"O yolsuzluğu ben yakaladım"

KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu kendini FETÖ ile gündeme getirenlere sert çıktı. Zeytinoğlu, "FETÖ iddiaları gündeme gelen MARKA Eski Genel Sekreteri Erkan Ayan'ın bile yolsuzluklarını ben buldum" dedi

Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ile yaptığımız söyleşinin son bölümünü okuyacaksınız.

Zeytinoğlu, hayalindeki projeleri, Dünya Odalar Federasyonu üyeliğini ve ailesinin Amerika vatandaşı olmasını anlattı.

Vatandaşlık konusunu anlatırken, ailesinin özel hayatının gündeme gelmesinden duyduğu rahatsızlık yüzünden okunuyordu.

Yaptığını arkasında.

Kağıt üzerinde vatandaşlıktan çıkan ailesi geçtiğimiz yıl ülkemize dönmüş ve yeniden Türk okullarında okumaya başlamış.

Bu bilgi, Zeytinoğlu’na saldıranları bir nebze sakinleştirecektir.

Ancak elimizi vicdanımıza koyup düşünmemiz gerekiyor, hangimizin imkanı olsa çocuklarını yurtdışına göndermez, vatandaşlık almasını sağlamaz?

Baba olmak çok farklı bir duygu.

İnsan her şeyden önce evlatlarını düşünüyor.

Ne bayrak, ne sınırlar, ne vatan aklına düşmüyor evladından önce.

Benim ailem İsveç vatandaşı.

3.5 yaşında bir oğlum var.

Gelecekte İsveç’te yaşaması, orada eğitim alması için elimden geleni yaparım.

Ayhan Zeytinoğlu’nu sadece büyük bir odanın başındaki isim olarak değil, ülkesindeki eğitim sisteminden memnun olmayan, gelişmelerin tedirgin ettiği bir baba olarak görmek lazım.

Koltuk hırslarıyla değil, empati yaparak yaklaşmak lazım.

Çocuğunuzun rahat edeceğini, geleceğinin kurtulacağını bilseniz, kaçınız bu imkandan faydalanmaz?

Hadi okuyalım, Ayhan Zeytinoğlu KSO için ne istiyor, daha da önemlisi ailesinin Türk vatandaşlığından çıkmasına kadar geçen süreç nasıl işledi…

*KSO başkanlığınızda neler yaptınız? Hangi projeleri hayata geçirdiniz?

Ben odayı devraldığımda ödemelerimiz vardı. İlk meclis toplantısında 500 bin lira kredi çekme yetkisi aldım. Aidatlar ödenince krediyi kapatacaktık. O dönemde mecliste muhalefet de vardı. Bu yetkiyi aldım. Ancak hiç kullanmadım. Erken aidat ödemeleriyle filan kendimizi düze çıkardık. O dönem zorluklar çektik. Ancak şimdi paramız var. Geçtiğimiz dönem Fikri bey bakandı, valimiz Ercan Topaca idi. Her ikisi de ısrarcı oldu. Bir okul yapmamızı istediler. Önce 24 derslikli bir okul yapacaktık. Bizim düşüncemiz Gebze’de bir meslek lisesi inşa etmekti. Ercan bey, ‘meslek lisesine talep yok’ dedi. Şimdi tabi vali beyi sorgulayacak halimiz yok. Ne yapalım diye sorduk. Deprem hasarlı Gölcük’te bir okul olduğunu, o okulun yeniden inşa edilebileceğini söyledi. Biz de kolları sıvadık. Herkes o okulu benim gittiğim okul zannediyor ancak değil. Ben o okulda hiç okumadım. O okulu yıktık, neredeyse arazisi kadar bir okul istediler bizden. 24 derslik oldu 32 derslik. Bir de üzerinde proje dışı konferans salonu yaptık. Bunu sadece KSO olarak değil, bağışçıların da destekleriyle yaptık. 80 bağışçımızın isimleri okuldaki sınıfların üzerinde tek tek tek asılı.

*Bu okulda eğitim gören öğrencilere de yardım ediyorsunuz bildiğim kadarıyla…

-1.000 adet kırtasiye ve çantayı her okul döneminde öğrencilerimize dağıtıyoruz. Bu okula pozitif ayrımcılık yapıyoruz yani bir anlamda. Okullar açıldığı gün bu dağıtımı gerçekleştiriyoruz. Okulumuzdan başarılı öğrencilerin çıktığını biliyoruz. Eğer bir dönem daha seçilirsem, dönemimin sonuna doğru böyle bir proje daha yapabiliriz. Ancak bugün itibariyle böyle aktif bir talebim yok.

*Sanayicilerle ilgili de pek çok adım attınız.

-OSB’lerin hepsi artık doldu. Ben OSB başkanlarını bir araya getirdim. Bir dostluk oluştu. Bunu yaparken amacımız ortak sorunların ortak bir dille çözülmesini dile getirebilmekti. Bunu başardığımızı düşünüyorum. Bunların yanında 2 OSB için ıslah başvurusunda bulundum. Biri Muallimköy ve çevresinde yer alan esnaflar içindi bir diğeri ise otoyoldan Bayramoğlu’na inen yolun İstanbul’a bakan tarafı. Oradaki sanayici organize olamadı, ben de fazla bastıramadım henüz ve bu durum ortada kaldı. Henüz meyve alamadığımız bir proje olarak görüyorum bunu. Önümüzdeki süreçte daha da olgunlaşacaktır.

*Kocaeli’de 13 OSB var, yenileri gerekli mi?

-Kent genelinde OSB’lerin tamamı doldu. Eğer hala talep varsa yeni alanlar yaratılması lazım. Bunu her ne kadar dünya görüşlerimiz farklı da olsa Kocaeli Büyükşehir Belediye başkanımızla görüşüyoruz. Kentte talep ne ise kent o yönde ilerlemeli. Biz attığımız ve atacağımız her adımda kentimiz düşünüyoruz. OSB’lerimiz de hem çevre açısından hem de istihdam açısından gerekli adımları atıyor.

MÜŞTEREK KOMİTE TOPLANTISI

Müşterek Meslek Komitesi Toplantısı adı altında bir çalışmamız var. Bunu yılda 2 defa yapmamız gerekiyor. 365 odanın 360’ı bu toplantıyı meclis toplantısı sonrasında 1-2 saat vakit ayırarak yapıyor. Biz yemekli ve yatılı özel toplantılar düzenliyoruz. Bunun faydasını ben çok gördüm. Elim rahatladı. Herkes sorunları, çözümleri tartışıyor. Başkan olarak ben de bunları not alıyorum. Herkesin sahiplendiği, destek koyduğu projeleri alıp, onların üzerinde çalışıyorum. Bu çalışmanın Türkiye’de eşi benzeri yok.

BTHYNİA YIKILACAK

*Yeniden başkan seçilirseniz ne gibi projeleriniz var?

Yeni dönemdeki en önemli projelerimizden biri de sosyal tesislerimizi yıkıp yerine modern bir bina inşa etmek olacak. Bthynia’yı yıkacağız ve yerine 3 katlı yeni bir bina inşa edeceğiz. Burası bir EXPO merkezi olacak. Üst katlarını da tercihen kamu kuruluşlarına kiraya vereceğiz. MARKA gibi KOSGEB gibi sanayici ile ilgili kurumların bir araya toplanmasını hedefliyoruz. Sanayici KSO’ya geldiğinde büyük bir kampüse ulaşması ve her işini burada halletmesi gerekiyor. bunu hedefliyoruz. Bunun dışında meclis salonumuzu bu binaya taşıyacağız. 250 kişilik daha büyük bir salon hedefliyoruz. Mevcut meclis salonumuz bize yetmiyor. Bu binanın altına bir de katlı otopark yapacağım. Biliyorsunuz kentimizde otopark sorunu var.

*ICC’de Türkiye’yi temsil eden tek isimsiniz. Bunu pek çok kişi bilmiyor. Bir de İKV başkanlığınız var. İKV’nin de önemini Kocaeli’de pek bilen yok. Bu iki kurumdan biraz bahseder misiniz?

Dünya Odalar Federasyonu’na (ICC) üye odalara 6 yıl evvel genel konsey üyesi seçileceği yönünde bir davet çıktı. Ben aday oldum ve Türkiye onayladı. Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun da katkısıyla Meksika’daki toplantıda seçimi aldık. Bir yıl evvel 3. dönemime seçildim. Toplam 20 üye seçiliyor. 30 üye de atanıyor. Toplam 50 kişilik bir kurul burası. Türkiye’den bir tek ben varım seçilmiş olarak. Ronay Ircalı da geçmiş dönem başkanı olduğu için onursal olarak kurulda görev yapıyor.

HERKESTEN RANDEVU ALABİLİYOR

İKV, yani İktisadi Kalkınma Vakfı 52 yaşında bir vakıf. Bütün amacı da Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne sokmak. Ben de buna çok gönülden inanan bir insanım. Avrupa Birliği Kabul Sübvansiyonları konusunda da doktora yapıyorum. İKV’de mümkün olduğunca kırıp dökmeden, hükümetle ters düşmeden Avrupa Birliği ile uzlaşma yolları arıyoruz. Avrupa Birliği’nde ben vakfımızın çok kabul gördüğünü biliyordum ama başkan seçilene kadar bu kadar olduğunu bilmiyordum. İKV ile bir STK olarak randevu alamadığım hiç kimse yok. Zaman zaman, ağırlıklı olarak Belçika’da toplantılarımızı yapıyoruz. Berlin’de, Paris’te, Lüksemburg’da toplantılar düzenliyoruz.

*Röportajı okuyanlar merak edeceklerdir. Malum yapılan işlerden çok magazinsel konularda gark ediyor merakımız. Ailenizin Türk vatandaşlığından çıkmasıyla ilgili daha önce bir açıklamanız olmuştu. Bu konuyu biraz daha açar mısınız?

Ben 9 Aralık 1986 yılında Amerikan vatandaşı oldum. Amerika’da 5 yıl çalışmanın bir avantajıydı bu. Mayıs 1985 yılında üniversiteden mezun olmuştum. 15 Eylül – 15 Kasım tarihleri arasında 8 bin 500 dolar ödeyerek kısa dönem askerliğimi yaptım. 2 oğlum da Amerika’da doğdu. İlk oğlumu bilinçli olarak, Amerika’ya doğum yapmak üzere giderek dünyaya getirdik. İkinci oğlum ise kazayla oldu. 6 aylık hamile iken eşim, bir Amerika gezimiz sırasında erken doğum oldu. 7 gün anne karnında tuttular çocuğumu hastanede sonrasında doğum oldu. Ben o sırada büyük oğluma Türkiye’ye getirdim ve tekrar Amerika’ya döndüm. Küçük çocuğumun doğumunu göremedim.

İnsanlar şehri ve ülkeyi terk ediyorlar çocuklarının eğitimi için. Ben burada kaldım. Fakat okulların kötülüğünden, kalitesizliğinden memnun kalmadığım için 2015-2016 eğitim öğretim yılını Amerika’da geçirmek istedik. Bunun için de çocukların eğitim maliyetlerini epey bir aşağı çekmek adına çifte vatandaşlığın sona ermesi ve çocukların Amerika vatandaşı olması gerekiyor dendi. Kağıt üzerinde formaliteydi. Biz başvurumuzu yaptık. Dediler ki bize ‘bunlar yetişkin değiller. Anne veya babadan birinin de vatandaşlıktan çıkması lazım.’ Ben Türk vatandaşlığından çıkmadım, eşim çocuklarla birlikte çıktı. Türkiye Cumhuriyeti diyor ki 5 yıl süreyle vatandaşlıktan çıkabilirsin, ancak 5 yıl sonra geri dönebilirsin… Biz bu yönde karar verdik. Büyük oğlum lise 2’yi küçük oğlum ilk okul 5’i 1 yıl Amerika’da okudular. 7 Temmuz 2016 tarihinde çocuklar Türkiye’ye döndü. Büyük oğlum alışamadı… Daha sonra geri dönüş oldu. Şu anda büyük oğlum Kocaeli Anadolu Lisesi’nde, küçük oğlum ise TED Koleji’nde okuyor.

*Şu anda Türkiye vatandaşlığına geçmek için zaman dolduruyorlar o halde?

Ben üniversite eğitimleri bitene kadar vatandaşlığa geçmelerini gerekli görmüyorum. Anne ise 5 yıl dolunca Türk vatandaşlığına geçmek istiyor. Şu anda T.C. kimlikleri var. Mavi kart taşıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından hiçbir farkları yok. Ben oğlanların muhtemelen Amerika’da okuyacaklarını düşünüyorum. Büyük oğlum TIP okumak istiyor. Olaylar bundan ibaret. Sanki ben gizli saklı bir iş yapmışım gibi anlatılıyor. Bakın bu işin geçişi 31 yıl evvele dayanıyor işte.

*Bir de Texas plakalı araç var? ‘Vergi kaçırıyor’ diyenler oldu.

Benim 20 tane arabam var. Bu aracı eşim kullanıyordu Amerika’da. Sıfır aldık. 200 bin lira bir para ödedik. Dönerken de yanımızda getirdik. Aracı orada satsak yarı yarıya bir değer kaybı olacaktı. İstesem bugün 41 plakaya çevirebilirim, MA plakaya çevirebilirim, vergilerini ödeyebilirim. Bunların hepsini yapacağım. Bakın Cadillac marka bir arabaya sahibim. Bugüne kadar sadece bu arabanın vergisiyle 3 Cadillac daha alabilirdim. Vergiden kaçmıyorum. Kaçsam, tek bir araç için mi kaçarım?

ARAÇ 200 VERGİSİ 400 BİN LİRA

*Ben yerinizde olsam hakkımı sonuna kadar kullanırdım. Bir arabaya neden 2, 3 kat vergi ödeyeyim ki?

Bak bu arabanın Amerika fiyatı 200 bin lira. Türkiye’deki vergisi ise 400 bin lira. (gülüyor) Benim kayıtlarım incelenebilir. Vergilerimi günü gününe ödüyorum. Bunu eğer vergi kaçakçılığı olarak görüyorlarsa, diyeceğim tek bir şey yok.

*Son olarak bir de FETÖ ile bağlantılı olduğunuz yazıldı. Gerçi bunu kimse ciddiye almadı ama. Ben sorayım, sormadı demesinler…

Ben bunların yazılmasına anlam veremiyorum. 1 milyon 800 bin kişilik şehir bunlarla anılacak en son kişi benim. Bakın ben Erkan Ayan’ın işine son verdim bu kentte. FETÖ’cü diye değil, yolsuzluğunu yakaladım. Dönemin Yalova Valisi Esengül hanım yakaladığım yolsuzlukları okuyamadı, çekindi. Ben Erkan Ayan’ın yüzüne karşı tek tek yaptığı yolsuzlukları okudum, Ercan bey (Ercan Topaca) istifasını istedi. Daha sonradan Erkan Ayan’la ilgili pek çok konu gündeme geldi. Kimse Ayan’ın bağlantılarının farkında değilken bile bunu ben gördüm. Çok fazla konuşmak istemiyorum. Erkan Ayan bile bu konuya canlı bir örnektir.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber