AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Emine Bulut cinayetine ilişkin "Biz,
üzerimize düşen ne varsa, şimdiye kadar önümüze getirilen ne konu
varsa, bu konuları hassasiyetle yerine getirdik. Bundan sonra da,
her türlü üstümüze düşen vazifeyi yerine getirmeye hazırız. Bu
büyük bir toplumsal yaradır" dedi. Öte yandan Çelik, partisinin
7'nci olağan kongre sürecinin 7 Ekim 2019
itibarıyla başlayacağını söyledi.
AKP’li Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim
Kurulu (MKYK) toplantısının gündemine ilişkin basın toplantısı
düzenledi. Çelik, “Bugün, hepimizin bildiği rahmetli Emine Bulut'un
hunharca katledilmesi karşısında milletçe derin bir üzüntü
yaşıyoruz. Bütün kadın cinayetleri, aynı üzüntüyü oluşturuyor
hepimizde. Bugün karşı karşıya kaldığımız vahşet, hafızamızı aynı
acıyla yüzleştiren, bundan sonrası için yapmamız gerekenler
konusundaki hassasiyetin daha da artmasına bizi davet eden bir
durum. Bir annenin, çocuğunun gözleri önünde hayatını kaybetmesi
çok büyük bir üzüntü kaynağı. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konudaki
hassasiyetlerinin altını çizdiler. Siyaset kurumunun müdahil
olacağı konular hususunda, derhal Aile Bakanlığımız harekete
geçmiştir. Evladımız, yetkililerin, psikologların gözetiminde
tanıdıklarının yanındadır. Bakanlığımız konuya her aşamada müdahil
olacaktır. Bu katliamı gerçekleştiren şahsın, en yüksek cezayı
alması hepimizin temennisidir” dedi.
“BU TOPLUMSAL BİR YARADIR”
Çelik, “Orada insan hayatını kaybederken birileri ona yardım
etmek yerine, görüntü alma işiyle uğraşmak gibi bir duruma nasıl
düşüyorlar?” diye sorarak şöyle devam etti:
“Bu, topyekun değerlendirilmesi gereken bir konu. Kadın
cinayetleri meselesi, yasal düzenlemelerin ötesinde,
kültürel-ahlaki hassasiyet oluşturmak, ilk eğitimden başlayarak
toplumun her aşamasında bir konu haline getirilmesi gerekiyor. Biz,
üzerimize düşen ne varsa, şimdiye kadar önümüze getirilen ne konu
varsa, bu konuları hassasiyetle yerine getirdik. Bundan sonra da,
her türlü üstümüze düşen vazifeyi yerine getirmeye hazırız. Bu
büyük bir toplumsal yaradır. Her duyduğumuz hadiseyle birlikte çok
şiddetli bir şekilde sarsılıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu
konuya değindiler, özellikle medyada, sosyal medyada bu
görüntülerin yayılması, burada toplumun diğer kesimlerinin,
bilhassa çocukların nasıl etkileneceğinin hesaba katılması
gerekiyor. Şiddet görüntülerinin yayılması başka bir tür şiddettir.
Özellikle sosyal medyada vahşet kültürüne karşı nasıl bir
duyarlılık oluşturulabilir, öteden beri bunun altını çiziyorlar.
Biz, AK Parti MKYK'mız, MYK'mız olarak, bu konuda üzerimize düşen
vazifeler varsa, her türlü öneriye, işbirliğine açığız.”
“BAŞARILAR MİLLETİMİZİN VERDİĞİ DESTEK
SAYESİNDEDİR”
AKP'nin 18'inci kuruluş yıl dönümünün kutlandığını anımsatan
Çelik, “Milli iradenin büyüklüğü, sivil siyasetin genişletilmesi,
demokrasimizin derinleştirilmesi, AK Parti'nin kendisi için varlık
sebebi olarak gördüğü meselelerdir. 4 yerel seçimden, 6 genel
seçimden birinci parti olarak çıktık. 2007-2010-2017
referandumlarından alnımızın akıyla çıktık. Türkiye'nin ihtiyacı
olan sistem değişikliğini gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanlığı
Sistemi'ne geçildi. İlk başkanlık seçiminde zafere imza atılmış
oldu. Sandıkta kazanılan tüm bu başarılar, milletimizin verdiği
destek sayesindedir. Bütün başarının sahibi aziz milletimizdir.
Aziz milletimizin talimatlarına uyduğu müddetçe, AK Parti
Türkiye'yi değiştirme gücünü elinde tutmuştur. Bunun bilincindedir.
Önümüzdeki yıllarda da bu bilinçle yürüme konusunda Sayın
Cumhurbaşkanımızın tüm birimlerimize yönelik değerlendirmeleri
olmuştur. Demokrasi mücadelesinin güçlenmesi, sivil siyaset alanın
güçlendirilmesi önemlidir. Karşımızda askeri, yargı vesayetlerine
sığınmak isteyenlerin, hatta yakın zamanlarda, darbe girişimine
‘tiyatro’ deme şeklindeki bir izansızlıkta bulunanların milletten
geçer not alamadığı görülmüştür. AK Parti, bu şekilde yoluna devam
edecektir” dedi.
“GÜVENLİ BÖLGE BARIŞ KORİDORU OLARAKTIR”
Suriye'nin kuzeyinde kurulması planlanan güvenli bölgeye de
değinerek, “Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge kurulmalıdır. Bu
güvenli bölge, terör örgütünün Türkiye sınırlarından
uzaklaştırılmasını sağlayacak yeterli derinlikte olmalıdır. Bir
diğer konu, bu bölge muhakkak surette Türkiye'nin kontrolünde
olmalıdır. PYD ve YPG'ye ait hiçbir unsur bu bölgede
bulundurulmamalıdır. Güvenli bölge, barış koridoru olaraktır.
Ülkesine dönecek Suriyelilerin buraya rahatça dönmesi açısından da
bir işlev icra edecektir. Bunu müttefiklerimizle koordinasyon
halinde yapmak istiyoruz. Ama bazı müttefiklerimiz, terör örgütünü
himaye eder pozisyona girdiklerinde de Cumhurbaşkanımız tarafından
ortaya konuluyor; ‘Bedeli ne olursa olsun, Türkiye güvenlik
ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere buraya müdahale edecektir'
pozisyonu her zaman diri tutuluyor. Güvenli bölgenin
müttefiklerimizle koordinasyon içinde kurulacağı kararına varılması
pozitif bir noktadır. Burada kurulacak bölgenin istikrara katkısı
olacağı açıktır. Suriye'deki istikrarsızlığı giderecek,
Suriyelilerin ülkelerine dönmesini sağlayacak, Suriye'deki
çatışmaların sona ermesine katkı sağlayacak bir alan olacaktır.
Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemli
bir adım gerçekleşmiş olacaktır” diye konuştu.
7’NCİ OLAĞAN KONGRE SÜRECİ 7 EKİM’DE
BAŞLIYOR
Çelik, partisinin 7’nci olağan kongre sürecinin 7 Ekim 2019
itibarıyla başlayacağını söyledi. Çelik, açıklamalarının ardından
gazetecilerin sorularını yanıtladı. ABD basınında yer alan;
Türkiye'ye sunulan Patriot teklifinin geri çekildiği yönündeki
haberler hatırlatılan Çelik, şöyle dedi:
“Bir teklifte bulunuyorlar, bu teklifin süresi dolduğunda
teklif düşmüş oluyor. S-400'lerden önce; uygun kredi koşulları,
teknoloji paylaşımı, finansman gibi konularda işbirliği istemiştik.
Bu işbirliği konularında Türkiye açısından verimli bir işbirliğine
yanaşmadıkları için Türkiye başka bir seçenek denedi. Bu seçenekte
de bahsettiğim finansman, teknoloji paylaşımı konusunda Türkiye'nin
önüne S-400'ler belirli bir seçenek olarak geldi. Bu tercihe
yöneldi Türkiye. Türkiye bu anlaşmayı yaptıktan sonra tekrar teklif
geldi. Teslimatta arzu ettiğimiz süre verilmiyordu. Kredide arzu
ettiğimiz formül yoktu. Teknoloji paylaşımında arzu ettiğimiz
yaklaşımı göremiyorduk. Arkasından ön şart olarak, S-400'lerin
alınmaması gibisinden egemen bir devletin tasarruf alanına müdahale
anlamına gelecek şart öne sürülünce Türkiye buna pozitif bakmadı.
Netice itibarıyla verilen tekliflerin süresi dolduğu için o
teklifler otomatik olarak düşmüş oldu.”