“İnsan, bu dünyanın virüsüdür”
Büyükşehir’in Sıfır Atık Festivalinde düzenlenen Fark Yaratanlar panelinde doğayla barışık yaşamanın yolları anlatıldı. Anadolu Meraları Kurucusu Durukan Dudu, “İnsan bu dünyanın virüsüdür” dedi
Küresel ısınmanın dünyayı tehdit ettiği çağımızda atıkların geri
dönüştürülmesi büyük önem taşıyor. Bu anlamda Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi, eşsiz bir organizasyona ev sahipliği yaparak tüm
Türkiye’nin dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Sıfır Atık Festivali
adı altında gerçekleştirilen etkinlikte bugün de panel, söyleşi ve
sunumlar sürüyor. Kocaeli Kongre Merkezi’nde yoğun ilgi gören
festivalde Selim Sırrı Paşa Salonu’ndaki Fark Yaratanlar paneline
Türkiye genelinde yaptıkları çalışmalarla farkındalık oluşturan
isimler katıldı. Panele katılanlar doğada yaşanan bozulmaların,
doğanın bozulan dengesinin insanı da olumsuz etkilediğini ifade
etti.
PANELE KATILANLAR
Panele Lisinia Doğa Kurucusu Öztürk Sarıca, Atalık Tohum Sosyal
Girişimci Nardane Kuşçu, Anadolu Meraları Kurucusu Durukan Dudu,
Otama Kırkpınar Kurucusu Merve Özkorkmaz katıldı. Panelin
moderatörlüğünü ise SDSN Koordinatörü Bahar Özay üstlendi.
STRES OLMADAN TOHUM BİLE ÇATLAMAZ
Programda ilk olarak söz alan Nardane Kuşçu, ‘’Stres olmadan tohum
bile çatlamaz. Düşlerin bir sınırı yok, gökyüzündeki hayalleri
dünyaya indirmek gerekiyor’’ açıklamasını yaptı.
İNSAN OLARAK YÜK OLMANIN ÖTESİNE GEÇİP...
Bütüncül yönetim üzerinden tarıma bakılması gerektiğini söyleyen
Durukan Dudu, “ İstanbul’da doğmuş büyümüş biriyim. Özel bir
sektörde çalışmak veya devlet kurumlarında çalışmak yerine erken
yaşlarda bile insanla doğanın barış içinde yaşadığı topluluklar
kurmayı hayal ederdim. İklim değişikliği hareketine o yaşlarda bile
aktif olarak dahil oldum. Bütün meselelere bakarken insanın doğaya
etkisine bakıyoruz. Buradan yola çıkarak insan bu dünyanın
virüsüdür, bir yüktür diyoruz. İnsan olarak yapabileceğimiz tek şey
bu yükü azaltmaktır diyoruz. Böyle bir hayatı anlamlı bulmuyorum.
Hayır insan olarak daha az yük olmanın ötesine geçip, iyileştirme
potansiyelimiz olduğunu gördüm. Yani onarabileceğimizi fark ettim”
ifadesini kullandı.
BİR FİNCAN KAHVE İÇİN AFRİKA’DA NELER
YAŞANIYOR
Güzellik ve kozmetik ürünleri, sıfır atık noktasında kendi
macerasını anlatan Merve Özkorkmaz, ‘’Bu macera 10-12 yıl önce yurt
dışında okurken başladı. Refah seviyesi çok yüksek ülkelerin çöpe
attıklarıyla biz öğrenciler doyabiliyoruz. Afrika’da şehir plancısı
olarak görev yaptım. Orada birçok gerçeklikle karşılaştım. Burada
keyifle içtiğiniz bir kahve için orada neler yaşandığını gördüm.
Ülkeme döndüğümde soframızdaki ürünlerin nasıl temizleneceğini
görmeye çalıştık. Kendi tarlamızda tarım yapmaya karar verdik.
Üretime çok uzun yıllar uzak kalmışız. Kille bal mumuyla ve tohum
yağlarıyla merhem kıvamında bir şey elde ettik ve bunu diş macunu
olarak kullandık. Bununla köpürmeden de dişlerimizi
temizleyebileceğimiz gördük. Gün içinde neye ihtiyaç duyuyorsak
kendimiz yapmaya başladık’’ bilgisini verdi.
ARDIÇ AĞACININ HAYATA DİRENİŞİNİ ÖRNEK
ALDIK
Ardıç ağacının hayata bakış açısını değiştirdiğini söyleyen Öztürk
Sarıca, ‘’Küçük yaşlarda tarlaya gidersem en yakın ardıç ağacının
altına koyarlardı. Kuşların böceklerin geldiğini görürdüm. Orada
bir yaşam döngüsü vardı. Herkes ardıç ağacına sığınıyordu. Yaşamsal
döngüde çok önemli bir şey. Ardıç ağacı susuzluğa, fırtınalara,
dallarının kesilmesine rağmen yaşamaya devam ediyor. Yaşarken de
birilerine kol kanat gerer. Yaşamak için bir direnci var,
mücadelesi var. Kanserin sebebi doğadaki şeylerin bozulmaya
başlaması. Doğada ne kadar bozulma oluyorsa insanlardaki bozulma da
o kadar artıyor. Biz doğadaki bazı şeyleri düzeltmek için yola
çıkarken bir amacımız da insanların kimyasını düzeltmekti’’
açıklamasını yaptı.