1 ay askerlik yeter!

“Vatan borcudur, ödenir” dediler…

“Borç bu, ödememek olmaz” dedik…

“Her Türk asker doğar”, “En büyük asker bizim asker”

sloganları eşliğinde askere uğurlandık…

Başladık borcumuzu ödemeye…

4 yıl dirsek çürüttükten sonra askerliğin süresi de

kısa oluyor… Geç gidiyorsun, daha fazla zamanından

çalmamak adına böyle bir hakkı uygun görmüş devlet…

6 ay, izinleri çıkardığımızda 5 ay 5 gün askerlik yaptım…

“En büyük asker bizim asker” diye uğurlandığım

alayda, büyük olmadığımızı bize bir güzel gösterdiler…

Yerde süründüm bazen, bazen çök kalk fantezisi ile karşılaştım…

Askerliğin asıl önemli kısmı olan atış eğitimleri ise ya bir ya iki sefere mahsustu…

Kimi dizleri titreyerek bastı tetiğe, kimi tecrübeliydi…

Komutanların kaldığı lojmanlardan, eğitim alanlarına kadar

içmediğimiz sigaraların izmaritlerini, çöpleri temizleyerek

yani mıntıka temizliği yaparak bir acemilik dönemini geride bıraktık…

Sonra askerliğin kalan kısmında ya yazıcı olduk,

ya gardiyan, ya takım çavuşu, ya inzibat olduk ya kademede görev aldık…

15 günde bir çarşı izni vardı, o da topu topu saat 17.00’ye kadar…

İnsana özgürlüğün değerini bilmeyi ve başkalarının pisliğini temizlemeyi

öğretti askerlik…

Ben DİSKO gardiyanı idim… Disiplin suçu işleyen er ve uzman çavuşların

1 haftaya kadar cezasını yattığı DİSKO’nun gündüz gardiyanıydım…

Botunu yanlış bağlayan da geliyordu oraya, kaçma girişiminde bulunan da…

Mahkum dediğimiz de sen ben gibi askerdi anlayacağınız…

***

Yani askerde bir kahramanlık anım yok…

Mıntıka temizliği, mahkumları idare etme,

gece horlayanların sesinden uyuyamama,

altlı üstlü ranzalarda yatarken evdeki rahat

yatağını özleme; ev yemeklerine hasret kalma

ve benzeri işte…

Hayatımın 5 ay 5 günü böyle geçti…

Sivil hayatta polislik, hakimlik gibi

görevleri icra eden arkadaşlar mevcuttu alayda…

Acemi birliğinde mangalara ayrılmıştık, bu mangalarda

komutan her iki askeri badi ilan etmişti…

Badi dediği bir nevi kardeşti, birbirlerinden sorumluydular

komutana karşı…

Benim badim özel harekat polisi idi…

Boyu çok uzun değildi ama 4,5 metreyi kendini

sakatlama pahasına atlayan, 400 metre uzaklıktan

hedefi 12’den vuran biriydi…

Terör ile mücadeleyle geçen meslek hayatına

5 ay 5 gün ara vermişti…

Daha yararlı olabileceği işler dururken

o Tokat’ta benimle birlikte mıntıka temizliği

yaptı, yerde süründü, sonra da orduevinde

görev aldı…

Bu şekilde sayabileceğim nice arkadaş var…

***

Uzun dönem olarak gelen 20 yaşındaki gençlerin

askerlikleri ise çok daha uzundu… 460 gün askerlik

yapıyorlardı o dönem…

Her gün saat 05.00’te uyan, gece 3-5 nöbeti tut…

Bu nöbetleri biz de tuttuk ama uzun dönemler

çok daha fazla tuttu…

20’li yaşlardaki o gençler de bizler de olası bir savaş

durumunda belki canımızı siper edecek yüreğe

sahiptik ancak o özel harekat polisi gibi

düşmanı korkutacak, onu yok edecek

tecrübeye sahip değildik…

20’li yaşlardaki gençler ise hiç değildi…

***

Evet, askerlik süreçleri eğer terör bölgesinde

değilseniz hemen hemen böyle geçiyor…

Terör bölgesinde askerlik yapan 20’li yaşlardaki

gençlerin ise canı Allah’a emanet…

O bölgeyi avuçlarının içi gibi bilen teröristlere

karşı, daha silah tutmayı yeni yeni öğrenmeye

başlayan gençlerin tecrübesizliği işte…

Yüreğini ortaya koyuyor bu gençler,

şahadet şerbetini içmekten çekinmiyor

ancak burada şehit olmak için yarışmak değil,

terörü kökünden silmek önemli…

Arkada gözü yaşlı analar, eşler, evlatlar bırakmamak önemli…

Terörü bitirmek için gerekli olan asker fazlalığı değil, gerekli olan

profesyonel şekilde işini yapan, teröriste korku salacak

birliklerin olması…

Her ilde binlerce askerden oluşan askeri birlikler mevcut…

Ve bu birliklerin Hazine’ye bir maliyeti var… Teröre karşı

mücadelenin içinde olmayan, yere atılan izmarit ve çöplerle

mücadele ederek aylarını geçiren askerlerin, giyimi, yemesi içmesi,

banyosu ve benzeri masrafları Hazine’den karşılanıyor…

Terörle mücadelede daha etkin olunması için

maaşlı profesyonel askerlerden oluşmalı ordu…

Zorunlu askerlik kavramı, zorunlu askerlik

eğitimi olarak değiştirilmeli…

1 ay gibi bir süre silah eğitimi alan erkekler,

daha sonra terhis edilmeli…

Önemli olan bir seferberlik durumunda

tüm erkeklerin elinin silah tutabilmesi ise

bu yeterli bir süre…

Bunu yapmayıp, bedelli askerliği çıkarmak;

kaynak üretimini bu şekilde sağlamak

ne mantıklı bir hamle ne de adaletli…

***

Seçimden önce gündemde olmadığı söylense de

seçim sonrası adımları atılan bedelli askerliğe

vatandaşlar tepki gösteriyor…

Ne tür tepkiler geldiğini uzun uzun yazmayacağım

ancak bel altı hakaretlere kadar varıyor iş…

Bedelli askerliğe yukarıda saydığım çözüm ışığında

karşıyım… Bedelliden sadece zenginler değil, kıt kanaat

geçinmeye çalışanlar da yararlanıyor…

Adam işini gücünü edinmiş, işten çıksa ekmek aslanın

ağzında; bırakmak istemiyor o işi; arabasını satıyor, kredi çekiyor,

bedelliden yararlanıyor…

Zengin için ise belirlenen para zaten devede kulak bile değil…

Peki bedelliden yararlanacak gücü olmayan fakir ailelerin çocukları…

Onlar ne yapsın..? Askere gitmekten yüksünmüyorlar,

hatta seve seve gitmeye hazırlar ancak belki de babası ölmüş,

kardeşleri küçük; annesi hasta…

Yani ailesine o bakıyor? Ailenin bir birikimi yok, evi yok…

Evin aylık ödenmesi gereken bir kirası, mutfak masrafları var...

Bedelliden yararlanacak parası yok, bankalar kredi vermiyor…

Zaten kredi alsa da ödeyemez…

Askerlikte maaş da yok…

O askerdeyken kim bakacak ailesine?

Kim ödeyecek kirayı…

Kardeşlerinin okulu ne olacak?

Ne yiyip, ne içecekler…

Böyle durumlarda olanlar da var, değil mi?

***

Bedelli askerlikten yararlananlara sözüm yok;

Verilen bir hak vardır, kullanırlar…

Ancak iktidar, vatandaşları arasında eşitliği ve adaleti

gözetmekle yükümlüdür. Bir karar verirken artısı eksisi

her yönüyle düşünülmek zorundadır…

Şimdi fakir ailenin çocuğu, evin geçimini sağlayan

çocuğu; bedelini parayla ödeyemediği askerliği yapacak,

belki de şehit ya da gazi olacak; belirlenen parayı bulabilen ise

askerlikten muaf tutulacak…

Öte yandan ülkemizde Suriyeliler vergisiz dükkan işletecek…

Plajlarda keyif sürecek, içimizde neşe ile dolaşacak;

bir zaman sonra da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacak

ama askerlik yapmayacak, benim 20 yaşındaki kardeşim ya da

üniversiteyi bitirmiş ancak işe atılabilmek için askerliği aradan

çıkarmak zorunda kalan kardeşim gidecek mıntıka temizliği yapacak

ya da terör bölgesinde şehit olacak…

Adaletsizlik işte burada…

Biz milli duygularımızı, milli değerlerimize

sahip çıkmayı, bayrak aşkını, Atatürk’ün ilke

ve inkılaplarına bağlılığı, vatan sevgisini askere gitmeden öğrendik…

Askerde mıntıka temizliği yaparken değil…

Yani amaç bu şuuru edinmekse asker olmaya gerek yok…

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin olası bir savaş ihtimaline karşı

tüm erkek vatandaşlarına silah eğitimi vermesi önemlidir…

Ordunun yetmediği yerde vatandaş da birer askerdir…

Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi…

Bunun için bir aylık bir eğitim yeterli…

Askerlik yapan bunu inkar edemez…

Bedelli askerlik adaletsizliktir,

mıntıka temizliği ile geçen askerlik de

boşunadır, zaman kaybı ve devlet için de masraftır…

Askerlik olayı bu mantık çerçevesinde değerlendirilirse

Hazine’ye kaynak için ne bedelliye gerek olur ne de

insanlar hayata atılmaya geç kalır…

Aksi halde “Vatan borcudur ödenir” ifadesi;

fakir için “Şehitlik” ile bedelli için ise

parayla karşılık bulur…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yılmaz Karabıyık - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Barış gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Barış gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Barış gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Barış gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Körfez Belediye Başkanı kim olsun?
Tüm anketler