Yeniden Refah Partisi Çayırova İlçe Örgütü yayınladığı
açıklamayla İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması gerektiğini ifade
ederek şu sözleri kaydetti: “Bilindiği gibi, Avrupa Konseyi
Bakanlar Kurulu 11 Mayıs 2011 günü kadim şehrimiz İstanbul’da
toplanmış ve toplumumuzun başına bela olan İstanbul Sözleşmesi’ni
imzaya açmıştır. Ne yazık ki ilk imzayı hiçbir çekince koymaksızın
Sayın Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti atmıştı.
Geldiğimiz nokta itibariyle çok açık bir biçimde görülmektedir
ki, emperyalist ve siyonist güçlerin, İstanbul Sözleşmesi ile
toplumumuzda eşcinselliği yaygınlaştırmayı ve cinsiyetsiz toplum
oluşturmayı hedefledikleri aşikardır. Fakat Batı merkezli medya
tarafından kamuoyuna yanıltıcı bilgi verilerek, Sözleşme'nin kadına
şiddeti önleyecek bir rolü olduğu havası yaratılmaktadır.
AYRI BİR CİNSEL KİMLİK
'Toplumsal cinsiyet' kavramı, Sözleşme’nin 2, 3/c, 4/3, 4/4, 6,
49/2, 60/1 ve 60/2. maddelerinde yer alırken, 'Toplumsal cinsiyet',
3/c maddesinde şöyle tanımlanıyor: 'Toplumsal cinsiyet, herhangi
bir toplumun, kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü
sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve
özellikler olarak anlaşılacaktır.' Oysa Sözleşme'de toplumsal
cinsiyet tanımının yapıldığı bu maddenin hemen ardından gelen ve
ayrımcılık yapmama ilkesini içeren 4. maddenin 3. bendinde
'cinsiyet, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet
kimliği' korumaya alınıyor. Yani, toplumsal cinsiyet, 'cinsiyet
rolleri'nin dışına çıkarılarak ayrı bir cinsel kimlik olarak
tanımlanıyor. Ayrıca Sözleşme'de 'eş' kavramının yanında 'partner'
kavramı kullanılıyor.
HANGİ KADINIMIZI ÖZGÜRLEŞTİRECEK?
İngiltere’de BBC’nin okul kanalının 9-12 yaş arası çocuklara
ithafen yayınladığı filmde 100’den fazla toplumsal cinsiyet kimliği
olduğu öğretilmeye başlanmıştır. Facebook, üyelerinin
cinsiyetlerini tanımlamak için en az 58 farklı toplumsal cinsiyet
kimliği kullanıldığını açıklamıştır. Fransız Parlamentosu, LGBT´li
ebeveynlere karşı ayrımcılıkla mücadele etmek için Şubat 2019
tarihinde bir kanun değişikliği ile 'anne' ve 'baba' kelimelerinin
Fransız okullarındaki resmi evraklardan çıkarılmasını ve yerlerine
'ebeveyn 1' ve 'ebeveyn 2' ifadelerinin kullanılmasını
onaylamıştır. Pek çok Avrupa ülkesinde kimliklerde cinsiyet
seçeneğinde kadın ve erkekten başka cinsiyet türleri bulunmaktadır.
Buradan yetkililere soruyorum, bu uygulamalar bizim hangi
kadınımızı özgürleştirecektir? Onu şiddetten nasıl koruyacaktır?
Biz Yeniden refah partisi olarak Türk toplumuna dayatılan bu toplum
modelini kabul etmiyoruz
SİNSİ SÖZLEŞME
Bir kez daha ifade etmek isteriz ki, sadece kadınlara değil
hiçbir canlıya şiddet uygulanmasına, zülm edilmesine asla rıza
gösterilemez. Hanımlarımız bizlere Cenab-ı Allah’ın özel
emanetidir. Bu sebeple psikolojik ve fiziksel olarak zarar
görmelerine kesinlikle müsaade edilmemeli ve bunun için gerekli her
türlü tedbir alınmalıdır. Ancak diğer taraftan kadınlara şiddet
uygulanmasının önüne İstanbul sözleşmesi gibi batı dayatması asıl
maksadı farklı olan sinsi sözleşmelerle değil ahlak ve maneviyat
öncelikli eğitimle, materyalizm yerine maneviyatçılıkla, ahiret
bilincinin yerleştirilmesiyle ve bununla birlikte tarihimize,
inancımıza, toplumsal değerlerimize uyumlu, yerli ve milli
kanunlarla geçilir. Ayrıca bu cinayetlerin önlenmesi, cinayet
karşılığında verilecek cezaların yeterince caydırıcı hale
getirilmesiyle mümkün olur.
KADINLARI KORUMUYOR
İstatistiklerle açık bir şekilde ortadadır ki İstanbul
sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun öncesinde, 2011 yılında ülkemizde
121 kadın erkekler tarafından öldürülmüş iken bu sözleşme ve
uzantısı kanunlar çıktıktan sonra 2015-2016 yıllarında, bu cinayet
sayısı 300 lere çıkmış, 2019 yılında ise, 2011 yılına göre tam 4
kat artarak 474’e yükselmiştir. Bu gerçeklerde açık bir şekilde
gösteriyor ki İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun kadınları
korumanın aksine, maruz kaldıkları şiddetin artmasına sebep oluyor.
İvedilikle bu durumun derhal düzeltilmesi gerekmektedir.
AHLAKİ EROZYONA YOL AÇMAK
Millet olarak bizi biz yapan temel değerlerimize, milli ve
manevi değerlerimizi hiçe sayan, kadına yönelik şiddeti önleme,
toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama adı altında cinsiyetsiz
toplum oluşturarak, yeni nesillerimizi ifsat etmek, ahlaki erozyona
yol açmak, aile yapımızı çökertmek için kurgulanmış bu sözleşmeden
bir an evvel çıkılması hükümetin yapacağı en hayırlı işlerden
birtanesi olacaktır. Manevi tahribatı önlemek, sağlıklı toplumun
sigortası olan aile müessesini korumak, devletin en öncelikli
görevlerindendir.
YUVALARI YIKAN KANUN
Bunun için de devletimizin İstanbul Sözleşmesi altında bulunan
imzasını acilen geri çekmesi gereklidir. Bununla birlikte İstanbul
sözleşmesi doğrultusunda çıkartılan ve kadınları korumadığı gibi
üstüne üstlük bir de yuvaları yıkan, 6284 sayılı kanunda ailenin
devamlılığını merkeze alan milli manevi kimliğimize uygun bir
şekilde yeniden düzenlenmesi elzemdir. Yeniden refah partisi olarak
milletimizin hissiyatına tercüman oluyoruz ve uzun zamandan beri
olduğu gibi bir kez daha sayın cumhurbaşkanı olmak üzere tüm devlet
yetkililerine bu çok hayırlı ve hayati adımları en kısa sürede
atmaları için çağrıda bulunuyoruz.”