Bekçi Amos’un Hastalandığı Gün

Minik bir fare, bir penguen, kocaman bir fil ve Bekçi Amos’un kağıt oynadığı bir kapak fotoğrafı ile başlayan bir kitap elimdeki. Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan, Philip C. Stead tarafından yazılan kitabın çizimleri Erin E. Stead’e ait. Resimler çoğu zaman kelimelerin yerine geçiyor ve tam anlamıyla sıcacık bir etki bırakıyor okuyan/izleyende. Türkçeye Esin Uslu tarafından çevrilen kitap oldukça güzel bir hikayeyi anlatıyor.

Bekçi Amos hayvanat bahçesinde görevli bir adam. İşleri ne kadar yoğun olursa olsun o yine de dostlarını ihmal etmiyor. Dostları da harika canlılar. Baykuş, penguen, fil, kaplumbağa alerjisi olan ve burnu sürekli akan gergedan bunlardan bazıları. Her birinin kendine göre özellikleri var ve Bekçi Amos bunları bilerek davranıyor. Örneğin utangaç penguenin yanında sadece onun gibi oturuyor. Ya da fil satranç oynarken hamle yapması için uzun uzun bekliyor. Ya da kaplumbağa ile yarışa girdiğinde her defasında onun kazanmasına izin veriyor. Geceleri karanlıktan korkan baykuş için masal okuyor mesela Bekçi Amos. Ya da her defasında burnu akan gergedan için mendilini hazır bulunduruyor. Kısacası dostluğun hakkını ziyadesiyle yerine getiriyor. Hayvanat bahçesindeki dostları da onunla vakit geçirmekten son derece mutlular.

Bir gün Bekçi Amos hastalanıyor ve işte hikayenin en güzel kısmı da burada başlıyor. Her gün kendilerini ziyaret eden ve vakit geçiren Amos gelmeyince hayvanlar da huzursuzlanıyor. Uzun bir süre bekledikten sonra hazırlanıp yola koyuluyorlar. Tüm dostları yanına gelince hem mutlu, hem de şaşkın olan Bekçi Amos bir an bocalasa da, kısa sürede hepsi için orta bir yol buluyor ve günü güzel geçiriyorlar. Rutin yapılan işler tersine dönüyor ve bu kez hayvan dostları bakıyor Bekçi Amos’a.

Her biri birbirinden farklı cins ve karakterde olan canlılar Bekçi Amos’un dostluğunda birleşip bizi de bu duygu seline kaptırıyorlar. Fiziksel özellikleri kadar huyları ve istekleri farklı olsa da bir arada güzelce vakit geçirmeleri ile örnek oluyor Bekçi Amos ve dostları. Resimler çoğu zaman sözün yerine geçiyor ve devralıyor hikaye anlatımını. İzlerken ve okurken içi açılıyor insanın. Küçücük bir evde, maddi zenginliği olmasa da manevi açıdan zengin bir adam olan Bekçi Amos’un dostları, sanki bizim de evimize gelmiş gibi. Hepsini ayrı ayrı sarıp sarmalamak geliyor içimden okurken.

Kitaptaki çizimlerde Bekçi Amos ve hayvanlar konuşmasa da gözleri ile ayrı bir iletişim kuruyorlar. Tüm engeller aşılıyor sevgi karşısında bir başka ifade ile. Bu satırları okurken azıcık da olsa gerçekliğin olumsuzluklarından sıyrılıyorsunuz. Daha geride bıraktığımız haftada bir köpeğe tecavüz eden ve serbest bırakılan adamın yanında Bekçi Amos ve onun gibilerinin varlığı bir parça umut bırakıyor yanımıza. Sonra neden köpeğe bu şiddeti uygulayan bu hastalıklı adamın cezalandırılmadığı ve örnek olması açısından en yüksek cezaları kendi dışındaki ve zayıf olana şiddet uygulayanlara verilmediğini düşünüyorsunuz. Sahiden neden şiddetin en somut hali karşımızda ve bizden zayıf olana yapılıyorken bunu yapanları cezalandıramıyoruz adalet önünde? Bir hayvan, bir çocuk, bir kadın veya başka türlü bir şiddete maruz kalanlar neden en azından bunu yapanın cezai işleme en üst düzeyden ve gereken şekilde uğradığına tanık olmuyor. Şort giydiği için tekme yiyen kadın kadar hepimiz de bu cezai işlemlerin yerine getirilmesi için aynı talepteyiz. Yazarken bile saçmalılığı ile kafam kadar kelimelerim de karışıyor elime. Bu satırları yazarken Ağrı’da eşine dışkı yedirmeye çalışan adam geliyor aklıma. Acaba ona reva görülen ne olacak? Kısacası bıktık artık şiddetin türevlerini görmekten. Okurken, duyarken, izlerken hepimizi aynı şiddete maruz bırakanları da ayrıca düşünüyorum. Söylenecek söz çok ama bu köşe ve yazıların niyeti ve sınırlılıkları içinde sadece Bekçi Amos ve dostlarının içimize bir damla su serptiğini söylemem gerekiyor. Niyeti ve amacı iyiden yana olan, şiddetin karşısında olan, sıcacık ve güzel duygulara yer aralayan herkes için kısa bir mola yeri sanki elimdeki kitap. Yaşadığımız sürece, taşıyacağımız umudumuz yanımızda ve dünyanın her yanından gelen şiddet haberlerine rağmen iyiliğin galip geleceği günleri düşleyeceğiz bu kitaplarla. Çünkü başka türlüsünü düşündüğünüzde hayat yaşanılası olmaktan çıkıyor. Oysa ki iyi ve güzel olan, bizden sonrakilere bırakacağımız nice olumlu değer ve duygu var. Bu kitapla dostluk, arkadaşlık ve sevgiyi yazıyorum ama daha fazlası var. Yeter ki görmek isteyelim. Kim bilir belki bir gün bir canın diğerine şiddete kalkışmasının en yüksek cezalarla karşılandığı haberleri duyarız ve okuruz da buradan başka türlü cümleler kurarız. Kim bilir belki bir gün sadece çağrışımlar güzel olana kayar okuduklarımızda, kötü olanlar silinir ve anımsanmayacak kadar azalır. Belki de hepimiz kitapların ve özellikle de resimli çocuk kitaplarının büyüsüne kapılırız ve kötülüğü yok ederiz hayatlarımızdan.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Saadet Sevinç Doğan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Körfez Belediye Başkanı kim olsun?
Tüm anketler