Saadet Partisi İl Başkanı Nurettin Çelik 24 Haziran’da
gerçekleştirilecek seçimlere sayılı günler kala önemli
açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“
SORULAR DOĞRU KARARIN CEVAP ANAHTARI
Seçime giderken “körü körüne kafanızı kiralamayın, düşünün,
akledin” diyen bilgeliğin tezahürüdür sormak. Çünkü sorular
sormalı, uyanmak için, sorularla yüzleşmeli, silkinmek için. Cevap
bulmalı sorulara… 16 yılı değerlendirmek, aksayan yönleri görmek,
çelişkileri fark etmek, tutarsızlıklardan geleceğin aydınlığını
çıkarmak için. Soruları, doğru kararın cevap anahtarı yapmak
gerekiyor.
Sormak gerek, kutuplaştırıcı ve ötekileştirici dilin, temsil
iddiasında oldukları davayla ve gelenekle ne alakası vardır?
VAHİY Mİ BEKLENMELİ?
2002 de dış güçlerden kaynaklı teorileri ciddiye almadığını
beyan eden, bugün ise büyük oyun, üst akıl terminolojisiyle dış
güçler söylemini tekrar vizyona sokan bir liderin, kim hangi
vizyonundan söz edebilir? Zalim kapitalist sistemi, “fakiri daha
fakir, zengini daha zengin” ettiği argümanıyla eleştirerek iktidara
gelenlerin, bugün yeni bir zengin güruh oluşturduklarını, sonradan
görme magandalığa pirim verdiklerini ve muhafazakarları “güç bende”
çürümüşlüğü ve şımarıklığı ile seküler dünyaya ışınladıklarını
görmek için vahiy mi beklenmektedir?
GAFLET İÇİNDE BOCALIYOR
Her seçimde “beka sorunu” tılsımıyla ve % 10 barajının
psikolojik etkisiyle alın terinden nasipsiz hak edilmemiş oyları
cukka etmeyi maharet sayan bir partinin adında “adalet” yazmasının
bir anlamı var mıdır? Ayrıca “aldatıldık” melodilerini sık sık
dillendirmek zorunda kalan bir Cumhurbaşkanı, öngörüsüzlüğünü,
gelecek ufkundan nasibini alamamış, dostunu düşmanını tanımayacak
kadar gaflet içinde bocaladığını ikrar etmiş olmuyor mu? Bu
fotoğraf, sizlere Erbakan hocamızın “bunlar çoluk çocuk, devleti
yönetemezler” sözlerini anımsatmıyor mu acaba?
DİYECEKLERİNİN OLMASI GEREKMİYOR MU?
Memlekette yaşanan obezite iklimini işlerin iyiye gittiğine
işaret sayanların, mal, mülk ve lüks arttığı halde keyiflerin neden
azaldığına, büyüyen kocaman evlerimizde küçülen ailelerle neden
yaşadığımıza, artan konforumuza rağmen zamanımızın neden
daraldığına, çoğalan uzmanlarımıza rağmen sorunların neden
arttığına, her ilçeye kurulan lise mesabesindeki
üniversitelerimizin istihdam düzeyini neden azaltmadığına, çoğalan
ilaçlarımıza rağmen hastalıkların neden azalmadığına bir
diyecekleri olması gerekmiyor mu?
MİLLETLE ALAY ETMEK DEĞİL DE NE?
Yolsuzlukların, yoksulluğun, adam kayırmacılığın ve rant
sarmalının, başörtüsü özgürlüğünün ardına saklandığını dini bütün
insanımız ne zaman görecektir? Hukuku OHAL’e, adaleti sarayın iki
dudağına, ahlakı caminin içine havale edenlerin seçimden sonra
hukukun bağımsız olacağını söylemeleri, milletle alay etmek değil
de nedir? Bu seçimin, adalet, kucaklaşma, birliktelik, işi ehline
verme, toplumsal huzur diyenlerle, hain, şer odakları, yalan dolan,
sızlayan kemikler gibi zırvaları dillerine pelesenk edenler
arasında olacağını görmemek ne mümkündür?
Hiçbir seçimde şahit olunmayan vaatleri bu seçimde peş peşe
sıralayan, bundan önceki seçimlerde seçim ekonomisi uygulamamakla
böbürlenen iktidarın, yeni iktidara geliyormuş gibi bu seçimde vaat
bombardımanına girişmesinin sizce bir anlamı yok mudur? Şu an bir
mani varmış gibi seçimden sonra OHAL’i kaldırmayı, şu an önünde bir
engel varmış gibi memurlara seçim sonrası 3600 gösterge getirmeyi
vaat etmenin sizce bir manası yok mudur?
BU SEÇİM SİLKİNİŞ İÇİN FIRSAT
Bu seçimde, kibri arşı delecek bir ruh haliyle ekranlarda
Saadet için kilo hesabı yapan bir Cumhurbaşkanı mı, ana dili gibi
konuştuğu İngilizceyi ifade etmekten hicap duyan bir Cumhurbaşkanı
mı sorularına cevap aranacaktır. Bu seçimde, her konu ve olaya
hükmeden, hiç kimseyi dinlemeyen, istişare kavramını vitrin süsüne
dönüştüren bir Cumhurbaşkanı mı, her kesimi kucaklayan, diyaloğa
açık bir Cumhurbaşkanı mı sorularına cevap verilecektir. Bu
seçimde, diyalog ve uzlaşma aktörü bir bilgelik ile kaba ve hamaset
dili oylanacaktır. Bu seçimde, şehirleri tarumar eden rantçılarla
kadim medeniyet ülküsünü hayatının anlamı kabul edenlerin tercihi
yapılacaktır.
İLK DEFA KAYBETME ENDİŞESİNİ HİSSEDEN BİR
ANLAYIŞ
Bu seçim, ufku daraltılmış, umudu sarsılmış, korkuları
içselleştirilmiş toplum kesimlerinin silkinişi için bir fırsattır.
Mülkün temeli adaleti, devlet mekanizmasının omurgası kılma
fırsatıdır. Kutuplaşmaya ve ötekileştirmeye dur deme fırsatıdır. 24
Haziran, aydınlık yarınlar için Milli Görüş bayrağını göndere çekme
zamanıdır. “Saadete verilen oylar CHP’ye gider” yalanını peynir
ekmek gibi tüketen, bu ahlaksız algının mihmandarlığını yapan ve
bununla da yetinmeyerek agresif ve holigan taraftarlarıyla Saadet
Partisinin stantlarıyla ve pankartlarıyla uğraşan, seçime değil de
4 savaşa gidercesine kutuplaşmanın korkunç yüzüyle beslenen ve
seçim kampanyasına kan bulaştıran bu çukur siyaseti neyin işareti
olsa gerektir? İlk defa kaybetme endişesini iliklerine kadar
hisseden bu anlayışı, “DEĞİŞTİR” kararlılığıyla siyasetin çöplüğüne
atma zamanı gelmemiş midir? Kısaca bu güzelim memleketi, Bilge
Başkanın kucaklayıcı iklimine teslim etme zamanıdır.”