Çelik “Anadolu'da kurtuluş destanı yazıldı”
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma Torun Çelik, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. yıldönümü üzerine gazetemize açıklamalarda bulundu. Çelik; “Millî Mücadele bir bütündür. Büyük Taarruz, Millî Mücadele’nin son noktasıdır” dedi
Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma Torun Çelik, Millî Mücadele’de Doğu ve Batı cephelerinde etkili mücadelelerin verildiğini ifade ederek asıl mücadelenin Batı Cephesi’nde olduğunu belirtti. 10 Ocak 1921'de 1. İnönü Zaferi’nin bir kırılma noktası olduğunu aktaran Çelik; “Bu zafer sonrasında Ankara Hükümeti’nin de Londra Konferansı’na çağrılması, Ankara’nın diplomatik bir meşruiyet kazandığının da bir göstergesidir” açıklamasında bulundu. Doç. Dr. Esma Torun Çelik, Büyük Taarruz’un hazırlanma sürecinde 2. İnönü Zaferi ile daha da güçlenildiğini belirterek, “Büyük Taarruz’a kadar geçen sürede ekonomi düzeltilmeye çalışılıyor, savaşa bütçe hazırlanıyor. Bunun dışında 1921’de Teşkilât-ı Esasiye olarak adlandırdığımız bir anayasa da oluşturulmaya çalışılıyor. Devlet kurma hazırlıkları tamamlanmaya çalışılıyor” dedi.
BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
5 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün meclise
Başkomutanlık Kanun Teklifi hazırladığını belirten Çelik;
“Meclis’te bu kanun kabul edilerek Mustafa Kemal Atatürk, 3 aylık
süreyle savaş ile ilgili tüm yetkileri eline alarak başkomutan
oluyor” dedi. Hemen sonrasında ordunun savaşa hızlı bir şekilde
hazırlanması için 10 maddeden oluşan Tekâlif-i Milliye Emirlerinin
yayımlandığını aktaran Çelik; “Topyekûn seferberlik sayesinde ordu
donatılıp 100 bin kişiye çıkarıldı” ifadelerini kullandı.
SAKARYA SAVAŞI DÖNÜM NOKTASI
Kurtuluş Savaşı’nın kaderini değiştiren savaşın Sakarya Savaşı
olduğunu aktaran Çelik; “Büyük Taarruz öncesi ilk saldırı süreci
Sakarya Savaşı ile başlıyor. Bu nedenle Sakarya Savaşı, Millî
Mücadele’nin dönüm noktasını oluşturuyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün
işi sadece cephede değil, yurt dışında da kamuoyu oluşturmaya
çalışıyor. Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu aydınlarını Avrupa’ya
göndererek Millî Hareket'in nedenini anlatıyor” açıklamasında
bulundu.
SAKARYA SAVAŞI SONRASI YAPILAN ANTLAŞMALAR
Sakarya Savaşı’nın kazanılmasından sonra birçok ülke ile barış
görüşmelerinin başladığını aktaran Çelik; “Sakarya Savaşı
kazanıldıktan sonra Fransızlar artık savaşmak istemeyerek 20 Ekim
1921’de Ankara Antlaşması'nı imzalıyor. Bunun dışında Sovyet Rusya
ile 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalanarak Türkiye’nin doğu
sınırları kesin olarak güvenlik altına alınıyor” açıklamasında
bulundu. Çelik, İtalya devletiyle hiçbir antlaşma yapılmadığını,
İtalyanların sessiz bir şekilde Antalya ve Konya bölgelerini terk
ettiklerini ifade etti.
ZAFER’E GİDEN SÜREÇ
Sakarya Savaşı'ndan Büyük Taarruz’a kadar 10 aylık bir dönemin
olduğunu ifade eden Çelik; “Türk ordusunun yeniden güçlendirilmesi
ve eksik olan her şeyin tamamlanması gerekiyor. Bu 10 aylık dönem,
zaferin bir hazırlık süreci olarak nitelendirilebilir. Bu
hazırlıklar, tüm işgalcilerin tam anlamıyla yurttan atılması için
yapılıyor” açıklamasında bulundu. Büyük Taarruz’un ağustos ayında
yapılmasının Mustafa Kemal Atatürk’ün bireysel kararı olduğunu
vurgulayan Çelik; “Bu kararı İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Kazım
Özalp ile paylaşarak gerekli plan ve hazırlıklar gizli bir şekilde
yürütülüyor” dedi. Çelik; “Gizli bir şekilde hazırlanan planlarla
26 Ağustos 1922’de Afyon’dan Büyük Taarruz başlatılıyor. 28 Ağustos
1922’de durum değerlendirmesi yapıldığında da hücuma devam kararı
alınarak, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da savaşı Mustafa Kemal
Atatürk bizzat yönetip savaşı kazandı. Bu sayede İzmir’in yolu
açılmış oldu” açıklamasında bulundu.
ZAFER BAYRAMI’NIN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜ
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın birinci yıldönümünün Lozan
Antlaşması'nın gölgesinde geçtiğini ifade eden Çelik; “Zafer
Bayramı’nın ilk kutlandığı dönem 1924 yılıdır. Mustafa Kemal
Atatürk, kutlamalara eşi Latife Hanım ile birlikte katılıyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Başkomutanlık Savaşı’nın yıldönümü
kutlamalarına gidiyor. Bu kutlamalarda “Zafer Bayramı” kelimesi
kullanılmıyor” ifadelerini kullandı. Hava gücünü anlatmak için 1925
yılında Tayyare Cemiyeti’nin kurulduğunu belirten Çelik; “Bu
cemiyetin tüzüklerine, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ertesi gününü
Tayyare Bayramı olarak kutlanacağı maddesi ekliyor” dedi.
1930’LU YILLARA KADAR İKİLİ BAYRAM BİÇİMİNDE
KUTLANIYOR
1926 yılının Nisan ayında zafer kutlamaları üzerine bir kanunun
çıktığını vurgulayan Çelik; “Nisan 1926’da çıkarılan bu kanunla 30
Ağustos, resmi olarak Zafer Bayramı olarak kutlanacak. Kanunda,
kara, deniz ve hava kuvvetlerinin bütün olarak kutlayacağı bir
bayram haline getirilmesine karar verilmiş. Bu kutlamalarla ilgili
olarak Temmuz 1926’da Bakanlar Kurulu bir kararname çıkartarak
Tayyare Cemiyeti ile birlikte çalışılacağı ifade ediliyor.
Kararnamenin ardından '30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı' olarak
anılmaya başlıyor” açıklamasında bulundu. Doç. Dr. Esma Torun
Çelik, Nisan 1926’daki yasal düzenlemede adı '30 Ağustos Zafer
Bayramı' olarak geçmesine rağmen, 1930’lu yıllara kadar ikili
bayram biçiminde kutlandığını belirtti. Çelik, bu dönemde yeni
uçakların alınması ve eğitimlerin yapılması için maddi yardımların
toplandığını ifade ederek, “Mustafa Kemal Atatürk, yine bu
dönemlerde manevi kızı Sabiha Gökçen’i, Türk kadınlarına örnek
olması adına uçak eğitimine yolluyor” dedi.
ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE “TAYYARE BAYRAMI”
UNUTULUYOR
Çok partili döneme geçildikten sonra yasal düzenlemede yer almadığı
için Tayyare Bayramı'nın zaman içerisinde unutulduğunu aktaran
Çelik; “1935 yılında bayramlar hakkında çıkartılan kanunda 30
Ağustos sadece Zafer Bayramı olarak geçiyor. Tayyare Bayramı, kanun
içine eklenmediğinden dolayı bu bayram zaman içerisinde önemini
kaybetmeye başlıyor” açıklamasında bulundu. Bu dönemde açılan uçak
fabrikaları ve uçakların tamir edilmesi için birtakım tesislerin
kurulduğunu belirten Çelik; “Çok partili hayat, Türkiye’de iç ve
dış siyaset yapısının değişmesi ve NATO’ya katılım sağlanması
sonucunda uçak fabrikaları ne yazık ki kapanıyor” ifadelerini
kullandı