Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, "Çiçek, böcek, sanatla
uğraşmayın, kentsel dönüşüme öncelik verin. İnşaat sektörü
Türkiye’de kalkınmanın lokomotifi olacak bir sektör olacak. Bugüne
geldiğimizde kurduğumuz şehirlere baktığımızda bu şehirler için
hangi medeniyet ismini veririz bilmiyorum. Arabesk medeniyeti desek
doğrudur. En büyük şehirlerde 100 katlı gökdelen yanında bir
baraka, yanında sanayi. Bilinçsizlikle şehirlerimizin canına
okumuşuz" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 1999 depreminden
önce yapılan 15 milyon civarındaki riskli binanın 15 yıl içinde
dönüştürülmesi gerektiğini kaydederek, belediye başkanlarına
çağrıda bulundu. Bakan Özhaseki, “Birçok belediye başkanı dışarıda
çiçek böcek, sanat, sanatçı, kültür aktivite ile uğraşıyor,
arkadaşlar yapmayın. Eyvallah çiçeğe ihtiyacımız var, sanata
ihtiyacımız var, sanatçı da gelsin hepsi başımızın üstünde ama ilk
işimiz kentsel dönüşüm” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Manisa’nın Yunusemre
ilçesinde Yunusemre Belediyesi, Şehzadeler Belediyesi ve Müstakil
Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Manisa Şubesi tarafından
ortaklaşa düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm Çalıştayı’na katıldı. Saygı
duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından
MÜSİAD Manisa Şubesi Sektör Kurulları Başkanı Abdullah Tekin’in
konuşmasıyla başlayan çalıştayda, AK Parti hükümetleri tarafından
başlatılan kentsel dönüşüm projelerinin cumhuriyet tarihinin en
önemli projelerinden biri olduğu vurgulandı. Şehzadeler Belediye
Başkanı Ömer Faruk Çelik, Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet
Çerçi, MÜSİAD Genel Başkanvekili Mahmut Asmalı, AK Parti Manisa
Milletvekili Recai Berber ve Manisa Valisi Mustafa Hakan
Güvençer’in de birer konuşma yaptığı çalıştayda Spil Milli Parkı ve
Manisa Ovası'na sıkışıp kalmış Manisa’daki kentsel dönüşüm
çalışmalarının öneminden bahsedildi.
'KURDUĞUMUZ ŞEHİRLERE ARABESK MEDENİYET DESEK
DOĞRUDUR'
Toplantının Manisa’nın gelişimi için hayırlı olmasını temenni
ederek konuşmasına başlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet
Özhaseki, “İşin pratiğini bilen herkes buradayken benim de biraz
dikkatli konuşmam gerekiyor. Odak noktamız kentsel dönüşüm.
Üzerinde yaşadığımız Anadolu dünyanın en eski yerleşim yerlerinden
biri. Biri Mezopotamya, diğeri Anadolu. Sonra buralardan dünyanın
çeşitli yerlerine gidildi. Anadolu, şehirciliğin başladığı bölge.
Bu ülke bir gelgit coğrafyası olduğu için her köşesinde bir iz var.
Kurulan her büyük medeniyetten hepsinden bir iz taşıyoruz. Açık
hava müzesi gibi adeta. Cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz. Bu
coğrafyada Selçuklu ve Osmanlı gibi iki büyük medeniyet kurmuşuz.
Selçuklu’da da, Osmanlı’da da şehircilik belli bir düzen ve plan
doğrultusunda yapılıyordu. Bugüne geldiğimizde kurduğumuz şehirlere
baktığımızda bu şehirler için hangi medeniyet ismini veririz
bilmiyorum. Arabesk medeniyeti desek doğrudur. En büyük şehirlerde
100 katlı gökdelen yanında bir baraka, yanında sanayi.
Bilinçsizlikle şehirlerimizin canına okumuşuz. 50 ve 60’lı yıllarda
büyük bir göç dalgası başlamış büyük şehirlere, 70 ve 80’lerde de
devam etmiş. O zamanki belediyeler bunu pek anlayamamışlar ve büyük
şehirlerin etrafı ideolojik sebeplerle gecekondularla donanmış.
Şehirlere baktığımızda iki şey ön plana çıkıyor; bir sağlıksız
şehirlere sahip olduk. Cehalet, bilgisizlik ve fakirliğin getirdiği
sağlıksız şehirlere sahip olduk. Sonra kimliksiz şehirlerle sahip
olduk. Bizim şehirlerimizde hiçbir şey anlaşılacak gibi değil,
biraz sağlıksız biraz kimliksiz şehirlere sahip olduk. Şehirlerin
de bir ruhu var. Onlar da insanlar gibi doğar, büyür, bazen yok
olurlar. İnsan sabah kalktığında nasıl güne bakımla başlıyorsa
şehirlerin de bakıma ihtiyacı var. Şehirlerin geleceği o şehirde
yaşayan insanların, temsilcilerinin ufuklarıyla doğru orantılıdır.
Yönetici günü kurtaracak planlar yapıyorsa, o şehir de yok oluyor.
Şehrin yöneticisi ufuklu ve uyumluysa, bunu derken ki kimseyi kast
ederek demiyorum, sadece belediye başkanlarını değil şehrin önde
gelen isimlerini kastediyorum. Burada uyum sağlarsa şehir büyür
gider. Yok birinin yaptığına diğeri takoz koyuyorsa Allah o şehrin
yardımcısı olsun. 300 yıllık tarihi olan bir Amerika’da 300 yıllık
şehir planları var. Bizim binlerce yıllık kadim bir tarihimiz var
ama şehir planlarımız yok. Bu ülke bin bir güzelliğinin yanı sıra
tehlikesi de var. Bu ülkenin altı biraz oynak. Her tarafımız
neredeyse deprem bölgesi. Nüfusunun yüzde 71’i birinci ve ikinci
derece deprem bölgesinde yaşıyor. Son can kayıplarımız yüz bine
yakın. Bu katlanılır bir durum değil. Mal kayıplarımız milyarlarca.
Son Adapazarı depremine gidip yerinde baktığımızda zemin etüdüne
hiç dikkat edilmediğini gördük. 3-4 kat yerin dibine batan binalar
gördük. Mimar Sinan Süleymaniye Camii'ni inşa ederken önce zemine
bakmış. Bakmış ki zeminde su var, onlarca kuyu kazdırarak suyu
oralara toplamış ve zemini sertleştirmiş. Toprak sallandığında
caminin her yeri eşit şekilde etkilensin diye temelleri her bir
tarafa uzatmış. Bunu Mimar Sinan 500 sene önce yapmış” dedi.
'İLK İŞİMİZ KENTSEL DÖNÜŞÜM'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kentsel dönüşümü çok
fazla önemsediğini ve bunun ne pahasına olursa olsun
gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizdiğini belirten Bakan
Özhaseki, “Birçok belediye başkanı dışarıda çiçek böcek, sanat,
sanatçı, kültür aktivite, arkadaşlar yapmayın. Eyvallah çiçeğe
ihtiyacımız var, sanata ihtiyacımız var, sanatçı da gelsin hepsi
başımızın üstünde ama ilk işimiz kentsel dönüşüm. Türkiye 5 senedir
nereye gelmiş bir bakalım. Riskli alan dönüşümünde
ilgilenebildiğimiz bağımsız birim sayısı 1 milyon 100 bin.
Ülkemizdeki bağımsız birim sayısı 20 milyonun üzerinde, 25 milyona
yakın. İlgilenebildiğimiz, kapsama aldığımız 1 milyon 100 bin.
Bunun gerçekleştirilme oranı ne, yüzde 50, belki de ancak yarısı.
Riskli yapılarda ise bu orana yüzde 10-15’lere düşüyor. Biz sadece
500 bin konutu yıkabildiysek senede 100 bin konut
değiştirebilmişiz. 100 bin konut Türkiye’yi kurtarır mı, hazır hale
getirir mi, getirmez. Ne kadar riskli yapı var. 1999 depreminin
ardından çıkan yönetmeliğe göre yapılan binalar biraz daha sağlam.
1999 sonrası yapılan binalarda biraz daha güvenli oturulabilir ama
öncesi biraz şüpheli, herkes binasını kontrol ettirecek. İçinde en
sevdiklerimizin canları, malları var. Bunların adedi 15 milyon
civarında. Bunların yarısı risk altında gözüküyor. Şöyle bir hedef
koymamız lazım. 1999 öncesindeki bütün riskli binaları biran önce
değiştirmek ve dönüştürmek önceliğimiz olmalı bakanlık olarak. Bunu
15 yıl içinde yapabilir miyiz, evet yapabiliriz. Yılda 500 bin
bağımsız birim yapıyor. 200-250 bini İstanbul’da, 300 bini
Anadolu’da. Bunu yapabilecek gücümüz, bilgimiz var” şeklinde
konuştu.
'BİZ YIKMAZSAK DEPREM YIKACAK'
“Ortaya çıkacak olan manzara kendi medeniyet konutlarımızın
izlerini taşısın” diyerek konuşmasına devam eden Bakan Özhaseki,
“Sağlıksız ve kimliksiz yapılardan şikayet ettik ya, şimdi yeniden
yapacağız. Bunlar da kimliksiz çıkacaksa biz bu işi niye yapıyoruz
ki? Bizim ortaya çıkacak mahalle konseptinde komşuluk ilişkilerinin
yürüyebileceği, birbirimize merhaba diyebileceğimiz, akıllı
şehirler diye durmadan tarif ettiğimiz, hatta enerjisini kendisi
üreten, sıfır atık projesiyle en modern yaşam modeliyle
yaşayabildiğimiz bir şehir modeli ortaya çıksın istiyoruz. Elimize
geçmiş böyle bir fırsat var, bunu değerlendirmeliyiz. O yüzden
projelerimize titizleniyoruz. Biz yıkmazsak deprem gelip yıkacak.
Bizim yaptıklarımız 100 sene, 150 sene yıkılmayacak. O yüzden bu
yaptıklarımızı düzenli bir konsept içinde çözmemiz ve yapmamız
lazım“ dedi.
'BU YOLA BAŞ KOYDUM'
Kentsel dönüşüme sonuna kadar inandığını ve bu yola baş
koyduğunu kaydeden Bakan Özhaseki, “Ülkeme 23 senedir belediyecilik
ve şehircilikle uğraşarak buraya kadar hizmet etmiş bir insan
olarak azıcık bir bilgim, birikimim varsa onu da burada kullanıp
ondan sonra allahaısmarladık diyerek veda etmek istiyorum. Doğrusu
da bu diye bakıyorum” şeklinde konuştu.
'RİSKLERİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜYORUZ'
Kentsel dönüşümde öncelikle ülkenin kendi kaynaklarının
kullanılacağını dile getiren Bakan Özhaseki, “Sattıklarımızın
parasını kentsel dönüşüme yatırıyoruz. Önce kendi kaynaklarımızı
kullanacağız, ardından yurt dışı kaynaklarına yöneleceğiz. Bunun
dışında bir formül bulduk. Yakında onu da açıklayacağız. Bütün
bunları kaynaklara aktarıp kentsel dönüme yatırıyoruz. Kamuya ait
şehir içi kullanılabilecek bir arazi varsa orasının birinci
önceliği kentsel dönüşümdür. İstanbul’da yıkım olursa sadece
evlerin zararı 90 milyar dolar. Bunun içinde eşyası var, arabası
var. Sokaklar kapanacak, evlerin altından insan sesleri gelecek
gidemeyeceğiz. Bunun zararı 100 milyar dolar. Bizim birinci işimiz
bu olmalı. Kamuya ait ne kadar alan varsa kentsel dönüşüm için
kullanacağız. Riskleri fırsata dönüştürüyoruz. Hiçbir şey yapmazsak
bela kapıda duruyor, bizi mahvedecek” ifadelerini kullandı.
Alan bazlı dönüşümü önemsediklerini ve bina bazlı olanın önünü
de kapatmayacaklarını kaydeden Bakan Özhaseki, kentsel dönüşüm
çalışmalarında Türkiye’deki inşaat sektörünün bu yükün altından
kalabileceğini vurguladı. Önümüzdeki yıllarda inşaat sektörünün
önünün açık olduğunu kaydeden Bakan Özheseki, “Bu sektör hala
gelişmeye devam ediyor. Göçlerin devam ettiği yerde insanlar eve
ihtiyaç duyuyor. Değişim ihtiyacı hepimizde var. Birçok konut
değişeceğine göre önümüzdeki yıllarda inşaat sektörü Türkiye’de
kalkınmanın lokomotifi olacak bir sektör olacak” dedi.
İnşaat sektörü temsilcilerine de seslenen Bakan Özhaseki,
sektörün değişime ayak uydurması gerektiğinin önemli olduğunu
belirtti.
Yunusemre ilçesindeki bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya
Bakan Özhaseki’nin yanısıra Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer,
Manisa İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Can, AK Parti Manisa
Milletvekili Recai Berber, AK Parti Manisa İl Başkanı Berk
Mersinli, Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, Şehzadeler
Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, MÜSİAD Genel Başkanvekili Mahmut
Asmalı, MÜSİAD Manisa Şube Başkanı Reşit Ürper, bakanlık
bürokratları, daire müdürleri, STK temsilcileri ve iş adamları
katıldı.