"İsrail’le ticareti tamamen durdurduk"
Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi'nın açılışına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”İsrail’in su kaynaklarını tahrip ettiği Gazze’ye her hafta 127 ton temiz içme suyu gönderiyoruz. Gazze son 219 gündür örneğini sadece Hitler Almanya'sında gördüğümüz bir temerküz ve imha kampına dönüştü. Birleşmiş Milletler'in bırakın Filistinlilerin hayatını, kendi personelini bile korumaktan aciz olduğunu gördük. İsrail’le ticareti tamamen durdurduk" dedi
Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi'nın açılışına katılan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”İsrail’in su kaynaklarını
tahrip ettiği Gazze’ye her hafta 127 ton temiz içme suyu
gönderiyoruz. Gazze son 219 gündür örneğini sadece Hitler
Almanya'sında gördüğümüz bir temerküz ve imha kampına dönüştü.
Birleşmiş Milletler'in bırakın Filistinlilerin hayatını, kendi
personelini bile korumaktan aciz olduğunu gördük. İsrail’le
ticareti tamamen durdurduk. Aldığımız kararla yaklaşık 9,5 milyar
dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya İslam Bilginleri İstişare
Zirvesi'nin açılış törenine katıldı. Kur'an-ı Kerim tilaveti ile
başlayan programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Anneler
Günü. Öncelikle buradaki hanım kardeşlerimizle birlikte tüm
annelerin Anneler Günü'nü tebrik ediyorum. Dünyanın farklı
ülkelerinde anneler mutlu, huzurlu bir şekilde sevdikleriyle
birlikte bu özel günü kutluyor. Ancak Filistinli anneler İsrail'in
katlettiği ciğerparelerinin beyaz kefenlerine sarılarak bugünü
geçiriyor. Buradan kaybettikleri evlatlarının acısıyla yürekleri
yangın yerine dönmüş Filistinli, Suriyeli, Türkistanlı annelere
selamlarımızı gönderiyorum. Başta muhterem annem olmak üzere
Rahmet-i Rahman'a kavuşmuş tüm anneleri hayırla yad ediyor,
mekanları inşallah cennet olsun diyorum. Yine bu vesileyle dün
Afganistan'ın vilayetinde meydana gelen sellerde hayatını kaybeden
kardeşlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyor, Afgan halkına geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum. Şunu bilmenizi isterim böyle bir
zamanda İslam coğrafyasının siz değerli temsilcilerinin bir araya
gelmesi Filistinli kardeşlerimize ve tüm mazlumlara cesaret
aşılayacaktır. Buradaki mevcudiyetinizde sizler sadece insanlık ve
kardeşlik görevinizi yerine getirmiyorsunuz. Aynı zamanda
sergilediğiniz onurlu duruşla Filistinli mazlumların yalnız
olmadığını tüm insanlığa haykırıyorsunuz. Alacağınız kararların
Müslümanlarla birlikte tüm dünya tarafından dikkatle takip
edileceğine inanıyorum. Siz kardeşlerimin nezdinde Gazze ve
Filistin için kıyama kalkan tüm alimlerimize, İslam bilginlerine
buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Dünya İslam Bilginleri İstişare
Toplantısı’nın başarılı geçmesini, Filistinli kardeşlerimiz başta
olmak üzere tüm Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlara vesile
olmasını diliyorum” dedi.
“İnsanı insanlığından utandıracak ne kadar işkence, canilik ve
ahlaksızlık varsa yerinde bıraktığımız 219 gün içerisinde Gazze’de
ve işgal altındaki Filistin topraklarında işlenmiştir” diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kıymetli kardeşlerim Gazze’de 7 Ekim'den bu yana insanlık
tarihinin en vahşi katliamlarından biri yaşanıyor. Kuruluşundan
beri sürekli işgal zulüm ve haydutlukla topraklarını büyüten
İsrail, masum kanı dökmeye devam ediyor. Bugüne kadar 15 bin çocuk
acımasızca katledildi. Çoğu kadın ve sivil 35 bin Filistinli
kardeşimiz şehit edildi, 80 bini yaralandı. Yaklaşık 2 milyon insan
evinden yurdundan göçe zorlandı. 7 Ekim öncesinde zaten bir açık
hava hapishanesi olan Gazze son 219 gündür örneğini sadece Hitler
Almanya'sında gördüğümüz bir temerküz ve imha kampına dönüştü. Öyle
sahnelere şahit olduk ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Savaşta dahi dokunulmaz olan hastaneler, ibadethaneler, okullar,
sivil yerleşim yerlerine bombalar yağdırıldı. İnsan hak ve
hürriyetlerine dair ne kadar ilke, kural, çizgi varsa hepsi
dünyanın gözleri önünde ayaklar altına alındı. Gazze’de yaşananları
dünyaya duyurmaya çalışan 150 gazeteci İsrail güçleri tarafından
öldürüldü. Birleşmiş Milletler personeli ve insani yardım
görevlileri kurşunların hedefi oldu. Toplu mezarlara gömdükleri
insanların cenazelerine bile eziyet eden bir barbarlıkla karşı
karşıya kaldık. Kimse kusura bakmasın ama şunu çok net ifade etmek
durumundayım; insanı insanlığından utandıracak ne kadar işkence,
canilik ve ahlaksızlık varsa yerinde bıraktığımız 219 gün
içerisinde Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında
işlenmiştir. Dahası bunlar öyle gizli saklı yapılmamış, tüm dünyaya
canlı yayınlarla izlettirilmiştir.”
"Kendilerini özgürlükler ülkesi olarak pazarlayanların İsrail'in
çıkarları söz konusu olunca birden faşizme dümen kırdıklarını
gördük" diyen Erdoğan, “Gazze’de on yıllardır bize propagandası
yapılan değerler için bir turnusal olmuştur. Uluslararası sistemin
ve kuruluşların gerçek yüzü apaçık ortaya çıkmıştır. Bu arada neler
görmedik ki, bize her fırsatta insan hak ve hürriyetlerinden
bahseden ülkelerin 35 bin Gazzeliyi katledenlere aleni destek
verdiğini gördük. Uluslararası basın kuruluşlarının İsrail'in
kanını akıttığı 150 gazeteci için tek bir cümle dahi
kuramadıklarını gördük. Birleşmiş Milletler'in bırakın
Filistinlilerin hayatını, kendi personelini bile korumaktan aciz
olduğunu gördük. Daha düne kadar 'protesto hakkı kutsaldır'
diyenlerin Filistin'e destek eylemlerine tahammül edemediklerini
gördük. Avrupa Birliği'nin ateşkes çağrısı yapamayacak kadar
İsrail'e karşı teslimiyet içinde olduğunu gördük. Sırf İsrail'i
eleştirdiği için işinden atılan rektörleri, kariyeri biten
siyasetçileri, tehdit edilen sanatçıları, konuşma hakkı verilmeyen
öğrencileri gördük. Güya kendilerini özgürlükler ülkesi olarak
pazarlayanların İsrail'in çıkarları söz konusu olunca birden
faşizme dümen kırdıklarını gördük” dedi.
Gazze’ye her hafta 127 ton temiz içme suyu gönderildiğini söyleyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Holokost mağdurlarının çocuklarının
Hitler'i çırak çıkartacak, Nazileri kıskandıracak katliamlara imza
atabildiklerini gördük. Antisemitik yaftası yememek için hakikati
tahrif edenleri, susanları, yalan söyleyenleri, İsrail'in
propaganda değirmenine su taşıyanları gördük. Aziz kardeşlerim
karşımızdaki bu vahim tablo karşısında Türkiye olarak ilk günden
beri Filistin halkıyla tam bir dayanışma içindeyiz. Gazze'de akan
kanın durması, İsrail'in saldırılarının engellenmesi için yoğun
çaba harcıyoruz. Yaklaşık 54 bin tona ulaşan yardım miktarıyla
Gazze'ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz. İsrail’in su
kaynaklarını tahrip ettiği Gazze’ye er hafta 127 ton temiz içme
suyu gönderiyoruz. Aralarında kanser hastalarının da olduğu 400'ün
üzerinde Gazzeli hasta ve yaralıyı ülkemiz hastanelerinde tedavi
ettiriyoruz. Belli periyotlarla iyilik gemilerimizi bölgeye sevk
ediyoruz. Küresel siyonist şebekenin tüm yıldırma girişimlerine
rağmen Filistin’e her türlü desteği veriyoruz. Hem Filistin
hükümeti hem de Filistin’in Kuvay-i Milliye'si olarak gördüğümüz
Hamas’ın liderleriyle çok yakın temas halindeyiz. İsrail üzerindeki
baskının artırılması amacıyla insani yardımlara ek olarak
diplomasi, ticaret ve hukuk alanında pek çok adım attık” dedi.
Erdoğan, “İlk etapta 54 ürün grubunda İsrail'e ihracat kısıtlaması
getirdik. Ardından İsrail’i ateşkese ve geçişine izin verdiği
insani yardım rakamını arttırmaya zorlamak amacıyla İsrail’le
ticareti tamamen durdurduk. Aldığımız kararla yaklaşık 9,5 milyar
dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik. Uluslarası adalet
divanında İsrail’e karşı açılan soykırım davasına müdahil olma
kararımızla katillerin hesap vermesini hedefliyoruz. Soykırım
destekçilerinin Adalet Divanı'na yönelik baskıları artarken, İslam
ülkelerini davaya aktif olarak sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Türkiye’nin gerek ticaret gerekse hukuk alanında attığı adımların
diğer ülkelere de örnek olmasını bekliyoruz. Müslümanlar olarak bir
defa şunu görmemiz lazım; İsrail Filistin topraklarına ilk kez
saldırmıyor. İsrail, Filistin halkına yönelik ilk kez soykırım
uygulamıyor. 1948 yılından beri neredeyse her gün, her ay İsrail’in
saldırılarına şahit oluyoruz. Bundan 76 yıl önce Nekbe ile başlayan
işgal ve katliam politikası, o günden bugüne sürekli artarak devam
etti. Siyonist yayılmacılık, Filistin halkının topraklarını gasp
etmeyi, gerekirse bunun için masum kanı akıtmayı kendine hak
görüyor. Vaadedilmiş topraklar hayali bunların gözünü adeta kör
etmiş durumda. Bu amaca ulaşmak için İsrail yönetimi hiçbir kural,
sınır, ahlak tanımıyor. Uluslararası hukuka bağlı bir devlet gibi
değil de, eli kanlı bir terör örgütü gibi hareket edenlerden
insanlık bekleyemeyiz. Artık bir gerçeği kabullenmemiz gerekiyor.
Siyonistler ve işbirlikçileri, katliamcı ideolojileri neyi
emrediyorsa bugüne kadar hep onu yaptılar, yapmaya da devam
edecektir. Siyonist lobinin esiri olan Batılı ülkeler de
savundukları değerleri çiğneme pahasına, kendilerine verilen
talimatları yerine getirecek 'bu zulme ortak olmayalım' çağrısıyla
her hafta meydanları dolduran vatandaşlarına rağmen İsrail'e karşı
seslerini asla yükseltemeyeceklerdir. Gazze'deki soykırımı
görmezden gelecek, Hamas'ı bahane ederek İsrail'e destek olmayı
sürdürecekler” ifadelerini kullandı.
Filistin Devleti’ni tanımayan ülkeleri Filistin Devleti’ni bir an
önce tanımaya davet eden Erdoğan, “Son 219 gündür yaşadıklarımız
bize şunu çok net anlatıyor. Vicdan sahibi ülkeler ve toplumlar
haricinde küresel sistemin efendilerinin İsrail'e baskı
uygulamasını beklemek tamamen beyhudedir. Bunlar tavşana kaç,
tazıya tut diyerek hem uluslararası kamuoyundaki tepkiyi azaltıyor
hem de İsrail'e sütre gerisinden yol veriyorlar. Son ateşkes
görüşmelerinde buna bir kez daha şahit olduk. Biliyorsunuz
pazartesi günü Hamas, Katar, Mısır, Amerika ve Birleşmiş Milletler
garantörlüğündeki ateşkes teklifini kabul ettiğini açıkladı. Bizim
de tavsiyelerimizle Hamas kalıcı ateşkese giden yolda gerçekten çok
kritik bir adım attı. Netanyahu yönetiminin cevabı ise Refah'taki
masumlara saldırmak oldu. Kimin barıştan ve diyalogdan, kimin de
çatışmaların sürmesinden ve daha fazla kan dökülmesinden yana
olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Peki, Netanyahu bu şımarıklıkları
karşısında ciddi bir tepki gördü mü? Hayır. Ne Avrupa'dan ne de
Amerika'dan İsrail'i ateşkese zorlayacak kayda değer hiçbir tepki
gelmedi. Yasak salma kabilinden açıklamalarla süreci geçiştirmeyi
seçtiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki son oylamada
insanlığın ortak vicdanı yerine önemli olarak yine İsrail'in
yanında saf tuttular. Öncesinde de Güvenlik Konseyi'nde Filistin
Devleti'nin tam üyeliğini veto etmişlerdi. Oysa evvelsi gün 143
ülkenin evet dediği, 25 ülkenin çekimser kaldığı karar İsrail'in ve
işbirlikçilerinin ne kadar yalnız olduğunu göstermiştir. Kararla
birlikte Filistinli gençlerimiz, Birleşmiş Milletler çalışmalarına
artık daha geniş haklar ve ayrıcalıklarla katılabilecekler. Türkiye
olarak bizim de güçlü destek verdiğimiz bu kararın çıkmasından
memnuniyet duyuyoruz. Henüz Filistin Devleti'ni tanımayan bütün
ülkeleri bir an önce Filistin Devleti'ni tanımaya davet ediyoruz"
şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müslümanlar olarak hakkın yanında durmak,
gerçek anlamda samimi anlamda Allah'ın ipine sarılmak yegane
kurtuluş yolumuzdur. Şu an insanlık büyük bir sınav vermektedir.
Dün bu imtihan Suriye'de veriliyordu. Daha önce Afganistan'da,
Irak'ta, Yemen'de, Somali'de, Bosna'da sınandık. Şimdi de
Müslümanlar olarak Gazze'de bir imtihana tutuluyoruz. Ya bu
imtihandan alnımızın akıyla çıkacağız ya da bir ömür boyu
kalbimizde ağır bir pişmanlık yüküyle yaşamak zorunda kalacağız.
Şunu çok net ifade etmek isterim. Başkalarından medet ummak
Müslümanlara yakışmaz. Biz önce kendimizden, kendi hesabımızdan
sorumluyuz. Filistin halkına karşı kardeşlik görevimizi yapmakla
mükellefiz. Elimizle, dilimizle engelleyerek buna imkanımız
olmadığında en azından kalbimizle buğz ederek zulme karşı durmak
zorundayız. İnsani değerlerin sınandığı Gazze imtihanında herkes
kendisine yakışanı yapacak. Birileri İsrail'e koşulsuz destek
verecek, katliamlarını örtecek, vicdanlarını rafa kaldırıp her
platformda İsrail'in avukatlığını üstlenecek. Biz de Müslümanlar
olarak Rabbimiz neyi emrediyorsa onu yapacağız. Kimin ne dediğine
bakmadan Filistinli kardeşlerimize tüm imkanlarımızla sahip
çıkacağız. İsrail'in katliamlarına karşı tepkimizi meşru zeminde
kalarak her fırsatta açıkça göstereceğiz. İsrail'in her vicdanlı
sesi antisemitizm sopasıyla susturmasına fırsat vermeyeceğiz.
Soykırımcı katilleri ifşa etmeye, bunların maskelerini indirmeye,
katliamlarını yüzlerine haykırmaya devam edeceğiz.
Yöneticilerimizi, İsrail üzerinde daha fazla baskı kurmaları,
İsrail'i ateşkese icbar edecek ticari, hukuki ve diplomatik
adımları atmaları noktasında teşvik edeceğiz. Gazze ve
Ramallah'taki mazlumlara gönderdiğimiz yardımları arttıracak,
yeniden imarı için şimdiden hazırlıklara başlayacağız. Tüm bunları
yaparken üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin Gazze'deki
soykırımı unutmayacak ve unutturmayacağız. Yine bu süreçte para,
makam ve siyasi ikbali için İsrail mezalimine lojistik destek
sağlayanları da unutmayacağız. Sizlerin gayretiyle, sizlerin samimi
dualarıyla, zulme karşı verdiğimiz mücadelenin inşallah daha da
kuvvetleneceğine inanıyorum. Bu önemli toplantının Gazzeli
Müslümanlar için, mazlumlar için, umuda, kurtuluşa ve barışa vesile
olmasını diliyorum" dedi.
Kaynak: İHA