Preeklampsi nedir, kimler risk altında?
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ümit Aydın görülme sıklığı %10 olan preeklempsi hakkında en çok merak edilen soruları yanıtladı. Kimler daha çok risk altında, bebekte ve annede olabilecek komplikasyonlar nelerdir. İstirahat ile daha rahat bir hamilelik mümkün mü?
“Hastaların üçte ikisi ilk gebeliklerini yaşayan genç anne adaylarıdır. Daha önceden preeklampsi öyküsü olanlar, şeker hastalığı, böbrek hastalığı gibi sistemik hastalığı olanlar, çok genç ya da 35 yaşın üzerinde olanlar, çoğul gebeliği olanlar ile mol gebelik gibi obstetrik problemleri olan hastalar, fazla kilolu gebeler preeklampsi açısından risk altındadır.”
Preeklampsi nedir?
Preeklampsi gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan ve doğumdan sonrada 1.haftaya kadar devam edebilen idrarda protein atımı ve/veya ödem ile birlikte görülen tansiyon yükselmesidir. Preeklampside kendi içinde hafif, şiddetli preeklampsi ve eklampsi olarak sınıflara ayrılmaktadır.
Preeklampsinin görülme sıklığı %10 civarında iken şiddetli preeklampsi %1 oranında saptanır. En ağır form olan, sara nöbetlerine benzer kasılmaların eşlik ettiği eklampsi ise 1000 gebelikten birinde görülür.
Kimler risk altında?
Hastaların üçte ikisi ilk gebeliklerini yaşayan genç hastalardır. Daha önceden preeklampsi öyküsü olanlar, şeker hastalığı, böbrek hastalığı gibi sistemik hastalığı olanlar, çok genç ya da 35 yaşın üzerinde olanlar, çoğul gebeliği olanlar ile mol gebelik, vb gibi obstetrik problemleri olan hastalar, fazla kilolu gebeler preeklampsi açısından risk altındadır. Kilo burada oldukça önemli ve önlenebilecek bir faktördür. Vücut kitle indeksi (VKI) 20kg/m2 olan gebelerde preeklampsi yüzde 4 oranında görülürken, VKI 35 ve üzerinde olan gebelerde yüzde 15 oranında gözlenir. Bunların dışında ırk, etnisite, genetik yatkınlık, çevresel, sosyoekonomik ve mevsimsel etkiler de söz konusudur.
Neden olur bulguları nelerdir?
Nedeni tam olarak bilinmediği için ileride preeklampsi gelişip gelişmeyeceğini önceden saptamak pek mümkün değildir; ancak bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Plasentanın anormal gelişimi, sistemik damar iç tabakasında fonksiyon bozuklukları en çok suçlanan faktörlerdir.
Hafif preeklampsi genelde çok fazla bulgu vermez. Çoğunlukla rutin kontrol sırasında yakalanır. Tansiyon maksimum 140 ve üzeri minimum 90 ve üzerinde seyreder. Bazen 24 saatlik idrarda 300mg proteinüri eşlik edebilir. Şiddetli preeklampside tansiyonun maksimum 160 ve üzerinde, minimum 110 ve üzerinde olmasıdır. Eşlik eden baş ağrısı, görme bozukluğu, karaciğer bölgesinde hassasiyet, kanda pıhtılaşmayı sağlayan hücre sayısında azalma, karaciğer enzimlerinde yükselme, idrarda özellikle 24 saat toplanan idrarda 2 gr’dan fazla proteinüri saptanabilir.
Komplikasyonlar nelerdir?
Annede;
Yüksek tansiyon annede kasılmalara, beyin kanamasına ve körlüğe neden olabilir. Böbreklerdeki hasara bağlı olarak böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir. Karaciğer ile onu çevreleyen zar arasında kanama meydana gelebilir, bu tablo karaciğerde yırtılmaya yol açabilir. Kalp yükündeki ani artışlar kalp yetmezliği ile sonuçlanabilir. Akciğer ödemi tabloya eşlik edebilir. Yine anne kanında pıhtılaşma bozukluğuna bağlı olarak ölümcül tablolar görülebilir.
Bebekte;
Bebekte ise en sık karşılaşılan sorun gelişme geriliğidir. Şiddetli preeklampsisi olan kadınlardan doğan bebeklerin yaklaşık %55 inde gelişme geriliği saptanır. Yine bu tür annelerde erken doğum daha sık görülür. Bebeğin eşinin zamansız ayrılması neticesinde bebek ölümleri nadir değildir.
Tedavi