Sancaklı’nın eşini “yaşarken öldü” yazmakla elinize ne geçti?

Bu gazeteyi kurduğumuzdan beri sosyal hayatımız neredeyse sıfıra indi.

Ben her şeyden önce sorumlulukları olan bir anneyim, iki tane evlat yetiştiriyorum.

Dünya yansa önceliğim onlardır, benim programımı bozacak tek güç çocuklarımdır.

Onun dışında kalan tüm vaktimizi ise işimize ayırıyoruz.

Bilgisayar ve telefonla yapışık yaşıyorum.

Ne ihbar bitiyor, ne sorgu sual…

Herkesin bizden beklentisi büyük, farkındayım.

Biz de ekip olarak bu beklentinin ve bize yüklenen misyonun bilinciyle neredeyse tam gün mesai yapıyoruz.

***

Ayda yılda bir dışarı çıkıyoruz, eş dost ziyareti yapıyoruz.

Cumartesi akşamı yine böyle ziyaretlerden birindeydik.

Telefonum çaldı, arayan kişi MHPMilletvekili Saffet Sancaklı’nın eşinin intihar ettiğini söyledi.

Şaşırmıştım, çünkü bir yandan televizyonda Anayasa tartışmalarını izliyordum.

Dikkatle baktım, ekrana yansıyan bir şey yoktu.

Hemen mecliste gözüme ilişen CHP Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’i aradım ve olayı sordum.

O da öyle bir şeyi duyduğunu ancak henüz kesinleşmediğini kendilerinin de şaşkın olduklarını ifade etti.

Bunun üzerine Saffet Sancaklı’nın danışmanı, benim de mahalleden kardeşim olan Erman Altıntaş’ı aradım.

Erman, “Abla doğru duydun. Şu an vekilimle birlikte İstanbul’a gidiyoruz, silahla intihara kalkmış, ameliyata alınmış fazla bilgi vermediler” dedi.

Ben kendisine ısrarla, “Erman, aynen bu şekilde haberi geçebiliriz, değil mi” diye sorarak bir kez daha onaylattım.

***

Diğer yandan gazetedeki herkes teyakkuz halinde bu işin peşine düşmüş, hepsi bilgi doğrulatmak için uğraşmışlar.

Nihayetinde haberi girdik. O an tek düşündüğümüz şey, haberi erken girmekten ziyade doğru biçimde vermekti.

Haber zaten sosyal medyada yayılmaya başlamıştı.

Ama bu öyle reyting malzemesi yapılacak bir konu değildi.

***

Daha sonra aradan biraz zaman geçince Sayın Sancaklı’nın eşinin öldüğü haberleri yayılmaya başladı.

İlimizde ne kadar irili ufaklı basın organı varsa takip ettiğim kadarıyla birçoğu, Hülya Sancaklı’nın vefat ettiğini yazdı.

Medyaya güvenen kimi önemli isimler de ardından kendi sayfalarında başsağlığı mesajları yayınlamaya başladı.

Bu mesajlardan gözüme ilk çarpanlar ise AKP İl Başkanı Ceyhan, CHP’li Haydar Akar gibi isimler oldu.

Basın söz birliği etmişçesine vefat haberi yayınlayarak, haberi ilk vermenin onurunu yaşıyordu.

Ama durum öyle değildi. Ben sürekli temas halindeyim ve Hülya hanımın hala ameliyatta olduğu bilgisi geliyordu.

***

Erman’ı tekrar aradım, basında vefat haberi yayıldı, durum nedir diye sordum.

“Abla olur mu öyle şey, biz buradayız ve merakla bekliyoruz, yok öyle bir şey. Vekilim de burada. Ben şimdi sosyal medyaya vefat haberlerinin doğru olmadığını yazacağım, sen de bir haber yaparsan iyi olur” dedi.

Bunun üzerine Sancaklı’nın yanındaki danışmanının açıklaması üzerinden biz de vefat haberini yalanladık.

Bu haber düşer düşmez başsağlığı yayınlayanlardan çark etmeler başladı.

Az önce emin şekilde haber yapan büyük büyük gazeteciler, bu kez geri vitesle haberi değiştirmek zorunda kaldı.

Yarım saat içinde ortalıkta vefat haberi falan kalmadı, tertemiz oldu hepsi.

Bir Barış Gazetesi’nin haberine karşın, on tane gazete haberi değiştirip, Hülya Sancaklı’nın durumunun ağır olduğunu, yaşam mücadelesi verdiğini söyledi.

Buna üzülsek mi sevinsek mi bilemedim.

Demek ki okuyucuya ve basın dünyasına bıraktığımız iyi bir itibar var ki, on gazete birden bizim haberimiz karşısında kendisine format attı, yenilendi.

Şimdi tüm bunları niye anlattığıma gelince...

***

Değerli okurlar; basının gücü ile neler olduğunu yaşayarak gördük.

Bu olay hepimiz için bir sınavdı.

Yıllarını bu mesleğe vermiş olmak demek, her şeyi çok doğru yapacağınız anlamına gelmiyor.

Öyle anlar vardır ki, “ÖNCE İNSAN” olmayı gerektirir.

Orada canına kıymaya çalışan bir anne var hepsinden önce.

İki tane evlat, perişan olmuş bir eş ve sayısız akraba, eş dost…

Hiç olmazsa onlara saygımız olsun.

Olay zaten başlı başına bir facia iken, o yangına benzin dökmenin mantığını söyler misiniz?

Kadıncağız ölümle pençeleşiyor, bırakın Kocaeli’yi tüm Türkiye’nin gözü kulağı oradaydı.

Böyle önemli bir konuda o hastane sorumluluğunun ne olduğunu kat ve kat arttığını bilmez mi?

Çıkıp resmi açıklama yapmazlar mı?

Ameliyatta olan bir insanı, hastane yetkililerini beklemeden “öldü” diye haber yapmak neyin başarısı söyler misiniz?

***

O afaki, kulaktan dolma bilgiler yalnızca size mi geldi, biz duymadık mı sanıyorsunuz?

Biz de cahillik edip manşetten verseydik bu ayıbı kim temizleyecekti?

Ama ben bu vahim olayda gördüm ki, bizim kalplerimiz taş olmuş, önceliklerimiz değişmiş.

Kocaeli’de neden basına güven duyulmuyor bunu çok iyi anladım.

Kocaeli’nin vekilinin yaşadığı son derece üzücü bir olaydan bile reyting kapma yarışına girmek

Basın ahlakıyla pekte örtüşmese gerek!

Sevgili gazeteci kardeşim Sebahattin Aydın’ın da dediği gibi, “intihar etmek ile intihar girişiminde bulundu” sözlerinin ayrımını yapamayanlar bundan utanç duysun!

Sözlerim asla bir kişiye ya da belli kişilere yönelik değildir.

Onlar kendilerini gayet iyi biliyorlar.

İtiraz ederlerse de, yaptıkları haberin ekran görüntülerini kendilerine sunabiliriz.

***

Ben kimseye ders verme peşinde de değilim.

Ama iyi bir insanlık dersinin kimseye zararı olmaz diye düşünüyorum.

Bu vahim olay yaşanırken, ben ve ekip arkadaşlarım her birimiz dağınık vaziyette hafta sonu nedeniyle programlarımız olsa da

Anında sağlıklı iletişime geçerek doğru bilgilere ulaşmaya çalıştık ve başarılı olduk.

Ulusal basından arandık, kaynak gösterilerek haber yapıldık.

Çünkü Saffet Sancaklı Kocaeli’nin milletvekiliydi ve doğru kaynağa ancak Kocaeli’den ulaşabileceklerini düşünmüşlerdi.

Sürekli bizimle irtibat halinde olmaları da bu yüzdendi.

Etik değerlere öncelik veren Hüseyin Davutoğlu ve Yılmaz Karabıyık…

Beni bir kez daha kendinize hayran bıraktınız.

Bazılarına insanlık dersi verirken, ben de sizinle beraber “Gazetecilik” dersi aldım.

Yakın zaman önce aramıza katılan muhabirimiz Bahar Cesur’un ekip hareketine katılması

Tanıdığı kim varsa telefon trafiği yapması benim için yeterliydi.

***

Saffet Sancaklı’nın eşine gelince…

Kendimi onun yerine koydum, onun gibi düşünmeye çalıştım, empati yaptım ama olmadı.

Bir insanın kendi içinde yaşadığı travmayı anlamak mümkün değil!

Allah kimseyi ölümle yaşam arasında ki o ince çizgiye getirmesin.

O tetiğe basmak normal akılla yapılacak iş değil!

Hülya hanımın girdiği bunalım sonucu bir anlık kararıyla bunu yaptığı belli.

Eminim bilinci yerine gelince o da bunu nasıl yaptığına hayret edecektir, o anı hatırlamayacaktır.

Doktorların söylediğine göre durum stabilmiş, yani geri gidiş yok ama ileri de gitmiyor şimdilik.

Allah inşallah Hülya Hanımı çocuklarına ve eşine bağışlar.

Dualarımız Hülya Sancaklı ile…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Aysun Özcan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Gökhan Onater - Gerçeklere bağlı gazetecilik örneği verdiniz. Tebrik ederim. Hülya Sancaklı hanımefendiye acil şifalar dilerim.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 15 Ocak 17:01


Anket Körfez Belediye Başkanı kim olsun?
Tüm anketler