiri de alıyor bazen…?
-Yani masaya vurmak önemli değil, önemli olan teşkilatları çalıştırabilmek, onlara heyecan verebilmek, denetleyebilmek. Onların ufkunu açacak projeler üretmek. Bu tür çalışmalarda bireysel başarı çok kalıcı olmuyor önemli olan ekip başarısını sağlayabilmek. Bunu da Mehmet Bey kendi yönetimiyle birlikte sağladı. Kongre olunca biraz daha rahat oluyor. Yönetimdeki insanları bir noktada kendisi tercih etmiş oldu. Çalışabilecekleri insanları kendisi belirledi.
“HESAP TEPEDEKİNE SORULUR”
***Sizin müdahaleniz oldu mu, fikriniz alındı mı yönetim için?
-Benim bir müdahalem olmadı ama isim önerisi soruldu. Ben bireysel olarak isim öneririm, değerlendirdiğinde çalışacağına inanırsa yönetime alabilir. Çalışamayacaksa da ısrar etmem o ismi çünkü yarın bir sorun çıktığında teşkilatta bir başarısızlık olduğunda hesap tepedekine sorulur. Dolayısıyla hesap sorulması için tepedekine seçme hakkı vermek zorundasınız ki orada bir uyum ortaya çıksın.
***Listeyi nasıl buldunuz?
-Mehmet Bey güzel bir liste yaptı. İlçe teşkilatlarımızda da çok güzel ekipler oluştu. O süreçte Mehmet Bey’in de iyi bir yönlendirmesi oldu. İl teşkilatlarında da listeyi görünce aynı dinamik liste oluştuğunu gördüm. Önümüzdeki günlerde Ak partide çalışmalar hızlı bir ivmeyle yükseleceğini görüyorum.
“KOCAELİ’DE YATIRIMLARI TAKİP EDİYORUM”
***İlimizdeki yatırımlarla ilgili Ulaştırma Bakanlığı’na bir ziyaretiniz oldu milletvekilleriyle beraber. Yatırımların zamanında bitmesiyle ilgili net bir sonuç alabildiniz mi o görüşmeden?
-Bayındırlık, imar, ulaştırma komisyonunda olmam hasebiyle Kocaeli’de yapılan yatırımları takip ediyorum. Proje aşamasında arkadaşlarla yapabileceğimiz bir şey var mı diye sürekli diyalog içerisindeyiz. Bizim bölgemizde karayollarının devam eden projeleri var. Kuzey Marmara yolu Kocaeli açısından çok önemliydi. İstanbul ve Ankara otoyolunun iki şeride düşmesi nedeniyle özellikle tatil zamanlarında ciddi bir tıkanma oluyordu. Takip ettik bitirdik. Alikâhya’dan itibaren otoyola bağlanıp Hadımköy’e kadar gidiyorsunuz. Akyazı’ya bağlanan yol da aksilik olmazsa önümüzdeki ay bitmiş olacak. Böylelikle kuzey otoyolu tamamlanmış olacak.
“İKİ AY ÖNDE GİDİYOR”
***Kandıra Yolu ne olacak peki, iyice yılan hikâyesine döndü?
2015 yılında ihale edilmişti ancak ekonomik krizden dolayı müteahhit devam edemeyeceğini söyledi. Böyle bir yasal düzenleme de getirmiştik. O düzenlemeye istinaden sözleşme feshedildi. Sonra yeniden ihale yapıldı. Buradan Kandıra’ya, oradan da Kaynarca’ya bağlanıyor. Karadeniz sahil yolu dediğimiz Kaynarca- Kandıra arası yapıldı sonra da Ağva ve Şile arasına sıra gelecek. İhalesi yapıldı işe başlandı. Müteahhit kendi planından da 2 ay önde gidiyor.
“200 DİREĞİN YERİ DEĞİŞECEK”
***Sadece müteahhidin bırakıp gitmesi mi yolun yapımını bu kadar geciktirdi?
-Aslında burada bizi en çok yoran kamulaştırma konusu oldu. Karayolları Genel Müdürünü ziyarete gittiğimizde özellikle kamulaştırma konusunda ilave ödeneklerin ödenmesi ricasında bulunduk. Gitmeden önce bölgeyle görüştük 1 milyonluk teklifte bulunduk ama 8 milyonluk kamulaştırma teslim işlemi tapuda bekliyor dediler. Tapu kadastro işleri biter bunu da bir şekilde ödememiz gerekiyor dediler biz de bakanlıktan ödenek talebinde bulunduk. Genel müdürlük 1.5 milyon olarak gönderiyoruz dedi geri kalanı da en kısa zamanda gönderecekler bunun sözünü aldık. Yol hızlı bir şekilde devam ediyor. Onun dışında da arazide bir sürü engel çıkıyor. Güzergâhın geçtiği yerde elektrik enerji direkleri var. Yaklaşık 200 direğin yeri değişecek.
“YIL SONUNA KADAR İHALE KARARI ALINACAK”
***SEDAŞ’ı beklersek bu iş uzar da uzar?
-Sedaş’la da görüşüyoruz onların da kendince bütçeleri var buraya ağırlık vermelerini istiyoruz. İstanbul İzmir otoyolundan başlayıp, Altınova Yalova’dan gelen Karamürsel, Gölcük, Başiskele’nin, Kartepe’nin güneyinden Uzunçiftlik bölgesinde Ankara İstanbul otoyoluna bağlanacak güney otoyolu çalışması epey zamandan beri devam ediyor. İhaleleri yapılmıştı, ekonomik krizden dolayı müteahhit feshedilmesini istedi. İş feshedildi arta kalan ikmal ihalesinin yapılması için Karayolları Genel Müdürlüğü ile görüşmeler yapılıyor. Bir aksilik olmazsa yılsonuna kadar ihale kararı alınacak. Bu da yapıldığı zaman Kocaeli’nin etrafı kara yollarla örülmüş olacak.
“ZİYARET SPONTANE GELİŞTİ”
***Sizden iyi bir Ulaştırma Bakanı olurmuş…?
-Biraz ilgilendiğimiz için, mesleğimiz itibariyle konulara vakıfız.
***Vekillerle Bakan Bey’e yaptığınız ziyarette Fikri (Işık) Bey’i neden göremedik? Neden hiçbir yere sizinle birlikte gelmiyor?
-O görüşmenin randevusunu ben kendim talep etmiştim. Anında dönüş olunca o anda görebildiğim milletvekili arkadaşlarla gidelim dedik. Spontane gelişti.
“MUHALEFET MECLİS ÜYESİ OLMAK ZORDUR”
***Sizi zamanında Sefa Sirmen’e yaptığınız etkili muhalefetle tanıyoruz. Konulara da çok hâkim, tek kişilik dev kadro bir belediye meclis üyesiydiniz. Devran döndü, İzmit yıllar sonra CHP’ye geçti. Şu an baktığınızda partinizin meclis üyelerini nasıl görüyorsunuz?
-Muhalefet meclis üyesi olmak zordur, daha deneyim kazanacaklar. İster muhalefette olun ister iktidarda olun konulara hâkim olmanız lazım. Dersinize çalışacaksınız, o konuyla ilgili fikir beyan edecekseniz sağlam temellere dayanması lazım. Eğer sağlam bir dayanağınız varsa karşı tarafta da etki uyandırırsınız. Ben bir konu varsa elimden geldiğince en iyi şekilde çalışırım, araştırmasını yaparım sonra da fikrimi beyan ederim. Meclis üyeliği dönemlerinde faaliyet raporu değerlendirilirken Şirintepe’de bir parkla ilgili yapılan harcamayla ilgili bir uzman arkadaşa gittim. O parkla ilgili maliyeti çıkarıp eleştirisini yaptık. Yine faaliyet raporu değerlendirilirken geçmiş yıllardaki raporlara da bakarım. İki faaliyet raporu kes kopyala yapıştırdı. Bu da muhalefet meclis üyesi için bulunmaz bir nimetti. Sonra müdür görevden alındı ama olsun.
“MİLLETVEKİLİYKEN HA BİRE ELEŞTİRİYORDU”
***Bu kez işiniz kolay değil. Karşınızda Fatma Kaplan Hürriyet var. Muhalefet üyelerine kolay kolay pabuç bırakmıyor?
-Arkadaşlar da mücadele ediyor. Muhalefet milletvekili olmak çok kolaydır. Fatma Hanım Milletvekiliyken ha bire eleştiriyordu ama icraata gelince sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Bizim arkadaşların bugüne kadar belediye meclis toplantılarında alınan kararlardan yüzde 95’i oy birliğiyle geçti. Bizim arkadaşların siyaseten uygun görmediği çok sınırlıdır. 1.5-2 yıl oldu toplasanız birkaç maddeyi geçmez bile. Örneğin Cedit dönüşüm meselesi var. Eğer gerçekten Fatma Hanım kentsel dönüşümü yapmak istiyorsa destek olalım dedik. Meclis üyelerimiz bu konuda yetki verdiler ama yapmak istemediği için vazgeçti. Bu anlamda arkadaşlar gayet iyi muhalefet yapıyorlar.
“O ANLIK BİR ŞEYDİ”
***Siz de bir ara “İzmit’te otlar uzadı” diye paylaşım yaptınız ama sonra devamı gelmedi. Bir tepki mi aldınız?
-Arabayla genelde yan yoldan gelip Alemdar’dan iniyorum. Altınnal Otel’in önünde koca koca otlar olmuş. Dikkatimi çekti ‘İzmit çayır çimen olmuş’ diye yazdım. Fatma Hanım rahatsız olmuş. Herhangi bir tepki almadım. O anlık bir şeydi.
“SINIFTA KALMIŞ DURUMDA”
***İzmit Belediyesi’ni değerlendirmenizi istesem. Nasıl görüyorsunuz geçen döneme kıyasla? Gerçi övmeniz beklenemez?
-Yani biraz çevre konusunda, temizlik çalışmalarında sınıfta kalmış durumda. Ötekilerde zaten öyle. Samimi olarak söylüyorum bu geçen süre içerisinde İzmit Belediyesi’nde özellikle yeni yönetime gelmiş, iki üç dönemdir AK Parti’de olan CHP’li bir belediyenin varlık göstermesi lazımdı. Projelerle ön plana çıkılması lazımdı. Kamuoyunda ‘Fatma Hanım geldi şu projeleri yaptı’ diye konuşulması lazımdı ama samimi olarak söylüyorum, böyle bir şey yok. Gerçekten yok.
“İNŞALLAH 2023’E KADAR DÜZENİNİ KURAR”
***Hiç mi yaptığı bir şey yok?
-İyi yaptığı şey gördüğüm kadarıyla bol miktarda içerde kavga etmek. Bir türlü kadrolarını oluşturamıyor. İkide bir müdür değişiyor. Başkan yardımcısı atıyor, onu kaldırıyor başkasını atıyor. İnşallah 2023’e kadar kurar düzenini.
***Diğer ilçeler pandemi sürecini ve ekonomiyi bahane ediyor. Aynı şeyler İzmit için de geçerli değil mi? Haksızlık olmasın?
-Ekonomik sıkıntılar var denilebilir ama Kocaeli’de ekonomik sıkıntı yaşamayan iki belediye vardır. Biri İzmit diğeri Gebze Belediyesi. Bu iki belediyemizin öz kaynakları diğer belediyelerle kıyaslanamaz. Gelirler iki kalemden oluşur, biri Ankara’dan gelen gelirdir nüfusa göre dağıtılır. İkincisi de kanunların verdiği yetkiler doğrultuda emlak vergileridir. İnşaat, ruhsat iskan harçlarıdır veya tabela reklam gelirleri gibi kaynaklardır. Bunlar İzmit ve Gebze’de iyidir, diğer belediyelerde zayıftır. Örneğin en sıkıntılı belediyemiz Dilovası Belediyesi’dir. Emlak geliri yok denecek kadar azdır. Dilovası’nda 4-5 OSB var ama emlak vergisi, inşaat ruhsatı hiçbir şey alamıyor. Bu anlamda İzmit Belediyesi’nin ciddi projeler yapmasını beklerdik ama bu beklentilere cevap veremedi.
“YOL KAZASI OLDU”
***O zaman siz gelecekte partiniz adına İzmit için umutlusunuz.
-Kesinlikle umutluyum, bir yol kazası oldu.
***Peki, niye oldu o yol kazası?
-Olabiliyor yani birçok sebebi var. Milletvekilleri az çalışmış olabilir, teşkilat az çalışmış olabilir.
***Aday tercihinde bir yanlışlık var mıydı?
-Birçok sebebi vardır sadece birine bağlamak doğru olmaz. Belki daha çok çalışmamız lazımdı.
“VERGİ PAYI BURAYA YATIRILMALI”
***Kocaeli sanayi kenti ve tüm olumsuz etkilerini biz yaşıyoruz. Büyük firmaların vergilerinin İstanbul’a veya başka kentlere gitmesi insanı rahatsız ediyor. Biz ceremesini çekiyoruz, kaymağını başka iller yiyor. Bu anlamda bir girişiminiz oldu mu?
-Bu Kocaeli’nin değil diğer büyükşehirlerin de problemi. Mesela Sabancı grubunun merkezi İstanbul olduğu için vergileri alamıyoruz. Gebze’de birkaç sanayi kuruluşu aynı şekilde merkezleri İstanbul’da olduğu için yararlanamıyoruz. Mesela bu konuda Manisa’da çok dert yanıyor çünkü birçok kuruluşun merkezi İzmir’de. İstanbul’un yurtdışı bağlantıları, misafirin gitmesi gelmesiyle alakalı haklı bir tarafları vardır ama burada köklü bir düzenleme yapılıp karı belli olup, vergi payı buraya yatırılmalı. Yoksa bundan Kocaeli olduğu kadar diğer iller de zararlı oluyor. Şu anda bu işte en karlı çıkan İstanbul.
“ORASI DA TÜRKİYE DEMİŞTİ”
***O halde neden bu problemi çözmek için yoğun mesai harcamadınız?
-Biz daha önce Cumhurbaşkanımız ile görüşmüştük ‘Ya orası da Türkiye’ demişti. O daha tepeden bakıyor olaylara. İstanbul da Türkiye, Kocaeli de Türkiye. Kocaeli’nin masrafı da çok. Bir Adana veya Gaziantep gibi değil. Asya’dan Avrupa’ya giden tüm araçlar Kocaeli’den geçiyor. TÜPRAŞ’ın vergilerini alıyoruz ama 99 depreminde millet enkazını bırakıp patlama riskinden dolayı dağa kaçtı. Canlı bir bomba bu bölge. Belki bir Adana’da İzmir’de afet kaçış projesi düşünülmeyebilir ama biz burada bunu düşünmek zorundayız.
“YASAYLA GÜÇLENDİRME YETKİSİ GETİRDİK”
***Depremi en acı yaşayan insanlardan birisiniz ancak Kocaeli’de hala ağır hasarlı binalar yıkılmıyor. Bunu benim aklım almıyor?
-1999 depreminden sonra bakanlık bölgede çalışma yaptı. Çalışma yaparken binaları 4 gruba ayırdı. Hasarsız, az hasarlı, orta hasarlı ve ağır hasarlı binalar. O günün şartlarında az hasarlı binalara ödeme yapılarak boya badana yapılması sağlandı. Ağır hasarlılar yıkıldı, orta hasarlılar da güçlendirme yapıldı. Bu anlamda kredi destekleri de sağlandı. Orta hasarlı binalarda güçlendirme yapılmış ama hala bin 500 binanın güçlendirmesi resmi kayıtlarda yapılmamış gözüküyor. Orta hasarlı denilen binalar da öyle mi değil mi bilinmiyor o yüzden o ifadeyi kullanmak da doğru değil. Dıştan bakılan binaya içeri girilebiliyor, üst kata çıkılabiliyorsa hasarı belirleniyordu. Bilimsel bir çalışma değil gözlemsel bir çalışma vardı.
“VATANDAŞ BİNASINI İNCELETSİN”
***Yani ağır hasarlı binaların aslında orta hasarlı binalar olduğunu mu söylüyorsunuz?
-O günün koşullarında gözlemi yapan arkadaşın tecrübesine bağlı olarak yazılıp geçildi. O gün yasa olarak da orta hasarlılar güçlendirilmezse ağır hasarlı konumuna geliyordu kanunen. 2012’ye kadar sürekli uzatıldı bir daha da uzatılmadı. Şu an bu binalar ağır hasarlı olarak görünüyor. Daha sonra bizim AK Parti olarak çıkartmış olduğumuz afet riskli alanların dönüşüm yasası kamuoyunda kentsel dönüşüm yasası dediğimiz yasayla biz bunları güçlendirme yetkisi getirdik. ‘Vatandaş binası orta hasarlı bile olsa binasını inceletsin, röntgeni çekilsin. Eğer rapor neticesinde bina güçlendirilmeye elverişli değilse yıksın binasını o zaman kentsel dönüşüm yasasından faydalanarak yeni binasını yapsın.
“DEPREMİN NEDEN OLDUĞU TEK ÖLÜM VAR”
***Vatandaşı kendi haline bırakıyorsunuz. Yani adam gidecek röntgen çektirecek, o gün verilen rapor doğru mu değil mi anlamaya çalışacak. En azından rapor karışıklığı olanlarla devlet, ne bileyim belediye ilgilenseydi…
-Bakın sizin kendi mülkünüz, benim belediye olarak gelip girmem doğru bir uygulama olmaz. Biz devlet olarak ‘Deneyimli firmalarda binanı kontrol ettirebilirsin. Kontrol ettirdiğinde bu binanın yıkılması gerekiyorsa yık yenisini yap diyoruz. Yıkmadan önce evini tut ben sana en az bir yıl kira parası ödeyeceğim’ diyorum. Yıkmak için imkânın yoksa ben sana destek vereyim ardından binanı yapman için sana kredi vereyim, faizin yüzde 50’sini ben karşılayayım. Ayrıca kentsel dönüşümde yeni bina yapacaksan belediyeye bir kuruş para ödemeyeceksin artı üç katlı bina yaptın. Satmak istersen ilk satışta tapudaki alım satım harcından da muafsın. Depremin neden olduğu tek ölüm var, o da fay hattına düşen insan.
“DEVLETİN UZATTIĞI ŞEFKAT ELİNDEN TUTUN”
***İzmir depreminde de bu bir kez daha görüldü aslında?
-İzmir’deki ölümler de binaların dayanaksız olmasından kaynaklı. Rıza Bey Apartmanı’na bakıyorsunuz orada tüm binalar ayakta duruyor iki blok yıkılmış. Genelde binalar depremde hasar görebilir ama binayı teknolojiye uygun yapmışsınız binaların paket olması üst üste binmesi istenmez. Ayakta kalmalıdır, kullanılmasa da. Malzemeden çalmamışsanız, demiri ona göre kullanmışsanız depremde en azından ayakta kalabilir. Bizim sıkıntımız depremde binaların ayakta kalmaması. İstanbul’a bir deprem olursa sıkıntı yaşarız. Mahallelere girilmez. Onun için devletin bu uzattığı şefkat elinden vatandaşın tutması lazım. Herkes kendi yaşadığı binaların sağlıklı olup olmadığını kontrol ettirmesi lazım. İzmir’de iki apartmana inceleme yapılış, riskli olduğu tespit edilmiş tahliye edilecekmiş. Vatandaş sızlanınca belediye geri adım atmış. Keşke orada sağ kalanlar boşaltsaydı ama iş işten geçti.
“BUNUN PARTİSİ YOK!”
***Cumhurbaşkanı İzmir’deki yıkımlarla ilgili yerel iktidarı suçladı. Burada da yıkımlar olduğunda biz de yerel yönetimleri mi suçlayacağız?
-Belediyelerin kaçak yapıyla ciddi anlamda mücadele etmesi lazım bunun partisi yok. Hangi partiden olursa olsun mücadele etmesi lazım. Binayı vatandaş kaçak olarak temel attığında, içine girdikten sonra yıkmanız mümkün olmuyor. Riski göz önüne alamıyor, basın ajitasyon yapıyor belediyeler de ister istemez geri adım atıyor. Belediyelerin temel aşamasında tavizkar davranmadan müdahale edip yaptırmaması lazım. Vatandaş da projeli bina yaptırıyorsa sıkı bir şekilde denetimini istemesi lazım.
“İYİ NİYETLE ÇIKARILMIŞ BİR DÜZENLEME”
***Gecekondu gibi binalara bile imar barışı çıktı. Bunu doğru buluyor musunuz?
-Oradaki problem bina yapılmış, bitmiş içinde oturuluyor. Elektrik, su kullanılamıyor. Alt kattan süzme elektrik almış, suyu farklı bağlatarak kullanıyor. Bu problemlerin önüne geçmek için iskânı olmayan ne kadar stok varsa belirlemek amacıyla iyi niyetle çıkarılmış bir düzenleme. Bu binalarda kanun çıkarken olası bir problem çıktığı zaman devlet olarak biz sorumluluk kabul etmiyoruz. İmar barışından dolayı bu size üstünlük sağlamıyor.
DEVAMI YARIN…