KOÜ’lü doçentten şiddetle mücadele için altın öğütler
Şiddetin temelinin çocuklukta atıldığını belirten Doç. Dr. Gülşah Tura “Şiddetle mücadele çocukların eğitimi ve özellikle de erkek çocukların eğitimi ile başlıyor” diyerek eğitime vurgu yaptı.
Toplumun temel meselelerinden biri olan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri üzerine konuşan Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Gülşah Tura “Kadına yönelik şiddet, kadınların kendilerini savunması ile çözülebilecek bir mesele değildir. Şiddetle mücadele çocukların eğitimi ve özellikle de erkek çocukların eğitimi ile başlıyor. Çünkü yetişkinlik dönemi davranışlarının özü, çocukluk dönemine dayanıyor” dedi.
“Şiddetin miktarı olmaz”
Çocukların ailede, yakın çevrede, okulda, sosyal medyada ve televizyonda şiddetle karşılaştığını belirten Doç. Dr. Gülşah Tura “Şiddetin miktarı olmaz. Az vurdu, çok vurdu, az hakaret etti, çok hakaret etti. Bu, miktarla ölçülecek bir şey değil. Azı çoğu olabilen bir şey değil, azı da şiddettir, çoğu da şiddet.” diyerek çocukların bu gördüğü eylemlerden etkilendiğini dile getirdi.
Anne baba eğitimleri gerekiyor
Şiddetin öncelikle evde gözlemlendiğini belirten Tura, anne babaların en temel rol modelleri olduğunu belirtti. Anne babaların sadece söylemde değil kendi davranışlarında da dikkatli olmaları gerektiğini şu sözlerle aktardı; “Gerçek yaşamda da anne babanın çocuğuna çok iyi model olması lazım. Anne babaların şiddet noktasında evde, sokakta ve hatta trafikte nasıl davrandıklarının farkında olmaları çok önemli. Anne baba her zaman çocuğunun ilk modeli ve rehberidir. Bazı anne babalar oradaki dengeyi kaçırıyor, ya kontrolsüzce davranıp sınırsızca her şeye izin veriyor ya da tamamen ilgisiz kalarak çocuğundan bir haber olabiliyor. O yüzden anne babanın rehber olma, eğitmen olma yönünü mutlaka geliştirilmesi lazım. Çocuğunu her yönü ile tanıyarak, her zaman onun yanında olduklarını, çocuklarını koşulsuz sevdiklerini içtenlikle çocuklarına aktarmaları gerekiyor. Ayrıca çocuğunun gelişiminin iyi bir takipçisi olarak, her döneme dair özelliklerini biliyor olması lazım. Anne baba eğitimleri devreye giriyor burada. Elbette sadece eğitim almak değil, eğitilen anne babanın aldığı eğitimleri çocuğuna bizzat uygulaması gerekiyor.”
Çocuklukta şiddet normalleştiriliyor
Sorunun temelde toplumsal cinsiyet rolleriyle başladığına değinen Doç. Dr. Tura, kız çocuklarının genellikle sakin, uyumlu, anaç, korunması gereken gibi kalıp algılarla büyütülürken, erkek çocuklarının ise güçlü, ağlamaz, para kazanır, meslek sahibi olur gibi fiziksel güç temelli algılarla büyütüldüğünü aktardı. Böyle bir algının erkek çocuklarında fiziksel güç kullanımının küçük yaşlardan normalleştirilmesine yol açtığını belirten Tura, ayrıca sevgiyi sunuşun da belli koşullara bağlanmaması gerektiğini belirtti. Küçük yaşlarda “seni severim ama şunu yaparsan…” gibi şartlarla büyüyen çocuklar, yetişkinlik yıllarında da sevmek ve sevilmeyi belli koşullara indirgediğini söyleyen Tura, “Oysa ki kız ve erkek çocuklarını ‘Seni seven artı ve eksinle, seçimlerinle, kararlarınla hayattaki duruşunla sever. Seni seven sana şartlar, koşullar sunmaz. Sevgi bu demek değildir’ diyerek eğitmek gerekiyor. Maalesef istediği koşullar sağlanmadığında şiddeti normalleştirmiş olan erkekler, kadına şiddet uygulamayı bir hak olarak görmeye başlıyor” dedi.
Geç kalınsa da imkânsız değil
Şiddetle mücadelenin ailede başladığını söyleyen Doç. Dr. Gülşah Tura şunları aktardı: “Şiddetle mücadele çocuğunun farkında olan anne babayla başlar. Anne babasını yanında hisseden, hayatının içinde, kendini keşfeden, birey olmasına izin verilmiş bir genç o riskli davranışlardan kendisini koruyabiliyor. İnternette bir siteye girdiğinde kendisine zarar vereceğini değerlendirebiliyor. Bizim bu beceriyi geliştirmemiz lazım”.
Diğer taraftan bu beceriyi çocuklarında geliştirememiş aileler için Tura, şu önerilerde bulundu; “Çocuğunun hayatında pek olamamış, onu takip edememiş anne babalar elbette ki bazı şeyler için oldukça geç kalıyorlar. Ancak çocuğuna tekrar ulaşmak, ona ilgi ve sevgisini sunmak elbette ki imkânsız değil. Okul psikolojik danışmanlarından alacakları destek ve anne baba eğitimleri ile sağlıklı aile iletişimini sağlayabilirler. Ancak ve ancak çocuğunun hayatına dahil olarak, onu tüm yönleri ile tanıyıp koşulsuz sevgi sunarak, çocuklarını riskli davranışlar ve şiddetten koruyabilirler. Aksi takdirde yasak ve cezalarla gelecek olan kontrol, daha da olumsuz sonuçlarla karşılaşılmasına neden olacaktır”.
Risk grubuna dikkat!
Şiddetle mücadelede risk gruplarına değinen Doç. Dr. Gülşah Tura okullardaki takibin önemini şu sözlerle aktardı; “Çoğunlukla şiddet uygulayan çocukların riskli gruplardaki çocuklar olduklarını görüyoruz. Risk grubundaki çocuklarda parçalanmış aileler, düşük sosyoekonomik çevre, bağımlılıklar gibi şiddeti destekleyecek özellikler görüyoruz. Eğitim kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik servislerindeki uzman meslektaşlarımız, risk gruplarının takibi ve psikolojik destek çalışmalarını sürdürüyorlar. Şiddetle mücadelede evet erken dönem yaşantılar, anne baba etkisi çok çok önemli ancak sadece bireysel bazda düşünmemek gerekir. Çocukların güvenli ve sağlıklı ortamda büyümeleri toplumsal gelişim ve destekle mümkündür. Çünkü bir çocuğun yetişmesi için sadece anne baba değil, bir köy gerekir.”