Büyü bozuldu mızrak çuvalı yırtmış!

Kocaeli Üniversitesi ile Kocaeli Barış Gazetesi’nin ya da diğer basının ilgili olmasını anlamayanları anlayamıyorum.

Kocaeli Üniversitesi bir ilçe nüfusu kadar öğrencisi ve idari, akademik yaklaşık on bin çalışanı ile bu şehrin en büyük kamu kurumlarından birisi.

Bu kentte yaşayan ve elbette kamuoyunu bilgilendirme görevi ile haber yapan gazeteciler olarak Kocaeli Üniveristesi'ni her gün yazmalıyız. 

Hatta hepimiz yazmalıyız ve konuşmalıyız.

Evet, rektörlük seçim sürecinde daha çok yazdık.

Öyledir de zaten, seçim süreçleri daha renkli, daha hareketlidir.

****

Değişim, dönüşüm ve yeni yüzler heyecan vericidir ve okuyucu bu değişimle dolaylı da olsa ilgilenir.

Hele ki küçük bir şehirde yaşıyoruz. 

Bakmayın tabelada yazdığına, İzmit benim için hala eski balıkçı kasabası.

Demem o ki bu şehirde olup biten çabuk duyulur ve konuşulur.

Makamlara, koltuklara alışkın olmayanlar iki sebepten şaşkınlık yaşar.

Biz gazeteciler sevdiğimizi ve sevmediklerimizi değil haber değeri olanı yazarız.

Sırf birini sevmiyorum veya çok seviyorum diye haber yapabilir mi insan?

Elbette ki hayır. Bu düpedüz basitliktir.

Ama haber değeri olan konularda işin içine duyguyla beraber yorumunu katmak gazeteciliğin olmazsa olmazıdır. 

Öngörüsüz, fikirsiz haber yazmak en azından benim tarzım değil.

Bizi yanlış anlamayın. Bizim işimiz bu. Tıpkı KOÜ Rektör Yardımcısı Bekir Çakır olayında olanlar gibi…

***

Yalan dendi, yanlış dendi, bana ulaşan bir dilekçe yok dendi ama rektör yardımcısı Bekir Çakır'ın istifası doğru çıktı. 

Meslektaşlarımız yazdı, biz yazdık ama haber yalanlandı.

Yalanlandı da ne oldu? Ağız ucuyla yapılan açıklamanın ardından bu istifaya çok mu şaşırdık, tabiî ki hayır… 

Bize bunları nereden öğreniyorsunuz, nasıl duyuyorsunuz diye soranlar oluyor.

Bunları öğrenmek için ajan tutmaya ve paranoyaya girmeye gerek yok.

Duyulur. İki kişinin bildiği sır değildir.

Tabi inanamayacağınız kadar çok şeyi duyarız ama hepsini yazmayız.

Etik değerler açısından yazamayız. Biz de insanız ve insanca bakarız.

****

Örneğin gider ayak bir yüksek bürokratın dost bildiği insanlara neler söylediğini, Cumhurbaşkanının hangi önemli ismi nasıl azarladığını yazmadık.

Yazmadık çünkü muhatapları da biliyor ki içinde hayli ağır hasarlar var.

Biz seçim sürecinde Kocaeli Üniversitesi'ni neden yazdık, hatırlayalım...

Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve adalete inanıyoruz.

O günlerde Prof. Dr. Sadettin Hülagü daha aday bile olmadan Başbakan Erdoğan 

Hülagü’nün evine kahveye gelmiş ve şehirde tüm dengeler alt üst olmuştu.

Biz bu demokrasi yarışındaki orantısız gücü etik bulmadık, hakkaniyetli görmedik. 

Çünkü doğru değildi bu yöntem.

**** 

En çok oy alan ilk altı aday arasına girmesinden bile korktuğunuz adayın evine giderek Öğretim üyelerini, şehrin siyasetini, öğrencisini, memurunu etkileyerek bir hava yaratmak istendi. 

Bu havaya her zaman olduğu gibi en kolay kimlerin uyum sağladığını artık Türkiye 15 Temmuz’da net şekilde öğrendi.

Biz KHK ile kapatılan bir gazetenin sürece tam sayfa nasıl destek verdiğini de gördük. 

Şehrin anlı şanlı abilerinin kimlere koltuk çıktığını, kimlerin şehirde kımıldadığını da gördük.

****

Dedik ya biz gazeteciyiz… 

Ve aslında pek çok şey gözler önünde olur.

Biz bir yapılanmanın üniversiteyi tehdit edeceğinden çekindik.

Uyardık. Açıkça uyardık. Saklanmadan, evirmeden, çevirmeden…

Bize çok kızdılar, varsın kızsınlar. Aylardır bu konularda konuşmuyor, yukarıda belirttiğim etik nedenlerden, bu şehrin güzide kurumunun yoluna sağlıklı devam etmesini düşündüğümden yazmıyorum. 

Ama yaşanan süreci dikkatle izlemekten bir an olsun vazgeçmedim.

Fakat sizi temin ederim ki, yazdıklarım yazmadıklarımın onda biri.

Bunun yanı sıra zamanında KOÜ seçimleri sürecinde ki duruşum nedeniyle bana gönül koyanlar

Daha sonra “sen haklıydın” pozisyonuna geldiler.

Üstelik bunu anlamaları sadece bir yılı buldu ama kaybedilen bir yıldan çok daha fazlasıydı.

Neyse, buralara fazla girmeyeceğim. Gelelim üniversitede yaşanan istifa krizine…

****

İddia ediyorum, Bekir Çakır’ın istifası kendisinin de belirttiği gibi sıradan bir atama krizine bağlı istifa değil!

Bekir Çakır'la da ilgili çok sayıda haber yapmışlığımız var.

Ailesinin FETÖ yurduna arsa bağışlaması ile alakalı kendisinin de adının geçtiği yazılar yazdık. 

Çekinmeden o günlerde dile getirdik. Çünkü o yurda Bekir Çakır’ın ağabeyinin adı verilmişti.

Ve daha sonra FETÖ okulları bir kalemde kapatıldığı halde bu yurdun Tuna Gür Özel Erkul okuluna dönüşerek, eğitime başladığını yazdık.

Bu işte bir bit yeniği var, bu zamanda FETÖ okuluna kimler nasıl izin verebilir diye sorduk?

Bekir Çakır’ı suçlamadık ancak durumdan haberi olup olmadığını merak ettik.

En nihayetinde haberimizin ardından okul anında kapatıldı.

Bu işin sorumluları kim ya da kimler, inanın bilmiyorum.

Devlet görevini yaptı okulu kapattı. İşin arka planında neler olduğunu bulmak da devletin işi.

Biz doğru bildiğimizi yazdık ve doğru bildiğimizden dönmeyiz.

Ama hiçbir şey gizli kalmıyor maalesef, belki yıllar sonra da olsa bu olayın aktörleri ortaya çıkacak.

****

Bekir Çakır’ın istifa olayına geri dönecek olursak;

Prof. Dr. Bekir Çakır istifası üzerine "Görevden ayrılmamın tek sebebinin konuşulduğu ve yazıldığı gibi sadece bir daire başkanlığına atama meselesi olmadığını herkesin bilmesini isterim." diyor.

Öyle de değil midir gerçekten? 

Kurum içinde bir memurun yer değiştirme ve yükseltme sürecinde bu kadar hasar olur mu?

Ayrıca Bekir Hoca, Başiskele Belediyesi Başkanlığı adaylığı, milletvekili adaylığı gibi siyasi beklentiler içinde olmuş bir öğretim görevlisi.

Siyasetten yol alamayınca üniversiteye yöneldi. 

Rektörlük seçimlerinde ilk başta kendi de aday olmayı aklından geçirdi ama ev ziyareti üzerine geri adım atarak safta durmayı yeğledi. 

Pekala bu koltukta bir yıl daha kalabilirdi ama kalmadı.

****

Fakat özellikle son aylarda yaşananlardan Bekir Hoca da büyünün bozulduğunu hissetti. Üniversitede hava değişmişti. Üniversite yeni rüzgarları kokluyor.

Biz bunu kaç yıl önce söyledik. 

Üniversitenin siyasetle bu kadar doğrudan ilişkiye sokulması herkese zarar verir dedik.

Herkes gider üniversite kalır dedik.

Valisi, belediye başkanı, genel sekreteri, il başkanı, bakanı, başbakanı…

Üniversite bu kadar etkiyi nasıl kaldırabilsin?

Ama üniversiteyi yönetenlerin başta bu durum çok hoşuna gitti.

****

“Kimseye hesap vermem, ben bir tek kişiye hesap veririm.

Ben kimseyi dinlemem, bir kişinin dediğini yaparım.

Bu şehirde hepinizden çok birine en kolay ben ulaşabiliyorum.

Bu şehirde hiçbiriniz bana dokunamaz”.

Bu dil ve bu söylem en çok mahalleyi rahatsız etti. Ankaraları yol ettiler.

Muhafazakar sivil toplum örgütleri ve dernekler, siyasetçiler bu yeni nesil dili hazmetmeye çalıştı.

Fakat biz de biliyoruz ki artık mızrak çuvalı yırtmış.

Bekir Hocanın en önemli özeliklerinden biri de havayı koklayabilmesi.

Havada çok ağır bir kükürt kokusu var.

15 Temmuz bütün büyüyü bozdu. Makyaj bozuldu.

Ustanın içtiği kahvenin hatırı kırk yıl sürmez.

Üniversitede yapılan atamalara, dışarıdan gelen alımlara ve yıldızı parlayanlara bakılırsa herkes havayı koklamanın peşinde.

****

O günlerde söylemiştik. Siyasi ikbal uğruna üniversiteyi kullanmak isteyenler üniversiteye zarar verirler.

Vekil yada belediye başkanı olmak için bu kurumun yıpranmasına alet olmamak lazım.

Bakın ne oldu, hesap değişti. 15 Temmuz bütün hesapları bozdu.

Bekir Hoca yakında yaşadıklarını ve gördüklerini de anlatacak.

Ayrıca Bekir Hoca o koltukta gözü olan dostlarından haberdar mı bilmem!

Gözleri yaşlı uğurlayanlar arasındaki timsahlar havayı Bekir Hocadan önce koklayan uyanıklardır, bilmem ne kadar farkında?

Bekir Hoca bunları da görmedi. Birçok şeyi görmedi, görmezden geldi. 

Bu suskunlukla orada kalabileceğini zannetti.

Kalıp açıktan mücadele etmek yerine, istifa etmeyi seçti. 

Zayıf ve ürkek bir hareketti.

Bu davranış, bireysel fayda refleksinden başka bir şey değildir.

****

Üniversitenin bozulan büyüsünü analiz etmeye devam edeceğim…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Aysun Özcan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Körfez Belediye Başkanı kim olsun?
Tüm anketler