Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr.
İlhami Çelik, hem başvuru hem yatan hasta hem de
pozitif çıkan hasta sayısında son derece azalma olduğunu
söyleyerek; "Umarım ’bayramdan sonraya vaka
kalmayabilir’ diye düşünmeye ve umut etmeye başladık" dedi. Çelik
ayrıca el öpmelerin ve temasın yoğun olduğu bayramda alınan sokağa
çıkma kısıtlamasının oldukça yerinde bir karar olduğunu kaydederek,
"Yapacağımız en iyi şey bu günlerde görüntülü konuşmak olmak
herhalde. Harçlıkları da artık büyüklerimiz küçüklere havale eder
diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Bayram öncesi rakamların son derece umut verdiğini, ölüm,
hastanede yatan ve poizitif çıkan vaka sayılarında son derece
azalma olduğunu kaydeden Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik,
"Bayram öncesi hakikaten en iyi günlerimizi yaşıyoruz. Umut verici
rakamlar var. Türkiye'de en düşük ölüm sayısını gördük.
Hastanelerimizde de vaka sayımız son derece azaldı, hem başvuru
sayımız hem yatan hasta sayımız. hem de pozitif çıkan
hastalarımızda son derece azalma var. Umarım 'bayramdan sonraya
vaka kalmayabilir' diye düşünmeye ve umut etmeye başladık. Bunu
görmeyi bekliyoruz açıkçası" dedi.
Bayramların; temasın yoğun olduğu dönemler olduğunu, bu nedenle
alınan sokağa çıkma kısıtlamasının son derece yerinde bir karar
olduğunu aktaran Prof. Dr. Çelik; "Yapacağımız en iyi şey bu
günlerde görüntülü konuşmak olmak herhalde. Harçlıkları da artık
büyüklerimiz küçüklere havale eder diye düşünüyorum" dedi. Çelik;
"Bayramda alınan sokağa çıkma kısıtlaması çok yerinde bir karar.
Çünkü hakikaten bizim bayramlarımız büyüklerimizle, küçüklerimizle,
akrabalarımızla, komşularımızla hasret giderdiğimiz ve en yoğun
duyguları yaşadığımız anlar. Bayramda yine o yoğunluğu yaşayacağız
ancak maalesef birbirimizden uzak kalmamız gerekiyor. Sosyal ve
kişisel mesafemizi korumamız lazım. Yapacağımız en iyi şey bu
günlerde görüntülü konuşmak olmak herhalde. Harçlıkları da artık
büyüklerimiz küçüklere havale eder diye düşünüyorum. Temasın yoğun
olduğu dönemlerdir bayramlar, büyüklerimizin elini öpeceğiz,
çocuklarımızın yanaklarından öpeceğiz. Bunlar gerçekten de bir
risktir. Bayramda tüm Türkiye'de sokağa çıkma kısıtlamasının
açıklanması hepimiz tarafından sevinçle karşılanmış durumda"
ifadelerini kullandı.
"ALIŞVERİŞTE KART BANKNOTTAN DAHA RİSKLİ. ANCAK BULAŞ
OLACAĞI KANAATİNDE DEĞİLİZ"
Alışverişte kart kullanımının para kullanımından daha riskli
olduğunu belirten Çelik, kartın ıslak mendille silinmesi önerisinde
bulundu. Ancak bunlardan bulaş olacağı kanaatinde olmadıklarını da
sözlerine ekleyen Prof. Dr. Çelik; "Parada, banknotlarda bulaşla
alakalı çok çalışma yapıldı, korona virüs ile değil ama diğer
bakterilerle alakalı. Ciddi şekilde bulaş olduğu görülmüş değil.
Dolayısıyla korkmaya veya endişe etmeye gerek yok. Kart banknota
göre daha riskli açıkçası. Kartta daha fazla banknotlara göre bulaş
riski. Ancak onun dışında majör temasın olmayacağını biliyoruz. Ama
kartları kullandıktan sonra ıslak mendille silmekte fayda var diye
düşünüyorum. Yine de bu konuda endişe etmesinler, hiçbir şey
yapmasalar bile bulaş olacağı kanaatinde değiliz. Bu konuda
kanıtlanmış, bilimsel bir veri yok" şeklinde konuştu.
Tatil döneminde deniz ve havuzdan bulaşın mümkün olmayacağını,
bilim kurulu tarafından alınacak önlem ve tedbirler için rehberler
hazırlandığını dile getiren Prof. Dr. İlhami Çelik, tatil
bölgelerinde maske kullanılması ve fiziki mesafeye dikkat edilmesi
gerektiğini söyledi. Çelik; "Bilim Kurulu çalışma grupları bu
konuda rehberlerini hazırladı. Tatilde neler yapmalısınız, nasıl
oturmalısınız, oteller nasıl hazırlanmalı? Bununla alakalı hepsinin
rehberi hazır. Bir tek endişe edilen konu şu; deniz veya havuzdan
bulaşır mı? Hayır, deniz veya havuzdan virüs bulaşmaz. Deniz
suyundan bulaş pratik ve teorik olarak mümkün gözükmüyor, havuzda
da klorlama olduğu için burada da bulaş söz konusu değil. Bu konuda
endişe etmeye gerek yok. Virüs; hem güneş ışığından, hem
radyasyondan hem de sıcaklıktan etkilenir. O yüzden buradan bulaşın
mümkün olmadığını, olmayacağını bilmeleri gerekiyor. Tek dikkat
edeceğimiz husus, havuzun yeteri kadar klorlanığı mı. Bir başka
konu da tanımadığımız insanlarla fiziki mesafeyi korumamız lazım.
Maskemizi yine o alanlarda takmamız gerekiyor. Bu konuda endişe
duymalarına gerek olmadığını düşünüyoruz" dedi.
"ANNE SÜTÜNDEN VİRÜS BULAŞMASI MÜMKÜN
DEĞİL"
Virüsün bulunması ile bulaşmasının farklı şeyler olduğunu, o
yüzden anne sütünden bulaş olmasının teorik olarak mümkün
olmadığını ifade eden Çelik; "Virüsün kanda bulunmasıyla alakalı
veriler çok az. Kanda bulunan bir virüs değil açıkçası. Spermde
bulunması ayrı şey, oradan virüsün bulaşması ayrı şey. Miktarına
bakmanız gerekiyor, Bir insana enfekte etmek için ortalama 10 üzeri
8 civarında virüs gerekiyorsa orada 10 üzeri 1 civarında virüs
vardır ya da yoktur. Buradan bulaş teorik ve pratik olarak mümkün
değildir" diye konuştu.
"SONBAHARA DİKKAT!"
Yaz aylarında bulaşların ve vakaların son derece az olacağını
ancak sonbaharın ikinci dalgaya yol açabileceği
endişesi içerisinde olduklarını da sözlerine ekleyen Bilim
Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik açıklamalarını şöyle
sürdürdü:
"Yaz ayında ikinci dalgayı beklemiyoruz. Birinci dalgayı
yaşadık ve parabolimizi çizdik. Yaz aylarında en alt düzeyde
seyredeceğini, bulaşların ve vakaların son derece az olacağını
düşünüyoruz. Ancak sonbaharla beraber mevsim dönüşü olması hem de
soğukların gelmesi hem de insanların artık kapalı ortamlarda
yaşamalarıyla beraber bu bulaşın artacağı görüşündeyiz. Umarız
olmaz. virüsün vürülansyla alakalı henüz elimizde net bir şey yok.
Mutasyon geçirmiştir, ciddi vaka sayısı azalmıştır. Klinik gözlem
olarak bunları görebiliyoruz, çok daha az yayıldığını, bulaştığını
veya insanda çok daha az ciddiyette hastalık yaptığını görüyoruz.
Ancak bunun ne olacağını ileride göreceğiz. Ama sonbaharda dikkatli
olmamız gerekiyor. Virüsün ikinci dalgaya yol açabileceği endişesi
taşımaktayız."