Doların hızla yükselişi, ekonomide alarm durumuna geçilmesine
neden oldu. Merkez Bankası’nın müdahaleleri, hükümetin açıkladığı
paketler de doların ateşini söndürmüyor. Üreten Türkiye’den
vergiyle geçinen Türkiye ekonomisine geçilmesinin bir yansıması
aslında bu. ABD’nin ülkemize açtığı ekonomik savaşta başarı
sağlaması da bunun sonucu gibi görünüyor. Hükümetin
sanayicilere yaptığı, “Dolar almayın uyarısı” ile
ilgili kendisi de bir sanayici olan
CHPKocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhan’dan açıklama geldi. Tarhan,
“Sanayicinin cebinde para yok ki dolar alsın” dedi. Tarhan,
hükümete çözüm önerilerinde de bulunarak öncelikle ekonomik
krizin kabul edilmesi gerektiğini belirtti, Kanal
İstanbul gibi büyük maliyetli projelerin durdurulup,
ülkenin üretim ekonomisine geçmesi gerektiğini savundu.
SANAYİCİNİN CEBİNDE PARA YOK Kİ BANKADAN DOLAR
ALSIN
CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, şunları kaydetti:
“Bugün şöyle yapılmadı, böyle yapılmadı demenin zamanı çoktan
geçti. Ülke göz göre göre bir ekonomik krize, bir devalüasyona
sürüklendi. Bundan sonra yapılması gerekenler çok açık. Yol, köprü,
havalimanı - yap, işlet, vatandaş ödesin anlayışından acilen
vazgeçilmeli ve yatırım ekonomisine dönülmelidir. Bu ülkenin
taşıyıcı kolonu sanayidir, üreticidir, yatırımcıdır diye yüzlerce
kez söyledik. Maalesef 16 yılda sanayiciyi ve üreticiyi üvey evlat
gibi görenler şimdi sanayicilerden medet umuyor. Sanayicinin
cebinde para yok ki gidip bankadan dolar alsın, sanayiciler her gün
çalışan çıkartıyor, girdi maliyetlerini düşürmek için çabalıyor.
Tüketime dayalı, güçlü bir sanayisi olamayan ülkeler ekonomik
çöküşe mahkumdur.
BU KADAR KIRILGAN EKONOMİNİN NEDENİ SİYASİ
GÜVENSİZLİKTİR
Döviz kurunun, özellikle doların bir hafta içinde 1,50 lira
yükselmesi, piyasaların siyasi iktidara, ekonomi yönetimine ve
devletin borçlanma şekline güvenmediğinin açık bir resmidir.
Düşünün ki yeni sistemin Ekonomi ve Maliye Bakanlığı açıklandığı
anda dolar kuru inanılmaz bir yükseliş gösteriyor. Papaz
tutuklanıyor aynı, Cumhurbaşkanı konuşuyor aynı, demek ki zayıf ve
kırılgan bir ekonomi yaratılmış. Siyasi krizlerin ekonomik sonuçlar
doğurmasının önüne geçilemezse maalesef ülkemizi çok daha zor
günler bekliyor.
ÜMİTSİZLİĞE GEREK YOK ANCAK KRİZ DOĞRU
YÖNETİLMELİDİR
Bugün, Türkiye’nin yaşadığı sıkıntılı ekonomik süreç düzgün
yönetilebilirse en az hasarla atlatılabilir. Düzgün yönetilmedir
diyorum çünkü öncellikle ekonomik bir kriz olduğu kabul edilmedir.
Derhal yatırım ekonomisine geçilmelidir. Yatırımcı desteklenmeli,
üretim girdi maliyetlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır.
Kanal İstanbul gibi yüksek maliyetli projeler durdurulmalıdır. Her
fırsatta dolar ile borçlanmayın diyenler, ülke kredilerini milyar
dolarlık krediler için yaptıkları için bu durumdayız. Yürütülen
ekonomi politikalarının ve harcamaların yanlışlığını ortaya
koymadan krizi yönetilmek mümkün değildir.”