SP’li Vural, “Asıl işgalci bir avuç rantiyecidir”
Saadet Partisi Gebze İlçe Başkanı Erkan Vural Gebze Kirazpınar Mahallesi sakinleriyle bir araya gelerek, “Buradaki asıl işgalci bir avuç rantiyecidir” dedi
Saadet Partisi Gebze İlçe Başkanı Erkan Vural ve ilçe yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, 1989 yılında Gümüşhane’de yaşanan doğal afetin ardından, Gebze Kirazpınar Mahallesi'ne yerleşen vatandaşlarımızla Kirazpınar afet evleri sosyal yardımlaşma ve yaşatma derneğinde sabah kahvaltısında bir araya geldiler. Toplantı sonrası açıklamada bulunan SP’li Erkan Vural, “Afet sonrası yerleşim yapılan bu mahallede yaşayan halkımızın taleplerini ve yaşadıkları zorlukları dinlemek adına önemli bir fırsat oldu. Mahalle sakinleri, dijital çağda yaşamamıza rağmen sokak numarasının bile olmadığını ve 36 yıldır tapu sorunu yaşadıklarını dile getirdiler. Ayrıca, mahallede bir bakkal dahi bulunmadığını belirterek, ‘Şehir içinde, şehirden uzak bir yaşam’ sürdüklerini ifade ettiler.
“Mahalle sakinleri işgalci değildir”
Bu şikayetler, bu mahallede yaşayan halkımızın sadece temel
hizmetlerden değil, aynı zamanda şehre entegrasyon noktasında da
büyük zorluklar yaşadıklarını gözler önüne seriyor. Bu sorunların
bir an önce çözülmesi gerektiği hem yerel yönetimlerin hem de
devletin sorumluluğunda olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
Devletimizin yönlendirmesi ve ilgili kurumların bilgisi dahilinde,
doğal afet sonrasında Kirazpınar Gümüşhaneliler Mahallesi'ne
yerleşen vatandaşlarımız işgalci değildir. Bu mahallede yaşayan
insanlarımız, barınma ihtiyacı çerçevesinde kamu otoritelerinin
gösterdiği alana yerleştirilmiş, hiçbir şekilde izinsiz veya
hukuksuz bir eylemde bulunmamışlardır. Başta Gebze Belediyesi
yöneticileri olmak üzere hiçbir kamu görevlisinin halkımızı
aşağılayıcı, ötekileştirici veya rencide edici söz ve davranışlarda
bulunmasına izin vermeyeceğiz.
“Halkın vicdanında karşılık bulmaz”
Bu tavırlar kabul edilemez ve halkın vicdanında karşılık bulmaz.
Vatandaşlarımızın onuru, huzuru ve yaşam hakkı kutsaldır. Tüm
yetkilileri daha sorumlu ve saygılı bir dil kullanmaya davet
ediyor, Kirazpınar Gümüşhaneliler Mahallesi sakinlerine yönelik
haksız ithamların derhal son bulmasını istiyoruz. 1989 yılında
devletimizin izni ve bilgisi dahilinde, Kirazpınar Mahallesi'ne
yerleştirilen vatandaşlarımız, tam 36 yıldır tapu sorunu
yaşamaktadır. Bu vatandaşlarımız, afet sonrası devletin
yönlendirmesiyle yerleştikleri bu topraklarda haklarını aramaktan
başka bir şey yapmamışken, 2020 yılında bu araziler, içinde AKP
yöneticilerinin de bulunduğu bir grup rantiyeciye tapu devri
yapılmıştır. 40-50 dönüm hatta 100 dönümden fazla araziye sahip
oldukları iddiaları dillerde dolaşırken, asıl işgalci sizsiniz!
Gerçek işgalci, bu toprakları haksız yere elinde tutan, rant
peşinde koşan ve halkın hakkını gasp eden bu bir avuç
rantiyecidir.
“Takipçi olmaya devam edeceğiz”
2017-2020 yılları arasında, Kirazpınar Mahallesi'nde ne olmuştur?
Kimler, ne şekilde ve hangi hukuki olmayan yollarla 50-100 dönüm
araziye sahip olmuştur? Bu soruların cevabı kamuoyuna
açıklanmalıdır! Kanun gereği zilliyet ve tapu devri yapılacaksa, bu
hak, 1989 yılında devletimizin izniyle yerleşen, yıllardır burada
yaşamını sürdüren vatandaşlarımıza aittir. Bu topraklar, haklarını
arayan, emeğiyle varlık gösteren, zorluklarla bu bölgede yaşamaya
devam eden vatandaşlarımıza aittir. Siz, bu toprakları gasp eden
işgalcilersiniz. Yıllardır mağdur edilen halkımızın haklı talepleri
karşısında, bu haksızlık bir an önce giderilmelidir. Kirazpınar
Gümüşhaneliler Mahallesi'ndeki halkımız yalnız değildir ve
yanındayız!
“Mücadelemize devam edeceğiz”
Mağduriyet giderilene kadar, takipçi olmaya devam edeceğiz.
Halkımızın insanca yaşam sürdürebilmesi için haklı talepleri
vardır. Halka rağmen bir yönetim anlayışı sergilenemez. İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın sözlerini her defasında dile getiren
yöneticiler, bu sözlerin lafta kalmamasını sağlamalıdır. Gereği
neyse, o adımlar atılmalıdır. Saadet Partisi olarak, mağdur olan
her bireyin, her ailenin yanında olmaya, adaleti sağlamak ve halkın
haklarını korumak adına ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız. Bu,
sadece bir siyaset anlayışı değil, vicdani bir sorumluluktur.
Halkımızın haklarını savunmak, devletin görevidir. Bu süreçte,
halkımızın hakkı neyse sonuna kadar savunacağız ve adalet yerini
bulana kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.