AKP yardıma muhtaç insanlara muhtaçtır..!
CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet, AKP’nin yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları bitirme sözüyle iktidar5a geldiğini belirterek, “Ne yolsuzluk ne yoksulluk önlenmedi. AKP, yardıma muhtaç insanlara muhtaçtır” dedi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) konuşan Fatma Kaplan Hürriyet AKP iktidarını sert bir dille eleştirdi. Hürriyet konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının bütçe sunumunda kullandığı bir cümle dikkatimi çekti, ‘Türkiye olarak son on beş yılda sosyal devlet anlayışı ve uygulamalarında büyük bir hamle gerçekleştirdik’ dedi. Nedir bu büyük hamle? Tabii ki sosyal yardımlara harcanan para. Sosyal devletin gereği değil mi, yardıma muhtaç insanlara para harcamayacağız da nereye harcayacağız gibi sorular tabii ki sorulabilir, çok da normal. Tabii ki yardıma muhtaç insanlara yardım edeceğiz ama uygulamalara baktığımızda ortada yoksulluğu yenmek gibi bir dert yok, yoksulluğu yönetme gibi bir dert var. Yardımları lütuf gibi yapıyorsunuz, toplumda minnet ve borçluluk hissi yaratıp yoksulluğu perdelemeye çalışıyorsunuz, bunu yaparken de ne yazık ki partizanca yapıyorsunuz ve buradan anlıyoruz ki asıl hedef bağımlı vatandaş yaratmak ve buradan partinize oy devşirmek.
İSTİKRAR, İSTİKRAR
Sosyal yardımlara ayrılan mali kaynak 2002 yılında 1,4 milyar lirayken 2016 itibarıyla 32 milyar liraya yükselmiş. Sayın Bakan yine bütçe sunumunda bu tutarın 2017 sonunda yaklaşık 38,3 milyar lira olarak gerçekleşmesini öngördüklerini söyledi ama halkın asıl ihtiyacı yoksulluğundan sadece o an için kurtulmak değil, yoksulluğu yenebilmek, bunu da devletinin yardımıyla ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda sağlayabilmek. Maalesef ki yoksulluğu yönetmeyi amaçlayan sosyal yardımlar sürdürülebilir yardımlar olarak kabul edilmemekte ve uzun vadede yoksulluğa çözüm üretememekte. Ülkemizde çok fazla sosyal yardıma muhtaç kişi olduğu için bu yardımlar yapılıyor, yapılmalı da ancak bu yardıma muhtaç kişilerin sorumlusu da rahatlıkla söyleyebilirim ki on altı yıldır tek başına iktidarda olan AKP'dir değerli arkadaşlar. ‘İstikrar, istikrar’ diyorsunuz ya, o istikrar oy verenleri değil sadece tek başına gelenleri doyuruyor. Şunu unutmayın: Yoksulluk, fakirleri doyuramadığımız için değil zenginleri doyuramadığımız için bir türlü bitmiyor değerli arkadaşlar.
1 MİLYON 250 BİN KİŞİ
AÇLIK SINIRI ALTINDA
Recep Tayyip Erdoğan ‘3Y'yi yeneceğiz’le AKP'yi iktidara taşımıştı. ‘3Y’ neydi? Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar. Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2016 Yolsuzluk Algı Endeksi'ne göre Türkiye 75'inci sırada yer alıyor. TÜİK'in 2015 yoksulluk çalışmasına göre Türkiye'de günlük geliri 2,15 doların altındaki kesim 79 milyonluk nüfusun 50 bine yakını demek yani 50 bine yakın mutlak aç var ülkemizde. Aynı araştırmada, günlük geliri 4,3 doların altında olanların oranı yüzde 1,58 -bu sayıyı Bakan da bütçe sunumunda söylemişti- yani bu rakam, Türkiye'de yaklaşık 1 milyon 250 bin kişinin açlık sınırı altında yaşadığını gösteriyor. Ne yoksulluk ne de yolsuzluk 2002'de dendiği gibi önlenememiş değil ne yazık ki tarafınızdan önlenmemiştir. Buradan da şu sonucu çıkarabiliriz ki AKP, yardıma muhtaç insanlara muhtaçtır değerli arkadaşlar.
VATANDAŞIN İTİBARI
Yasaklar konusunda Türkiye'nin OHAL'le geldiği noktayı düşündüğümüzde zaten pek bir şey de söylemeye gerek yok. Çünkü OHAL sopasını iktidar her fırsatta milletin sırtında kırmaya devam ediyor. Bir yüzükle gelenler, Man Adaları'na vergi kaçırmanın, denizlerde gemicik yüzdürmenin, İranlı düzenbazlardan 5-10 milyar euro rüşvet almanın yollarını da öğrendi; milyonluk saatler varken artık kim takar garibanın yüzüğünü. ‘Milyon dolarlık saraylar’ diyoruz size bize ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyorsunuz ama şunu unutuyorsunuz, bakkalın önünden geçerken vatandaşın da itibarı olduğu aklınıza gelmiyor ne yazık ki.
14 BİN 525 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
Bütçeyi incelediğimizde Bakanlığın cebinden kadınları güçlendirmeye para çıkmayacağını gördük. Çünkü, ‘Kadına şiddetle mücadelemizde âdeta bir devrimi ortaya koyuyoruz’ diyor Sayın Bakan ama son on beş yılda 14.525 kadının öldürüldüğü bir Türkiye fotoğrafı var karşımızda. 68 ilde bulunan şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri, Bakanlığın kadın şiddeti vakalarını takip etmek üzere UYAP sistemi entegresi gibi çok sayıda sistem var ama bu sistemler kadın şiddet gördükten sonra devreye giriyor ne yazık ki.
ŞÖNİM’İN NUMARASI NEDİR?
ŞÖNİM bir şiddeti önleme merkezi olarak adlandırılsa da kadının genellikle şiddete uğradıktan sonra gitmek zorunda kaldığı bir merkez olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun yanı sıra, Bakanlık yaptığı düzenlemeleri ne yazık ki topluma gerektiği gibi anlatmıyor. Örneğin, her türlü yardıma muhtaç insanlar için bizim kısa telefon hattımız var ama burada sorsam sizlere, bu kısa telefon hattının numarası nedir birçoğunuz bilmezsiniz. Kamu spotlarında geçer ama o kadar, sadece kamu spotlarında kalmıştır. Bilir misiniz mesela nedir bu kısa yardım hatları? Sayın vekillerim, sizlere soruyorum, kaçtır? Ne yazık ki vekiller de bilmiyor. 184, efendim. Kendi uygulamalarınızı da bilmiyorsunuz, böylelikle ortaya çıkmış oldu.
Peki, ya kadına şiddet uygulanmaması için bir eğitim programı var mı? Ne yazık ki yok yani kadın şiddete uğruyor, Bakanlık ondan sonra devreye giriyor.
VİCDAN AVUTMAK
Koruma kararına rağmen öldürülen, karakollarda şikâyeti kabul edilmeyerek evine gönderilen, ölüm tehdidi olmasına rağmen somut delil bulunamadığı gerekçesiyle yasal işlem yapılmayan ve bu nedenle öldürülen kadınlar için bu bütçede ne yazık ki yer yok değerli arkadaşlar. Bakanlık, sadece, kadın öldürüldükten sonra davaya müdahil oluyor. Kadın mezara girerken yapılan tek şey toplumun vicdanını avutmak oluyor yani geçmişten bugüne bakıldığında, Bakanlığın tutturmuş olduğu tek hedefin mevlit okutmak olduğu da bu açıklamalardan sonra oldukça manidar görünüyor arkadaşlar.
ERKEKLER DE ÖLDÜRÜLÜYOR
Şiddete uğrayan birçok mağdur kadının feryadı aynı: ‘Devlet beni öldükten sonra mı koruyacak?’ diyor. Oysa -Bakanın kelimesiyle söylüyorum- bir devrimden söz ediyorsak, en azından bu kelimeyi kullanma cesaretini gösterebiliyorsak mutlak ve mutlak kadına karşı şiddetin önüne geçilmesinin sağlanması gerekiyor ama asıl yapılması gereken, zihniyet dönüşümünün sağlanması değerli arkadaşlar. Mesela, Çorum İl Genel Meclisi Başkanı kadın cinayetleri hakkında ‘Ne yapalım öldürülüyorlarsa erkekler de öldürülmüyor mu?’ demesin, bunun önüne geçelim ama daha da önemlisi böyle bir düşüncenin kırıntısı dahi akıllarda yer etmesin.
YENİ EVLİ ÇİFTLERE
DAĞITILAN KİTAPLAR…
Mesela, geçen sene yine bütçe konusunda, Bakanlığın bütçesi konusunda ben söz almıştım. Şu kitapları hatırlıyor musunuz değerli arkadaşlar? Hani bu yeni evli çiftlere sizin belediyelerinizin dağıtmış olduğu, böyle, kadınların dövülebileceğinin, nasıl saldırıya uğrayabileceğinin, kadını dövmenin nasıl bir ayrıcalık yarattığının, çok eşliliğin, çocuk evliliklerinin savunulduğu yeni evli çiftlere dağıtılan şu kitaplar.
Sayın Bakan, Sayın Bakan; defalarca bunları sorduk, bana bir cevap dahi vermediniz. Bunları yazanlar hakkında, bunları dağıtanlar hakkında Bakanlığınız bir işlem yaptı mı? Belediye başkanlarınız hakkında bir işlem yaptınız mı? Bunlar toplatıldı mı? Bu yazarlara belediye bütçesinden, kasasından herhangi bir ödeme yapıldı mı? Eğer samimi olmak istiyorsanız, eğer bu bütçe konusunda halkı inandırmak istiyorsanız önce bu zihniyetlere izin vermeyeceksiniz, önce bu zihniyetlere ‘Dur!’ diyeceksiniz ve belediye başkanlarınıza yaptırım uygulayacaksınız.
BİR SENEDİR CEVAP YOK
Değerli arkadaşlar, bir sene geçti, bir senedir sizden cevap bekliyorum ama gelmedi. O yüzden, şimdi kimse bu bütçede kadına karşı şiddeti önlemek için, çocuk istismarını önlemek için her türlü önlemi, her türlü gerekeni yapıyoruz demesin. Aksi takdirde, bu kitapları hepinizin önüne atarım, bunu da buradan ifade etmek istiyorum. Sürem yetmediği için ne yazık ki -aslında söylenecek çok söz var ama- şimdilik bu kadar, daha sonraki konuşmalarımızda daha da detaylı söyleyeceğiz.