“Kendini bilmek, ruhunu bilmektir“

Sizlere daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere Socrates M.Ö. 300 ler de yaşamış bir Antik Yunan filozofudur. Ders alınması gereken bir çok açıklaması vardır. O yıllarda şu anki zamanda bile ders alacağımız konuşmaları vardır. Bunlardan birisini okurken bir tanesi hepimizin ilgisini çekeceğini düşündüğüm için sizlerle paylaşmak istedim. Alınması gereken için sizlerin akli melekelerinize konuyu havale edeceğim. 

Socratesin öğrencisi Alkibiades ile arasında ki diyaloğunu sunuyorum:

Konumuz; Kişinin kendini bilmesi ve erdemli olmaktır.

Bir insan kendisiyle ne zaman ilgilenmiş olur?

Sokrates: Kendimizle ilgilenmek ne demektir, söyle bana. Çünkü genellikle kendimizle ilgileniyoruz sanıyoruz, ama aslında ilgilenmediğimizi fark edemiyoruz. Bir insan kendisiyle ne zaman ilgilenmiş olur? Kendisine ait şeylerle ilgilenirse, kendisiyle ilgilenmiş olur mu?

Alkibiades: Bence ilgilenmiş olur, Sokrates …

Kendimizin ne olduğunu bilmezsek, kendimizi daha iyi kılabilir miyiz?

Sokrates: ldman sayesinde bedenimizle, başka sanatlar sayesinde de, bedenimize ait olan şeyle ilgilenmiş oluruz.

Alkibiades: Evet.

Sokrates: Demek bir şeyin kendisiyle, bir sanat sayesinde, ona ait olan şeyle de başka bir sanat sayesinde ilgilenmiş oluruz.

Alkihiades: Bu gayet açık, Sokrates.

Sokrates: Demek kendine ait bir şeyle ilgilenirsen, kendinle ilgilenmiş olmazsın.

Alkihiades: Evet, Sokrates.

Sokrates: Çünkü gördüğümüz gibi, kişi, aynı sanat sayesinde hem kendisiyle, hem de kendine ait bir şeyle ilgilenemez, öyle değil mi?

Alkihiades: Evet.

Soktates: Hadi, şimdi söyle: Hangi sanat sayesinde kendimizle ilgileniriz?

Alkihiades: Bilemiyorum, Sokrates.

Sokrates: Peki, kendimizin ne olduğunu bilmezsek, hangi sanatla kendimizi daha iyi kılabiliriz? Bunu bilebilir miyiz?

Alkihiades: Bilemeyiz.

Sokrates: Kendinin ne olduğunu bilmek kolay bir şey midir? Ve o “kendini bil” yazısını Delphi tapınağına yazan insanı ciddiye almamalı mıyız? Yoksa, kendini bilmek herkesin elinde olmayan güç bir şey midir?

Alkibiades: Kendini bilmenin herkesin elinde olduğunu çok kere düşündüm Sokrates, ama ara sıra, çok zor bir şey olduğunu düşünmedim de değil.

Konuşmakla kelime kullanmak aynı şey mi?

Sokrates: Zor olsun, kolay olsun, başka bir yol yok, Alkibiades. Kendimizi bilirsek, kendimizle nasıl ilgilenebileceğimizi de biliriz. Bu bilgi olmazsa, kendimizle ilgilenmek imkansızdır.

Alkibiades: Doğru.

Sokrates: Bakalım, kendi varlığımız nedir? Bunu nasıl bulabiliriz? Böylece, biz neyiz, bilebiliriz; ama eğer onu bulmazsak, ne olduğumuzu asla bulamayız.

Sokrates: Peki Alkibiades, konuşurken kelime kullanmıyor muyum?

Alkibiades: Evet, kullanıyorsun.

Sokrates: Konuşmakla kelime kullanmak aynı şey mi? Alkibiades: Aynı şey, Sokrates.

Sokrates: Ama, bir şey kullanan kimseyle, kullandığı şey ayrı değil midir?

Alkibiades: Ne demek istiyorsun?

Insan, bedeninden başka bir şeydir.

Sokrates: İnsan nedir öyleyse?

Alkibiades: Bilmem.

Sokrates: Ama, insanın, bedenini kullanan bir varlık olduğunu biliyorsun, değil mi?

Alkibiades: Evet.

Insan şu üç şeyden biridir:

Ruh … Beden … Ve ruhla bedenin teşkil ettiği bütün.

Sokrates: Peki, bedenini kullanan ruh değildir de nedir?

Alkibiades: Evet, ruhtur.

Sokrates: Bedene emreder, onu bu şekilde kullanır, öyle değil mi?

Alkibiades: Evet.

Sokrates: Ama herkesin kabul edeceği bir şey var.

Alkibiades: Nedir?

Sokrates: Insan şu üç şeyden biridir.

Alkibiades: Hangi üç şeyden?

Sokrates: Ruh … Beden … Ve ruhla bedenin teşkil ettiği bütün.

Alkibiades: Hiç şüphe yok.

Sokrates: “Bedene emreden insandır” demiştik.

Alkibiades: Evet, öyle demiştik.

Sokrates: Beden kendi kendine mi emrediyor?

Alkibiades: Hayır.

Sokrates:Ona emrediliyor demiştik, öyle değil mi?

Alkibiades: Evet.

Sokrates: Öyleyse aradığımız şey beden değil.

Alkibiades: Hiç değiL.

Sokrates: Peki, bedene emreden, bedenle ruhun oluşturduğu bütün mü ve bu bütün de insan mı?

Alkibiades: Öyle gözüküyor.

Sokrates: Yanılıyorsun Alkibiades. Çünkü eğer bu bütünün parçalarından biri emreden, diğeri emredilen ise, bu bütüne insan diyemeyiz.

Alkibiades: Doğru.

Sokrates: Ne beden, ne de bedenle ruhun oluşturduğu Kendini bil” diyen o söz, bize, ruhumuzu bilmemizi emrediyor.

Bütün insan değilse, insan ya hiçbir şeydir ya da ruhtan başka bir şey değildir.

Alkibiades: Öyle.

Sokrates: İnsanın ruh olduğunu göstermek için daha açık bir kanıta gerek var mı?

Alkibiades: Hayır, böyle olduğu açıkça gözüküyor. Sokrates: Öyleyse senle ben, birbirimizle konuşurken asıl konuşan ruhlarımızdır.

Alkibiades: Öyle.

Sokrates: İşte demin de söylediğimiz bu; Sokrates kelimeler kullanarak Alkibiades’le konuşurken, Alkibiades’in yüzüyle değil, gerçek Alkibiades’le, yani ruhu ile konuşuyor.

Alkibiades: Ben de böyle düşünüyorum.

Sokrates: Demek “kendini bil” diyen o söz, bize, ruhu’ muzu bilmemizi emrediyor.

Alkibiades: Öyle gözüküyor.

Sokrates: Demek ki bedene dair bir bilgi insanın bazı şeylerini bilmek anlamına gelir, ama aslında bu, insanı bilmek anlamına gelmez.

Alkibiades: Haklısın Sokrates.

Sokrates: Bir daha söyleyeyim: Bedeniyle ilgilenen kimse, kendisine ait bir şeyle ilgileniyor, asıl kendisiyle değil…

Alkibiades: Böyle düşünmek gerek.

Hangi şeylere baktığımız zaman kendimizi görürüZ?

Sokrates: Ve Alkibiades’e aşık olan kimse, ona ait olan bir şeyi seviyor, gerçekte Alkibiades’i değil.

Alkibiades: Doğru söylüyorsun.

Sokrates: Seni seven, ruhunu sevendir.

Alkibiades: Bütün söylediklerimizden bu çıkıyor. Peki Sokrates, söyle bana, kendimizle nasıl ilgileniriz?

Sokrates: Ne olduğumuz üzerinde anlaşmakla bir adım ileri atmış olduk; halbuki bunda yanılsaydık, korktuğumuz başımıza gelir, kendimiz olmayan bir şeyle ilgilenmiş olurduk.

Alkibiades: Çok doğru.

Sokrates: Öyleyse Alkibiades, hangi şeylere baktığımız zaman kendimizi görürüz?

Alkibiades: Aynaya herhalde, veya onun gibi bir şeye.

Sokrates: Doğru. Ama gözde, görmemizi sağlayan gözde, aynanınkine benzer bir şey yok mu?

Alkibiades: Var.

Sokrares: Elbette farkına varmışsındır: Birinin gözüne bakan kimsenin yüzü, tam karşısındakinin gözünde aynada olduğu gibi gözükür. Bu parçaya gözbebeği diyoruz, çünkü onun içine bakanın imgesi orada gözükür.

Alkibiades: Doğru.

Sokrates: Demek bir göze bakan başka bir göz, o gözün en iyi parçasına, yani gören parçasına bakarsa kendini görebilir.

Alkibiades: Evet.

Sokrates: Bedenin başka bir yerine veya kendisine benzemeyen başka bir şeye bakarsa, kendisini göremez. Kendinin ne olduğunu bilmek bilge olmaktır.

Alkibiades: Doğru söylüyorsun.

Sokrates: O halde göz, kendini görmek isterse, bir göze, bu gözde de gözün erdemi, yani görme erdemi olan yere bakmalıdır.

Alkibiades: Evet.

Sokrates: ışte sevgili Alkibiades, ruh da kendini bilmek isterse, bir ruha ve özellikle ruhun erdeminin, yani bilgeliğin bulunduğu yere bakmalıdır veya buna benzeyen herhangi başka bir şeye.

Alkibiades: Bana da öyle geliyor Sokrates.

Sokrates: “Kendinin ne olduğunu bilmek, bilge olmaktır” dememiş miydik?

Alkibiades: Evet.

Sokrates: Biz de kendimizin ne olduğunu bilmezsek, bize ait olan şeylerin gerçekten bizim olup olmadığını da bilemeyiz, değil mi?

Alkibiades: Nasıl bilebiliriz?

Sokrates: Kendimize ait şeyleri bilmezsek, bunlara ait olan şeyleri de bilemeyiz, değil mi?

Alkibiades: Evet, bilemeyiz.

Bilge ve iyi olmadıkça kimse mesut olamaz.

Sokrates: Kendinin olan şeyleri bilmeyen kimse, başkalarına ait olan şeyleri de bilemez.

Alkibiades: Hiç şüphe yok.

Sokrates: Başkalarına ait olan şeyleri bilmezse, şehre ait şeyleri de bilmez.

Alkibiades: Elbette.

Sokrates: Böyle bir adam şehir işlerini idare eden bir adam olamaz.

Alkibiades: Olamaz.

Sokrates: Ne yaptığını bile bilmez.

Alkibiades: Evet, bilmez.

Sokrates: Bilmeyen yanılmaz mı?

Alkibiades: Elbette yanılır.

Sokrates: Yanılınca da hem kendine, hem de şehre kötü davranmaz mı?

Alkibiades: Başka türlü olamaz.

Sokrates: Kötü davranınca bahtsız da olmaz mı?

Alkibiades: Elbette.

Sokrates: Peki ya ilişki kurduğu kimseler?

Alkibiades: Onlar da bahtsız olur.

Sokrates: Öyleyse, bilge ve iyi olmadıkça kimse mesut olamaz.

Alkibiades: Kimse olamaz.

Sokrates: Demek kötü adamlar bahtsızdır.

Alkibiades: Evet, hem de çok.

Sokrates: Bu bahtsızlıktan da bilge olarak kurtulunur, zengin olarak değil.

Alkibiades: Evet.

Alkibiades, mesut olmak için, senin de şehrin de edinmesi gereken şey iktidar değil, erdemdir.

Sokrates: Mesut olmak için, şehirlerin, nüfusa veya genişliğe ihtiyacı yoktur. Gerekli olan şey erdemdir, öyle değil mi?

Alkibiades: Evet.

Sokrates: Öyleyse şehir işlerini gerektiği gibi görmek istiyorsan, şehirlilere erdem aşılamalısın.

Alkibiades: Hiç şüphesiz.

Sokrates: Peki, kişi, kendinde olmayan bir şeyi başkasına verebilir mi?

Alkibiades: Nasıl verebilir ki?

Sokrates: Öyleyse önce sen erdem edinmelisin; bu, yalnız kendinle ve kendine olan şeylerle değil, fakat aynı zamanda, şehirle ve şehre ait olan şeylerle de ilgilenmen demektir, onları idare etmek isteyen bir kişiye bu gerekir.

Alkibiades: Doğru söylüyorsun..

Sokrates: Bir şehirde erdem yoksa, kötü davranışlar önlenemeyecek bir şeydir.

Alkibiades: Muhakkak.

Sokrates: Mesut olmak için, senin de şehrin de edinmesi gereken şey erdemdir.

Umarım erdemli insanlarla karşılaşırsınız.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Erhan Uysal - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Ahmet Hamdi - Hocam yüreğinize dilinize sağlık bu güzel diyalogu bizlere sunduğun için.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 08 Aralık 17:45


Anket Körfez Belediye Başkanı kim olsun?
Tüm anketler