Ağrı Dağı’nda yeni izler, Nuh’un gemisi bulundu mu?
Türkiye'nin en yüksek zirvesi Ağrı Dağı'nın yakınlarındaki Durupınar Formasyonu'nu araştıran ABD'li araştırmacılar, kutsal kitaplarda anlatılan Nuh'un Gemisi'nin kalıntılarını bulduklarını iddia ediyor
ABD'li araştırmacılar, Nuh'un Gemisi'nin olası kalıntılarının haritasını çıkarmak için radar teknolojisinden faydalanarak kutsal kitapların en büyük gizemlerinden birini çözdüğünü iddia ediyor.
Ağrı Dağı'nın 28 kilometre güneyinde yer alan Durupınar Formasyonu, ilk kez 1948 yılında bir çoban tarafından fark edilmişti. O yıl mayıs ayında meydana gelen şiddetli yağmurlar ve depremler, oluşumun üstündeki çamurun çekilmesine neden olmuştu.
Bazı bilim insanları bu formasyonun sadece doğal bir jeolojik oluşum olduğunu savunurken, bazıları yapının Nuh'un Gemisi'ne dair kanıtlar taşıdığına inanıyor. Andrew Jones öncülüğünde bağımsız araştırmacılardan oluşan Noah’s Ark Scans adlı Amerikalı bir ekip bir süredir bu bölgede araştırmalar yapıyor.
Yer radarı ile formasyonun altını tarayan araştırmacılar yaklaşık dört metre uzunluğunda üç katmanlı yapıya işaret eden ipuçları buldu. Araştırmacılar bulgularının kutsal kitaplardaki "üç katlı gemi" tanımına uyduğunun altını çiziyor.
İncil'in Tekvin bölümünde Nuh'un gemisinin üç katlı olduğu ve kapısının yan tarafta olduğu belirtiliyor. Araştırmacılar da orta ve yan koridorlar bulduklarını iddia ediyor.
Ayrıca araştırmacılar taramalar sırasında "gofer ağacından yapılmış, içi dışı ziftle kaplanmış odalar" ifadesiyle uyumlu olarak yapısal boşluklara rastladıklarını da öne sürüyor. Jones konuyla ilgili olarak Christian Broadcasting Network'e (CBN) verdiği demeçte "Kutsal kitapta Nuh'un Gemisi'yle ilgili verilen detaylara benzer, insan yapımı bir gemiden bekleyeceğiniz şekilde" dedi.
Yaklaşık altı metre derinliğe kadar uzanan köşeli yapılar bulunduğunu ifade eden Jones "Eğer bu yapı sadece kaya oluşumu olsaydı bu tür düzenli yapılar beklenmezdi" diyor.
Jones'a göre toprak analizlerinde formasyon içinde, toprağın dışında kalan alana göre organik madde oranının iki kat fazla olduğu, potasyum seviyesinin de yüzde 40 daha yüksek olduğu tespit edildi.
Ayrıca Jones, farklı renk tonlarına sahip otların da formasyon içinde büyüdüğüne dikkat çekerek, bu verilerin ahşap gibi çürüyen organik malzemelerin toprağı etkilemiş olabileceğini düşündürdüğünü anlattı.
Şimdiye kadar 22 toprak örneği toplandığını belirten Jones, ileride daha fazla örnek alınacağını söyledi. Ayrıca karotlu sondaj ve ek radar taramalarının da yapılması planlanıyor. Bu şekilde formasyonun içiyle dışı karşılaştırılarak yapının doğal mı yoksa insan yapımı mı olduğu daha fazla netlik kazanacak.
Fotoğraf Kaynak: NoahsArkScans.com